Fas’ta 3 partili hükümet koalisyonu kuruldu

Aziz Ahnuş (ortada), Abdullatif Vehbi ve Nizar Bereke ile dün Rabat'ta düzenlenen toplantıda bir araya geldi. (Şark’ul Avsat)
Aziz Ahnuş (ortada), Abdullatif Vehbi ve Nizar Bereke ile dün Rabat'ta düzenlenen toplantıda bir araya geldi. (Şark’ul Avsat)
TT

Fas’ta 3 partili hükümet koalisyonu kuruldu

Aziz Ahnuş (ortada), Abdullatif Vehbi ve Nizar Bereke ile dün Rabat'ta düzenlenen toplantıda bir araya geldi. (Şark’ul Avsat)
Aziz Ahnuş (ortada), Abdullatif Vehbi ve Nizar Bereke ile dün Rabat'ta düzenlenen toplantıda bir araya geldi. (Şark’ul Avsat)

Fas’ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Aziz Ahnuş dün Rabat'taki Milli Bağımsızlar Birliği Partisi (RNI) genel merkezinde yaptığı açıklamada 3 partili koalisyon hükümetinin oluşturulduğunu duyurdu. Ahnuş koalisyondaki partilerin 8 Eylül’de gerçekleştirilen genel seçimlerde çoğunluğu elde ettiklerini ve seçim programlarının da benzer olduğunu vurguladı.
Hükümet koalisyonu, seçimlerde 102 sandalye kazanan Milli Bağımsızlar Birliği Partisi, 87 sandalye ile ikinci sırada yer alan Özgünlük ve Modernite Partisi ve 81 sandalyeyle üçüncü olan İstiklal Partisi ortaklığıyla kuruldu. Söz konusu partiler, 395 sandalyeli Temsilciler Meclisi'nde 270 sandalye ile çoğunluğu oluşturdular.
Ahnuş, Özgünlük ve Modernite Partisi Genel Sekreteri Abdullatif Vehbi, İstiklal Partisi Genel Sekreteri Nizar Bereke ve üç parti üyelerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda yaptığı açıklamada söz konusu koalisyondaki partilerin ortak paydalarının halk iradesine olan bağlılık ve seçim programlarındaki benzerlikler olduğunu ifade etti.
Ahnuş açıklamasında, üç partinin de Faslıların sosyal ve ekonomik alanda reform talebinde bulunduğu öncelikli başlıkları benimsediğini vurguladı. Söz konusu ortak görüşlerin güçlü ve uygulanabilir bir hükümet programı hazırlamak için uygun ve verimli bir zemin oluşturacağını belirten Ahnuş yeni kalkınma modelinin etkilerinin hükümet çalışmalarının ilk günlerinde kendini açıkça göstereceğini söyledi.
Ahnuş açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Partilerin liderleri, Kral 6. Muhammed’in görüşleri çerçevesinde sağlam ve etkin bir çoğunluk hükümeti oluşturmada ve çalışmalarına hemen başlamak için bir an önce harekete geçmek istiyorlar. Görev ve taahhütlerimizi yerine getirebilmemiz, vatandaşlarımızın beklentilerini karşılayabilecek düzeyde çalışabilmemiz için hükümette yetkinlik, güvenilirlik ve dürüstlük sahibi, sorumluluklar üstlenebilecek isimler önereceğiz.”
Abdullatif Vehbi de açıklamasında şunları söyledi:
“Sorumluluğumuz büyük. Çünkü ekonomik ve sosyal başlıkların yanı sıra özgürlükler alanında da birçok beklenti var. Ortak bakış açısıyla çalışarak bu dosyalara ilişkin taleplere yanıt verilmesi ve bunların gecikmeden yapılması için aşılması gereken, hükümetin sorumluluklarını belirlemede bazı zorluklar var.”
Nizar Bereke de yaptığı açıklamada koalisyonun demokratik bir siyasi çizgiyi izlemesi gerektiğini belirterek hükümetin uyumlu olması, verimli bir biçimde çalışması ve gelecek vizyonunu iyi belirlemesi çağrısında bulundu.
Temsilciler Meclisi (parlamentoda ilk oda) Başkanı ve Danışmanlar Meclisi (ikinci oda) Başkanı görevinin yanı sıra bakanlık pozisyonlarının üç parti arasında dağılımına yönelik görüşmelere başlanması planlanıyor. Önümüzdeki günlerde hükümet oluşumunun tamamlanmasının ardından Fas Kralı 6. Muhammed'in gelecek hafta yeni hükümet üyelerini kabul etmesi bekleniyor.
Diğer yandan Sosyalist Halk Kuvvetleri Birliği Partisi (Temsilciler Meclisi'nde 35 sandalyeye sahip) Genel Sekreteri İdris Leşker, partisinin çoğunluk oluşumuna karşı olduğunu duyurdu. Leşker, partisinin Rabat'taki genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, çoğunluğun oluşturduğu üçlü koalisyonu ‘içinde patlayıcı faktörler taşıyan gafil bir ittifak’ olarak nitelendirdi. Partisinin muhalefetteki rolünün ‘mal düşkünlüğüne’ karşı savaşmak olacağını vurgulayan Leşker, "Güç ve para ile hukukun üstünlüğü dışında mücadele etmenin bir yolu yoktur" dedi. Leşker bu sözleriyle hükümeti kurmakla görevlendirilen iş insanı Aziz Ahnuş’a atıfta bulundu.
Muhalefette kalmaktan korkmadığını açıkça belirten Leşker, partisinin mücadeleye 40 yılını verdiğini ve Arap Baharı olaylarından sonra Abdülilah Benkiran hükümetine katılmayı reddettiğini hatırlattı. Leşker’in partisinin siyasi ofisi önceki gün düzenlenen toplantının ardından muhalefetle aynı hizada olduklarını bildirdi. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Siyasi ve entelektüel netliğimiz ile çoğulculuk alanlarının kısıtlanmasına karşı görüşümüz doğrultusunda bugün Sosyalist Halk Kuvvetleri Birliği Partisi’nin kurumsal ve toplumsal muhalefet konumundan kendi seçeneklerini ve taahhütlerini savunmaya kararlı olduğunu duyuruyoruz.” 
Açıklamada ayrıca partizan tarafların, siyasi çoğulculuğun korunması gerekliliğine aykırı olarak seçilmiş tüm kurumlar üzerinde bir tür zorlayıcı tahakküm kurma çabaları olduğuna ilişkin eleştiride bulunuldu. Bu sözlerle üç parti koalisyonunun belediye ve ilçe meclisleri oluşturarak bu alanda hakimiyet kurmasına işaret edildi.
Diğer yandan parti, bir sonraki ulusal konferansı için en geç aralık ayına kadar ahlaki, lojistik ve organizasyon başlıklarında hazırlıklarına başladığını duyurdu.
Leşker de parti liderliği için tekrar aday olmayı düşünmediğini bildirdi.

