Sudan'da geçiş döneminde askeri ve sivil unsurlar arasında çatışmalar sürüyor

Özellikle son darbe girişiminden sonra farklı akımlar arasında gerilimlerle dolu bir siyasi bir atmosfer oluştu.

Sudanlılar, 2019'da Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'i deviren ayaklanmanın başlamasının birinci yıl dönümünde Hartum’daki Özgürlük Meydanı'na akın ettiler. (Reuters)
Sudanlılar, 2019'da Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'i deviren ayaklanmanın başlamasının birinci yıl dönümünde Hartum’daki Özgürlük Meydanı'na akın ettiler. (Reuters)
TT

Sudan'da geçiş döneminde askeri ve sivil unsurlar arasında çatışmalar sürüyor

Sudanlılar, 2019'da Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'i deviren ayaklanmanın başlamasının birinci yıl dönümünde Hartum’daki Özgürlük Meydanı'na akın ettiler. (Reuters)
Sudanlılar, 2019'da Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'i deviren ayaklanmanın başlamasının birinci yıl dönümünde Hartum’daki Özgürlük Meydanı'na akın ettiler. (Reuters)

İsmail Muhammed Ali-Sudanlı gazeteci
Sudan'daki siyasi atmosfer, 21 Eylül Salı günü bir grup asker ve bazı siviller tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminin önlenmesinin ardından çeşitli kesimler arasında gittikçe artan bir gerilime sahne oldu. Durum daha da kasvetli bir hal alıyor. Söz konusu girişim öncesinde Sudan Egemenlik Konseyi üyesi Muhammed el-Faki tarafından düzenlenen ve “kurumsuzlaştırma alanında uluslararası arenada yürütülen başlıca çalışmalar” konulu bir çalıştayda açıklanan hamleler yerine getirilse de bu, darbe girişimine engel olamadı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre çalıştay, Birleşmiş Milletler Hartum Uyum Heyeti tarafından 19 Eylül Pazar günü, Sudan Bakanlar Konseyi ile iş birliği içinde Hartum’da düzenlendi. Gündemde ülkedeki demokratik geçiş sürecine yönelik tehditler vardı. Söz konusu tehditlerin ülkeyi siyasi düzlemde diyalogsuz bir hale getirmeyi hedeflediği ve son iki yılda harcanan tüm çabanın boşa gitmesine yol açabilecek riskler barındırdığı vurgulandı.
Peki, Sudan sahnesindeki zorluklar ışığında ülkedeki siyasi denklemin gerçeğini değiştirmeyi amaçlayan bu hareketin başarılı olma olasılığı nedir?
                  
Geçiş Döneminin Yansımaları
Sudan Ulusal Ümmet Partisi Siyasi Bürosu Politikalar Komitesi başkanı İmam el-Hulv konuya dair şu açıklamada bulundu:
“Sudan toplumunun bileşenleri arasındaki bakış açısı farklılığı konusunda yaşananlar, askeri sistemin yanı sıra siyaset, spor, kültür ve medya alanlarını da kapsayan geçiş döneminin yansımalarıdır. Sudan, otuz yıldır devam eden, diğer görüşü kabul etmeyen ve tek taraflı düşünen bir dönemden çıkıyor. Dolayısıyla tek taraflı rejim ve onun topal politikacıları yıkılınca karşı görüşe kapı açılıyor. Herkes ülkenin yönetiminde fikir birliği sağlayana kadar bu süreç zaman alacaktır. Ayrıca sivil ve askeri bileşenler arasındaki mevcut ortaklığın, geçiş döneminde edindiğimiz yeni bir deneyim olduğunu, iki tarafından acil bir durum sebebiyle buna başvurmasından dolayı bu birlikteliğin yanında suç ve güvensizliği getirdiğini görüyoruz.”
El-Hulv, sivil ve askeri taraflar arasındaki gerginliğin, aralarındaki ortaklığın düzgün bir şekilde kurulamamasından kaynaklandığını ve her bir ortağın rolünün tanımlanması gerektiğini belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Biz Ümmet Partisi olarak erken dönemden itibaren bu konunun farkındayız. Temmuz 2018’de askeri kurumun rolünü açıklayan bir tüzük yapılmasını talep ettik. Ağustos 2019’da anayasa belgesini imzalarken aynı talebi tekrar dile getirdik. Sadık el-Mehdi partisinin başkanı da sivil ve askeri bileşenler arasında, geçiş döneminin görevlerini herhangi bir çekişme olmaksızın yerine getirmeyi sağlayacak bir çözüm çağrısında bulundu. Ancak anayasal belgelerde yer alan bu ortaklık, ortalığın detaylarını belirleyecek bir tüzük olmadan gerçekleşti. Bu tüzük, iki taraf arasındaki ilişkiyi kontrol etmesi açısından çok önemli.”

