Suudi Arabistan Ulusal Günü… Yazılmamış sayfalar!

Üst sıra (Soldan sağa) 1-Muhammed Şeref Rıda - Abdullah eş-Şeybi  - Salih Şata  - Fuad Hamza                                                                                 Alt sıra (Soldan sağa) Ahmed Banaca    -Reşid en-Nasır  -Muhammed Abdulkadir Muğayribi - Abdulvehhab Naibulharem
Üst sıra (Soldan sağa) 1-Muhammed Şeref Rıda - Abdullah eş-Şeybi - Salih Şata - Fuad Hamza Alt sıra (Soldan sağa) Ahmed Banaca -Reşid en-Nasır -Muhammed Abdulkadir Muğayribi - Abdulvehhab Naibulharem
TT

Suudi Arabistan Ulusal Günü… Yazılmamış sayfalar!

Üst sıra (Soldan sağa) 1-Muhammed Şeref Rıda - Abdullah eş-Şeybi  - Salih Şata  - Fuad Hamza                                                                                 Alt sıra (Soldan sağa) Ahmed Banaca    -Reşid en-Nasır  -Muhammed Abdulkadir Muğayribi - Abdulvehhab Naibulharem
Üst sıra (Soldan sağa) 1-Muhammed Şeref Rıda - Abdullah eş-Şeybi - Salih Şata - Fuad Hamza Alt sıra (Soldan sağa) Ahmed Banaca -Reşid en-Nasır -Muhammed Abdulkadir Muğayribi - Abdulvehhab Naibulharem

Kral Abdulaziz, ‘Savtu’l Hicaz (Hicazın Sesi)’ gazetesinin sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Muhammed Salih Nasif’e, modern Suudi Arabistan ulusal tarihinin ‘Ülkenin Birleşmesi Bildirgesi ve Suudi Arabistan Krallığı olarak Yeniden Adlandırılması’ yönünü ayrıntılı bir şekilde belgelemek ve gerçekleri açıklığa kavuşturmak amacıyla türünün nadide örneği bir röportaj vermişti. Nasif, bu röportajı, 12 Eylül 1932 (11 Cemaziyelevvel 1351) Pazartesi günü yayınlanan 23’üncü sayıda ‘Sevgili Kral Hazretlerinin Tehlikeli Bir Konuşması’ başlığı altında yayınlamıştı. Kurucu Kral, ülkesinin birleşmesinin ilanından birkaç gün önce verdiği röportajda birçok konuya değindi:
“Yapmaya çalıştığım en önemli şey, ülkemin şehirlerinde, çöllerinde ve hatta ıssız çorak arazilerinde bile; yani her yerinde güvenliği sağlamaktır. İlk görevim, herkesi hakkıyla buluşturmak açısından ülkem ve halkıyla salih seleflerin yolunda yürümektir. Her seviyeden insan rahat ve güvenli bir şekilde yaşamalı ve bu kademeli yolu izleyerek ülkenin olanaklarını iyileştirmeye ve yönetimi için gerekli sistemleri düzenlemeye çalışmalıdır.”
Kral Abdulaziz röportajını şu ifadelerle sonlandırmıştı:
“Eğer Arapların şanı, hayrı ve birliği amaçlanan, karşılığı yalnızca Allah rızası olan bir işe çağrılırsam, âdetim olduğu üzere ben Arap ümmetinden bir fert olur (…), bu yolda mümkün olan her türlü yardımı sunarım.”

Krallığın birleştirilmesi ilanının hikayesi
Hicaz Valisi Prens Faysal bin Abdulaziz bundan 10 gün sonra, 23 Eylül 1932 Cuma günü takriben saat 09.00 sularında Mekke-i Mükerreme’deki Ecyad semtinde bulunan el-Hamidiye Sarayı’ndaki hükümet konağından Suudi Arabistan Krallığı’nın doğduğunu resmi olarak açıklamıştı. 18 Eylül 1932 (17 Cemaziyelevvel 1351) tarihli 2716 sayılı Kraliyet Kararnamesi’ni okuyan Prens Faysal, ‘Hicaz ve Necid Krallığı’ adının ‘Suudi Arabistan Krallığı’ olarak değiştirildiğini duyurmuştu. O şanlı günün anısına 101 topçu atışı yapılmıştı.
