Karışık ırkların bileşimini anlama kılavuzu: Afganistan Arapları

Afganistan Arapları, ülkede İslam dinini yayan ilk hanedanlardan biri olduklarına inanıyorlar

Yazarın, onun yardımıyla Afganistan'daki kadınlar hakkında veri toplamayı başardığı arkadaşı Donna Welker
Yazarın, onun yardımıyla Afganistan'daki kadınlar hakkında veri toplamayı başardığı arkadaşı Donna Welker
TT

Karışık ırkların bileşimini anlama kılavuzu: Afganistan Arapları

Yazarın, onun yardımıyla Afganistan'daki kadınlar hakkında veri toplamayı başardığı arkadaşı Donna Welker
Yazarın, onun yardımıyla Afganistan'daki kadınlar hakkında veri toplamayı başardığı arkadaşı Donna Welker

Yakın bir tarihte Arapça olarak üçüncü baskısı yayınlanacak olan “Afganistan'daki Orta Asya Arapları: Bedevi Çobanlık Sistemindeki Dönüşüm” adlı kitabın ayırt edici bir özelliği var. Kitap, Afganistan’daki karma etnik kökenlerin bileşiminin anlaşılmasına katkıda bulunmayı amaçlayan araştırma alanının ötesine geçiyor ve doğru bilimsel zeminlerde ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarla da ilgileniyor.
Kitap, İslam dinini o topraklarda yayan ilk Arap hanedanlarından biri olduklarına inanan Arap ırkından bir grup insan arasına karışılarak yapılan ciddi bir çalışmadır. Bazıları ise onların, Timur'un Şam'ı aldıktan sonra bu topraklara getirdiği Araplar olduklarına inanıyorlar. Profesör Thomas J. Barfield tarafından hazırlanan, Suudi Arabistan merkezli Araştırma ve Bilgi Ağı Merkezi (Center for Research and Knowledge Networking / CRIK) tarafından yayınlanan ve Orta Asya işlerinde uzman bir isim olan Muhammed bin Udeyh el-Muheymid tarafından Arapçaya çevrilen kitap, 1970’li yıllarda Afganistan'ın kuzeydoğusunda yaşayan Arap azınlığın durumunu aktarıyor. Afganistan’daki Araplar halen hayvanlarını otlatmak için Kunduz ilinin Katakan bölgesindeki ve Pamir Dağları'nın yukarısındaki Bedahşan Dağları'ndaki meralara çıkılıyor. Gelenek ve görenekleriyle farklı bir yaşam tarzı olan Afganistan Arapları, artık Arapça konuşmuyor olsalar da Arap kimliklerini halen koruyorlar.
Kitap, esasen başlarda Prof. Barfield'ın 1978 yılında Harvard Üniversitesi'ndeki doktora çalışmasıydı. Kitabın birinci baskısı 2002, ikinci baskısı ise 2010 yılında Kral Faysal Araştırma ve İslami Çalışmalar Merkezi tarafından Muhammed el-Muheymid'in çevirisiyle Arapça olarak yayınlandı. Üçüncü baskı ise yakın bir tarihte CRIK tarafından çıkarıldı. Son baskıda, titiz bir düzenleme çalışması yapıldı. Düzeltmeler ve eklemelerin yanı sıra yazarın kendi arşivinden etkileyici görüntüler yer aldı.
Kitap, giriş ve sonuç ile birlikte altı bölümden oluşuyor. Prof. Barfield, araştırma hedefi, pastoral ekonomi ve bunun Bedevi sosyal yapısıyla ilişkisi hakkında bilgi birikimine ulaşmaktı. Ancak sahaya inildiğinde, araştırmanın bölgesel bir sistemin parçası olarak Bedevileri de kapsaması ve onların kent pazarları, köy tarımı ve hükümet kurumlarıyla olan temaslarını da içermesi gerektiği kısa sürede anlaşıldı. Ağırlıklı olarak, Afganistan'da ve özellikle Katakan bölgesinde yolların yapılması, tarım için arazi ıslahı ve fazla koyunların satışı için özel satış yerlerinin açılması gibi bir takım gelişmelerden sonra Araplar da dahil olmak Bedevilerin büyük bir çoğunluğu için hayvan otlatmanın artık ticari bir amaca dönüşmesine odaklanılıyor. Koyun fiyatlarının bir anda artması, çok sayıda Arap ailesinin çobanlıktan vazgeçmelerine neden oldu. Çobanlığın yanı sıra kentlere de yatırım yapan aileler tarımda da çalıştılar.

