Libya: Hükümetten güvenoyu çekildi anayasal kriz kapıda

Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih, seçimlerin yapılmasının hükümetle veya TM ile ilgili olmadığını vurgularken Başbakan Abdulhamid Dibeybe, destekçilerini kitlesel gösteriler yapmaya çağırdı

Temsilciler Meclisi Başkanı Salih, TM’nin 89 üyesinin hükümetten güvenoyunun çekilmesi oylamasında ‘evet’ oyu kullandığını söyledi (AFP)
Temsilciler Meclisi Başkanı Salih, TM’nin 89 üyesinin hükümetten güvenoyunun çekilmesi oylamasında ‘evet’ oyu kullandığını söyledi (AFP)
TT

Libya: Hükümetten güvenoyu çekildi anayasal kriz kapıda

Temsilciler Meclisi Başkanı Salih, TM’nin 89 üyesinin hükümetten güvenoyunun çekilmesi oylamasında ‘evet’ oyu kullandığını söyledi (AFP)
Temsilciler Meclisi Başkanı Salih, TM’nin 89 üyesinin hükümetten güvenoyunun çekilmesi oylamasında ‘evet’ oyu kullandığını söyledi (AFP)

Zayed Hediyye
Libya Temsilciler Meclisi'nin (TM) Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti’nden (UBH) güvenoyunu çekme kararı, genel seçimler için belirlenen tarihe yalnızca üç ay kala hassas bir süreçten geçen ülkede yeni bir görüş ayrılığına yol açtı.
TM’nin kararı, özellikle Başbakan Abdulhamid Dibeybe’nin başkent Trablus'ta ve tüm şehirlerde, TM kararına karşı çıkmak ve hükümeti desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlenmesi çağrısıyla hem halktan hem de resmi makamlardan yoğun tepkilere neden oldu. Gelişmelerin, ülkenin yeni bir bölünmeye sürükleneceği öngörülüyor.
Peki, TM kararının ardından Libya sahnesini ne bekliyor? Karar, siyasi çatışmanın tarafları arasındaki önceki anlaşmaların kaderini nasıl etkileyecek? Hükümetin seçilmesinden önceki bölünme durumu yeniden ortaya çıkacak mı? Libya Siyasi Diyalog Forumu tarafından belirlenen yol haritası, bu yılın sonunda yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin düzenlenmesi şeklindeki temel hedefine ulaşmadan baltalanacak mı?

Dibeybe, TM’nin kararına itiraz etti
Başbakan Dibeybe, TM’nin hükümetten güvenoyunu geri çekme kararına itiraz etti. Hükümetin önümüzdeki Aralık ayında yapılması planlanan seçimlere kadar göreve devam edeceğini vurgulayan Dibeybe, Cuma günü Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda ve Libya'nın tüm şehirlerinde TM kararına karşı gösteri yapılması çağrısında bulundu.
Analistler, Dibeybe’nin TM aleyhinde konuşurken kullandığı yüksek tonun, TM ile hükümet arasındaki ilişkide bardağı taşıran son damla olabileceği yorumunda bulundular.
Dibeybe, başkent Trablus'un merkezindeki Şehitler Meydanı'nda yaptığı konuşmada, kararı protesto etmek amacıyla meydanda toplanan destekçilerini harekete geçirmek için şunları söyledi:
“TM fesh edilecek ve böylece Libyalıların temsilcisi olmayacak.  Trablus, Tobruk, Kufra ve Sebha halkının tepkisini ifade etmesi için buluşma tarihimiz Cuma günüdür. Meşruiyet sizindir ve karar verecek olan sizsiniz, engel çıkaranlar değil. Bize engel çıkaranlar, bu ülke için sadece kötülük, savaş ve yıkım istiyorlar. TM’nin tüm üyelerini kötülemek mümkün değil, çünkü aralarında dürüst insanlar var.”