Prens Faysal, perşembe akşamı Taif’ten Mekke’ye geçmişti. Gündoğumu ile birlikte Vali Yardımcısı, Şura Meclisi Başkan Yardımcısı ve Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Abdullah bin Muhammed El-Fadl, Kral'ın Danışmanı ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Fuad Hamza da Mekke’ye ulaşmıştı. Hamza, Kral Abdulaziz Yayınları tarafından basılan hatıratında o güne dair şu ifadeleri kullanmıştı:
“22 Eylül 1932 (21 Cemaziyelevvel 1351) Perşembe günü Krallığın birleştirilmesinin açıklanması için bir tören düzenleme önerimizin Kral tarafından onaylandığı ve Kral hazretlerinin bize teşekkürlerini bildirdiği bir telgraf aldık. Yayınlanması için bir rejim formu ve ayrıca prensler tarafından yapılması gereken işler hakkında talimatlar gönderdim. Komisyonları geçiş hakkında bizzat bilgilendirdim. Tevfik’e (Yayın Sicili Başkanı Tevfik Hamza’yı kastediyor) bir not yazıp, temsilcilere (yabancı ülkelerin büyükelçilerine) gönderdim. Bu konuyu resmi olarak duyurmak için Mekke'ye gidilmesine karar verildi.”

Ummu’l Kura gazetesinde, Suudi Arabistan Krallığı’nın kuruluşunun ilanı münasebetiyle yapılan kutlamalara ilişkin yayınlanan haber.

İlanın arka planı
Ülkenin birleştirildiğinin ilanı ve bugünlerde 91’inci yıl dönümü kutlanan Suudi Arabistan Krallığı adının verilmesine ilişkin hikâyenin başlığı bu olabilir. Ancak daha fazla araştırmayı, belgelemeyi, incelemeyi ve analizi hak eden birçok ayrıntı var. Bu konunun araştırma ve diğer çalışmaların ana temaları bağlamında bile genellikle derinlemesine ve ayrıntıya girilmeden, hatta çevredeki arka planlar ve koşullar sorgulanmadan veya araştırılmadan genel bir şekilde ele alınması dikkat çekicidir. Şimdiye kadar bu konuda kapsamlı, bağımsız çalışma görmedim. Bu hikâyenin kahramanları ve olayların başrollerinin birçoğu belgelenmemekle beraber bazıları hakkındaki kaynaklar oldukça kıttır.
Bu girizgahın amacı, tarihi kaynakların izini sürerek bu hikayenin önemli yönlerini ve arka planını açıklığa kavuşturmaktır. Resmi gazeteye (Ummu’l Kura) başvuracak olursak; 23 Eylül 1932 (22 Cemaziyelevvel 1351) Cuma günü yayınlanan 406’ıncı sayısındabu ayrıntılı habere ‘Hicaz ve Necid Krallığı’nın Suudi Arabistan Krallığı’na Dönüşümü’ ana manşeti ile yer verildi. Haberin içeriğinde Abdullah el-Fadl’ın evinde önemli isimler tarafından yapılan birkaç toplantıya değinildi. Haberde söz konusu toplantılarda Kral Abdulaziz’e aşağıdaki konuların onaylanmasını talep eden bir dilekçe sunma konusunda anlaştıkları aktarıldı:
1-Ülkenin isminin Suudi Arabistan Krallığı’na dönüştürülmesi
2-Bir yönetim ve tahtı miras bırakma sisteminin yürürlüğe girmesi
Söz konusu isimler, halk desteğini harekete geçirmek için bu fikri Hicaz Krallığı’nın tüm şehirlerinde yaydılar. Önerinin desteklendiği yüzlerce telgraf toplanarak Kral Abdulaziz’e sunuldu. Kral, bu öneriye onay verdi.
