Sudan’daki darbe girişiminin etkileri

Eski rejimin unsurları halen devlet organlarındaki mekanizmaları kontrol ediyor.

İstikrarsızlık Sudan'ı ciddi şekilde vuracak (AFP)
İstikrarsızlık Sudan'ı ciddi şekilde vuracak (AFP)
TT

Sudan’daki darbe girişiminin etkileri

İstikrarsızlık Sudan'ı ciddi şekilde vuracak (AFP)
İstikrarsızlık Sudan'ı ciddi şekilde vuracak (AFP)

İsmail Muhammed Ali
Sudan’da 21 Eylül Salı günü güvenlik güçleri tarafından engellenen darbe girişimi, özellikle sivil ve askeri unsurlar arasındaki zıtlaşma ve çekişme yaşanan ülkedeki boşlukları kapatmanın önemi konusunda uyarı oldu. Bu zıtlaşma ve çekişmeler, iki taraf arasındaki güven eksikliğinden kaynaklanıyor. Ayrıca birçok önemli konuyu da çözümsüz kılıyor.
Peki, ülke askeri ve sivil unsurlar arasındaki dengenin yeniden kurulması yönünde girişimlere tanık olacak m? Taraflar, ortak görevlerini ekip ruhu içinde yerine getirmeye yönelecek mi?

Gerginlikler ve mücadeleler
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan Sudan Milli Ümmet Partisi’nin devlet işlerinden sorumlu başkan yardımcısı Abdulcelil el-Başa, ülkedeki geçiş hükümetinin sivil ve askeri yönleriyle tutarlı ve uyumlu olması gerektiğini belirtti. Abdulcelil el-Başa hükümetin ‘başta yönetim yapıları olmak üzere kendisine verilen görevleri tamamlama, yaşam ve güvenlik konularını çözme’ adımlarını hızlandırması gerektiğini belirtti. Yetkili, özellikle ülke farklı zorluklarla dolu bir geçiş sürecinden geçerken ve birçok bölgede gerginlikler ve çatışmalar yaşanırken darbe girişiminde meydana gelenlerin şaşırtıcı olmadığını vurguladı.
Sivil ve askeri bileşenlerin uyumsuzluğunun ve görevlerini gereken şekilde yerine getirememelerinin, maceracıları totaliterliğe geri dönmeye teşvik ettiğini belirten Başa sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu nedenle öz konusu başarısız girişimin failleri ile sert bir şekilde ilgilenilmeli ve haklarında yasal hükümler uygulanmalı. Hükümetin tüm çözülmemiş sorunları çözmesinin veya erken seçime gitmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Sorumluluk, artık tüm askeri ve sivil bileşenlere aittir. Örneğin askeri tarafta ‘güvenliğin kontrol edilmesi’ ve sivil tarafta ‘yargı ve yasama tarafındaki yönetim organlarının tamamlanması ve geçiş döneminin barışçıl bir şekilde geçmesi için yaşam koşullarının iyileştirilmesi’; özgür seçimlere olanak tanıyacaktır.”