Salih, TM’nin kararını savundu
Öte yandan TM Başkanı Akile Salih, TM’nin hükümetten güvenoyunu çekme kararını ve meclis oturumunda yapılan oylamanın yasal olduğunu savundu. Salih, “TM iç tüzüğünün 194’üncü maddesi uyarınca güvenoyunun geri çekilmesi için gereken yeter sayı 86’dır. Yani TM’deki üye sayısının yarısından 1 fazlası olması gerekmektedir. 20 Eylül tarihli oturumda da bu sayı sağlanmıştır” ifadelerini kullandı. Bunun yanı sıra 72 üye, ‘UBH’nin aşırılıklarının ve ihlallerinin araştırılması için’ meclis komisyonları kurulmasını istediler.
Oturumdaki gelişmeleri anlatan Salih şunları söyledi:
“Komisyonların oluşturulmasına ilişkin görüşmenin tamamlanmasının, ertesi günü yapılacak oturuma bırakılması planlandı. Fakat hükümetten güvenoyunun çekilmesini talep eden üyeler, bu konunun tartışılmasında ısrar ettiler. Yeterli çoğunluk sağlandıktan sonra güvenoyunun çekilmesi oylaması için mevcut üye sayısını 110'a çıkardılar.”
Tobruk dışından gelenlerde dahil oturuma katılan 113 milletvekilinden 89'unun hükümetten güvenoyunun geri çekilmesi için ‘evet’ oyu kullandıklarını, 11 üyenin oyunun ise geçersiz sayıldığını belirten Salih, “Bu prosedür, TM tüzüğünde bulunan bir haktır ve hükümetin artık sadece bir sonraki hükümet seçilene veya kurulana kadar bazı hükümet görevlerini ve işlevlerini yerine getirmekten sorumlu olduğu anlamına gelir” şeklinde konuştu.
Salih sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tanımlama, hükümete gıda, ilaç, likidite, elektrik ve emekli maaşları dahil olmak üzere Libya halkıyla ilgili her şeyden el çektirilmesi hakkı veriyor. Hükümet, siyasi anlaşmada belirtilen kısa görev süresine rağmen uzun vadeli anlaşmalar yaparak hatalı davrandı. Bu anlaşmalar, Libya halkına gelecek yıllarda milyarlarca dinarlık yük olabilecek taahhütler anlamına geliyor. Hükümetin görevleri; devlet kurumlarını birleştirmek, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ile mücadele etmek, vatandaşlara hizmet sağlamaktı. Kısa sürede 84 milyar dinar (17,5 milyar dolar) harcamasına rağmen bunların hiç biri yerine getirilmedi.”

UNSMIL’in müdahalesine ret
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre TM Başkanı Salih, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Jan Kubis ile yaptığı telefon görüşmesinin içeriğine de değindi. Salih, ‘Kubis’in Libya’nın bir iç meselesine itiraz etme hakkı olmadığını’ vurgulayarak, görüşmenin ‘Libya'nın hükümetsiz devam etmesi konusundaki belirsizliği ortadan kaldırdığını’ söyledi. Salih, Kubis’in, seçim meselesinin, hükümet veya TM ile ilgili değil, Seçim Komisyonu ile ilgili olduğuna ikna olduğunu belirterek, seçimlerden önce yeni bir hükümet görevlendirme niyetlerinin olmadığını kaydetti.

İç bölünme geri gelecek mi?
Bu arada TM’den bir grup üye, UBH’den güvenoyunun çekilmesi toplantısına ilişkin ortak bir açıklamada bulunarak, TM’nin Salı günü gerçekleştirdiği oturumda yaşananların, TM’nin çalışmalarını düzenleyen yasanın 140. maddesindeki güven oylamasının gizli oyla yapıldığını belirten hükme aykırı olduğunu söylediler.
Açıklamada, “Çekimser sayısının şartlı çoğunluk hesaplamasına dahil edilmedi ve hükümetten güvenoyunun çekilmesi için ‘evet’ oyu kullananların sayısının hesaplanmasında salonda yanlış bilgi verildi. TM Başkanı tarafından 89 ‘evet’ oyu verildiği açıklandı, ancak bu rakam gerçekte 73 geçmiyordu. İç tüzük uyarınca gerekli olan çoğunluk sağlanamadı. Yani ‘evet’ oyu veren 87 üye mutlak çoğunluğu sağlayamamıştır” denildi. Açıklama yapan üyeler, oturumda yaşananların TM’nin iradesini yansıtmadığı ve mağdurun bu yönde yürürlükte olan kanun ve yönetmeliklere aykırı işlemlerden başvuru yapması beklenen Yüksek Mahkeme’deki Anayasa Dairesi’nin çalışmalarının aksaması halinde ülkeyi anayasal bir krize sürükleyeceği sonucuna vardılar.