Kanaatimce yerel, bölgesel ve uluslararası olarak öncelikle tarihi arka plan ve çevredeki koşullara, ayrıca bu ilanın öncesinde ve eşzamanlı olarak meydana gelen olaylara bakmak gerekir. Buna ek olarak Kurucu Kral’ın Hicaz'a girmesinden bu yana yasal ve anayasal yönlerle olan ilişkileri, Hicaz ve Necid Krallığı’nda rejimin istikrarını sağlayan ve ülkenin birliğinin ilanının yolunu açan entegre örgütsel gelişmelerin, aşağıdaki sıraya göre dikkatle ele alınması gerekiyor:
1-1924 (1343) yılı ortalarında gerçekleştirilen ve Şeyh Abdulkadir eş-Seybi’nin başkanlık ettiği ‘Birinci Ulusal Şura Konseyi’nin seçimi.
2- 1925 (1344) yılının başında gerçekleştirilen ve Muhammed el-Merzuki’nin başkanlık ettiği ‘İkinci Ulusal Şura Konseyi’nin seçimi.
3-1925 (1344) yılının başında Yargı Başkanlığı’nın kurulması.
4-1926(1345) yılının ortalarında Prens (Kral) Faysal’ın Hicaz Valisi olarak atanıp, kendine yardımcı olacak bir danışma meclisi kurması.
5-1926 (1345) yılının ortalarında Abdulkadir eş-Şeybi başkanlığında, ‘Anayasa Oluşturma Komitesi’ olarak görev yapan ‘Kurucu Danışma Komisyonu’nun seçilmesi.
6-1926 (1345) yılının sonlarında eş-Şerif Şeref Adnan başkanlığında ‘Danışma Şura Konseyi’ kurulması.
7-1926 (1345) yılının başlarında, devletin idari ve siyasi örgütsel entegrasyonunun anayasal temeli ve başlangıcı kabul edilen ‘Hicaz Krallığı için Temel Talimatları’nın yayımlanması.
8- 1926 (1345) yılında Hicaz Valisi başkanlığında Genel Şura Meclisi’nin kurulması.
9-1927 (1346) yılının başlarında çıktıları ilk idari reform programı sayılan ‘Teftiş ve Islah Komisyonu’nun oluşturulması.
10- 1927 (1346) yılının başlarında Başsavcı başkanlığında Şura Konseyi sisteminin yayınlanması ve yeniden kurulması
11- Özel görevlere sahip komite ve organların kurulması yoluyla devlet kurum ve yapılarının yeniden yapılandırılması sürecini sürdürmek için birçok müdürlük ve bakanlığın kurulması, hükümetin çalışmalarının düzenli ve yasal yapısını belirleyen onlarca yönetmelik ve mevzuatın çıkarılması ve üç merciin (adli, teşkilat ve yürütme) inşasının tamamlanması.
12- 1931 (1350) yılı ortalarında Temsilciler Meclisi’nin kurulması.
1932 (1351) yılında ülkenin birleştiğinin ilanı ve adının Suudi Arabistan Krallığı olarak değiştirilmesine kadar devletin inşasında çok önemli birçok başlık olduğu söylenebilir. Bunlar özenle planlandı. Fuad Hamza'nın ‘sistem’ olarak tanımladığı belgeyi veya fikri imzalayanlar özenle seçildiler.

