ABD’nin Irak’tan çekilme tarihinin yaklaşmasıyla birlikte IKBY Ankara ve Tahran arasında çekişme sahasına dönüştü

IKBY’e komşu iki ülke kendi içindeki krizlerden kaçmak için ‘muhalif Kürtler’ meselesini bahane ediyor.

İran, Kürt muhaliflerin İranlı hedeflere karşı saldırılarda kullandığını iddia ettiği IKBY’deki dağlık alanlarda bulunan “İran karşıtı mevzilere” yönelik operasyonlarına son birkaç haftadır hız vermiş durumda (AFP)
İran, Kürt muhaliflerin İranlı hedeflere karşı saldırılarda kullandığını iddia ettiği IKBY’deki dağlık alanlarda bulunan “İran karşıtı mevzilere” yönelik operasyonlarına son birkaç haftadır hız vermiş durumda (AFP)
TT

ABD’nin Irak’tan çekilme tarihinin yaklaşmasıyla birlikte IKBY Ankara ve Tahran arasında çekişme sahasına dönüştü

İran, Kürt muhaliflerin İranlı hedeflere karşı saldırılarda kullandığını iddia ettiği IKBY’deki dağlık alanlarda bulunan “İran karşıtı mevzilere” yönelik operasyonlarına son birkaç haftadır hız vermiş durumda (AFP)
İran, Kürt muhaliflerin İranlı hedeflere karşı saldırılarda kullandığını iddia ettiği IKBY’deki dağlık alanlarda bulunan “İran karşıtı mevzilere” yönelik operasyonlarına son birkaç haftadır hız vermiş durumda (AFP)

Basim Francis
Türkiye ve İran, örgütlere yani “ortak düşmana” darbe indirmek ve nüfuz alanını genişletme çekişmesi kapsamında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) üzerinden Irak topraklarında askeri gerginliği tırmandırıyor. Kürt tarafı ise bu gerginliğin sebep ve gerekçeleri hakkında farklı görüşler ileri sürüyor.
İran, Kürt muhaliflerin İranlı hedeflere karşı saldırılarda kullandığını iddia ettiği IKBY’deki dağlık alanlarda bulunan “İran karşıtı mevzilere” yönelik operasyonlarına son birkaç haftadır hız vermiş durumda. Ankara da son aylarda PKK hedeflerine karşı benzer operasyonlar düzenliyor.
Bu operasyonlardan önce İranlı komutanlar, “IKBY şehirlerinin içindeki “İran karşıtı terör gruplarının mevzilerine” uzanabilecek saldırılar düzenleme konusunda ciddi uyarılarda bulunmuştu. İran, söz konusu “terör gruplarının faaliyetlerinin, IKBY yetkililerinin göz yumması ve ABD askeri varlığından dolayı Irak hükümetinin zayıf kalmasının bir sonucu” olduğunu ve “ülkedeki ABD askeri varlığının Siyonist yapı ile birlikte bu grupları kışkırttığını” belirtiyor.
Öte taraftan PKK, Türk istihbaratını 17 Eylül’de Süleymaniye kentinde bir unsurunu öldürdüğünü açıkladı. İran’da muhalefet cephesinde yer alan Kürdistan Demokrat Partisi’nin yöneticilerinden Musa Babaxani 7 Ağustos’ta Erbil’de ölü bulundu. PKK, Babaxani’nin ölümünden İran’ı sorumlu tuttu.