 


Şiddetli su kıtlığı, yağışların az olduğu bir dönemin ardından Beyrut'un sıkıntılarını daha da artırıyor

Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)
Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)
TT

Şiddetli su kıtlığı, yağışların az olduğu bir dönemin ardından Beyrut'un sıkıntılarını daha da artırıyor

Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)
Beyrut sokaklarında su taşıyan bir tanker, 3 Temmuz 2025 (AFP)

Beyrut sokakları, Lübnanlıların yıllardır görmediği ciddi bir su kıtlığıyla başa çıkmak için halkın satın aldığı su depolarıyla dolup taşıyor. Bu kıtlık, yağışların rekor düzeyde azalması, kuyuların kuruması ve dağıtım şebekelerinin yıpranmasına bağlı.

Beyrut'un güney banliyösü Burc el-Baracne'deki evinde mutfak eşyalarını özenle yıkayan 50 yaşındaki Rima es-Seba, “Su eskiden her gün geliyordu, ama şimdi üç günde bir geliyor” diyor.

Resmi kurumun su tedarikini kesmesi durumunda es-Seba ailesi, yaşadıkları binanın su depolarına su pompalayan özel tankerlere başvuruyor. Rima, mutfak eşyalarını paslandıran tuzlu suyla depoyu doldurmak için 5 dolar ödediğini belirtiyor. İçme suyunu ise Lübnan'daki çoğu kişi gibi hazır şişelerde satın alıyor.

Ancak sosyal hizmet alanında çalışan Rima es-Seba, bu maliyetlerin sınırlı gelire sahip aile için çok ağır olduğunu belirtiyor. Rima, “Bu parayı nereden bulacağım?” diye soruyor. Ülke, Hizbullah ile İsrail arasındaki savaşın yanı sıra, birçok vatandaşını yoksullaştıran ağır bir ekonomik krizle boğuşuyor.

Lübnanlılar uzun yıllardır su kıtlığına alışkın. Enerji ve Su Bakanlığı'nın Ulusal Su Sektörü Stratejisi metninde belirtildiği gibi, ‘nüfusun yüzde 50'den fazlası düzenli olarak kamu su hizmetlerinden yararlanamıyor’.

Bakanlık, barajlar gibi yüzey depolamanın bu açığı kapatmak için yeterli olmadığını, hükümetin sağladığı suyun yarısının ulusal su şebekelerindeki sızıntılar veya hırsızlık nedeniyle ‘israf edildiğini’ belirtiyor.

Yağışların azalması, krizi daha da kötüleştirdi.