Ulusal uzlaşı
Sudan Ulusal Ümmet Partisi Siyasi Bürosu Politika Komitesi başkanı El-Hulv açıklamasında, geçiş hükümetinin siyasi dayanağı olan Özgürlük ve Değişim Merkez Konseyi’nin hükümetin bileşenleri arasında farklılıklara yol açan yapısal bir kusuru bulunduğunu itiraf etti. Yönetim organlarının kotalarında bu kusurun ortaya çıktığını belirten el-Hulv konuya dair şunları söyledi:
“Birçok bileşen kendilerini yönetim sisteminin dışında buldu. Ancak şimdi bu siyasi dayanağı tekrar bir araya getirmek için girişimler var. Biz Ümmet Partisi olarak, toplumsal sözleşme projesi aracılığıyla devrimci harekete katılan tüm siyasi güçlerin bu komiteye katılmasını talep ettik. Teklifimizin kabul edilmemesi, Özgürlük ve Değişim Merkez Konseyi’ndeki üyeliğimizi askıya almamıza neden oldu. Bu siyasi dayanağın ve yaklaşımlarının yeniden gözden geçirilmesini içeren derin bir diyalog sürecinin ardından üyeliğimizi askıya alma kararımızı geri çektik ve geçiş dönemi hükümetine katılmayı kabul ettik. Devrimci hareketin güçlerini birleştirme çabaları ışığında, bu ayın başlarında, yaklaşık 40 bileşenin katılımıyla yeni bir Merkez Konseyi oluşumunun dikkate alınmasını sağlayacak ve daha önce temsil edilmeyen güçlere kapı açacak yeni bir siyasi bildirge imzalandı. Kanaatimce darbe girişimi engellendikten sonra, yeni bir gerçeklik üreten yeni bir siyasi denklem yerine tüm siyasi güçlerin birleştirilmesi acil bir ihtiyaç haline geldi. Çünkü bu iktidar Sudan halkının iradesi ve mücadelesiyle ayakta kaldı. Yeni bir siyasi denklemden bahsetmek kabul edilemez. Devrimci güçlerden hiçbiri bunu istemiyor. Şimdi tüm siyasi güçlere, ulusal bir uzlaşı sağlamak, demokratik dönemi engellemek isteyenlere fırsat vermemek ve demokratikleşme sürecini tamamlamak için yeni bir siyasi deklarasyon sunulacak.”
El-Hulv, partisinin, Sudan toplumunun tüm çeşitli bileşenlerini içeren bir Merkez Komitesi kurulması da dahil olmak üzere geçiş döneminin vizyonunu açıklayan bir konferans düzenleme çağrısında bulunduğu bilgisini verdi. Yönetim organının ve kurumlarının, yani başta Yasama Meclisi’nin, komisyonlarının ve Anayasa Mahkemesi’nin oluşturulması ile bir baş yargıç ve bir cumhuriyet savcısının atanmasının tamamlanması olmak üzere zaman zaman ortaya çıkan uyuşmazlıkların oluşmasını sağlayan boşlukların kapatılması gerektiğini vurguladı. Tüm bunların, durumu normale dönmesine yol açacak tam bir mutabakat içinde yapılmasını gerektiğini, dolayısıyla siyasi denklemi değiştirmeye gerek kalmayacağını belirtti. İktidardaki gerçek siyasi denklemin, siyasi ve sivil her bir ortağının kendi rolünü bildiği bir geçiş aşamasına dayanması gerektiğinin altını çizdi.

