Yemen Hükümeti: Husiler çocukları silah altına almayı durdurmalı

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Awad bin Mübarek, BM Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi Virginia Gamba ile görüşmesi sırasında (Yemen Dışişleri Bakanlığı’nın Twitter sayfası)
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Awad bin Mübarek, BM Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi Virginia Gamba ile görüşmesi sırasında (Yemen Dışişleri Bakanlığı’nın Twitter sayfası)
TT

Yemen Hükümeti: Husiler çocukları silah altına almayı durdurmalı

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Awad bin Mübarek, BM Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi Virginia Gamba ile görüşmesi sırasında (Yemen Dışişleri Bakanlığı’nın Twitter sayfası)
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Awad bin Mübarek, BM Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi Virginia Gamba ile görüşmesi sırasında (Yemen Dışişleri Bakanlığı’nın Twitter sayfası)

Yemen hükümeti uluslararası topluma İran destekli darbeci Husilerin çocukları silah altına almayı bırakmaları için baskı yapmaya çağırırken, Husileri kriz yaratmak, insan kaçakçılığı ve savaş için insani yardımları çalmakla suçladı.
Yapılan bu açıklama, Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Awad bin Mübarek’in New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantıları çerçevesinde BM ve uluslararası yetkililerle yaptığı görüşmeler sırasında geldi.
Resmi kaynaklar, Mübarek’in BM Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi Virginia Gamba ile görüşerek, ülkesinin “çocukların korunmasıyla ilgili tüm uluslararası kurallara, yol haritasının uygulanmasını sağlamaya ve çocukların silah altına alınmasının korunması ve önlenmesiyle ilgili devlet kurumlarının kapasitelerinin oluşturulmasına” bağlılığını teyit ettiğini vurguladı. Kaynak, görüşme sırasında Mübarek’in Husi milislerinin uluslararası insancıl hukuk ihlallerine son vermek için tüm uluslararası aktörlerle koordinasyon sağlamak, çocukları yaz kampları aracılığıyla harekete geçirmek için çalışma gereksinime atıfta bulunduğunu söyledi.
Kaynaklar, Yemen Dışişleri Bakanı’nın BM Genel Kurulu’nun oturum aralarında İsviçre, İsveç ve Avrupa Birliği (AB) tarafından, Yemen'deki insani krizi ele almak için çoklu müdahale seviyelerini incelemek ve insani müdahale planındaki boşluğu kapatmak için daha fazla fon sağlamak amacıyla düzenlenen üst düzey sanal toplantıya katıldığını belirterek, “Yemen… Dünyanın en büyük insani krizinin yanıtı” ifadelerini kullandığını vurguladı.
Toplantı, Yemen'e ABD, AB ve diğer ülkelerden yaklaşık 500 milyon dolar tutarında ek insani yardım taahhütleriyle sonuçlanırken, Mübarek ülkesinin bugün tanık olduğu gerçeklerle daha önce hiç karşılaşmadığını ifade ederek, özellikle Husi milisler tarafından sürdürülen savaşın gölgesinde, Yemenlilerin yaşamı ve ekonomisi üzerindeki yıkıcı etkilerini arttıran çok fazla kriz olduğunu bildirdi.
Yemen hükümetinin, halkına karşı sorumluluk bilinciyle BM ve yardım kuruluşlarının insani yardımın ulaştırılmasını kolaylaştırmak adına çalışmalarını sürdürdüğüne vurgu yapan Mübarek, hükümetin yardım ve insani yardım çalışanlarına güvenli ve engelsiz erişim sağlamayı ve bu bağlamda karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmek için onlarla birlikte çalışmayı taahhüt ettiğini bildirdi.
