Irak: Sadr gelecek seçimlerde başbakanlık koltuğundan vazgeçti

Sadr’ın kararı Şii cephesindeki önceliklerin yeniden düzenlenmesine neden oldu.

Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr (Reuters)
Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr (Reuters)
TT

Irak: Sadr gelecek seçimlerde başbakanlık koltuğundan vazgeçti

Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr (Reuters)
Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr (Reuters)

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın önceki gün paylaştığı Twitter mesajına kadar hareketin destekçileri seçimden sonra Meclis’te en fazla sandalyeye ulaşma ve bir sonraki başbakanın Sadr Hareketi’nden olması konusunda ısrarcıydı. Temmuz ayında seçim yarışından çekildikten sonra tekrar yarışa dönen Sadr, yeni başbakanın “hakiki bir Sadrlı” olacağını söyledi. Bu açıklama, yeni başbakanın hareketin köklerinden gelen ve yönetici kadrosunda bulunan bir isim olacağı değerlendirmelerine kapı araladı.
Bunun üzerine gözler, İslami Davet Partisi Kurucusu, eski Şii mercii ve Nisan 1980’de eski rejim tarafından idam edilen Muhammed Bakır’ın oğlu Cafer Muhammed Bakır es-Sadr’a çevrildi. Cafer halihazırda Irak’ın Londra Büyükelçiliği görevini yürütüyor. Ancak Sadr’a yakın çevreler bu süreçte Cafer’in başbakanlık makamına aday gösterileceğine ihtimal vermiyor.
Mukteda es-Sadr, önceki gün Twitter hesabından paylaştığı mesajda, hareketin yönetim piramidinin zirvesini -ki bu da Irak’ta başbakanlık makamına denk geliyor- teslim almasından duyduğu endişeleri dile getirdi. Sadr, kendisine yakınlığıyla bilinen Salih el-Iraki ile arasında geçen diyaloğa yer verdiği mesajında, “atalarımın ve dedelerimin itibarını ve ailemin ismini kurban etmek istemiyorum” diyerek, destekçilerini “açgözlülük ve ihanete” karşı uyardı.
Bu mesaj üzerinden Sadr, bir sonraki başbakanın “hakiki bir Sadrlı” olması fikrinden vazgeçerken, Meclis’te en fazla sandalye kazanan grup (Sadr çevrelerinin söylediğine göre bu sayı 85 sandalyenin aşağısına inmemeli) olma fikrinden geri adım atmıyor ve dolayısıyla da bir sonraki başbakanı şüphesiz kendisi şüphesiz yönlendirecek.
Sadr Hareketi, Kanun Devleti, Ulusal Hikmet Akımı, Nasr Koalisyonu, Fetih Koalisyonu, Fazilet Partisi ve Ata Grubu gibi önde gelen Şii siyasi parti ve gruplardan oluşan Şii Koordinasyon Komitesi, bir sonraki başbakanda aranacak kriterleri belirlemeye çalışıyor. Komitenin kulislerinden edinilen bilgilere göre, söz konusu siyasi parti ve gruplar, seçim sonrasında hem bakanlıkların dağıtılması hem de bölgesel ve uluslararası etki noktasında bir sürprizle karşılaşmamak için gündeme aldıkları isimlerden biri üzerinde uzlaşmak için çabalıyorlar. Komitenin gündeme aldığı isimlerin başında mevcut Başbakan Mustafa el-Kazımi, daha önce hükümeti kurmakla görevlendirilen Irak Vefa Hareketi lideri Adnan ez-Zurfi, Ulusal Güvenlik Danışmanı Kasım el-Araci, Haşdi Şabi Heyeti Başkanı Falih el-Feyyad, eski bakan ve daha önce hükümet kurma görevi verilen Muhammed Şiya es-Sudani’nin yanı sıra Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki ile Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri bulunuyor.
Halihazırda söz konusu Şii taraflar iki konuda rekabet ediyor. Birincisi parti ve koalisyonların seçim sonucunda Meclis’te alacakları sandalye sayısı, ikincisi ise bakanlık kotasıyla ilgili dağılım. Seçimden sonra Sünni ve Kürt cephede yer alan siyasi parti ve gruplar kendilerine ayrılan bakanlık kotaları için aday isimlerini Şii cepheye teslim edecek. Şii cephe bu adaylar arasında birini onaylayarak muhataplarına iletecek. Bu noktada Sünni ve Kürt siyasi partiler arasında bakanlık koltuğu için rekabet başlayacak. Mukteda es-Sadr, Hareket içindeki bazı yöneticileri başbakanlık için aday gösterebilir. Nitekim anketler seçim sonucunda Meclis’teki en fazla sandalyeyi Sadr Hareketi’nin alacağına işaret ediyor. Sadr Hareketi’nin kamuoyuyla paylaşmadığı bir hedefi var o da seçimde 85 sandalyeye ulaşmak. Edinilen bilgilere göre Hareket içerisinde başbakanlık koltuğu için şansları giderek artan iki aday bulunuyor. Bütün değerlendirmeler, başbakanlık koltuğuna aday gösterme hususunda Şii parti ve gruplar içinde sert bir bölünmenin hakim olması nedeniyle Mustafa el-Kazımi’nin seçimleri düzenleme başarısının bir sonucu olarak Sadr Hareketi’nin desteğini alması ve ikinci dönem başbakanlık yapması şansının yüksek olduğuna işaret ediyor. Şii Koordinasyon Komitesi’nin gündeminde bulunan diğer muhtemel başbakan adaylarının aksine Kazımi’nin seçimlerde aday olmaması, Şii cephe içindeki ihtilafların çözümünde onu en ideal seçenek olarak ön plana çıkarıyor. Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki ve Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri ise başbakanlık koltuğu için isimleri gündeme alınan adaylar arasında yer alıyorlar. Bu da iki koalisyon arasındaki rekabetin güçlü olacağını gösteriyor. İki koalisyon da Meclis’te en fazla sandalyeyi almayı, en büyük bloğu kurmayı ve böylece başbakanı kendi saflarından seçmeyi amaçlıyor. Ancak Kanun Devleti Koalisyonu ile Fetih Koalisyonu’nun alabilecekleri sandalye sayısı Sadr Hareketi’ne kıyasla düşük kalıyor. Kanun Devleti Koalisyonu en üst sınır olarak 60 sandalye alarak birinci olmayı hedeflerken, Fetih Koalisyonu Kanun Devleti’nin hedefinden birkaç sandalye daha fazla alarak birinci olmayı bekliyor. Sadr Hareketi destekçileri ise en alt sınır olarak 85 sandalyeden bahsediyor. Ancak dağılmış bir vaziyette bulunan Şii cephede Sadr Hareketi’nin iki rakibi Kanun Devleti ve Fetih, Hareketin seçimde 35 sandalyeyi geçemeyeceği görüşünde.
Üç önemli Şii siyasi blok da birinci olmaya odaklanmış durumdayken, Sünni ve Kürt partiler ise bu sefer başbakanlık koltuğuna oturacak Şii adayın seçiminde rol oynama gücüne sahip olduklarını düşünüyorlar. Yani Sünni ve Kürt cepheleri bu sefer yönetime katılmak yerine yönetime ortak olmak ve ülkede siyasi karar alma sürecinin bir parçası olmak istiyorlar. Sadece bu açıdan bakınca tüm taraflar 10 Ekim’de yapılacak seçimlerin kritik ve hayati olacağını artık görebiliyor.