İhlaller ve takipler
Diğer yandan Sudan’daki Halk Kongresi Partisi Lideri Kemal Ömer şu açıklamalarda bulundu:
“Sivil ve askeri unsurlar arasındaki ortaklıkta bir eksiklik olduğu açık. Bunun nedeni iki tarafın da diğerini takip etmesi. Sivil bileşenlerin zaman zaman ordu karşısında salladıkları belgeler oluyor. Ordu da buna karşı başarısızlık nedenleri sağlamak için yetkileri sivil bileşenlere bırakırken Sudan sokaklarını da onlara düşman etmeye çalışıyor. Bu gerçek, bazı sivil yetkililerin son darbe girişimiyle yüzleşmek için insanları sokağa davet etmesinde ortaya çıktı. Kimse bu daveti önemsemedi. Hatta sosyal medyada bazı kimseler tarafından alaya alındı.”
Ömer, siviller ve ordu arasındaki birlikteliğin bir ‘uyuşmazlar ortaklığı’ olduğunu ve demokratik bir dönüşüme götürmeyeceğini belirttiği açıklamasını öyle sürdürdü:
“Halk Kongresi Partisi olarak biz sivil tarafın tüm sefaletine rağmen geçiş döneminde askeri tarafın güçlendirilmesine karşıyız. Çünkü bu eski sistemi geri getirir. Bu sistem, ilk iktidar testinde parçalanarak ve bölünerek hiç kimseyi dışlamadan gerçek bir siyasi uzlaşma bulmayı acil bir ihtiyaç haline getirdi. Aksi takdirde ordu iktidara gelecektir. Zaten Özgürlük ve Düşünce Konseyi, ordunun devrime saldırması için her gün nedenler sağlıyor. Durum gerçekten çok kasvetli görünüyor. Darbe girişiminin ardından iki bileşenin de birbirini suçlamasını bekliyorum. önümüzdeki bir ay içinnde hükümet biçiminde Hürriyet ve Değişim Güçleri’nin iktidardan çıkarılıp siyaset sahnesinden indirilmesi ve ordu için başka bir ortak bulunması gibi çok büyük değişiklikler yaşanabilir.”

Bölgesel İstihbarat
Halk Kongresi Partisi lideri Kemal Ömer açıklamasında siyasi denklemin uyumsuz olduğuna ve değiştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Siyasi güçlerin geçiş sürecinde düşüncelerinde sorunlar yaşamaları ve yetersiz kalmaları nedeniyle daha ilk iktidar testinde başarısız olduklarını ifade etti. Bu başarısızlığın nedeninin ulusal bir irade eksiği olduğunu vurgulayan Ömer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siyasi güçlerin iradesi bölgesel istihbarat tarafından yönlendiriliyor. Partiler sarhoşluklarından uyanmaz ve ellerindeki kartları uyum sağlayacak şekilde yeniden düzenlemezlerse, bu nedenle devrimi hüsrana uğratmalarından endişe ediyorum. İslami bir parti olarak siyasi güçlerle ilişkilerimizde herhangi bir çekincemiz yok. Daha önce ordu tarafından zarara uğratıldık ve bu deneyimi bir daha tekrarlamayacağız. Geçiş döneminin zayıflığı ve başarısızlığı bizim çıkarımıza değil. Biz onun başarısını istiyor, askeri darbelere karşı çıkıyoruz. Demokratik geçişten yanayız. Devrim birikimine ve değişim savaşına katılmamıza rağmen Halk Kongresi gibi ivmesi olan bir parti yenilmiş ve dağılmış olarak kabul edilerek kaybediliyor. Biz, herhangi bir kesimin olmadığı kadar önemli bir partiyiz. Ayrıca eski iktidardaki Ulusal Kongre Partisi modelinin dönüşüne karşıyız. Kapatılan Ulusal Kongre Partisi ile herhangi bir ilgimizin olmadığına dair kurumsal karalarımız var.”