Ummu’l Kura gazetesinin ülkenin birleştirilmesi ve isminin Suudi Arabistan Krallığı olarak değiştirilmesinin ilanı hakkındaki haberi
İlanın arkasındaki isimler
‘Önerilen Sistem’ belgesini imzalayan isimleri doğru bir şekilde belirtmeyi önemli buluyorum.  Ummu’l Kura gazetesi söz konusu kişilerden bazılarının isimlerini yayınlamıştı. Bunlar, diğer bazı önemli şahsiyetlerin isimleri ile benzerlik gösteriyor. Örneğin Abdullah el-Fadl gibi. Hepsi o dönemde önde gelen siyasi, idari ve ekonomik figürler arasındaydı. Ancak dikkat çekici olan, eğitim düzeyleri ve geçmişlerinin ve uzmanlıklarının çeşitliliğidir. (Şeriat, yönetim, hukuk, ticaret, düzenlemeler ve anayasalar, finans, ekonomi, eğitim, güvenlik, siyaset ve uluslararası ilişkiler, gazetecilik ve medya).
İlerlemelerini takip etmeye ve çalışma hayatlarının bazı yönlerini ve sahip oldukları pozisyonları belgelemeye özen gösterdim. Bu, söz konusu görevi üstlenmeyi seçme nedenlerini ve her birinin sahip olduğu deneyimlerin kalitesini açıklıyor. Bu isimler söyle sıralanıyor:
1-Fuad Hamza: Tam adı Profesör Fuad (Bey) bin Emin bin Ali Hamza’dır. Lübnan’da eğitim gören Fuad Hamza, Daru’l Muallimin’den mezun oldu, ardından Beyrut’taki Amerikan Üniversitesi’nde eğitim görevlisi olarak çalıştı. Daha sonra hukuk diploması alan Hamza ileri seviyede İngilizce ve Fransızca biliyordu. Hicaz’ın ilhakından sonra Kral Abdulaziz’in hizmetine girdi. Çeşitli mevkilerde görev aldı. Dışişleri Müdür Yardımcısı, Teftiş ve Reform Komisyonu, Yönerge ve Yönetmelik Çıkarma Komisyonu Üyesi ve Başsavcıya Yardımcı Yürütme Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Ayrıca Kraliyet Mahkemesi’nin siyasi kanadında danışman olarak çalıştı. Dışişleri Bakanlığı'nın kuruluşundan sonraki ilk müsteşarı ve Temsilciler Meclisi üyesi oldu. Fransa ve ardından Türkiye'ye Olağanüstü Tam Yetkili Bakan (Büyükelçi) olarak atandı. Daha sonra Maliye Bakanlığı'nda inşaat ve şehir işleri ile yatırım şirketlerinden sorumlu Devlet Bakanı olarak görevlendirildi. Çeşitli heyet ve komitelerin başkanlığına ve üyeliklerine seçilmiş ve çeşitli görevlere atandı.
2-Salih Şata: Tam adı Salih bin Ebubekir bin Muhammed Şata. Ailesi ve Hicaz’da bulunan önde gelen alimler tarafından yetiştirildi. Mescid-i Haram’da ders verme icazeti kazandı. Suudi döneminin oluşumundan sonra Eğitim Müdürlüğü yapan ilk kişi oldu. Hicaz'da Vali Yardımcılığı görevine getirildi. Danışma kurucu organına üye olarak seçildi. Teftiş ve Reform Komisyonu üyeliğine atandı. Şura Meclisi üyesi olan Şata, Temsilciler Meclisi üyesi seçildi. Daha sonra Şura Meclisi Başkan Yardımcısı olarak görevlendirildi.
3-Abdullah eş-Şeybi: Şeyh Abdullah bin Abdulkadir bin Ali eş-Şeybi (Suudi döneminde Beytullah’ın ikinci büyük koruyucusuydu). Zamanının alimleri tarafından Mescid-i Haram’da eğitildi. Emr-i bi’l Maruf ve Nehyi ani’l Münker Komisyonu’na başkanlık etti. Genel Şura Konseyi üyesi olarak atandı. İki Mescid-i Haram Vakfı Cemiyeti Başkanlığı ve Acil Tıp Kurumu Başkanlığı görevlerini üstlendi. Şura Konseyi üyesi olarak atanan Şeybi, Konsey’in İkinci Başkan Yardımcısı oldu.
