Kovid-19 hapları birkaç ay içinde gelebilir

FDA'in şimdiye kadar Kovid-19 tedavisinde acil kullanım onayı verdiği tek antiviral ilaç Remdesivir (AP)
FDA'in şimdiye kadar Kovid-19 tedavisinde acil kullanım onayı verdiği tek antiviral ilaç Remdesivir (AP)
TT

Kovid-19 hapları birkaç ay içinde gelebilir

FDA'in şimdiye kadar Kovid-19 tedavisinde acil kullanım onayı verdiği tek antiviral ilaç Remdesivir (AP)
FDA'in şimdiye kadar Kovid-19 tedavisinde acil kullanım onayı verdiği tek antiviral ilaç Remdesivir (AP)

Kovid-19'a karşı geliştirilen antiviral haplar, sadece birkaç ay içinde gelebilir.
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü AIDS Bölümü Müdürü Carl Dieffenbach, 24 Eylül'de yayımlanan açıklamasında umut vaat eden üç ilacın test aşamasında olduğunu söyledi.
Test sonuçlarının sonbahar ya da kış aylarında gelebileceğini kaydeden Dieffenbach'e göre ilaçlar arasında en umut vaat edeni, Merck'in Ridgeback'le geliştirdiği Molnupiravir.
Diğer adaylarsa Pfizer'in PF-07321332'si ve Roche'yle Atea'nın AT-527'si.
Sonbahar 2020'de 202 katılımcıyla yapılan klinik deneyler, Molnupiravir'in virüsün bulaşıcılığını azalttığını göstermişti.
Merck CEO'su Robert Davis, Faz 3 deneyleri verilerinin ilerleyen haftalarda geleceğini söyledi. Davis, bu yıl bitmeden ABD Gıda ve İlaç İdaresi'nden (Food and Drug Administration - FDA) acil kullanım onayı alabileceklerini düşünüyor.
Pfizer ise 1 Eylül'de başladığı çalışmalarda PF-07321332'nin Faz 2 ve Faz 3 deneylerini bir arada yürütüyor.
Aeta yetkilileri de Faz 2 ve Faz 3 deneylerinin sonuçlarını bu yıl içinde almayı beklediklerini bildirmişti.
Hapların günde bir kere alınması hedefleniyor. Haberde, hastaların Kovid-19 teşhisinin ardından 5 ila 10 gün boyunca ilaç kullanacağı yazıldı.
Bulaşıcı hastalıklar ve immünoloji uzmanı Dr. Daniel Griffin, antiviral hapların koronavirüsle mücadelede önemli rol üstlenebileceğini ancak yine de aşıların yerini tutamayacağını söyledi.
Virolog Timothy Sheahan ise şöyle konuştu:
"Oral antiviraller sadece Kovid-19'un süresini azaltma potansiyeline sahip değil, bu ilaçların aynı zamanda hastaların çevresine virüsü bulaştırmasını sınırlama ihtimali de var."

Antiviral haplara destek
Oral antiviraller bir dönem göz ardı edilse de Kovid-19 pandemisinin ardından ilaç şirketlerinin dikkatini çekti. ABD'deki Joe Biden yönetimi de bu çalışmalara destek veriyor. Zira FDA, Molnupiravir'e acil kullanım onayı verirse Biden yönetimi 1,2 milyar dolar değerinde hap satın alacak.
Biden yönetimi ayrıca, Kovid-19 ve ileride yayılabilecek diğer hastalıklara karşı antiviral ilaçlar geliştirmeyi hedefleyen Antiviral Program for Pandemics'e (Pandemiler için Antiviral Programı) 3,2 milyar dolar (yaklaşık 30 milyar TL) yatırım yapacağını haziranda duyurmuştu.
Independent Türkçe, NBC News



Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor

New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
TT

Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor

New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre depresyon, ağızda bulunan bakterilerin çeşitliliğinin azlığıyla bağlantılı olabilir.