Antropolojik bir çalışma
Çalışma - yazarın söylediği üzere - Afganistan’ın kuzeydoğusunda yaşayan ve haklarında çok az şey bilinen bir grup olan Orta Asya Arapları hakkında etnografik bir perspektif sunarken son elli yılda yaşam tarzlarındaki değişiklikleri de aktarıyor. Antropolojik çalışma, koyunların geçimin sağlanması amacıyla ekonominin bir parçası olduğu bir sürü sistemi ile koyunların karlı mallar olarak kabul edildiği bir sistem arasında ‘nakit mahsul’ olarak ayrım yapıyor. Bu ayrım, Katagan’daki Bedevi çobanlık sisteminde meydana gelen dönüşümün büyük ölçekte ticari bir forma dönüşmesinin anlaşılmasına olanak sağlarken aynı zamanda, göçebe bedeviler bağlamında iki karşıt ekonomik eylem modeli gibi görünen yapıları açıklamaya da yardımcı oldu.
Kitabın çevirmeni Muhammed bin Udeyh el-Muheymid, çalışmanın, dünyadaki etnik grupları ele alan antropolojik ve etnografik çalışmalara dair ciddi bir eksikliği olan Arap kütüphanesindeki bir eksikliği doldurduğunu belirtti. Çevirmen notunda, “Bu çalışmalar, karma etnik kökenlerin bileşimini anlamak ve onlarla ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda doğru bilimsel zeminlerde ilgilenmek açısından önem taşıyor” ifadelerini kullandı. Batı ise bu tür çalışmalardan büyük ölçüde yararlanmıştır. Dünya halklarıyla ilgili bilgileri ciddiye almış, yararlanmış ve siyasi, ekonomik ve kültürel çıkarlarını desteklemiştir.
Yazar, çalışmasında her ne kadar odak noktası bu olsa da Afganistan’daki bu etnik grupla, onların tarihi ve yaptıkları göçlere ışık tutmakla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda Arapların genel olarak Orta Asya'daki tarihini de anlatıp bunlarla ilgili araştırmaları ve istatistikleri inceliyor.
Yazar kitabında şöyle diyor:
“Afganistan'a 1975 yılının Ocak ayın bu antropolojik sorunu düşünerek geldim. Öncesinde buraya 1973 ve 1974 yazlarında birer kez daha gelmiştim. Bana herhangi bir etnografik veri sağlamamışlardı.  Fakat daha sonra bana çok faydalı olan temaslar kurmamı sağladılar.”