Gerginliğin gerekçeleri
Kürdistan Demokrat Partisi’nin Erbil Temsilcisi Hemo Salih, “Bu gerginliğin birkaç gerekçesi var. Bunlardan biri, bölgede meydana gelen değişimlerle eşzamanlı olarak ABD’nin bu yılın sonunda Irak’tan çekilmesiyle bölgede oluşması beklenen siyasi ve güvenlik boşluğunu doldurma çabasıdır. Buna ek olarak İran rejiminin Batı ülkeleriyle bazı meselelerde yaşadığı krizler bulunuyor. İran iç kamuoyunda çeşitli krizlerle karşı karşıya ve bunlardan kaçmaya çalışıyor. Bu nedenle İran’ı kendisiyle çelişirken görüyoruz. Nitekim düne kadar devrimci Kürt partilerin varlığını reddederken bugün muazzam bir askeri güç kullanıyor ve ulusal güvenliğine tehdit olarak nitelediği bu partileri bastırmak amacıyla diplomasi kanallarını artırıyor. Fakat İranlı muhalif Kürt partilerinin sadece siyasi amaçları bulunuyor. Bu partilerin çoğu, kendilerine yapılan saldırı esnasında kendilerini savunma durumları hariç yıllardır silahlı faaliyetlerini askıya almış durumda” diye konuştu.
Tahran’ı, İran merkezli Kürt hareketlerine bağlı yaklaşık 400 aktivisti öldürmekle suçlayan Salih, “İran bugün içi boş gerekçelerle nüfuz alanını genişletmek, Irak’taki Kürt tecrübesini ve uluslararası ilişkilerde gözle görülür bir istikrar yakalayan ve bugünlerde erken parlamento seçimlerini düzenlemek için hazırlanan Bağdat’ı zayıflatarak ortalığı karıştırmak için çabalıyor. Türkiye’nin çabaları için de benzer bir okuma yapılabilir. İki ülke IKBY’deki örgütleri dizginleme konusunda anlaşmalarına rağmen Irak’taki çıkarlarını güvence altına almak için birbiriyle çekişiyorlar.
Eylül 2020’de Türkiye ve İran devlet başkanlarının katılımıyla video konferans yöntemiyle düzenlenen 6’ncı Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısında iki taraf terör örgütlerine karşı ortak güvenlik ve askeri operasyonlar düzenleme noktasında anlaşmaya vardı. Fakat Şubat 2021’in sonunda iki ülkenin Bağdat büyükelçilerinin yaptığı açıklamalar nedeniyle iki taraf arasında diplomatik kriz patlak verdi. Söz konusu tarihte İran’ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi, ülkesinin “Irak’taki Türk müdahalesini” reddettiğini belirtti. Türkiye’nin eski Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız ise Mescidi’ye verdiği yanıtta, Türkiye’ye “Irak’ın sınırlarına saygı gösterilmesine ilişkin ders verecek en son kişinin İran’ın Büyükelçisi olduğunu” ifade etmişti.

