İsrail, Batı Şeria’da 5 Filistinliyi öldürdü

Cenin yakınlarında, Burkin’de İsrail güçleri tarfından öldürülen Usame Subh’un cenaze törenini izleyen yakınları. (AFP)
Cenin yakınlarında, Burkin’de İsrail güçleri tarfından öldürülen Usame Subh’un cenaze törenini izleyen yakınları. (AFP)
TT

İsrail, Batı Şeria’da 5 Filistinliyi öldürdü

Cenin yakınlarında, Burkin’de İsrail güçleri tarfından öldürülen Usame Subh’un cenaze törenini izleyen yakınları. (AFP)
Cenin yakınlarında, Burkin’de İsrail güçleri tarfından öldürülen Usame Subh’un cenaze törenini izleyen yakınları. (AFP)

İsrail Batı Şeria’nın farklı bölgelerinde düzenlediği operasyonlarda 5 Filistinli öldürülürken birçoğunu da tutukladı. Tel Aviv’den yapılan açıklamalar söz konusu operasyonlarla Hamas’ın Batı Şeria’da planladığı ‘düşmanca’ eylemlerin engellendiği yönünde. Operasyonlar Filistinlilerin öfkesini artırırken İsrail’e yönelik misilleme tehditlerinde bulunuldu.
İsrail Başbakanı Naftali Bennett, 5 Filistinlinin yaşamını yitirmesine de yer verdiği, Birleşmiş Milletler’e (BM) hitaben yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
“Güvenlik güçleri, yakın bir zamanda dönemde saldırılar gerçekleştirmeye hazırlanan Hamas üyelerine yönelik operasyon gerçekleştirdi. Sahadaki asker ve komutanlar kendilerinden beklendiği gibi davrandılar. Onları tamamen destekliyoruz.”
İsrail Savunma Benny Gantz da ordunun Batı Şeria’da düzenlediği operasyonla, İsrail’de Hamas’ın planladığı ‘ciddi bir terör’ saldırısının engellediğini söyledi. Gantz operasyonun sona ermesinin ardından yaptığı açıklamada, ordunun İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) ve sınır muhafızlarıyla iş birliği içerisinde ülke vatandaşlarının güvenliği ve emniyeti için terörle mücadeleye devam edeceğini bildirdi.
İsrail ordusu, Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin’de Filistinli militanları öldürmek ve tutuklamak amacıyla Batı Şeria’da geniş çaplı operasyonlarını sürdürüyor. İsrail özel birimi Duvdevan, polis, sınır muhafızları ve Şabak katılımı ile Cenin’de saldırılarına başlarken silahlı bir kişi tutuklandı. Daha sonra Cenin’in kuzeyinde yer alan Kefr Dan’a düzenlenen baskında çıkan çatışma öncesinde aranan bir kişi tutuklandı. Burkin beldesinde çıkan çatışmada da özel birimlerden bir asker ve İsrail ordusundan bir subay yaralandı.
İsrail medyası, aranan bir Filistinlinin saklandığı evin kuşatılmasının ve evden çıkmasının istenmesinin ardından ateş açıldığını aktardı.
İsrail Ordu Radyosu, aranan bir kişinin tutuklanması için Burkin beldesine gelen özel birliğin pusuya düştüğünü, iki askerin yaralanması karşısında şaşkınlık yaşandığı bildirdi. İsrail ordusu, ateşin aranan kişiler tarafından mı, bölgeden geçen bir arabadan mı yoksa pusu kurulan noktadan mı açıldığını araştırıyor. Ordu tarafından yapılan açıklamada, aranan Filistinlinin karşılıklı açılan ateş yaralandığını ve tutuklandığını kaydetti.