Bedevi tanımı
Kitaba göre gündeme getirilmesi gereken ilk konu, bedevilerin çobanlık mesleğinin uzmanları olarak tanımlanması. Bedeviler üzerine yapılan araştırmalar, akademik sınıflandırmaların kurbanı olmuştur. Kültürel coğrafya açısından yapılan bu çalışmalar, bedevi yaşam biçiminin doğasına dair daha derin bir anlayış sağlamaktan ziyade, bedeviliği yanlış anlamamıza yol açmıştır.
Bacon (1954) bedevilerle ilgili sıklıkla alıntılanan bir sınıflandırma yapmıştır. Bu sınıflandırmaya göre bedeviler üçe ayrılır; kah (her zaman çölde yaşayan saf/kaba) bedeviler, yarı-göçebe bedeviler, hadari (şehirde yaşayan) bedeviler. Her sınıflandırma, bedevilerin göç etmek ve tarım yapmak için harcadığı zamana dayanıyor. Halis bedeviler tüm yıl boyunca bir çadırda yaşar ve sadece hayvanları beslerler. Yarı yerleşik bedeviler ise bir evde yaşar, biraz çiftçilik yaparlar. Hayvanları gütmek için de yılın bir kısmını çadırda geçirirler.
Yazar, bedevilerin hareketliliği, tarımla uğraşmamaları ve yaşadıkları çevreler ele alınmadığında bu sınıflandırma ile ilgili sorunlar olduğuna inanıyor. Görünüşte; çölde yaşayan bedevilerin, yarı yerleşik bedevilerden çok farklı olması gerekiyor. Zira bazı bedevilerin, diğerlerinden daha hareketli olmasının nedenlerine daha yakından bakmak, farklı bir sonuca yol açar.
Yazar, bu sınıflandırmaların talihsiz sonucunun, kah (kaba) bedevi efsanesinin sürmesi olduğuna inanıyor. Elbette, bedevilerin en iyisi, tüm yıl boyunca çadırlarda yaşayan ve tarımla hiç uğraşmayanlardır. Bu çalışmanın yapıldığı Orta Asya’nın güney sınırları, kah bedevilerin geleneksel yurdudur. Kah bedeviler için ilk olarak böyle bir tanım yapılsa da yüzyıllar boyunca büyük ölçüde bilinmez olarak kaldıklar. M.Ö. 2. yüzyılda Çin sınırında yaşayan Hsiung-nu (Han) Hanedanı, Çin imparatorluğunun toplam yıllık gelirinin beşte birini onları etkilemek için kullandığı ortaya çıkana kadar gibi mükemmel bir kah bedevi gibi görünüyordu. O tarihlerde Çin sınırındaki göçebe kabilelerin Çin İmparatorluğu ile ticari ilişkileri vardı. Bu ilişkiler, gerçekten kah bedevi olan evsiz bir azınlık üretti. Latimore'u 1940 yılında “kah bedevi, kesinlikle fakir bedevidir” demeye iten de buydu.