Meteoroloji İdaresi'nin yüzey tahminleri bölüm başkanı Muhammed Kenc, 2024-2025 kışında yağış miktarının ‘çok az’ olduğunu belirterek, bu miktarın gözlemlerin başladığı günden bu yana ‘80 yılın en düşük yağış miktarı’ olduğunu söyledi.

cdfgthy
Beyrut'taki bir kuyu suyu dağıtım tesisinde tankerini dolduran bir adam, 3 Temmuz 2025 (AFP)

Ulusal Su Sektörü Stratejisi’ne göre iklim değişikliği su kıtlığını artıracak. Dünya Bankası ise yılın başında ‘iklim değişikliğinin 2040 yılına kadar kuraklık mevsiminde su miktarını yarı yarıya azaltacağı’ öngörüsünde bulundu.

Kısıtlama

Enerji ve Su Bakanı Joseph Saddi geçen hafta ‘mevcut durumun çok zor’ olduğunu bildirdi.

Su kıtlığı, Beyrut'un farklı bölgelerinde farklılık gösteriyor. Yollar, binaların çatılarında yoğun olarak bulunan su depolarını besleyen tankerlerle dolup taşıyor.

Hükümet geçen ay, su tüketimini azaltmaya teşvik etmek için bir kampanya başlattı ve ülke genelinde kurumuş kaynak ve göllerin fotoğraflarını yayınladı.

Beyrut Kuzey İstasyonları Bölümü Başkanı Zuheyr Kazzi, “33 yıldır buradayım ve bu, Beyrut'a pompaladığımız su miktarı açısından geçirdiğimiz en kötü yıl” dedi.

Beyrut ve Lübnan Dağı Su Tesisleri Teknik Uzmanı Antoine ez-Zağbi, geçtiğimiz temmuz ayında AFP ile yaptığı röportajda, başkentte su kısıtlamasının genellikle yaz mevsiminin bitiminden ve kış mevsiminin başlamasından önce, ekim ve kasım aylarında başladığını açıkladı.

Ancak ez-Zağbi'ye göre bu yıl su sıkıntısı erken başladı. Zira bazı kaynaklarda yağışların azalması nedeniyle su miktarının yüzde 50'si bitti. Ez-Zağbi, aşırı tüketim ve deniz suyunun sızma riskini azaltmak için bazı kuyularda kısıtlamanın haziran ayında başladığını belirtti.

Ez-Zağbi, barajlar da dahil olmak üzere daha fazla depolama tesisine ihtiyaç olduğunu vurguladı.

cf90p
Lübnan'ın Batroun kentindeki bir baraj, 10 Temmuz 2025... Lübnan, yağışların az olduğu bir mevsimden sonra bu yaz şiddetli su kıtlığı çekiyor. (Reuters)

Dünya Bankası geçtiğimiz ocak ayında, Beyrut ve çevresindeki bölgelerde su hizmetlerini iyileştirmek için 250 milyon dolardan fazla bir kredi onayladı.

2020 yılında ise çevre aktivistlerinin biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir vadiyi tahrip edebileceği gerekçesiyle, başkentin güneyinde bir baraj inşa etmek için verdiği krediyi iptal etti.

Kuyular

Beyrut'un güney banliyösünde yaşayan 66 yaşındaki emekli memur Ebu Ali Nasreddin, aylardır devletin su şebekesinden su alamadığını söyledi.

“Devletin suyu nerede? Nereye aktarılıyor? Kimse bilmiyor” diyen Nasreddin, yaşadığı binayı besleyen kuyunun da kuruduğunu belirtti. Nasreddin ayrıca, tankerlerin sağladığı suyun fiyatının da günden güne yükseldiğini ifade etti.

Bazı bölgelerde 2 bin litre kapasiteli su tankeri fiyatı 20 dolara ulaşıyor ve bu fiyat, tasarruflu kullanımla 5 kişilik bir ailenin bir haftalık ihtiyacını zar zor karşılıyor.

Küçük kamyonuyla su taşıyan 45 yaşındaki Bilal Selheb, suya olan talebin büyük ölçüde arttığını kaydetti.

“Su durumu çok kritik” diyen Selheb, kuyular kuruduğu veya tuzlu hale geldiği için su temininde zorluk yaşadığını belirtti.

Beyrut'un bazı bölgelerinde kuyular uzun zamandır devlet şebekesinin alternatifi veya tamamlayıcısı olarak kullanılıyordu. Ancak söz konusu kuyuların çoğu eskimiş durumda; bu da boruların hasar görmesine ve suyun tuzluluğunun artmasına neden oluyor.

Lübnan Amerikan Üniversitesi Sürdürülebilirlik Sorumlusu Nedim Faracallah, Beyrut'un iç savaşın (1975-1990) başlangıcından bu yana alan ve nüfus açısından büyük ölçüde genişlediğini, ancak su altyapısının bu büyümeye ayak uyduramadığını ifade etti.

Faracallah, birçok sakinin yasadışı olarak kuyular kazdığını, bunların arasında stratejik yeraltı su rezervlerine ulaşan kuyuların da olduğunu belirterek, “Kuyuların sayısını kimse bilmiyor” dedi.

Faracallah, mevcut krizle birlikte tasarruf ve farkındalık kampanyalarının daha erken başlaması gerektiğini düşünüyor.