Yemenli Bakan, hükümetin kaynakların kıtlığına ve Husi milislerin gerek krizler yaratarak gerekse şehirlere yönelik vahşi saldırılarıyla yarattıkları zorluklara rağmen ayrım gözetmeksizin tüm Yemenlilere hizmet sunma çabalarını sürdürdüğünü ifade etti.
Mübarek, Husi milisleri krizler üretmeye ve insanların acılarını uluslararası topluma şantaj yapmak için bir kart olarak kullanmaya devam etmekle suçlarken, Hudeyde limanında herhangi bir kuşatmanın varlığını inkar etti.
Mübarek açıklamasında, “Uluslararası toplumun üyelerinin bildiği ve Birleşmiş Milletler Yemen Gözetim ve Teftiş Mekanizması (UNVIM) raporlarında da kanıtlandığı gibi yardım malzemeleri ve ticari mallar Hudeyde limanı ve diğer Yemen limanlarında sorunsuz biçimde devam ediyor. Yemen limanlarının geri kalanında olduğu gibi hükümetin izlediği prosedürler, Husi milislerinin liderlerini zenginleştirmek ve askeri operasyonlarını finanse etmek için kullandıkları yakıt ithalatıyla sınırlı” ifadelerini kullandı.
Yemenlilerin yerlerinden edilme, yoksulluk ve gıda güvensizliği sonucu acil yardıma ihtiyaç duyduğuna vurgu yapan Mübarek, açlık riskini artıran en büyük faktörün satın alma gücündeki büyük düşüş olduğunu ve ekonominin ciddi bir krizden mustarip olduğunu söyledi. Yemenli bakana göre, ülkenin GSYİH’sı 2015 yılından bu yana yüzde 50’den fazla düştü.
Mübarek, Yemen hükümetinin ülkesindeki insani etkileri hafifletme öneriyle ilgili olarak uluslararası topluma çağrıda bulunarak, barış çabalarını destelemeye devam ederek, Husi milislerin şehirlere, sivil tesislere ve yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kamplara yönelik devam eden saldırıları kınadı. Husi milislere, ülke çapında acil bir ateşkesi kabul etmeleri için baskı yapılması gerektiğini söyleyen Bakan,  Yemenlilerin yaşadığı insani durumun kötüye gitmesinin durdurulması gerektiğini belirtti. Mübarek, milyonlarca yerlerinden edilmiş kişiler için sığınak olan Marib’e yönelik saldırıların devam etmesinin Yemenlileri sınır dışında sığınmaya itebileceğine dikkati çekti.
Husi milislere,  insani yardım hırsızlığını durdurmak da dahil olmak üzere insani yardım kuruluşlarının çalışmalarına müdahalelerini durdurmaları için azami baskı uygulama çağrısı yapan Mübarek, gıda ithalatçılarına vergi ve haraç koyulduğunu belirterek, hükümetin kamu sektörü çalışanlarının maaşlarının ödenebilmesi için Hudeyde Limanı’nın gelirlerinin yağmalanmasının bırakılması gerektiğine vurgu yaptı.
Yemen Dışişleri Bakanı, insani müdahale planı için Yemen hükümeti ile doğrudan koordinasyon içinde insai yardım operasyonları için daha fazla fon sağlamayı talep ederek, insani yardım çalışmalarını ve yardım dağıtımının etkisini değerlendirmenin yanı sıra, hükümet tarafını planlama sürecine dahil etmek, ihtiyaçları belirlemek, müdahaleleri değerlendirmek ve insani krizi ele almak için gerçek bir ortak olarak doğrudan koordine etmeye davet etti.
Mübarek, sahadaki aktörlerle koordineli olarak yerinden edilenlerle ilgili istatistiklerin gözden geçirilmesi çağrısında bulunarak, meşru hükümetin bulunduğu bölgelerde yardıma ihtiyacı olan 2,8 milyonu aşkın yerinden edilmiş insanların olduğunu ifade etti.



Trump'ın ‘Filistinlileri yerlerinden etme’ planı Yüzyılın Anlaşması’nın kaderiyle mi karşılaşacak?