Diyaloğa yanaşmamak
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, IKBY Parlamentosu Peşmerge Komitesi Üyesi Said Mustafa Tatarhan, sürekli tekrarlanan gerginlikten PKK’yı sorumlu tuttu. Tatarhan, “Bu parti (PKK) faaliyetlerini PJAK savaşçılarına destekleyecek şekilde genişletiyor. Bu sebeple davranışlarına ve politikalarına bakılırsa, bizi bugün IKBY’nin içinde bulunduğu tehlikeli aşamaya getiren bu partinin (PKK) Kürtlerin düşmanları tarafından oluşturulduğunu düşünüyoruz” dedi.
Tatarhan, komşu iki ülkenin gerginliği tırmandırmasındaki zamanlamanın arkasında hangi gerçeklerin olabileceği sorusuna, “Bahaneler olduğu sürece --ki o da PKK’yı vurmaktır- zamanlamayla ilgili belli gerekçe ve sebeplerin olduğunu düşünmüyorum. İki ülke IKBY ve halkına tehlike oluşturmasına rağmen istedikleri herhangi bir zaman diliminde saldırı düzenliyorlar. Fakat bu durum Irak’ın egemenliğinin ihlaliyle ilgilidir. Irak hükümeti fiili bir tavır almalıdır” dedi.
Mesud Barzani’nin liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Milletvekili Tatarhan, “İran ve Türkiye merkezli Kürt güçleriyle oturup onları IKBY’deki silahlı faaliyetlerini durdurmaya teşvik etmek gerekir. Muhtemelen (İran merkezli) Komele ve Kürdistan Demokrat Partisi buna bağlı kalır. Fakat PKK’nın hiç kimsenin hesabına çalışmadığı ve çözümü zor bir soruna dönüştüğü biliniyor. Meselenin IKBY şehirleri içinde suikast eylemleri düzenleme noktasına varması son derece tehlikelidir. Bunun arkasında illa Türk istihbaratı olduğunu söylemiyoruz ama bunda bir grubun menfaati olduğunu da göz ardı etmiyoruz” dedi.
Mesud Barzani’nin liderliğindeki KDP ile Türkiye’deki İmralı Cezaevi’nde ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan'ın kurucusu olduğu PKK, ölen veya kaybolan unsurları için birbirlerini suçluyor. Barzani’nin partisi, PKK militanlarını, Duhok kenti sınırında bir bölgede yola döşedikleri el yapımı patlayıcıyla 2 Peşmerge unsurunun ölümüne sebep olmakla suçlarken, PKK da KDP’yi Erbil’in doğusunda 7 unsurunu pusuya düşürerek öldürmekle suçluyor.
Tatarhan, “Ankara ve Tahran’ın bölgedeki nüfuz alanını genişletmek için rekabet ettiğini ve hatta bu konuda uyumlu bir rol oynadıkları ihtimalini göz ardı etmiyorum. Fakat genel olarak biz Kürtlerin, bize hükmetmeleri için başkalarına zemin hazırlamamız ve mazeret sunmamız doğru mu? Bugün ilgili taraflar arasında diplomasiyi takip etmekten başka bir çözüm yok. Savaş hiçbir zaman çözüm olmadı. PKK statükonun hassasiyetini göz önünde bulundurmalıdır” diye konuştu.

Yayılmacı emeller
Kürt siyasetçi yazar Şirzad Ezidi, PKK’yı sorumlu tutma noktasında Tatarhan’dan farklı düşünüyor. Ezidi, “Bu yaşananlar iki ülkenin (İran ve Türkiye) Irak’ta ve özellikle de IKBY’deki yayılmacı emelleri kapsamında değerlendirilmelidir. Görünüşe göre İran, on yıllarda bu bölgelerde içi boş gerekçelerle daha fazla ilerleyen ve ihlallerde bulunan Türkiye örneğini takip ediyor. Bu bölgelerde kendilerine yönelik Kürt muhalif güçlerin karargahları olduğu yönünde içi boş gerekçeler sunan bu iki ülke, bölgenin zorlu arazi yapısı nedeniyle dişe dokunur bir sonuç alamıyor” ifadesini kullandı.
PKK militanları 1984’ten bu yana Türkiye-Irak sınırında konuşlandıkları Kandil Dağı’ndan başlayarak Türkiye’nin güneydoğusunda İran sınırına kadar uzanan bölgede yer alıyor.
IKBY’deki askeri üs ve kışlalarda bulunan Türk askerlerinin sayısının 27 ila 35 bin arasında değiştiği tahmin ediliyor. IKBY’de Başika nahiyesindeki Başika Kampı başta olmak üzere Türkiye’nin 11 askeri üssü bulunuyor.
Askeri uzmanlara göre bölgenin yapısı nedeniyle Türkiye’nin ne kadar derinlikte varlık gösterdiği bilinmiyor. Uzmanlar, bu derinliği 40 kilometrenin üstünde olabileceğini belirtiyor. İran ise bombardıman düzenlemekle yetiniyor ve sınırlı bir alanda varlık gösteriyor.

