Rusya’nın uzlaşı haritası Suriye’nin güneybatısındaki Kuneytra’ya doğru genişliyor

Sahamu'l-Cevlan’da uzlaşı anlaşması

Suriye'nin güneyindeki Dera'nın batısında yer alan Sahamu’l-Cevlan beldesinde görüntülenen bir Rus askeri aracı (Horan Free Media)
Suriye'nin güneyindeki Dera'nın batısında yer alan Sahamu’l-Cevlan beldesinde görüntülenen bir Rus askeri aracı (Horan Free Media)
TT

Rusya’nın uzlaşı haritası Suriye’nin güneybatısındaki Kuneytra’ya doğru genişliyor

Suriye'nin güneyindeki Dera'nın batısında yer alan Sahamu’l-Cevlan beldesinde görüntülenen bir Rus askeri aracı (Horan Free Media)
Suriye'nin güneyindeki Dera'nın batısında yer alan Sahamu’l-Cevlan beldesinde görüntülenen bir Rus askeri aracı (Horan Free Media)

Suriye rejimi güçleri, Cumartesi günü, Rus askeri polisi eşliğinde Dera’nın batı kırsalındaki Yermuk Havzası bölgesindeki Sahamu’l-Cevlan kasabasına girdiler. Bölgede Rusya'nın öne sürdüğü yeni uzlaşı anlaşmasının şartları uygulanmaya başlandı. Sahamu’l-Cevlan’daki bir okulda, bölge sakinlerinden kalmak veya gitmek isteyenler için bir merkez kuruldu. Bu gelişmeler, Yermuk Havzası bölgesinin ileri gelenleri ve Dera'nın batı kırsalındaki Merkezi Müzakere Komitesi ile Suriye rejiminin Dera'daki güvenlik komitesi ve Rus yetkililer arasında geçtiğimiz Perşembe günü varılan anlaşmanın ardından kaydedildi.
Yermuk Havzası bölgesinden kaynakların aktardıkları bilgilere göre aralarında hakların güvenlik soruşturması bulunan ve aranan sivillerin ve askerlik görevinden kaçanların da olduğu çok sayıda kişi Cumartesi günü Sahamu’l-Cevlan beldesindeki uzlaşı merkezine gitti. Merkeze giden bölge sakinlerinin bazıları hafif ve orta menzilli bireysel silahlarını teslim ettiler. Anlaşmanın Sahamu’l-Cevlan, Hayt, Celin, Muzayria ve Beyt Ara beldeslerini, ardından da Şecere köylerini (Tesil, Cemle, Nafia, Kusayr Kuya Abdeyn ve Maariye) kapsayacağı belirtildi. Anlaşma, uzlaşılara varılması ve gerekli silahların teslim edilmesinden sonraki ikinci aşamayı da kapsıyor. Bunun yanı sıra 4. Tümen dışında Suriye ordusuna bağlı güçler ve güvenlik güçlerinin Rus askeri polisi ve bölgenin ileri gelenlerinin nezaretinde bazı bölgeleri ve evleri arandıkları bildirildi.
Bu hafta sonunda tamamlanan ve uygulamaya koyulan yeni anlaşma, yakın zamanda Yermuk Havzası bölgelerine ve Dera’nın batı kırsalına giren 4.Tümen güçlerinin geri çekilmesini de içeriyor.
Dera’nın batı kırsalındaki Merkezi Müzakere Komitelerinden bir üye Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, yakın zamanda Dera'nın batı kırsalına giren 4. Tümen'in geri çekilmesi ve bölgede Suriye ordusu için takviye güçlerin getirilmesi konusunda Rus tarafı ve rejime bağlı güvenlik komitesi ile anlaşmaya varıldığını söyledi. Bu gelişmeler, Dera'nın batı kırsalındaki son bölgeler olarak kabul edilen Yermuk Havzası'ndaki bölgelerde yeni anlaşmanın tamamlanmasından sonra kaydedildi. Suriye rejiminin, 4. Tümen’in geri çekilmesi için ordu güçlerine takviye yapılmasını şart koştuğu yeni anlaşma şuan batı kırsalının tüm bölgelerinde uygulanıyor. Anlaşma, 4. Tümen'e bağlı olmayan savaştan önce kurulmuş kışla ve askeri noktaları içermiyor. Ayrıca anlaşmaya göre Dera'nın batı kırsalındaki büyük şehir ve ilçelerin giriş ve çıkışlarındaki bazı barikatlar kalacak, diğer tüm engeller ise kaldırılacak.
Kaynak, Rusya’nın önerisinin Dera’nın kuzey ve kuzeybatı kırsalına, Casim, Inhil ve Şeyh Miskin şehir ve ilçelerinin yanı sıra Dera kırsalını, Kuneytra ve Şam kırsalını birbirine bağlayan 2014-2015 yılları arasında Suriye'nin güneyindeki muhalif gruplar, Suriye rejim güçleri ve İran destekli milisler arasında birçok kez çatışmaya sahne olduğu için ‘ölüm üçgeni’ olarak bilinen Nemr, Zumreyn ve Selimeyn’e kadar uzanacağını ve yeni uzlaşı anlaşmaları yapılacağını söyledi.  
Cumartesi sabahı güvenlik güçleri ve Suriye ordusundan unsurlar, Dera kırsalında Abta ve Da’el beldelerinde, buradaki evlerde arama yapılmadan ve y Rus askeri polisi kendilerine eşlik etmeden konuşlandırıldılar. Da’el beldesi çevresinde yer alan bazı çiftlikler, bölgenin ileri gelenleri ve Suriye rejiminden memurların katılımıyla denetlendi. Abta ve Da’el beldeleri, Dera kırsalındaki güvenli alanlar arasında yer alıyor. Bu beldelerde, 2018 yılındaki uzlaşı anlaşmasından bu yana Hava Kuvvetleri İstihbaratı’na ve polis güçlerine ait birçok kontrol noktası ve karakol bulunuyor. Önceki uzlaşı anlaşmasından sonraki yıllarda bölgede, Hava Kuvvetleri İstihbarat Teşkilatı üyelerinin ve şehir polisinin hedef alındığı saldırılar ve rejime muhalif veya rejim destekçisi kişilere yönelik suikastlar düzenlendi.
Bu arada Dera el-Beled halkı, Cuma namazının ardından Dera el-Beled’in el-Abbasiye semtinde kurulan toplu taziye çadırına giderek burada son dönemde Dera el-Beled, Sed Yolu ve Dera Kampı mahallelerinde meydana gelen çatışmalar ve bombardımanlar sırasında ölenler için dua edip taziyede bulundular.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.