Han Yunus'ta İsrail saldırılarında yıkılan bir evin yıkıntılarının önünde oynayan iki Filistinli çocuk (Reuters)
Han Yunus'ta İsrail saldırılarında yıkılan bir evin yıkıntılarının önünde oynayan iki Filistinli çocuk (Reuters)
TT

Trump'ın ‘Filistinlileri yerlerinden etme’ planı Yüzyılın Anlaşması’nın kaderiyle mi karşılaşacak?

Han Yunus'ta İsrail saldırılarında yıkılan bir evin yıkıntılarının önünde oynayan iki Filistinli çocuk (Reuters)
Han Yunus'ta İsrail saldırılarında yıkılan bir evin yıkıntılarının önünde oynayan iki Filistinli çocuk (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden Mısır ve Ürdün'e sürülmesi’ önerisini uygulamak niyetinde olmadığını ve sadece tavsiye edeceğini açıklaması, bu önerinin Trump’ın ilk döneminin sonunda ortaya atılan ve Yüzyılın Anlaşması olarak bilinen benzer bir planın akıbetine uğrayıp uğramayacağı konusunda soru işaretlerini gündeme getirdi.

Trump'ın yeni tutumu, Arapların Gazze Şeridi'ni yerinden edilme olmadan yeniden inşa etmek için her düzeyde harekete geçtiği bir dönemde geldi. Beş yıl önce Trump, ilk döneminin (2016-2020) sonunda medyada Yüzyılın Anlaşması olarak bilinen, Kudüs'le hiçbir ilgisi olmayan sembolik bir askerden arındırılmış Filistin devleti karşılığında İsrail-Arap siyasi ve ekonomik normalleşmesini önermiş, ikinci döneminde başkanlık koltuğuna oturduktan beş gün sonra ise Gazze Şeridi'ni kontrol altına almak ve yıkıntıları üzerinde Ortadoğu'nun Rivierası’nı kurmak için Gazze halkını Mısır ve Ürdün'e sürmeyi planladığını açıklamıştı.

Trump dün Fox News'e verdiği demeçte, “Benim planım bunu yapmanın en iyi yolu. Gerçekten işe yarayacak planın bu olduğunu düşünüyorum ama bunu dayatmayacağım. Geri çekilip tavsiye edeceğim” ifadelerini kullandı. Trump ayrıca, Mısır ve Ürdün'ün bu plana olumsuz yaklaşmasına ‘şaşırdığını’ belirtti.

csdvfgrth
İsrail'in Gazze'de bir eve düzenlediği saldırının yapıldığı yerde toplanan Filistinliler (Arşiv - Reuters)

25, 27, 30 ve 31 Ocak tarihlerinde yaptığı açıklamalarda Gazze Şeridi halkının sürülmesi önerisini tekrarlayan Trump, Mısır ve Ürdün'ün reddetmesine rağmen bu öneriyi onaylamalarını beklediğini ifade etti.

Netanyahu ile 4 Şubat'ta düzenlediği basın toplantısında Trump, Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden kalıcı olarak taşınmasından bahsettikten sonra Gazze Şeridi'nin ABD tarafından kontrol edilmesini önerdi. ABD askerlerinin gönderilip gönderilmeyeceği sorulduğunda ise Trump “Eğer gerekliyse, bunu yaparız” dedi.

10 Şubat'ta Fox News'e verdiği demeçte Filistinlilerin geri dönüş hakkı olmadığını savunan Trump, ertesi gün Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Washington'da yaptığı görüşmede sürgün önerisini tekrarladı.

Trump'ın bu dikkat çekici geri adımı, Mısır’ın ev sahipliğinde 4 Mart’ta düzenlenecek ve Gazze sakinlerini yerlerinden etmeden Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için entegre bir konseptin tartışılacağı Olağanüstü Arap Birliği Zirvesi hazırlıklarının yapıldığı bir dönemde geldi. Kral 2. Abdullah, Trump ile yaptığı son görüşmede ‘bu planın Washington'a alternatif bir plan olarak sunulacağını’ söyledi.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Haridi, Trump'ın ortaya attığı fikirlerin ‘mantıklı ya da tutarlı olmadığını’ düşünüyor. Bu fikirlerin o dönemde İsrail'in Batı Şeria'daki dikkatini dağıtmak ve Arapların Gazze'ye daha fazla odaklanmasını sağlamak için güçlü bir şekilde sunulduğuna inanan Haridi, “Dolayısıyla şu anki geri adımının gerçek ve ciddi olduğundan ancak eylemleri ve Arap planını kabul ettiğine dair açık bir Amerikan deklarasyonu gördüğümüzde emin olabiliriz” dedi.