Rol paylaşımı
İranlı Kürt partilerin durumuna da değinen Ezidi, “IKBY hükümeti ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde İranlı Kürt partilerin merkezleri Köysancak (Erbil’in güneyinde) ve Süleymaniye yakınındaki Zergwez bölgesinde bulunuyor. Bunların askeri karargahları da var ancak hiçbir sınır ötesi operasyon düzenlemiyor ve IKBY’den İran topraklarının içlerine saldırı gerçekleştirmiyor. Mesele Irak’ta yayılma, hakimiyetini güçlendirme ve nüfuz alanını genişletme meselesidir. Belki de Tahran ve Ankara Irak konusunda rol paylaşımı da olabilir. İki ülke de birbiriyle rekabetlerinde bir kriz yönetimi politikası izliyor ve bunun mutlaka bir çatışma şeklinde olması gerekmiyor. Her iki taraf da mezhepsel konuları istismar ederek kendi nüfuz alanlarını kontrol ediyor. Fakat en nihayetinde buradaki temel motivasyonun özünde ırkçı yayılmacı bir politika içeren milliyetçilik bulunuyor” ifadelerini kullandı.
Salih ile bir konuda aynı düşünen Ezidi, “Irak seçimleri için geri sayımın başlamasıyla birlikte bu iki devlet, rolleri paylaştırmak ve çeşitli bahaneler altında Irak’a müdahale etme ve hiçbir ceza almada ve hesap vermeden saldırı düzenlemeye güçlerinin yettiği mesajını vermeye çalışıyorlar. Tahran asıl oyuncu olduğunu ve Irak’ın güneyinden kuzeyine kadar elinin uzandığı izlenimi vermek istiyor. Bu iki ülke, içerdeki krizlerden kaçmaya çalışıyor. İran’da ekonomik kriz, protestolar ve çöken sosyal hayata ek olarak gelen koronavirüs pandemisi ülkeyi sarstı. Aynı şekilde Türkiye öcü kartını oynama konusunda aynı gerekçelerin arkasına sığınıyor. Böylece bu iki ülke tek taşla iki kuş vuruyorlar: Bir taşla Irak’taki Kürt tecrübesini hedef alırken, diğer taşla kendilerine muhalif Kürt hareketlerini vuruyorlar” dedi.
IKBY Başkanı Neçirvan Barzani 5 Ağustos’ta Tahran’a düzenlediği ziyarette İran’ın yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile görüştü. Reisi, “bölgenin güvenlik ve istikrarını bölge ülkelerinin sağlaması gerektiğini vurgulayarak, “kibirli ülkeleri” fitne yayarak krizler çıkarmakla suçladı.
Barzani’nin ziyaretinden sonra Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi de Tahran’a gitti. İran Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Ali Şemhani, Kazımi’ye “IKBY’deki terör örgütlerini silahsızlandırmasını ve oradan kovmasını” talep etti.
Erbil ve Bağdat’ın “zayıf bir konumda” olduğunu savunan Ezidi sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürdistan tecrübesinin ulaştığı somut başarılara rağmen IKBY hükümeti jeopolotik bakımdan köşeye sıkışmış durumda. Burada en büyük sorumluluk, egemenlik açısından Bağdat’a düşmektedir. Bağdat ise sözlü kınama ve utangaç diplomasinin ötesine geçmeyerek zayıf bir pozisyona düşüyor. Fakat Bağdat aynı zamanda kimsenin istemeyeceği bir durumda. Çünkü komşu ülkeler arasında en zayıf halka. Kürt sorunun çözümünde ilerici bir model geliştirmesi dolayısıyla Kürtlerin hedef alınması tüm Irak’ın hedef alınmasıdır. Belki de bu iki ülke, bir taraftan Irak Kürtlerini, diğer taraftan İran ve Türkiye Kürtlerini kıstırmak için çalışıyor.”

 


Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
TT

Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

ABD, Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki sınır hattının İsrail tarafında Filistinliler için konut inşa etme planlarını ilerletiyor. Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal’dan aktardığına göre, sahaya gönderilen ekipler alan temizliği çalışmalarına başladı. Söz konusu planla, Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden sivillerin uzaklaştırılması hedefleniyor.