4-Muhammed Şeref Rıda: Tam adı eş-Şerif Muhammed Şeref bin Rıda bin Mansur Al Yahya. O zamanlar soyluların oğullarının adeti olduğu üzere özel profesörler tarafından eğitildi. Daha sonra Mescid-i Haram’daki bazı alimlerden eğitim aldı. Haşimi döneminde birçok görevde bulundu. Kral Abdulaziz’in Hicaz’a girişinden sonra kamu maliyesinin yönetimini (daha sonra Maliye Bakanlığı) devralan ilk kişi oldu. Genel Şura Konseyi üyesi olarak atandı. Şura Konseyi üyesi olarak seçilen Rıda, Konsey’in İkinci Başkan Yardımcısı oldu. Kral Danışmanı olarak atanan Şeref Rıda daha sonra Temsilciler Meclisi Üyesi olarak görevlendirildi.
5- Abdulvehhab Naibulharem: Tam adı Abdulvehhab bin Ahmed bin Abdulvehhab Naibulharem. Zamanının alimlerinden dersler alan Naiubulharem daha sonra kendisi Mescid-i Haram’da ders verdi. Türkiye’ye giderek hukuk eğitimi aldı. İleri seviyede Türkçe bilen Naibulharem, Suudi yönetimine ilhak edildikten sonra Hicaz'a döndü. Kral Abdulaziz tarafından Asir’deki mali işleri düzenlemekle görevlendirildi. Suudi döneminde Mekke'deki ilk belediye meclisinin başkanı seçildi. Mekke-i Mükerreme'deki belediye dairesine başkanlık etti. Şura Meclisi üyesi olarak atanması için bir kararname çıkarıldı. Ardından Mekke-i Mükerreme'deki vakıfların yönetimini devraldı.
6- İbrahim el-Fadl: Tam adı Şeyh İbrahim bin Abdurrahman bin Abdullah el-Fadl’dır. Uneyze’deki okullarda döneminin alimlerinden dersler alan el-Fadl daha sonra eğitimine Hindistan'da devam etti. İngilizce ve Urduca’yı çok iyi biliyordu. Hindistan’da Al Fadl (Kral Abdulaziz Temsilcileri) ajansında çalıştı. Hicaz’a dönen İbrahim el-Fadl, Finans Kurumu’nun yanı sıra birçok mevkide görev aldı. Hicaz Valisi’nin ikici yardımcısı olarak görev yapan el-Fadl, Temsilciler Meclisi Başkanlığı, Temsilciler Meclisi Üyeliği, Şura Konseyi Üyeliği görevlerinde bulundu. Çok sayıda komitenin üyesi olmasının yanı sıra birçok teftiş görevinde de bulundu.
7-Muhammed Abdulkadir Muğayribi: Tam adı Şeyh Muhammed bin Abdulkadir Muğayribi Fetih. İstanbul'daki Amerikan Üniversitesi'nden Ekonomi ve Siyaset Bilimi alanında lisans derecesinde mezun oldu. Lozan Üniversitesi'nden Uluslararası Hukuk ve Siyaset eğitimi aldı. İyi derecede İngilizce, Türkçe, İtalyanca, Almanca ve Fransızca biliyordu. Prens Hail Suud bin Abdulaziz er-Reşid’in danışmanı olarak görev yaptı. Hicaz'daki durumun istikrarsızlığı nedeniyle birçok ülkeye seyahat etti. Kral Abdulaziz, Hicaz'ın ilhakından sonra kendisini çağırarak İslam Konferansı organizasyonuna katılmasını istedi. Konferansta Kral Abdulaziz'i temsil eden heyetin üyeliğine seçildi. Şura Meclisi üyesi olarak atandı. Ayrıca Maarif Şurası, Haremeyn-i Şerifeyn Vakfı Komisyonu ve Para Kontrol Makamı gibi birçok kurulun ve komisyonların üyeliklerinde görev aldı.