Kuşatma altındaki el-Faşir, savaş ve açlıkla mücadele ediyor

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatılan el-Faşir kentinden göç (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatılan el-Faşir kentinden göç (Arşiv – Şarku’l Avsat)
TT

Kuşatma altındaki el-Faşir, savaş ve açlıkla mücadele ediyor

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatılan el-Faşir kentinden göç (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatılan el-Faşir kentinden göç (Arşiv – Şarku’l Avsat)

Sudan'ın batısında bulunan Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'deki sivillerin durumu, gıda, su ve tıbbi tedaviye erişimin giderek zorlaşmasıyla daha da kötüleşiyor. Açlık ve devam eden çatışmalar, Nisan 2024'ten bu yana şehirde mahsur kalan on binlerce insanın kaderini tehdit ediyor. Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) her geçen gün kötüleşen insani durumun ortasında, gıda maddelerinin şehre girdiği tüm geçitleri ve yolları kapatıyor; temel gıda maddeleri ve yakıt tedarik etme girişimlerini engelliyor.

El-Faşir'deki kaynaklar, HDK’nin her gün pazarları ve hayati tesisleri ağır topçu ateşine tutması nedeniyle büyük marketlerin kapılarını kapatmasının ardından sivillerin büyük zorluklarla gıda temin ettiğini söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Siviller, mısır unu, şeker, yağ ve sabun gibi temel gıda maddelerini satın almak için meskûn mahallelerdeki küçük marketlere güveniyor” dedi.