Kötü yönetilen tiyatrolar
Diğer yandan Siyaset Bilimi Profesörü Profesör Selahaddin el-Duma ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Hartum'un Soba banliyösünde son haftalarda yaşanan çatışmaların, mühimmatların kullanıldığı dört saatlik bir savaş olduğuna inanmıyorum. Orada kimse yaralanmadı. Bu olayın ardından başkent vatandaşlarını tehdit eden ve yıldıran ‘Zenciler’ olayı ve ülkenin doğusundaki Sudan Limanı-Hartum yolunun kesilmesine neden olan durumlar meydana geldi. Tesadüf eseri ırkçı videolar yayınlanıyor. Bütün bu eylemler, eski rejimin kalıntılarının, atmosferi bozmak ve sivil ve askeri bileşenler arasında gerilim oluşturmak için sahneledikleri kötü yönetilmiş ve istihbarattan yoksun basit tiyatro girişimleridir. Bunlar, devletin işleyişi tamamen bozulduktan sonra siyasi denklemde bir değişiklik olmasını bekliyorlar. Şu an işleri yoluna koymak için yapılması gereken şey, sanki devrim yeniden başlıyormuş gibi Sudan sokaklarının düşmanı olan askeri bileşene karşı gösteriler ve seminerler yoluyla tüm iletişim araçlarını ve medyayı kullanarak seferberlik oluşturmaktır. Ömer el-Beşir’in gittiği doğru, ama ondan daha kötüsü geldi. Aralık Devrimi’nin meyvelerini toplamak için bu seferberliğe ihtiyacımız var.”



Gazze ateşkesi: Anlaşmanın imzalanacağına dair sinyaller artıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda yaralanan ve tedavisi altına alınan küçük bir kız çocuğu (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda yaralanan ve tedavisi altına alınan küçük bir kız çocuğu (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Anlaşmanın imzalanacağına dair sinyaller artıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda yaralanan ve tedavisi altına alınan küçük bir kız çocuğu (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda yaralanan ve tedavisi altına alınan küçük bir kız çocuğu (AFP)

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes müzakereleri, arabulucu ABD'nin Gazze Şeridi'nde 60 günlük ateşkes için sunduğu yeni öneriyle yeni bir aşamaya girdi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın yaptığı açıklamada, ilk kez Hamas'ın talep ettiği savaşın sona erdirilmesi konusunun tartışılacağı vurgulanırken Hamas’ın öneriyi kabul etmesi gerektiği, aksi takdirde durumun daha da kötüye gideceği belirtildi. Şarku’l Avsat’a konuşan Hamas liderlerinden biri, bu sözlerin müzakerelere ivme kazandırdığını ve ABD tarafından İsrail üzerinde gerçek bir baskısı oluşturulması durumunda bir ateşkes anlaşması imzalanabileceğine dair yeni bir işaret taşıdığını söyledi.

Hamas Hareketi tarafından dün yazılı olarak yapılan basın açıklamasında, arabulucu kardeş ülkelerin, savaşan taraflar arasındaki uçurumun kapatılması, bir çerçeve anlaşmaya varılması ve ciddi müzakerelerin başlatılması için yoğun çaba sarf ettikleri belirtildi. Açıklamada Hamas’ın yüksek sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini ve arabulucuların önerilerini tartışmak üzere ulusal istişareler yürüttüğünü, saldırıların sona erdirilmesi, geri çekilmenin sağlanması ve Gazze Şeridi'ndeki halkımızın acil olarak yardım alması için bir anlaşmaya varılması için çalıştığını vurguladı.

gthy
Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda ölen Filistinlilerin cenaze töreninde yakınlarını kaybedenlerin gözyaşları ve feryatları (AFP)

Hamas'tan üst düzey bir yetkili dün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, müzakere masasında, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un daha önce önerdiği çerçeve anlaşmasını içeren ve Katar'ın arabuluculuğunda üzerinde değişiklikler yapılan bir öneri olduğunu ve bu önerinin 60 günlük bir ateşkes ve bu süre içinde savaşı tamamen sona erdirecek bir anlaşma sağlanmasını öngördüğünü söyledi.