8-Reşid en-Nasır: Tam adı Şeyh Reşid (Paşa) bin Nasır bin Reşid bin Leyla. Hail’de dönemindeki birçok alimde eğitim aldı. İleri düzeyde Türkçe bilen Nasır birçok görevde bulundu. Al Reşid Emirliği döneminde Hail’de görev yaptı. İstanbul’a temsilci olarak atandı. Kral Abdulaziz döneminde birçok görev verilen Nasır, Ulusal Konferans üyeliğine seçildi. Daha sonra Şura Konseyi üyesi olarak atandı. Ardından Irak Başkonsolosu ve Maslahatgüzar olarak atanması emri verildi. Ardından da Kral Abdulaziz’in Suriye Başkonsolosu olarak atandı.
9-Ahmed Banaca: Tam adı Şeyh Ahmed (Efendi) bin Abdurrahman bin Yusuf Banaca. Cidde'deki er-Reşide Okulu'nda eğitim gördü. Eğitimine daha sonra zamanının alimlerinin elinde devam etti. Türkçe ve İngilizce biliyordu. Mekke’de Belediye Saymanı olarak görev yaptı. Haşimi döneminde Maliye Bakanlığını devraldı. Mekke’de Darphane'nin kurulmasında ve çalışmalarını denetlemesinde büyük rol oynadı. Kral Abdulaziz'in himayesine girdi ve resmi çevrelere yakın kaldı. Ancak kaynaklarda, onun Suudi döneminde ticari ve ekonomik konularla ilgili bazı komitelerdeki üyeliği dışında herhangi bir hükümet görevinde bulunduğu bulunmuyor.
10- Abdullah el-Fadl: Tam adı Şeyh Abdullah bin Muhammed bin Abdullah es- Salih el-Fadl. Uneyze’de eğitim alan Fadl daha sonra Hindistan’a taşındı. Hindistan’da Al Fadl (Kral Abdulaziz Temsilcileri) ajansında çalıştı. Siyasi ufku o sırada İngiliz etkisi altında bulunan Bombay’da açıldı. İleri düzeyde Urduca ve İngilizce biliyordu. Erken dönemde Kral Abdulaziz’in hizmetine giren el-Fadl, Aden’de temsilcisi oldu. Birçok görevde bulunan el-Fadl, çok sayıda delegasyon ve komiteye başkanlık etti. Kraliyet Mahkemesi'nde Daimi Komite üyesi olarak atandı. Prens (Kral) Faysal'ın en önemli yardımcılarından biri olarak kabul edilen el-Fadl, Hicaz'da vali yardımcılığı görevinde bulundu. Ayrıca Şura Meclisi Birinci Başkan Vekili ve Temsilciler Meclisi Başkan Vekili olarak görev yaptı.
11-Halid el-Karkanni: Tam adı Şeyh Halid (Ebu’l Valid) bin Ahmed bin iyad Al Hud el-Karkani. Nesebi Tunus’taki Karkanne Adası’na dayanıyor. Kral Abdulaziz ona Ebu Velid künyesini verdi. Eğitimini Trablus’un batısında alan Karkanni’de aldı. Er- Reşide Okulu’ndan mezun oldu. Fransızca, İtalyanca ve Türkçe dillerine hakimdi. Sömürgecilik karşıtı hareketlere katılan Karkanni, Hicaz’a giderek ticaretle uğraştı. Daha sonra Kral Abdulaziz’in hizmetine girdi. Hicaz Valisi Başyardımcısı olarak atandı. Ayrıca Kraliyet Mahkemesi'ne danışman olarak görevlendirildi. Birçok delegasyona başkanlık etti. Bunun yanı sıra kendisine çok sayıda teftiş görevi verildi. Kral Abdulaziz'in Almanya'daki özel elçisiydi. Alman lider Hitler ile görüştü.