Hile yapıldığı iddialarına ret
Buna karşın TM üyelerinden Genel Raportör Yardımcısı Sabah Cuma el-Hac oturum sırasında oy sayımında hile yapıldığı suçlamalarını reddederek, “Geçici hükümetten güvenoyunun geri çekilmesi oylamasındaki oylar doğru sayıldı” dedi.
Sabah el-Hac, yaptığı basın açıklamasında, “Yeterli çoğunluk sağlandı ve sayım, yoklama tutanağından değil, salondan katılımla yapıldı.  Çünkü imza atıp sonra ayrılanlar oldu. Oturuma 113 milletvekili katıldı” diye konuştu.
Oturumun kapalı yapıldığını, ancak videoya kaydedildiğini ve belgelendiğini belirten Sabah el-Hac, UBH’nin 24 Aralık'ta seçimler yapılıncaya kadar önümüzdeki üç ay boyunca bakıcı hükümet olacağını söyledi. Başbakan'ın gençlere evlenme yardımı ve emekli maaşlarına zam yapılması gibi tüm kararlarının geçerli olacağını ve bozulmayacağını vurgulayan Hac, “TM, vatandaşların çıkarına olan hiçbir karara karşı değildir” dedi.



İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
TT

İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)

İsrail Times gazetesine göre, İsrailli bir yetkili bugün, Hamas'ın üst düzey lideri Raid Saad'ın Gazze şehrinde düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldüğünü doğruladı. Bu da İsrail'in ateşkes anlaşmasını ihlal etmesi anlamına geliyor.

Alman Basın Ajansı'na (DPA) göre görgü tanıkları ve sağlık kaynakları bugün, Gazze şehrinin güneybatısındaki Raşid Caddesi üzerindeki Nablusi kavşağı yakınlarında bir araca düzenlenen İsrail hava saldırısında dört Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

Görgü tanıkları, İsrail uçağının Nablusi Meydanı yakınlarında bir araca birkaç füze ateşlediğini, aracı imha ettiğini ve can kayıplarına yol açtığını söyledi. Ambulans ekipleri, ölü ve yaralıları hastanelere taşımak için acilen olay yerine gitti.

İsrail askeri sözcüsü Avichay Adraee ise yaptığı açıklamada, ordu ve Şin Bet'in (İsrail Güvenlik Teşkilatı) Gazze Şehrinde üst düzey bir Hamas komutanını hedef alan bir saldırı düzenlediğini ve onu son zamanlarda hareket için silah üretimi ve yeniden yapılanma çalışmaları yapmakla suçladığını belirtti.

İsrail Ordu Radyosu, saldrırının hedefinin, İzzeddin el-Haddad'dan sonra "Hamas'ın ikinci adamı" ve askeri üretim dosyasından sorumlu kişi olarak tanımladığı Raid Saad olduğunu bildirdi. İsrail'in bugünkü operasyonu gerçekleştirmeden önce son haftalarda kendisine birkaç kez suikast girişiminde bulunduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın İbranice yayın yapan Ynet internet sitesinden aktardığına göre Raid Saad Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları'nın liderlerinden biri.

Hamas'tan hava saldırısının hedefinin kimliğiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.

Axios haber sitesi, İsrail'in saldırıdan önce Amerika Birleşik Devletleri'ni önceden bilgilendirmediğini ifade etti.


Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
TT

Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)

Macid Kıyali

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından geçiş dönemi liderliği ile muhalifleri arasında yaşanan iç çatışma, siyasi sistemin niteliği, özellikle de merkeziyetçilik mi yoksa ademi merkeziyetçilik mi, merkezi bir devlet mi yoksa federal bir devlet mi tartışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Bu konu meşru olmasına rağmen, tartışmaya katkı sağlamak amacıyla bazı temel gözlemler aşağıda sunuyorum.