Katagan’daki Araplar
Kitap, Afganistan’ın kuzeydoğusunda Kunduz ilinin Katakan bölgesinde ve Pamir Dağları'nın yukarısındaki Bedahşan Dağları'nda yaşayan Arap azınlığın durumunu ele alıyor. Buralardaki meralarda hayvanlarını otlatmaya devam eden, gelenek ve görenekleriyle farklı bir yaşam tarzı olan Afganistan Arapları, artık Arapça konuşmuyor olsalar da Arap kimliklerini halen koruyorlar.
Arap azınlığın yaşadığı bölge, salgın hastalıklar ve yerin edilmeler açısından tehlikelerle doluydu.
Yazar kitapta şunları söylüyor:
“Katagan bölgesi, çöle girmeden önce Kunduz (Surkab) ve Hanabad nehirlerini Amuderya (Ceyhun Nehri'nin bir kısmıyla birleştirir. Bu nehirler dağlık kaynaklarından akıp ovalara ulaştığında, suları, Afganistan'ın her yerinde çirkinlikleriyle ünlü sazlık bataklıklarının geniş vadilerini löslerle (köşeli kuvars taneleri) doldurur. “Ölmek istiyorsan Kunduz'a git” diye ünlü bir atasözü bile vardır. 1838 yılında Kunduz'u ziyaret eden Wood, burada sadece, su kuşlarının barınması için uygun bir yer buldu. Sonuç olarak çok az insan buraya yerleşti.
Bedahşan Dağları ise Dağlık bir bölge olduğu için salgın hastalıklardan kurtulmuş, ova hastalıklarından etkilenmemiş. Ancak 1930’lu yıllarda sadece batıdan sınır bölgelerine akınlar düzenleyen Kunduzlu Mir Murad Bey'in yağmalarından zarar görmüştür. Mir Murad Bey, Katagan’daki dağlık bölgelerde yaşayan Taciklerin yerleştirilmesi için Bedahşan’da yaşayan insanları yerinden etti.
İlk kez Mir Murad Bey'in izlediği nüfusu yerinden etme politikasından sonra Afganlar, otlak alanlar için bölgenin kontrolünü ele geçirdiler. Bu da Arapların bu bölgelere gelişini kolaylaştırdı. Tıpkı Buhara’da olduğu gibi, Araplar Özbeklerle ittifak kurdular. Bölgedeki en iyi meraların kullanılması karşılığında Afganların yönettiği devletin kontrolü altına girdiler.
Katagan, Emanullah Han (1919-1929) dönemine kadar, aşiret usulüyle yönetiliyordu. 1921 yılında harbiye nazırı ve daha sonra kral olan Nadir Han, Katagan'ı bürokratik bir tarzda yeniden düzenledi.
1884 yılında Afgan sınırını araştıran İngiliz ekipleri tarafından yazıldıkları tahmin edilen Afganistan sınırındaki Araplar hakkında gizli raporlar, buradaki Araplar hakkında en yeni kaynaklarda bulunanlardan daha zengin bilgiler sağlamaktadır. İngilizler, Arapların, 1884 yılında Türkistan ovalarında nüfus yoğunluğu açısından ikinci sırada geldiklerini belirlemiştir. Katagan'a yerleşen Araplar bu istatistiğin dışındadır. Çünkü bu bölgede göçebe olarak dolaşıyor ve siyasi çatışmalara taraf olmaktan kaçınıyorlardı.
Kitap ayrıca Afganistan’daki Arapların bölgesel ekonomiyle ve devletin ve hükümetin projeleriyle bağlantılı olduğu sonucuna varıyor. İzole bir hayatları olmasına rağmen tarihleri ​​boyunca dış dünyanın etkisinde kalmışlardır. Bedevi çobanlık sistemleri, siyasi değişikliklerden, uluslararası anlaşmalardan ve piyasa taleplerindeki değişimlerden etkilenmiştir. Koyunları bir yerden bir yere taşımaktan daha fazlasını yapıyorlar. Katagan'ın bedevi çobanları, buğday çiftçilerine kıyasla bölge ekonomisine ve kent pazarlarına daha fazla bağlılar.



ABD, Venezuela açıklarındaki tankere el koydu: Trump’ın stratejisi nedir?

ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (@AGPamBondi/X)
ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (@AGPamBondi/X)
TT

ABD, Venezuela açıklarındaki tankere el koydu: Trump’ın stratejisi nedir?

ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (@AGPamBondi/X)
ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (@AGPamBondi/X)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki petrol tankerine el koymasıyla Karayipler'de gerginlik arttı.

ABD Başkanı Donald Trump, dün yaptığı açıklamada Venezuela açıklarındaki petrol tankerine "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını savundu.

Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa ABD'nin hamlesi "hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi" diye nitelendi.

Trump'ın "Venezuela petrolüne el koymak istediği" ve bu yüzden uyuşturucu kaçakçılığını bahane ederek ülke açıklarındaki gemilere saldırı düzenlediği savunuldu.

Adlarının paylaşılmaması şartıyla CBS'e konuşan kaynaklar, el konan tankerin adının Skipper olduğunu belirtiyor.

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 22 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 87 kişiyi öldürdü.

Kaynaklar, tankere yönelik harekatın USS Gerald R. Ford'dan kaldırılan iki askeri helikopterle gerçekleştirildiğini söylüyor.

20 yıllık tankere baskın düzenleyen ekipte özel harekatçıların ve donanma askerlerinin yer aldığı aktarılıyor.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, X'ten yaptığı paylaşımda operasyonun görüntülerine yer vermiş, tankerin Venezuela'dan İran'a petrol taşıyarak yaptırımları deldiğini öne sürmüştü.

ABD Hazine Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah arasındaki petrol kaçakçılık ağında rol oynadığı gerekçesiyle Skipper'ı 2022'de yaptırım listesine almıştı.

