Tunus Cumhurbaşkanı Said: Olağanüstü önlemler devam edecek

Cumhurbaşkanı Kays Said, geçen pazartesi günü Sidi Bu Zeyd’de konuşma yapıyor (AFP)
Cumhurbaşkanı Kays Said, geçen pazartesi günü Sidi Bu Zeyd’de konuşma yapıyor (AFP)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı Said: Olağanüstü önlemler devam edecek

Cumhurbaşkanı Kays Said, geçen pazartesi günü Sidi Bu Zeyd’de konuşma yapıyor (AFP)
Cumhurbaşkanı Kays Said, geçen pazartesi günü Sidi Bu Zeyd’de konuşma yapıyor (AFP)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, geçen pazartesi gecesi vatandaşların taleplerine cevap veren geçiş hükümlerinin yakın zamanda yürürlüğe koyulacağını ve yeni bir başbakanın yakında atanacağını açıkladı. Said, 25 Temmuz’da açıklaDIĞI olağanüstü tedbirler içeren kararların, geçiş yasaları açıklanıncaya ve Tunus seçim yasası değiştirilene kadar devam edeceğini belirtti.
Said, 2011 Devriminin beşiği olan Sidi Bu Zeyd kentinde yaptığı konuşmada, milletvekillerinin seçmenlerine karşı sorumluluğunu yerine getirmesi için yeni bir seçim yasası çıkarılacağını söyledi. Cumhurbaşkanı, anayasada yer alan hak ve özgürlüklerle ilgili hükümlerin, yürürlükte kalacağına ve Tunusluların özgürlüğüne kimsenin dokunamayacağına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Said, meydan okumaya kararlı olduğunu ve reform programını uygulamaktan geri adım atmayacağını da ifade etti. Hükümeti kurmadaki gecikmenin, özgür vatanseverler ve ülkeyi satmak isteyenler arasında ayrım yapmak amacıyla yaşandığını belirten Kays Said, geçen Temmuz ayında aldığı kararların, Sidi Bu Zeyd’den patlak veren devrimi onarıcı bir devrim hareketi olduğunu dile getirdi.
Eski iktidar koalisyonu partilerinin, dış güçlere tabi oldukları yönündeki suçlamalarına ilişkin olarak Said, kararlarını kimsenin bilgisi olmadan verdiğini söyledi. Söz konusu koalisyon partileri, aynı zamanda Cumhurbaşkanına ‘olağanüstü uygulamalar ortaya koyması ve eski hükümet sisteminden kopması için anayasanın 80. maddesini etkinleştirmesini tavsiye eden’ taraf olarak biliniyor. Tunus Cumhurbaşkanı, eski Başbakan Hişam Meşişi’yi, yüksek güvenlik ve askeri liderlerle yaptığı toplantıya katılmamasını talep etmek üzere Kartaca Sarayı’ndaki ofisine çağırdığını da söyledi.
Cumhurbaşkanı Said’in ortaya koymaya çalışacağı uygulamalara yanıt olarak, 25 Temmuz kararlarını destekleyen Halk Hareketi Lideri Zuheyr el-Magzavi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada partisinin, cumhurbaşkanlığı açıklamasında yer alan her şeyi, ‘siyasi reformlar ve devrim sürecini onarma çerçevesine girdiği’ için benimsediğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı, Tunus’un yeni hükümetin kurulmasından sonra çeşitli alanlarda derin reformların başlatılmasını beklediğine dikkat çekti.
Öte yandan eski anayasa raportörü Habib Hader, seçim yasasını değiştirmenin, parlamento tarafından onaylanan bir yasanın çıkarılması dışında anayasal olarak mümkün olamayacağını dile getirdi. Hader, seçim yasasını değiştirmek için başka bir formüle başvurmanın ‘anayasal kurumlara yönelik darbenin devamını’ temsil ettiğini belirtti.
Aynı şekilde Tunus’un Kalbi partisinden istifa eden Milletvekili Ayyad el-Lumi, “Cumhurbaşkanı, Sidi Bu Zeyd’de sorumsuz ve şok edici bir konuşma yaptı” dedi. Lumi, “Cumhurbaşkanının kimliklerini belirtmeksizin milletvekillerine ‘yüklü miktarda para aldıklarına ilişkin’ ciddi suçlaması, yargısal hesap verebilirliğe tabi olacaktır. Aleyhinde dava açabilirler” dedi.
Milletvekili Ayyad el-Lumi, Cumhurbaşkanının ‘devlete saldırdığını, anayasanın tüm maddelerini ihlal ettiğini ve en önemlisi de onun Tunusluların birliğinin garantörü olduğunu belirten 72. maddeyi ihlal ettiğini’ vurgularken, yaptığı şeyin onları ‘eğilimlerinin destekçileri’ ve ‘seçimlerinin muhalifleri’ olarak ayırmak olduğunu belirtti.
Bir dizi siyasi gözlemci ve analist, Cumhurbaşkanı Said’in siyasi planının, sözde ‘meclis demokrasisi’ kurmak amacıyla esas olarak siyasi sistemi değiştirmeye ve seçimleri düzenleyen yasayı değiştirerek parlamentodaki halk temsilcilerinin oy kullanma şeklini değiştirmeye dayandığını ifade etti. Cumhurbaşkanının açıklayacağı geçiş hükümleri, (yeni bir seçim yasasına dayalı olarak erken parlamento seçimleri yapılana kadar cumhurbaşkanlığı emir ve kararnamelerine göre) parlamentonun feshedilmesine ve devletin çarklarının çalışmaya devam etmesine kapı açacak.
Gözlemcilere göre geçiş hükümetleri, Said’in siyasi tercihlerini uygulamasında yeni bir aşamayı temsil ediyor. 2014 anayasasının askıya alınması ve başbakana tanınan yetkilerin azaltılması karşılığında yetkilerin Cumhurbaşkanlığına devredilmesini öngörüyor. Bu durum, siyasi sistemin doğasını yarı parlamenter sistemden cumhurbaşkanının geniş yetkilere sahip olduğu başkanlık sistemine dönüştürmek anlamına geliyor.



İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
TT

İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)

Gazze Şeridi’nin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi’nde İsrail ordusunun bugün (pazar) sabah saatlerinde düzenlediği hava saldırısında üç Filistinli yaşamını yitirdi. Batı Şeria’da ise iki Filistinli, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldü.

Filistin resmi ajansı WAFA’nın sağlık kaynaklarına dayandırdığı habere göre Şucaiyye’de İsrail insansız hava aracının sivillerin bulunduğu bir topluluğu hedef alması sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Aynı kaynaklar, İsrail savaş uçaklarının Mansura Caddesi üzerindeki Şeva akaryakıt istasyonu yakınında iki sivili öldürdüğünü bildirdi.

Bu ölümlerle birlikte, 11 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana can kaybı 404’e, yaralı sayısı ise 1108’e yükseldi.

Öte yandan İsrail ordusu, Batı Şeria’nın kuzeyinde yürütülen operasyonlarda iki Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

Kuzeydeki Kabatiya bölgesinde bir Filistinli gencin askerlere taş attığını belirten ordu, askerlerin ateş açtığını ve gencin öldüğünü açıkladı. Ramallah’taki Filistin Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybeden kişinin 16 yaşında olduğunu belirtti.

Diğer yandan Silat el-Harithiya bölgesinde bir Filistinlinin askerlere el yapımı patlayıcı attığı gerekçesiyle öldürüldüğü bildirildi. Filistin Sağlık Bakanlığı, 22 yaşındaki gencin göğsünden vurularak öldüğünü açıkladı.

Gazze Savaşı’nın Ekim 2023’te başlamasının ardından Batı Şeria’daki gerilim belirgin şekilde yükseldi. İsrail ordusu bu süreçte, bölgede faaliyet gösteren silahlı gruplara karşı operasyonlarını yoğunlaştırdı.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda Batı Şeria’da 1030 Filistinli öldürüldü; bunların 235’i yalnızca bu yıl içinde gerçekleşti.


Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.