Siyasi gündem
Abdulcelil el-Başa, askeri ve sivil bileşenler arasındaki çekişmenin, Nisan 2019’da Beşir rejiminin devrilmesinden bu yana geçiş döneminin bir özelliği olduğuna dikkat çektiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
 “Bunlar, özellikle eski rejim unsurları halen devlet organlarındaki durumu kontrol ederken eski arenaya dönme hayallerini gerçekleştirmek için siyasi gündemleri risk almaya iten kışkırtmalardır. Bu durum, söz konusu suiistimallere bir son verilebilmesi için iki taraf açısından da ciddiyetle ele alınmasını gerektirmektedir.”
Başa ayrıca, kaos ve darbe girişimleri bağlamında yaşananlara da dikkat çekti. Askeri unsurların bir bölümünün sivil bileşen içinde karışıklık yaratmaya yönelik kasıtlı bir eylemde bulunduğunu vurguladı.
Askeri ve sivil taraflar arasındaki anlaşmazlıklara son verme fırsatının artık olgunlaştığına olan inancını dile getiren Başa, geçiş döneminin ancak iki bileşenin iş birliği ile aşılabileceğini kaydetti. Yetkiliye göre bu durum, her bir tarafın rolünü tanımlayan bir program geliştirerek yakınlaşma, iş birliği ve ortaklığa olan güvenin yeniden sağlanması yolunda, uyumu ve doğru yolu bulmak için bir fırsat niteliğinde. Abdulcelil el-Başa, ülkenin siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarında istikrarın askeri ve sivil unsurlar arasında ortaklığın geliştirilmesi ve çekişmelerden uzaklaşılmasıyla gerçekleşeceğini belirtti. Başa konuya dair şunları söyledi:
“17 Ağustos 2019’da onaylanan anayasal belgede ve Sudan hükümeti ile silahlı hareketler arasında Ekim 2020 başında Cuba’da imzalanan barış anlaşmasında yer alan hususlara aykırı davranmaktan kaçınılması gerekiyor. Çünkü bu, ülke üzerinde olumsuz bir etki bırakacaktır.”
Hartum’daki Afrika Üniversitesi’nden siyaset bilimi Profesörü Muhammed Halife Sıdık da şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bana göre Hartum’da gerçekleşen darbe girişimi, askeri boyutu nedeniyle ordu ve sivil oluşum arasında bir denge kaynağı olacaktır. Ayrıca ordunun bu girişime kan dökmeden göğüs gererek ortaya koyduğu profesyonel faaliyetler ve buna dahil olan subaylara, askerlere ve sivillere ilişkin çekinceler, askeri bileşenin bu konuda istekli olduğunu doğrulamaktadır. Geçiş aşamasına müdahale edebilecek etkilere gelince; bu aşama şimdiye kadar geçiş döneminin temel organları olan Yasama Meclisi, Anayasa Mahkemesi ve komisyonlar gibi organların tamamlanmadığı veya henüz kurulmadığı dikkate alındığında hem güvenlik hem de siyaset açısından büyük bir kırılganlıkla karşı karşıya. Rollerini önemli ölçüde yerine getirmeyen eksik ya da tam yapılanmamış çok sayıda kurumu var. Bu nedenle söz konusu önemli kurumlara dayanarak bu dönemi yeniden dengelemeye ve kurumların rollerini tam olarak yerine getirmeye acil olarak ihtiyaç vardır. Geçiş dönemine yönelik tehditte ve özellikle de bu dönemi farklı şekillerde iyileştirme çağrısı yapan darbe girişimlerinin teşvik edilmesinde, güvenlik konusunun da büyük rol oynadığını düşünüyorum. Geçiş hükümetinin siyasi kuluçka makinesi olan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri de ülkede genel seçimler için belirli bir tarih ilan etmeye çalışmalı ve seçim yasasıyla ilgili prosedürleri tamamlamalıdır.”

Kapsayıcılık
Diğer yandan siyasi analist Abdullah Adem Hatir ise duruma dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Aslında darbenin geleceğin bir parçası mı, devrim mi yoksa bir macera mı olduğuna dair karmaşıklığa ek olarak bunun ayrıntılarını bilmek için bile henüz çok erken. Bunu uygulayan unsurlar, devrimi ilerlettiklerini düşünüyorlarsa bu durumda hesapsız, yanlış ve değersiz bir macera içerisindedirler. Çünkü devrimin doğası, ülkedeki genel durum ne kadar kırılgan veya zayıf olursa olsun Sudan özgür ve demokratik olarak kalmalı, ne pahasına olursa olsun totaliterliğe dönüş olmamalıdır. Çünkü önceki deneyimler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bizi bilinmeyene götürecek dördüncü bir askeri deneyime yer yoktur. Darbe, devrimden geri çekilme ruhunu yansıtmayı amaçlıyorsa ve koşulları düzeltme umudunun silahlı kuvvetlerde veya devlet organlarını kontrol etmek isteyen partizan siyasi yöntemlerde olduğunu söylüyorsa bu başlı başına imkânsızdır. Her halükârda herhangi bir darbe girişimi ve onu destekleyen tarafın kişisel başarısızlığından başka bir şey ifade etmez. Ülkemizin koşulları çok zor ve karmaşık olsa da göstergeler tüm zorluklara rağmen ilerleyeceğimize işaret ediyor.”