zxscdfgrthy
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlediği bombardımanın ardından Nasır Hastanesi'nde tedavi gören yaralı bir çocuk (AFP)

Filistinli entelektüel Abdulkadir Yasin'in tahminlerine göre, ‘yerinden edilme’ ihtimali, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü ‘imha savaşı’ ile Yüzyılın Anlaşması’ndan daha büyük başarı şansına sahipti. Yasin, Trump'ın planının önünde engeller olduğu için geri adım attığına dikkat çekti.

Ürdünlü siyasi analist Salah el-İbadi, “ABD Başkanı, Ürdün ve Mısır'ın yerinden etme politikasını kategorik olarak reddettiğini ve iki ülke liderinin tutumlarında ısrarcı olduğunu anladıktan sonra geri adım attı” dedi.

El-İbadi'ye göre Trump'ın planı, özellikle Arapların tekrarlanan reddi ışığında Yüzyılın Anlaşması gibi yok olmaya mahkûm.

Trump'ın mevcut planından geri adım atması, içinde bulunduğumuz şubat ayında yeni bir Amerikan başlangıcına sahne oldu. Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Levitt 5 Şubat'ta, Gazze Şeridi'nin yeniden inşasına kadar Filistinlilerin ‘geçici olarak yer değiştirmesi’ gerektiğini ve Trump'ın ‘sahada asker’ konuşlandırma sözü vermediğini açıkladı. ABD Başkanı aynı gün ‘Gazze Şeridi'nde ABD askerine ihtiyaç olmadığını’ söyleyerek geri adım attı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff geçtiğimiz perşembe günü geri adım atarak Trump'ın Gazze planının Filistinlileri yerlerinden etmeyi amaçlamadığını ve Gazze'nin geleceğine ilişkin tartışmanın Filistinliler için daha iyi bir geleceğin nasıl yaratılacağına doğru kaydığını söyledi.

xscdfvgthy
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta İsrail saldırısı sonucu akrabalarını kaybeden Filistinli bir kadın (Reuters)

Times of Israel'in haberine göre İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, 17 Şubat'ta Gazze sakinlerinin ‘gönüllü olarak ayrılması’ için özel bir ajans kurulacağını açıkladı. İsrail, Trump'ın planına uygun olarak ABD'nin Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirme ve halkını yerinden etme önerisine bağlılığını ifade etti.

Haridi'ye göre Filistinliler için daha iyi bir gelecekten bahsetmek Yüzyılın Anlaşması’nın maddelerinden biriydi. “Başarısız olduğunu söyleyemeyiz ama sona erdi… Bir Filistin devletinin kurulması taahhüdünden uzaklaşmak isteyen ve sadece Filistinliler için ekonomik refah ve Arap-İsrail normalleşmesi arayan Trump'ın planı aracılığıyla başka bir biçimde ortaya çıktı” diyen Haridi, ‘bu geri adımların işlerin bittiği anlamına gelmediğini, ancak özellikle İsrail halen buna bağlı kaldığı ve zorla yerinden etmek yerine gönüllü olarak göçten bahsettiği için, bunu geçirmek için şu ya da bu şekilde tekrar konuşulacağını’ belirtti.

El-İbadi'ye göre, iki devletli çözüme uygun bir Filistin devletinin kurulmasından başka hiçbir çözüm kabul edilemez. El-İbadi, başka herhangi bir yolun uluslararası hukukla çelişeceğinin ve bölgede daha fazla acı, nefret ve istikrarsızlığa yol açacağının farkında olunmasının önemine dikkat çekti.