Hamas’ın İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımını sona erdirecek tüm önerilere açık olduğunu vurgulayan kaynak, Kahire'de bir Hamas heyetinin bulunduğunu belirterek, savaşın tamamen durdurulması, yardımların ulaştırılması ve İsrail'in Gazze'den çekilmesi olmak üzere üç temel talebin yerine getirilmesinin önemine dikkati çekti.

Hamas'ın şu anki tutumunu, Trump'ın Washington'da ABD’li ve İsrailli yetkililerle yaptığı toplantının ardından sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı, “İsrail, 60 günlük ateşkesin tamamlanması için gerekli şartları kabul etti ve bu süre zarfında savaşı sona erdirmek için tüm taraflarla birlikte çalışacağız” şeklindeki açıklamasından sonra sergilemeye başladı.

frgty
İsrail'in Han Yunus'un kuzeyindeki mülteci kampına düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Barışı sağlamak için yoğun çaba sarf eden arabulucular Katar ve Mısır’ın bu nihai öneriyi sunacaklarını söyleyen Trump, “Ortadoğu'nun iyiliği için Hamas'ın bu anlaşmayı kabul etmesini umuyorum. Aksi takdirde durum düzelmeyecek, hatta daha da kötüye gidecek” ifadelerini kullandı.

Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Witkoff, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Başkan Yardımcısı JD Vance ve İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile bir araya geldi.

İsrail gazetesi Haaretz, İsrailli bir kaynağın Dermer'in yeni öneriye insani yardım ve ateşkes süresince İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden kademeli olarak çekilmesini öngören maddeyi kabul ettiğini söylediğini bildirdi. Bunu ‘İsrail'in verdiği bir taviz’ olarak değerlendiren kaynak, buna karşın önerinin savaşı sona erdirmek için açık ve net bir taahhüt içermediğinin altını çizdi.

ABD Başkanı Trump salı günü gazetecilere yaptığı açıklamada, önümüzdeki hafta rehinelerin serbest bırakılması karşılığında ateşkes anlaşması sağlanmasını umduğunu söyledi. ABD merkezli haber sitesi Axios'a göre Trump, pazartesi günü Beyaz Saray'da Netanyahu ile görüşecek.

“Temel sorun”

Filistinli siyasi analist ve Hamas uzmanı İbrahim el-Medhun, mevcut bilgilere göre önerinin Hamas liderlerinin sınır dışı edilmesi veya silahlarının toplatılmasına ilişkin açık bir madde içermediğini söyledi. Medhun, “Öneri, ateşkesin sağlanmasına ve aşamalı bir takas anlaşmasının uygulanmasına odaklanıyor. Anlaşma, ilk günlerde sekiz rehinenin serbest bırakılmasıyla başlayacak ve 60’ıncı güne kadar aşamalı olarak devam edecek” dedi.

Ancak Medhun, Hamas’a göre önerinin savaşın kalıcı ve kapsamlı bir şekilde durdurulması için gerçek garantiler sunmaması ve özellikle Gazze Şeridi'ndeki felaketi ele almak için etkili bir insani protokolün uygulanmasını garanti etmemesi temel bir sorun teşkil ediyor.

cdfrgth
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde yer alan ve yerinden edilmiş kişilerin sığındığı UNRWA'ya ait bir okuldaki yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)

Hamas'ın bu konudaki tutumuna değinen Medhun, Hamas’ın devam eden girişimlere büyük bir ciddiyet ve açıklıkla yaklaşacağını ve anlaşmanın sağlanacağına dair işaretlerin artmasıyla birlikte şartlı bir esneklik sergilediğini düşünüyor. Medhun’a göre bu tutum, iki önceliğe dayanıyor. Bunlardan biri saldırıların tamamen durdurulması, ikincisi ise herhangi bir bahaneyle soykırım ve açlık politikasına geri dönülmeyeceğine dair gerçek garantiler verilmesi ve bunun süre dolduğunda kapsamlı bir anlaşmaya varılamaması durumunda da geçerli olması.