12- Muhammed Şeref Adnan: Tam adı eş-Şerif Muhammed Şeref (Paşa) bin Ahmed Adnan bin Abdulmuttalib Al Galip. İlk eğitimini birçok özel öğretmenden aldı. Ardından zamanının alimlerinden dersler gören Adnan daha sonra Hicaz’dan ayrılarak eğitimine Mısır ve Türkiye’de devam etti. Kaynaklar onun birkaç dili akıcı şekilde konuşabildiğini gösteriyor. Kral Abdulaziz Mekke’ye girer girmez geri döndü. Adnan, Hicaz Valisi’nin danışmanlığı, Ulusal Şura Konseyi üyeliği, Danışma Kurucu Meclis üyeliği gibi birçok görevde yer aldı. Ayrıca onu Danışma Şura Konseyi Başkanı olarak atayan bir kararname yayınlandı. Daha sonra Hicaz Valisi başkanlığında oluşturulan Genel Danışma Meclisi üyeliğine atandı. Teftiş ve Reform Komisyonu üyesi oldu. Hicaz Valisi adına Şura Konseyi oturumlarına başkanlık etti.
13-Hamid Ruveyhi: Tam adı Şeyh Hamid bin Ahmed emin Ruveyhi. Cidde’de eğitim gören Ruveyhi noter olarak görev alana dek birçok işte çalıştı. Daha sonra Kral’ın vekili olarak Hicaz Valiliği’ne atandı.  Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nda çeşitli görevlerde bulundu. Devlet dairelerinin işlerine bakmak ve yapılanları incelemek amacıyla, Araştırma ve Denetim Komitesi'ni oluşturmak için yayınlanan kararnamenin ardından söz konusu komitenin üyesi oldu. Ayrıca Teşvik ve Disiplin Kurulu üyeliğine seçildi.
14-Hüseyin Baselame: Tam adı Şeyh Hüseyin Abdullah bin Muhammed Baselame. İlk eğitimini Mekke'de aldı. Ardından Taif'teki Reşidiye Okulu'nda eğitim gördü. Eğitimini Mekke ve Taif'te devrinin alimlerinin elinde sürdürdü. Daha sonra eğitimine devam etmek üzere Suriye ve Mısır’a seyahat etti. Haşimi döneminde öğretmenlik yaptı ve ardından Senato Sekreteri olarak çalıştı. En önemli bilim adamlarından, yazarlardan ve tarihçilerden biri olarak biliniyor. Kral Abdulaziz’in Hicaz'a gelişinden sonra idari alanda sorumluluklar ve resmi görevler üstlendi. Danışma Kurucu Meclisi üyeliğine seçildi. Daha sonra Genel Şura Konseyi'nin üyesi oldu. Hac Konseyi üyeliğine seçilen Baselame, Şura Konseyi üyesi olarak atandı.
15- Muhammed Salih Nasif: Tam adı Şeyh Muhammed Salih bin Hasan Nasif. Eğitimini Cidde’de aldı. Dönemin alimleri tarafından eğitilen Nasif, derslerine kendi çabalarıyla devam etti. Cidde'nin ileri gelenlerinden ve Cidde'nin İslam bilimini yaymakla ilgilenen en eski ailelerden olan Nasif ailesinin önde gelenlerinden biri olarak kabul edilir. Aynı zamanda matbaanın öncülerinden olan Kurucu Kralla da ilişkilendirilir. ‘Hicaz Post’ gazetesini, ardından ‘Hicaz’ın Sesi’ gazetesini ve Mekke'de Selefi Kütüphane ve Matbaası’nı kurdu. Cidde Belediye Başkanlığı’nı üstlendi. Haşimi Merkez Bankası'nın kuruluşuna katıldı. Suudi döneminde, Cidde Vakıflar Başkanlığı’nı üstlendi. El-Ahsa Finans Direktörü, Cazan Finans ve Gümrük Müdürü olarak atandı. Ayrıca Şura Konseyi üyesi olarak görevlendirildi.