Burkin’e yakın bir bölgede, Filistinli silahlı unsurlar ile Duvdevan birimi üyeleri arasında başka bir çatışma daha çıktı. Çatışma sırasında daha önce serbest bırakılan tutuklu, İslami Cihad aktivisti 22 yaşındaki Usame Subh ve kimliği belirlenmeyen bir kişi yaşamını yitirdi. Savaş uçaklarının destek verdiği İsrail güçleri daha sonra Kudüs’ün kuzeybatısındaki Beyt Anan kasabasında, Hamas’a bağlı silahlı unsurların saklandığı küçük bir mağaraya saldırdı. Yaşanan çatışma ve bölgede çok sayıda patlamanın duyulmasının ardından İsrail, saldırı planlayan Hamas’a üye 3 silahlı unsurun öldürüldüğünü duyurdu.
Gazetecilere açıklama yapan İsrail Ordu Sözcüsü Ran Kochav, ordunun Batı Şeria’da Hamas hücrelerine yönelik operasyon başlattığını belirterek savaşçıların etkisiz hale getirildiğini ve çok sayıda gözaltı olduğunu aktardı.
İsrail, Hamas'ı Batı Şeria'daki gerginliği tırmandırmak için Batı Şeria’da altyapı kurmaya çalışmakla suçluyor. Knesset Dışişleri ve Güvenlik Komitesi Başkanı Ram Ben Barak, Hamas’ın Batı Şeria’da tansiyonu yükseltmeye çalıştığını söyledi.
Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada da işgal altındaki Kudüs’ün kuzeybatısında yer alan Bedu beldesinden Ahmed Zahrab, Mahmud Hamidan ve Zekeriya Bedvan’ın şehit olduğu bildirildi. Açılamada ayrıca İsrail işgal güçlerinin Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin’in Burkin beldesinde çıkan çatışmalar sırasında 22 yaşındaki Usame Subh ile cesedi İsrail tarafından alınan ve daha sonra 16 yaşındaki Yusuf Subh olduğu ortaya çıkan iki kişiyi şehit ettiği kaydedildi. Filistin Devlet Başkanlığı, İsrail işgal güçlerinin Kudüs ve Cenin’de beş vatandaşın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan saldırılarını kınadı. Başkanlık tarafından yapılan açıklamada, “İsrail’in Filistinlilere yönelik infazlarının devam etmesi daha fazla gerilime ve istikrarsızlığa yol açacaktır” ifadelerine yer verdi.
Filistinlilerin öfkesi ise dün de gün boyunca devam etti. Filistinli gruplar, hükümet, Filistin Kurtuluş Örgütü, Ulusak Konsey ve silahlı gruplar öldürülenler için yas tuttular. Hamas ve İslami Cihad, öldürülen beş Filistinli vatandaş için İsrail’e bedel ödetmekle tehdit etti.
Hamas'ın Batı Şeria sorumlusu Salih el-Aruri “Şehitlerin kanı yerde kalmayacak. Şehitlerin akan her bir damla kanının bedeli olacak” açıklamasında bulundu.
Hamas, Batı Şeria'daki Filistinlileri işgalcilere karşı direnişe hız vermeye çağırırken İslami Cihad da akıtılan bu saf ve temiz kanların boşa gitmeyeceğini vurguladı
İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi, yaşanan son gelişmelere ilişkin değerlendirme yapıldığı bir toplantı düzenledi. İsrail Ordu Sözcüsü, Batı Şeria’da yaşananlar sebebiyle Gazze Şeridi’nden roket fırlatılabileceğini belirterek ordunun Hamas üyelerinin öldürülmesi ve tutuklanması karşısında Gazze Şeridi’nden cevap verileceğine inandığını bildirdi. İsrail medyasında çıkan haberlerde de söz konusu senaryoya karşı hazırlanmak gerektiği vurgulandı.
Diğer yandan İsrailli kaynaklar, Cenin ve Kudüs’e düzenlenen operasyonlar sırasında tutuklanamayan Hamas üyelerinin Batı Şeria’da arandığı bilgisini paylaştı.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.