Bakanlığın açıklamasında tankerin, yine ABD'nin yaptırım uyguladığı Rus iş insanı Viktor Artemov'un kontrolündeki şirketlerden birine ait olduğu savunulmuştu.

Geminin üzerinde Guyana bayrağı olması da dikkat çekti. Ancak Guyana yönetiminden yapılan açıklamada, geminin ülkede kaydı olmadığı iddia edildi.

Diğer yandan Reuters'ın aktardığına göre Venezuela limanlarında 80'den fazla tanker var ve bunlardan en az 30'u ABD'nin yaptırım listesinde.

Analizde, Venezuela'dan hareket eden tankerlerin genellikle konumlarını gizleyerek Çin ve Malezya'ya petrol taşıdığına dikkat çekiliyor. Bu gemilere, Venezuela devletine ait petrol şirketi PDVSA'nın limanlarında sahte isimler altında yükleme yapıldığı öne sürülüyor.

CNN'in haberinde de Trump'ın ekonomik baskıyı artırmak için tankeri hedef aldığı belirtiyor. Bölgede yaptırımları delerek petrol taşıyan "gölge filo" kaptanlarına gözdağı verilmek istendiği de yazılıyor.

Trump, ABD'nin 2019'dan beri yaptırım uyguladığı Latin Amerika ülkesine ekonomik baskıyı artıracaklarını önceki açıklamalarında belirtmişti.

Independent Türkçe, CBS, CNN, Reuters


ABD, UNRWA’yı terör örgütü mü ilan edecek?

Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşında 370'ten fazla UNRWA çalışanı öldürülmüştü (AFP)
Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşında 370'ten fazla UNRWA çalışanı öldürülmüştü (AFP)
TT

ABD, UNRWA’yı terör örgütü mü ilan edecek?

Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşında 370'ten fazla UNRWA çalışanı öldürülmüştü (AFP)
Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşında 370'ten fazla UNRWA çalışanı öldürülmüştü (AFP)

ABD, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'na (UNRWA) yaptırım uygulamayı planlıyor.

Reuters'ın aktardığına göre ABD Dışişleri Bakanlığı, UNRWA'ya terör suçları kapsamında yaptırım uygulamaya hazırlanıyor.

Gazze Şeridi, Batı Şeria, Lübnan, Ürdün ve Suriye'deki faaliyetleriyle milyonlarca Filistinliye yardım, eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler sağlayan kuruma yönelik planların, bakanlıktaki bazı yetkililer tarafından endişeyle takip edildiği aktarılıyor.

Adlarının paylaşılmaması şartıyla konuşan kaynaklara göre UNRWA'nın "yabancı terör örgütü" listesine alınması da gündemde.

Böyle bir hamlenin, mültecilere yardım çabalarını altüst edebileceği ve halihazırda finansman kriziyle boğuşan UNRWA'nın faaliyetlerini felce uğratabileceği aktarılıyor.

Diğer yandan tüm ajansa mı yoksa UNRWA'da görev yapan belirli yetkililere mi yaptırım uygulanacağı henüz belli değil.

Dışişleri Bakanlığı'ndan gönderilen açıklamada UNRWA, "teröristlere yardım ve yataklık yaptığı kanıtlanmış yozlaşmış bir kuruluş" diye nitelendi:

Tüm seçenekler değerlendiriliyor. Henüz nihai bir karar alınmadı.

UNRWA'nın Washington direktörü William Deere ise ajansın yabancı terör örgütü ilan edilmesinin "hem eşi benzeri görülmemiş hem de haksız" bir karar olacağını vurguluyor:

Ocak 2024'ten bu yana, ABD Ulusal İstihbarat Konseyi de dahil 4 bağımsız kuruluş UNRWA'nın tarafsızlığını inceledi. Farklı zamanlarda ve farklı bakış açılarından yapılmış araştırmaların hepsi aynı sonuca vardı: UNRWA vazgeçilmez, tarafsız ve insani yardım alanında faaliyet gösteren bir kuruluştur.