Askeri deneyim
Abdullah Adem Hatir açıklamasının devamında sivil yönetim koşullarına uyum sağlanması gerektiğini vurguladı:
“Ülkedeki siyasi eylem liderliğinin geleceği, doğal olarak sivil bileşenlere devredilecek. Geleceği inşa etmeye siyasi olarak katkıda bulunmak isteyen bir askeri grup varsa orduyu terk etmelidir. Churchill, Eisenhower ve diğer askeri isimlerin yaptığı gibi doğal bir şekilde sivil koşullara uyum sağlamalıdır. Ancak bu isimler, sivil bir dönüşüm ışığında askeri deneyimlerle ülkelerinde demokrasiye hizmet ettiler. Silahlı kuvvetler, doğal sivil düzende, uluslararası kabul görmüş standartlara uygun olarak sivil otoritenin idaresi altındadır.”
Hatir, Sudan’daki askeri ve sivil bileşenler arasındaki ilişkinin, mesafe ve güvensizlik nedeniyle bozulduğunu ve bu sorunun, devlet organlarındaki uyumsuzluğu ortadan kaldırarak ve bu ilişkiyi sivil ve demokratik bir çerçevede yeniden inşa ederek çözülebileceğini belirtti. Abdullah Adem Hatir ayrıca buna inanmayan ve yeni bir geçiş dönemi kurmak isteyen her askeri grubun başarısızlığa mahkum olduğunu vurguladı.



Hamas’ın siyasi partiye dönüştürme planı

Dün şiddetli yağmurların ardından Gazze şehrindeki bir mülteci kampında, bir araba tarafından çekilen römorkta bulunan Filistinliler (AFP)
Dün şiddetli yağmurların ardından Gazze şehrindeki bir mülteci kampında, bir araba tarafından çekilen römorkta bulunan Filistinliler (AFP)
TT

Hamas’ın siyasi partiye dönüştürme planı

Dün şiddetli yağmurların ardından Gazze şehrindeki bir mülteci kampında, bir araba tarafından çekilen römorkta bulunan Filistinliler (AFP)
Dün şiddetli yağmurların ardından Gazze şehrindeki bir mülteci kampında, bir araba tarafından çekilen römorkta bulunan Filistinliler (AFP)

Hamas Hareketi’nden kaynaklar, Gazze Şeridi’ndeki ve yurtdışındaki liderlerinin, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının ardından hareketin siyasi geleceği hakkında içeride bazı görüşmeler yürüttüklerini bildirdi.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklara göre görüşmeler, bazı Hamas liderleri tarafından sunulan bir belgeye dayanıyor. Bu belge, ulusal İslami siyasi yaklaşımı temsil eden mevcut siyasi gruplar ve partilere benzer bir siyasi parti kurulması çağrısını içeriyor ve kendisini siyasi, ekonomik, sosyal ve genel yaşam alanlarına katılabilecek bir oluşum olarak tanıtıyor.

Kaynaklar, bu önerinin siyasi büroya, Şura Konseyi'ne, hareketi yöneten Yüksek Liderlik Konseyi'ne ve Hamas içindeki diğer kurumlara ve partilere zaten sunulduğunu açıkladı.

Belgenin, bu projenin korunmasını sağlamak için kapsamlı bir Filistin uzlaşısı çağrısında bulunduğunu açıklayan kaynaklara göre aynı belge, hareketin Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) katılımı ve aynı zamanda, herkesin katılımına izin veren ve silahlarını terk ederek hareketin hayatta kalmasına hizmet eden önemli bir siyasi aktör haline getiren kapsamlı bir ulusal uzlaşı yoluyla FKÖ'nün yeniden düzenlenmesi ve yapılandırılması için çalışmayı da içeriyor.


Sisi, Avn’a Mısır'ın Lübnan'ın egemenliğine sarsılmaz desteğini bildirdi

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Lübnanlı mevkidaşı Joseph Avn arasında Kahire'de gerçekleşen önceki görüşmeden, Mayıs 2025 (AFP)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Lübnanlı mevkidaşı Joseph Avn arasında Kahire'de gerçekleşen önceki görüşmeden, Mayıs 2025 (AFP)
TT

Sisi, Avn’a Mısır'ın Lübnan'ın egemenliğine sarsılmaz desteğini bildirdi

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Lübnanlı mevkidaşı Joseph Avn arasında Kahire'de gerçekleşen önceki görüşmeden, Mayıs 2025 (AFP)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Lübnanlı mevkidaşı Joseph Avn arasında Kahire'de gerçekleşen önceki görüşmeden, Mayıs 2025 (AFP)

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin dün (salı) Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini ve bu görüşmede Sisi’nin Mısır’ın Lübnan’ın egemenliğine saygı konusundaki kararlı tutumunu yinelediğini açıkladı.