Devam eden kuşatmanın bir sonucu olarak, bölge sakinlerinin alım gücü azaldı ve yüksek fiyatlar nedeniyle az miktarda yiyecek bile alamaz hale geldiler.

Bir bölge sakini, banka yoluyla ödeme yapıldığında fiyatların iki katına çıktığını, nakit ödeme yapıldığında ise fiyatların düştüğünü ve çok sayıda bölge sakininin yüksek fiyatlar nedeniyle el-Faşir'den kaçtığını belirtti. Birçok sebze ve meyve türü bir yılı aşkın süredir şehrin pazarlarında bulunmuyor.

Gıda kaçakçılığı

Bazı kent sakinlerine göre, el-Faşir'e mal ve eşya sokmanın tek yolu eşek ve deve gibi hayvanları kullanarak kaçakçılık yapmak, ancak bu da riskli. Çünkü HDK militanları tarafından durduruluyorlar ve çoğu zaman mallara el konuluyor.

VFGHY
Sudanlılar savaştan kaçmak için Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’in eteklerinde bulunan Ebu Şuk Mülteci Kampı’na sığınıyor. (AP)

Şehir sakinlerinin çoğunluğu, günde darı unu ve mısırdan yapılan tek bir ana öğünle yetiniyor ve ellerinde başka bir şey olmayabiliyor.

Geleneksel yeraltı kuyularından yeterli miktarda içme suyu temin edilse de, bir varilin fiyatının 8 bin Sudan cüneyhini aşması vatandaşların sıkıntılarını artırıyor.

Günde bir öğün ücretsiz yemek sağlayan aşevlerine bağımlı hale gelen ailelerin sayısı her geçen gün artıyor; bazen bu yemekler ihtiyaç sahibi ailelerin sayısına yetmiyor. El-Faşir'deki bazı vatandaşlar, kuşatma altında bulunan kentteki insani durumun özellikle çocuklar, kadınlar ve yaşlılar için ciddi bir zorluk derecesine ulaştığını, yetersiz beslenme nedeniyle zayıf vücutlarının bunu kanıtladığını bildirdi.

Yerlerinden edilen insanlar HDK ve müttefikleri tarafından öldürmeye varan ciddi ihlallere maruz kaldıkları için el-Faşir'den kaçmak da güvenli değil. Bölge sakinleri, kuşatmanın devam etmesi ve el-Faşir'e insani erişimin açılmaması halinde, sonbahar mevsimine girilmesi ve vatandaşların tarım yapamaması nedeniyle durumun daha da kötüleşeceğinden korkuyor.

Saha durumu

El-Faşir'deki geniş alanlar, son birkaç gün içinde siviller arasında onlarca ölüm ve yaralanmaya neden olan, bazıları konutları hedef alan yoğun topçu bombardımanına ve insansız hava aracı (İHA) saldırılarına tanık oluyor.

Yerel kaynaklar, ordunun geçtiğimiz aylarda HDK tarafından el-Faşir'e düzenlenen onlarca saldırıyı püskürtmeyi başardığını bildirdi. El-Faşir sakinleri, Birleşmiş Milletler (BM) ve yardım kuruluşlarının insani yardımın ihtiyaç sahibi sivillere ulaşmasına izin vermesi için HDK üzerinde daha fazla baskı kurmasını bekliyor.

Yerel bir gönüllü grubu olan el-Faşir Direniş Komiteleri Koordinasyonu, çatışmaların ortasında kalan on binlerce masum insanın çektiği acılara son vermek için orduyu şehir üzerindeki kuşatmayı kaldırmaya çağırıyor.

CDFG
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'deki Hızlı Destek Kuvvetleri mensupları (Arşiv - Telegram)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan kısa bir süre önce BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in talebi üzerine kentte bir hafta süreyle insani ateşkes yapılmasını kabul etti, ancak HDK bu konuda kendileriyle herhangi bir temas kurulmadığını belirtti.

HDK'ye göre el-Faşir kentinde şu anda siviller bulunmuyor; kentte bulunanlar ordu ve müttefik silahlı gruplara mensup savaşçılar.

Geçtiğimiz haziran ayında BM Güvenlik Konseyi, bir yıldan uzun bir süredir HDK tarafından kuşatma altında tutulan ve ordunun geniş ve yoğun nüfuslu Darfur bölgesindeki son kalesi olan el-Faşir üzerindeki kuşatmanın kaldırılması için bir karar almıştı.