Washington, UNRWA'nın en büyük finansal destekçisiydi. Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın selefi Joe Biden, İsrail'in kuruluşu Hamas'a 7 Ekim 2023 saldırısında yardım etmekle suçlaması üzerine geçen yıl ocak ayında UNRWA'ya finansal desteği durdurmuştu. ABD, Hamas'ı terör örgütü listesine 1997'de almıştı.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, yıllardır UNRWA'nın kapatılmasını talep ediyor. Tel Aviv yönetimi, UNRWA'nın faaliyetlerini ve İsrail makamlarıyla temas kurmasını 30 Ocak'ta yasaklamıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Times of Israel


AP’nin kadrajından: Yıla damga vuran 10 fotoğraf

İsrail ordusunun bu yıl da sürdürdüğü saldırılar nedeniyle savaşın başından beri öldürülen Filistinlilerin sayısı 70 bini geçti (Fotoğraflar: AP)
İsrail ordusunun bu yıl da sürdürdüğü saldırılar nedeniyle savaşın başından beri öldürülen Filistinlilerin sayısı 70 bini geçti (Fotoğraflar: AP)
TT

AP’nin kadrajından: Yıla damga vuran 10 fotoğraf

İsrail ordusunun bu yıl da sürdürdüğü saldırılar nedeniyle savaşın başından beri öldürülen Filistinlilerin sayısı 70 bini geçti (Fotoğraflar: AP)
İsrail ordusunun bu yıl da sürdürdüğü saldırılar nedeniyle savaşın başından beri öldürülen Filistinlilerin sayısı 70 bini geçti (Fotoğraflar: AP)

Gazze ve Ukrayna'daki çatışmalardan çeşitli ülkelerdeki protesto gösterileri ve doğal afetlere kadar bu yıl da dünyada birçok önemli olay yaşandı.

Amerikan haber ajansı Associated Press (AP), yıla damga vuran olayların fotoğraflarını paylaştı.

wef

Foto haber dosyasının kapağında, martta tutuklanmasının ardından İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu'na destek protestolarından bir kare yer aldı.

ewf

6 Mart'ta çekilen başka bir fotoğraftaysa Ramazan'da Sultanahmet Camii'nin arkasından batan yarım ay görüntülendi.

ef

Ayasofya Camii önünde ağustosta düzenlenen Filistin'e destek gösterileri de ajansın Ortadoğu fotoğraflarının kapağında yer aldı.

er

Yazın çıkan orman yangınları ülkedeki birçok şehri etkiledi. AP, Çanakkale'ye bağlı Güzeleli'ndeki yangında ölen hayvanlarından birinin yanında ağlayan 64 yaşındaki çiftçi Turkan Özkan'ın fotoğrafını da paylaştı.

e

Suriye'de 8 Aralık'ta Beşar Esad'ın devrilmesi, bu yıl Ortadoğu’daki en çarpıcı gelişmelerden biri oldu. Devrik Suriye liderinin babası ve eski Suriye Cumhurbaşkanı Hafız Esad'ın heykeli rejim karşıtı isyancılar tarafından parçalandı.

fref

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan savaşta İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırıları bu yıl da onbinlerce can aldı.

erfr

Nepal'de gençlerin başını çektiği protestolar sonucu hükümet devrildi. Eylülde başlayan eylemlerde göstericilerle polisler arasında sert çatışmalar yaşandı.

e

Enflasyon ve ekonomik krizle boğuşan Arjantin'de emekli maaşlarının iyileştirilmesi için düzenlenen haftalık protestolar dikkat çekti.

fer

ABD Başkanı Donald Trump'ın göçmenlere karşı başlattığı operasyonlar birçok şehirde bu yaz protesto edildi. En büyük eylemler Los Angeles'ta yaşandı.

erf

Grönland'ın Nuuk kentindeki evlerin üzerinde beliren Kuzey Işıkları'nın nefes kesici görüntüsü de AP'nin kadrajındaydı.
 

Independent Türkçe, AP