Tunus yoğun aşı kampanyasının altıncı gününe hazırlanıyor

Tunus yoğun aşı kampanyasının altıncı gününe hazırlanıyor
TT

Tunus yoğun aşı kampanyasının altıncı gününe hazırlanıyor

Tunus yoğun aşı kampanyasının altıncı gününe hazırlanıyor

Tunus Sağlık Genel Müdürü Faysal bin Salah yaptığı açıklamada, Tunus sağlık birimlerinin, 26 Eylül Pazar günü yapılması planlanan yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı yoğun aşılama kampanyasının 6’ncı gününde yaklaşık 875 bin vatandaşı ücretsiz aşı yaptırmaları için davet ettiğini bildirdi.
Salah, yaklaşık 6 milyon olan ülke nüfusunun yarısını Ekim ayı sonuna kadar aşılama planı kapsamında Tunus halkını aşı merkezlerine davet etti.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 22 Eylül itibariyle ülke genelinde Kovid-19’a karşı tam doz aşı yaptıran kişi sayısı 3 milyon 324 bin 88 olarak tahmin ediliyor.
Bunlardan 2 milyon 568 bin 171’i iki doz aşı yaptırmışken, 337 bin 513 kişi ise Johnson & Johnson aşısından tek doz yaptırdı. Daha önce Kovid-19 geçiren ve sağlığına kavuşan 418 bin 404 kişiye ise tek doz aşı yapıldı.
Aşılanan kişi sayısı ile ilgili mevcut rakamlar hala beklentinin altında seyrediyor. Sağlık Bakanlığı'nın özellikle aşı yaptırmayanlar arasında kayda değer devamsızlık oranları kaydettikten sonra elde etmeyi amaçladıkları oranın yalnızca yüzde 55,4'ünü bu grup temsil ediyor.
Sağlık kuruluşları bu ayın 22’si itibariyle 125 bin 394 kişiyi aşılamayı hedeflemişti. Ancak aşı yaptıranların sayısı 47 bin 551 ile sınırlı kaldı. Söz konusu bu oranda aşı merkezlerine davet edilen yüzde 37,9’unu temsil ediyor.
Ayrıca Sağlık Bakanlığı, ülkede 6 milyon 200 bin 134 Tunusluyu E-VAX sistemi üzerinden aşı olma noktasında kayıt yaptırdı. Ancak aşılama kapsamında art arda gerçekleştirilen farkındalık ve bilinçlendirme kampanyalarına ve aşının ücretsiz olmasına rağmen halen istenilen hedefe ulaşılamadı.
Sağlık Bakanlığı, Kovid-19 vaka ve can kayıplarına ilişkin güncel açıklamasında 21 Eylül tarihinde son 24 saatte 7 yeni can kaybının kaydedildiğini böylece salgının başlangıcından bu yana kaydedilen toplam can kaybının 24 bin 654’e ulaştığını açıkladı.
Bunun yanı sıra aynı gün içerisinde toplam 6 bin 367 laboratuvar testinden 3 bin 467 yeni vakanın kaydedildiği açıklanarak pozitif sonuçlu test oranı yüzde 10,73’e yükseldi.
Söz konusu verilere göre, koronavirüsü atlatan 567 kişinin iyileşmesi ile sağlığına kavuşanların sayısı 671 bin 488 olarak kayıtlara geçti.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.