Bu girişim, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye ilişkin 20 maddelik barış planında öngörüldüğü gibi silahlı grubun etkisiz hale getirilmesi ve yetkilerden uzaklaştırılmasının yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğine dair dolaylı bir kabul olarak değerlendiriliyor.

Alternatif güvenli alanlar

ABD, Gazze Şeridi’nin İsrail kontrolündeki bölgelerinde ‘alternatif güvenli alanlar’ oluşturmayı planlıyor. Bu bölgeler, Amerikalı yetkililer tarafından ‘yeşil bölge’ olarak adlandırılıyor.

İsrail’in güneyindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi’nde, ABD ordusunun çok uluslu bir çaba ile savaş sonrası Gazze’de istikrar sağlamayı ve geleceğe yönelik planlar geliştirmeyi yürüttüğü bildirildi. Yetkililer, mühendis ekiplerinin yeni yerleşim yerlerinin planlarını hazırladığını, enkaz ve patlamamış mühimmatların temizlenmesi çalışmalarını yürüttüğünü belirtti. İnşaat süreci henüz başlamadı.

ABD’li yetkililere göre bu yerleşim alanları, savaş nedeniyle yerinden edilmiş Gazze sakinlerine geçici olarak konut, okul ve hastane imkânı sunmayı amaçlıyor. Yetkililer, bu toplulukların gelecekteki yeniden imar projeleri için bir model oluşturmasını ve Gazze halkını Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden uzaklaştırmasını hedefliyor.

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

Gazze'nin ikiye bölünmesi

İlk konutlar, İsrail saldırıları nedeniyle ağır hasar gören ve mayıs ayından bu yana İsrail'in tam kontrolü altında bulunan, Mısır sınırındaki Refah'ta inşa edilecek. İsrailli ve Amerikalı yetkililer, Refah planının henüz erken aşamalarda olduğunu söylediler.

Gazze Şeridi'nin kontrolü, Trump'ın arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşması kapsamında ekim ayında kabaca ikiye bölündü. Filistinlilerin çoğu, Hamas'ın kontrolündeki batı yarısında yaşıyor. İsrail ise diğer yarısını kontrol ediyor.

Potansiyel bağışçılar, Hamas'ın kontrolünde bulunan bölgelerdeki yeniden inşa çalışmalarına fon sağlamayacağından, Hamas ortadan kaldırılana kadar yeniden inşa çalışmalarına başlamak için Amerikan önerisi muhtemelen tek yol. Bağışçılar, İsrail tarafındaki çalışmalara da fon sağlamayabilirler.

Ayrıca, yeni konut alanlarına sadece sivillerin girmesini ve Hamas'ın bu alanlara sızmamasını sağlamak için Gazze nüfusunun nasıl taranacağı sorusu da var.

İsrail ve Hamas, hareketin yaklaşık 100 mensubunun Refah'ın altındaki tünellerde saklandığını söylüyor. Bu güçler, ekim ayında ateşkesin başlamasından bu yana İsrail güçleriyle birkaç kez çatışmaya girdiler. Bölgede çatışma riski tamamen ortadan kalkmadan yeniden imar çalışmaları için güvenli bir ortam sağlanamayacak.

ABD ve Hamas, İsrail'e Hamas mensuplarının bölgeden ayrılmasına izin vermesi için baskı yaparken, İsrail onların teslim olmasını talep ediyor.

İsrail ordusu dün, 15 Hamas mensubunun Refah'ın doğusunda yeraltından çıktığını duyurdu. Altısını öldürdüğünü, beşini gözaltına aldığını ve diğer dördünü aradığını bildirdi. İsrail, ‘sarı hat’ olarak adlandırılan ve Gazze’yi bölen hattı asker, tank ve toprak setleriyle güçlendirdi; bu durum, bölgede bir süre kalmayı planladığını gösteriyor. Ordu ayrıca, hattın kendi tarafındaki gelişmeleri desteklemek için elektrik ve su altyapısı inşa ediyor.