İlk gözleme göre ademi merkeziyetçilik ya da federalizm meselesini gündeme getirmek, bu konuda kutuplaşmanın temel nedeninin Suriye’deki iç çatışmada kimlik, etnik, mezhepsel ve bölgesel özelliklerin baskın olması olduğu gerçeğini görmeyi zorlaştırdı.

Çatışmanın önde gelen tarafları, siyasi veya sınıfsal güçleri ya da tarafları temsil etmekten ziyade kimlik temelli yahut mezhepsel, etnik ve bölgesel kimliği vurgulayan taraflar olduklarından, bu konunun siyasi niteliği göz ardı ediliyor.

Dikkati çeken ikinci gözleme göre ise federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet için mücadele eden güçler, bunu demokrasi meselesinden daha öncelikli tutuyorlar. Bunun nedeni, söz konusu güçlerin (SDG, Suveyda'daki Hicri Hareketi ve kıyı şeridinde Esed rejiminin çöküşünden etkilenen güçler) demokratik olmayan güçler olmaları. Prensipte pozisyonları, politikaları ve tercihleri ve temsil ettiklerini iddia ettikleri gruplarla olan ilişkileri göz önüne alındığında bu güçlerin Esed rejimi altında kendilerini ifade etmedikleri ve bu konuyu bu kadar yoğun bir şekilde gündeme getirmedikleri unutulmamalı.

Üçüncü ve belki de en önemli gözleme göre federal bir devlette kimlik statüsü konusundaki çatışmaya öncelik verilmesi, devletin kurulması ve vatandaşlık taleplerini ya gölgeliyor ya da ön plana çıkarıyor. Bunların, 54 yıllık Esed döneminde eksik olan iki temel unsur olduğu ve özellikle mevcut koşullarda, yani devletin kurumlar ve hukuk devleti olarak yeniden kurulması ve vatandaşların güçlendirilmesi, böylece Suriyelilerin gerçek anlamda özgür ve eşit vatandaşlar olarak bir halk haline gelmeleri için ülke genelinde Suriyelilerin en çok ihtiyaç duyduğu unsurlar olduğu unutulmamalı.

Bu yüzden iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi, artık var olmayan Esed rejiminin Suriye'nin birliğini zayıflatıp bozmayı başarması, Suriyelileri mezhep, din, etnik köken, bölge ve aşiret aidiyetlerine göre sınıflandırması ve ‘böl ve yönet’ politikası uyarınca onları birbirlerine düşürmesinden kaynaklanıyor.

İkinci sorun, Suriyelilerin kendi koşullarını kontrol edememeleri. Bu durum, Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının aleyhine, uluslararası güçlerin, özellikle ABD ve bölgesel tarafların meselesi haline gelmesine neden oldu. Bu durum, kimlik çatışmaları, özellikle de silahlı çatışma veya silahlı milisler şeklinde ortaya çıkan çatışmalar için de geçerli.

Federalizm, bir ülkeyi bölmek değil, aksine ülkenin birliğini organize etmek ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevre bölgelere müdahale etmesini önlemek için daha uygun bir yöntem. Böylelikle karşılıklı güven temelinde hükümete daha geniş katılım sağlanır.

Suriye geçiş dönemi yönetimi ve Suriye muhalefetinin geri kalanı, gelecekteki siyasi sistemin nasıl olacağı ve otoriterliğin ve marjinalleşmenin geri dönüşünü önlemeye katkıda bulunanlar da dahil olmak üzere yeni konsensüsler oluşturmak için neyin uygun olduğu konusunda kafa karışıklığı ya da netlik sağlanamaması ortaya çıkan federalizm ve ademi merkeziyetçilik konusundaki tartışmalardan sorumlu.

Aslında, yeni yönetime bağlı olanlar ve geleneksel Suriye muhalefeti tarafından federalizmin reddedilmesinin sebebi, aceleci davranışlar, duygusal ve milliyetçi coşku ve önyargılar.

Söz konusu tartışmayı kapatmak yerine açmalı, tüm soruları sormalı. Çünkü Suriye’nin geleceği tartışmaya açık. Tüm Suriyeliler bu tartışmayla ilgileniyor ve bu konuda cevaplar bulmaya katkıda bulunuyor.