Şenavi yaptığı yazılı açıklamada, Sisi’nin ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2006 yılında İsrail ile Hizbullah arasında yaşanan savaşı durduran 1701 sayılı kararının uygulanmasının önemine dikkat çektiğini ve Mısır’ın silahların devletin elinde toplanmasına dönük Lübnan hükümeti politikasını desteklediğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Lübnan Ulusal Haber Ajansı’ndan (NNA) aktardığına göre, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati dün akşam saatlerinde Beyrut’taki Refik Hariri Uluslararası Havalimanı’na ulaştı. Bakanın bir gün sürecek ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam ile görüşeceği kaydedildi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Abdulati’nin Lübnan’a yaptığı ziyaretin, Mısır’ın kardeş Lübnan’ın yanında olduğuna dair mesajını pekiştirmeyi ve ülkenin istikrar ile kalkınma çabalarına verilen desteği vurgulamayı amaçladığı ifade edildi.

Açıklamada, Bakan Abdulati’nin ziyarette üst düzey Lübnanlı yetkililerle bir dizi temas gerçekleştireceği; ikili iş birliğinin güçlendirilmesi, Lübnan ve bölgedeki gelişmelere ilişkin istişarelerde bulunulması, ayrıca Lübnan’ın birliğinin, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına verilen önemin vurgulanacağı belirtildi. Ziyaretin, ülkenin mevcut zorlukları aşma çabalarına destek sağlamayı ve Lübnan halkının güvenlik, istikrar ve refah beklentilerine katkı sunmayı hedeflediği bildirildi.


UNIFIL: İsrail güçlerinin varlığı Lübnan ordusunun güneye konuşlanmasını engelliyor

UNIFIL güçleri, Güney Lübnan'daki Marun el-Ras kasabasındaki arazilerden mayınları temizliyor (AFP)
UNIFIL güçleri, Güney Lübnan'daki Marun el-Ras kasabasındaki arazilerden mayınları temizliyor (AFP)
TT

UNIFIL: İsrail güçlerinin varlığı Lübnan ordusunun güneye konuşlanmasını engelliyor

UNIFIL güçleri, Güney Lübnan'daki Marun el-Ras kasabasındaki arazilerden mayınları temizliyor (AFP)
UNIFIL güçleri, Güney Lübnan'daki Marun el-Ras kasabasındaki arazilerden mayınları temizliyor (AFP)

UNIFIL sözcüsü Candice Ardiel dün yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin Güney Lübnan'daki varlığının, Lübnan ordusunun İsrail ile varılan ateşkes anlaşmasında belirtildiği gibi bölgeye konuşlanmasını engelleyen "ciddi bir ihlal" olduğunu belirtti.

Ardiel bir televizyon röportajında, "İsrail güçlerinin Güney Lübnan'daki varlığı, hareket ve hareket özgürlüğü açısından bizim ve Lübnan ordusu için bir engel teşkil ediyor" ifadesini kullandı.

Lübnan ordusuyla iş birliğini "her zaman güçlü ve sürekli" olarak nitelendiren Ardiel, gücün tehlikelerin farkında olduğunu ve "görevlerimize ve bizden beklenen görevlere bağlı olduğumuzu" belirtti.

UNIFIL Kuvvet Komutanı Diodato Abagnara cumartesi günü yaptığı açıklamada, Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı Kararı'nın uygulanmasında ilerleme kaydedilebilmesi için Lübnan'ın egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve birliğine tam saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

"X" platformunda, Lübnan ordusuna destek verme kararlılığını vurgulayarak, onları "Güney Lübnan'da istikrarı sağlamada ortağımız" olarak nitelendirdi.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre İsrail, Gazze Şeridi'ndeki çatışmaların ardından Hizbullah ile yaşanan savaşın ardından bir yıl önce varılan ateşkes anlaşmasına rağmen Güney Lübnan'daki mevzilerini kontrol altında tutuyor ve ülkenin doğusu ve güneyine yönelik saldırılarını sürdürüyor.