Uluslararası güvenlik gücü

ABD ve müttefikleri, Gazze Şeridi’nde güvenliği sağlamak için uluslararası bir güç kurma çalışmalarını sürdürüyor. Bu hafta söz konusu plan, BM Güvenlik Konseyi’nden onay aldı. Ancak gücün görev tanımlarına ilişkin anlaşmazlıklar (silahsızlandırma ve uygulama yetkisi mi yoksa sadece barışı koruma rolü mü üstleneceği) oluşturulmasını zorlaştırıyor.

İsrailli yetkililere göre, gündeme gelen önerilerden biri, Hamas’a karşı olan ve İsrail tarafından desteklenen silahlı grupların yeni yerleşim alanlarının güvenliğini sağlaması. Bu grupların, Gazze’deki ‘yeşil bölge’ içinde yerleşim alanları kurmaya başladığı belirtiliyor. Farklı tahminlere göre, bu bölgede şimdiden yüzlerce, hatta birkaç bin sivil yaşamaya başlamış durumda.

Bu yerleşim yerlerinin ilki, Gazze savaşı sırasında İsrail kontrolündeki Refah'ta ortaya çıktı.

İsrail, Gazze savaşı sırasında Hamas karşıtı gruplarla güçlerini birleştirerek onlara silah ve mühimmat sağladı.Şarku'l Avsat'ın Wall Street Journal'den aktardığına göre, İsrail bu gruplara istihbarat da sağladı ve bazen Hamas saldırılarından korumak için müdahale etti.

Bir Amerikalı yetkiliye göre, ABD bu gruplarla Gazze’de çalışmayı planlamıyor. Yetkililer, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerin zamanla küçülmesini ve nihayetinde ortadan kalkmasını, güvenliğin ise uluslararası istikrar gücü ve Filistin polisi tarafından sağlanmasını umuyor. Trump’a bağlı Barış Konseyi ise sivil yönetim ve yeniden imar sürecini denetleyecek, nihayetinde yetki Filistin hükümetine devredilecek.

Ancak Hamas silah bırakmayı reddediyor ve ABD'nin Gazze vizyonuna karşı olduğunu, bunun Filistinlilerin siyasi haklarını zedelediğini savunuyor.


Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
TT

Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)

Hamas, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin, Gazze Şeridi'ndeki ateşkeste varılan mutabakata aykırı yeni bir gerçeklik dayatma girişimlerini tamamen reddettiğini vurguladı.

Hamas açıklamasında, İsrail'in ihlallerinin artmasının, arabulucuları ve ABD yönetimini, ateşkes anlaşmasını baltalama girişimlerine karşı koyma sorumluluğuyla karşı karşıya bıraktığını belirtti.

Hamas, arabuluculara acilen müdahale etmeleri ve İsrail'in ateşkesi ihlallerini durdurması için baskı yapmaları çağrısında bulundu.


Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
TT

Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Irak Haber Ajansı'nda bugün yer alan habere göre Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tüm komşu ülkeler dahil olmak üzere Irak'ın bütün sınır şeridinde "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Ajans’tan aktardığına göre Komutanlık, “Suriye sınırında 618 kilometreden uzun tahkimat çalışmalarına 2022'de başladığını ve "Şu ana kadar beton güvenlik duvarının 350 kilometresinde çalışmaların tamamlandığını, sızma ve kaçakçılığı önlemek için kalan tüm boşlukların kapatılması çalışmalarının devam ettiğini" ifade etti.

7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tahkimatların sadece beton duvarla sınırlı olmadığını, hendekler, dikenli teller, erken uyarı sistemleri, gece ve gündüz gözetleme kameraları gibi çok sayıda engelin bulunduğunu belirtti.

Komutanlık, tüm komşu ülkelerle sınırlarda sınır tahkimatlarının uygulandığını, ancak "her bölgedeki güvenlik tehditlerine bağlı olarak farklı derecelerde" uygulandığını vurguladı.