Daha spesifik olarak, federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet tartışmasıyla ilgili olarak, federalizmin herhangi bir ülkenin bölünmesi anlamına gelmediği, aksine birliğin daha uygun bir şekilde örgütlenmesi ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevreyi kötü yönde etkilemesini önlemek için, karşılıklı güvene dayalı yönetişime daha geniş katılımı garanti eden bir sistem olduğunun anlaşılması gerekiyor.

Toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlik çözümleri getirilemedi. Çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyaya, topluma, egemenliğe ve devlete sadece bölünmeler getirir.

Tüm bunlar bölünmek değil, federalizm gücün paylaşılması anlamına gelir. Dışişleri, savunma ve genel ekonomi yönetimi gibi devlet egemenliği ile ilgili konularda merkezileşme söz konusu. Bunların tümü birleşik parlamento ve merkezi hükümetin sorumluluğunda. Öte yandan iç güvenlik, eğitim, sağlık ve yerel kalkınma konularının yönetimi eyaletlerin veya yerel yönetimlerin yetki alanına girer.

Burada bazılarının endişelerini hafifletebilecek en önemli nokta, federalizmin etnik köken/milliyet veya din/mezhep yerine coğrafyaya dayalı olmasıdır. Çünkü herhangi bir kimlik meselesi, demokratik karakterini zayıflatır ve eşit vatandaşlık haklarının ve vatandaşların devletinin güçlenmesini engeller. Tıpkı Lübnan'da ve Irak'ta olduğu gibi.

Elbette, birçok alanda idari meselelerle ilgili olan ademi merkeziyetçi bir devleti, anayasaya göre yetkileri paylaşan federal bir devletle karıştırmak bir sorundur. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre federal devleti ayrılıkçı bir devlet olarak görmek de bir tür karışıklık veya yanılgı olarak adlandırılabilir, ancak bu doğru değil, çünkü merkezi devletler, yönetim, temsil ve kaynak dağıtımında esnekliğe sahip federal devletlere göre ayrılmaya çok daha yatkındır, zira günümüzün en büyük, en güçlü ve en zengin devletleri federal devletlerdir.

Bu yüzden herhangi bir kimlik grubuyla anlaşmazlık, kavramların karışmasına veya çarpıtılmasına yol açmamalı. Örneğin, İsrail'in siyasi sistem olarak demokrasiyi benimsemesi, demokrasiye karşı düşmanlığı teşvik etmemeli. Ayrıca, belirli bir önermeye elverişli olmayan koşullar olduğunu gözlemlememiz, bu kavramın tartışmaya açılmaması, geliştirilmemesi ve belirli bir ülkede devlet kurulması için ulusal birliği oluşturmaya hizmet eden bağlamlara yerleştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez.

Son olarak, bu alanda, özellikle Suriye bağlamında, dikkate alınması gereken iki konu var. Öncelikle ülkenin toprakları üzerinde devlet egemenliğinden söz edilmesi için bunun halkın birliği gerçeğine dayanması gerekiyor. İkinci olarak ise toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlikle ilgili bir çözüm bulunmuyor, çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyanın, toplumun, egemenliğin ve devletin bölünmesine yol açar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir


Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye güvenlik kaynakları bugün, Suriye güvenlik güçleri ile ABD kuvvetlerinin, ülkenin orta kesimindeki Tedmür kentinde ortak devriye sırasında silahlı saldırıya uğradığını bildirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan bir güvenlik kaynağı, saldırıda Suriye güvenlik güçlerinden iki kişinin ve bazı ABD askerlerinin yaralandığını, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ise öldürüldüğünü açıkladı.

Kaynak, olayın ardından ABD’ye ait helikopterlerin yaralıları et-Tanf Üssü’ne tahliye ettiğini belirterek, saldırının nedenleri ve koşullarına ilişkin henüz bilgi bulunmadığını ifade etti.

Olay nedeniyle Deyrizor-Şam uluslararası kara yolunda trafiğin geçici olarak durdurulduğu, bölge semalarında ise yoğun hava hareketliliği yaşandığı kaydedildi.