Siz bu haberi okurken ağzınızda 500 milyar ila 1 trilyon bakteri bulunuyor. Bağırsak mikrobiyomundan sonra ağız, insan vücudundaki en büyük ikinci mikroorganizma topluluğunu barındırıyor.

New York Üniversitesi'ndeki (NYU) araştırmacılar, bu mikropların yapısının depresyonun teşhis ve tedavisinde işe yarayabileceğini söylüyor. Yeni çalışmada, ağızda mikropların çeşitliliğinin azalmasının ruh sağlığıyla ilişkili olduğunu buldular.

NYU Rory Meyers Hemşirelik Okulu'nda araştırmadan sorumlu dekan yardımcısı Dr. Bei Wu, "Ağız mikrobiyomunun, iltihaplanma veya bağışıklık sistemindeki değişiklikler yoluyla depresif semptomları etkilemesi mümkün. Tersine, depresyon beslenme alışkanlıkları, kötü ağız hijyeni, sigara ve alkol kullanımının artması veya ilaç kullanımı gibi değişikliklere yol açabilir ve bunların tümü ağız mikrobiyomunu değiştirebilir" dedi.

Bu ilişkinin hangi yönde işlediğini ve altında yatan mekanizmaları anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Wu, bu hafta BMC Oral Health adlı akademik dergide yayımlanan çalışmanın kıdemli yazarı.

Bu sonuçlara ulaşmak için yazarlar, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi'nden elde edilen verileri inceledi. 2009'la 2012 arasında 15 binden fazla yetişkinden toplanan anket verilerini kullanarak depresyon belirtilerini tükürük örnekleriyle karşılaştırdılar.

Ayrıca, tükürükteki mikropları tanımlamak ve ağız mikrobiyomunun çeşitliliğini ölçmek için gen dizileme kullandılar. Böylece, mikrobiyal çeşitliliği daha az olan kişilerin depresyon belirtileri gösterme ihtimalinin daha yüksek olduğunu keşfettiler.

Ek analizler, sigara içme, alkol tüketimi ve diş bakımı gibi alışkanlıkların ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkiyi etkilediğini ortaya koydu. Bunların tümü ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor.

Antidepresanlar ve diğer psikotropik ilaçların, tükürük miktarını azaltan ve ağız mikro ortamını değiştiren yan etkileri olduğunu belirttiler.

"Dolayısıyla ilaçlar sadece depresif semptomları hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda ağız sağlığı üzerinde düzenleyici bir etkiye de sahip" dediler.

cdsfvgh
Önceki araştırmalar, ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu göstermişti. İçki içme ve diş bakımı gibi alışkanlıklar ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor (AFP)

Yine de ağızdaki mikropların çeşitliliğinin depresyonu etkileyip etkilemediği, depresyonun ağız mikrobiyomunda değişikliklere yol açıp açmadığı veya simbiyotik bir ilişki olup olmadığı hâlâ belirsiz.

Araştırmacılar, yakın zamanda yapılan bir çalışmanın depresyonla bağırsaktaki bakteri çeşitliliği arasında olası bir bağlantı bulduğunu belirtti. Ayrıca giderek artan sayıda araştırmanın ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu gösterdiğini eklediler. Bunun nedeninin iltihaplanma ve bağışıklık sistemindeki bozukluklar olduğu düşünülüyor.

Araştırmacılar, bu bulguların konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını umuyorlar. 2021'de, tahmini 21 milyon yetişkinin geçen yıl en az bir kez majör depresif nöbet yaşadığı tahmin ediliyor.

Wu, "Ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması, sadece depresyonun altında yatan mekanizmaları öğrenmemize yardımcı olmakla kalmayıp, duygudurum bozuklukları için yeni biyolojik işaretler veya tedaviler geliştirilmesine de katkıda bulunabilir" dedi.

Independent Türkçe