Medhun'a göre Hamas, aşamalı çözümleri kabul etmeye karşı değil, ancak bunun için ‘önce savaşın durdurulması, ardından saldırı sonrası düzenlemelere geçilmesi, şantaj veya askeri baskı yapılmaması’ gibi açık ve kesin şartlar konulması gerektiğini savunuyor.

Washington'ın müzakerelere başlamadan önce savaşın durdurulmasını şart koşarak İran meselesini ele aldığı önceki deneyiminin, bu konuda örnek alınabilecek bir model olduğunu vurgulayan Filistinli siyasi analist, “Bombardıman altında müzakere yapılamaz ve katliamlar devam ederken güven inşa edilemez” dedi.

Trump'ın savaşı sona erdireceğine dair sözleri müzakerelere ivme kazandırsa da bu sözlerin ötesine geçip somut adımlar atılması gerekiyor.

“Fırsat kaçırılmamalı”

İsrail'in tutumu da bu gelişmelerden uzak değildi. ABD Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar dün sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Gazze Şeridi'nde tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla bir anlaşmaya varılması için ‘bu fırsatın kaçırılmaması’ gerektiğini söyledi. İsrailli Bakan paylaşımında “Halkın ve hükümetin büyük çoğunluğu rehinelerin serbest bırakılmasına yol açacak bir anlaşmayı destekliyor. Böyle bir fırsat kaçırılmamalı” diye yazdı.

Eski muhalefet lideri Yair Lapid, dün X platformundaki hesabından Netanyahu'ya tüm rehineleri geri getirmesini tavsiye ederek, “(Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar) Ben-Gvir ve (Maliye Bakanı Bezalel) Smotrich'in 13 milletvekiline karşı durmak için, rehine anlaşması için 23 milletvekilini güvenlik ağı olarak kullanabilirsiniz. Hepsini şimdi evlerine geri getirmeliyiz” diye seslendi.

İsrail televizyonu Kanal 12’nin aktardığına göre Lapid, Ben-Gvir ve Smotrich'in, Gazze Şeridi'nde ateşkes ve esir takası anlaşmasının imzalanmasını engellemek için hükümet koalisyonu içinde ortak hareket etme niyetinde olduklarını belirtti.

İsrail'de hem iktidar hem de muhalefet tarafından ateşkesin önemi hakkında konuşulurken, medya da bu konuya büyük ilgi gösteriyor. İsrail Yayın Kurumu (IBA), İsrail'e sunulan yeni öneriye göre 60 günlük bir ateşkesin ilan edileceğini, ilk gün sekiz rehinenin serbest bırakılacağını ve 50’nci günde iki rehinenin daha serbest kalacağını aktardı.

Haaretz gazetesi ise, yeni esir takası anlaşması taslağında, 60 günlük ateşkes süresi içinde bir anlaşmaya varılamaması halinde, arabulucuların İsrail ile Hamas arasındaki müzakereleri nihai bir anlaşmaya varılana kadar sürdürmekle yükümlü olacağını belirten bir maddenin yer aldığını doğruladı.

Bu değişiklikler çerçevesinde Medhun, yakında bir anlaşmaya varılması olasılığını dışlamazken, aksine ABD'nin uluslararası bir irade ortaya koyması ve İsrail’e saldırılarını açıkça ve kesin olarak durdurması için baskı yapması halinde, ateşkes anlaşmasına varılmasının her zamankinden daha mümkün olduğunu düşünüyor.

O, topun artık arabulucuların, özellikle de ABD'nin sahasında olduğunu ve onların girişimlerinin sadece bir kriz yönetimi değil, savaşın sona ermesi ve yeni bir dönemin başlaması için bir kapı olduğunu kanıtlamaları gerektiğini düşünüyor.

Topun artık arabulucuların, özellikle de ABD'nin sahasında olduğunu söyleyen Medhun, arabulucuların girişimlerinin sadece bir kriz yönetimi değil, savaşın sona ermesi ve yeni bir dönemin başlaması için aralanacak bir kapı olduğunu kanıtlamaları gerektiğini vurguladı.