16-Abdulvehhab Attar: Tam adı Şeyh Abdulvehhab bin Ahmed bin Abdulvehhab Attar. Mekke’deki okullarda eğitim alan Attar, eğitimine Mescid-i Haram’daki birçok alimin elinde devam etti. Haşimi döneminde birçok görevde bulundu. Bunlar arasında Emlak Konseyi Başkanlığı ve Senato üyeliği de vardı. Mekke’nin önde gelen isimlerinden ve tüccarlarından biri olarak kabul edilir. Siyasi şartlar nedeniyle Hicaz'dan ayrıldı. Daha sonra Kral Abdulaziz'in girişinden sonra geri döndü. Genel Şura Konseyi üyesi oldu. Ardından Şura Konseyi’ne üye olarak atandı. Çeşitli dernek ve komitelere üye oldu. Acil Tıp Kurumu, Haremeyn-i Şerifeyn Vakfiyesi Derneği ve Kiralama Komitesi bunlardan birkaçıydı.
17-Mehdi el-Kaleli: Tam adı Profesör Mehdi (Bey) bin Kadri bin Salih Kaleci ya da Kaleli. Soyadının tarihi Halep Kalesi’ne dayanıyordu. Kral Abdulaziz ona, ‘muslih (reformcu)’ lakabını verdi. Reformcu Mehdi Bey olarak tanınırdı. Irak'ta eğitim gördü. Daha sonra Osmanlı ordusuna katıldı. Medine’ye gönderildi. Haşimi döneminde polis olarak görev yaptı. Suudi hükümetine katıldıktan sonra Medine'deki polis bölümünü denetlemekle görevlendirildi. Daha sonra Mekke’ye taşındı. Ardından da Genel Güvenlik Müdürlüğü’ne dönüştürülecek olan Emniyet Genel Müdürlüğü'nün kurulmasına ve müdür olarak Mehdi Bey'in atanmasına karar verildi. Görev yaptığı dönemde Mekke'de Polis Okulu (Kral Fahd Güvenlik Koleji) kuruldu. Yetimler ve yoksullar için mektepler, hasta ve yaşlılar için yuvalar oluşturdu.
Yukarıda verilen bilgilerden söz konusu isimlerin farklı geçmişlere ve deneyimlere sahip ‘devlet adamları’ olduğu açıktır. Görüşmeleri, buğun Taf’in es-Selame semtinde yer alan, resmi olarak Hicaz Valisi Başyardımcısı ve Başbakan Yardımcısı (Temsilciler Meclisi) Abdullah bin Muhammed el-Fadl'ın evinde gerçekleşiyordu. Kral'a sunulan ‘Önerilen Sistem’ adındaki resmi belgeyi imzaladılar. Halkın desteğini aldılar. Bu, Kral Abdulaziz'in halkın katılımına olan ilgisinden kaynaklanıyordu. Bunun birçok kanıtı da vardı. Belirli şehirlerin sakinlerinden, önde gelen isimlerinden ve hatta yetkililerden gelen telgraflara gelince; bunlar ‘Önerilen Sistemi’ destekler nitelikteydi.
Bu konunun daha fazla araştırma ve inceleme gerektiren başka yönleri de var. Örneğin birleşmenin ilanından önce atılan ve yolu açan adımlar, Kral Abdulaziz’i bu kararı almaya sevk eden sebepler, ilanın zamanlaması ve kamuoyunun kararla etkileşimi gibi... Bu konunun hak ettiği bir şekilde araştırılması için üniversitelerin tarih bölümlerine başvuruda bulunuyorum.



Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu: Gerilimi azaltma çabalarını ihlal eden askeri hareketlerle mücadele edeceğiz

Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Turki el-Maliki (SPA)
Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Turki el-Maliki (SPA)
TT

Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu: Gerilimi azaltma çabalarını ihlal eden askeri hareketlerle mücadele edeceğiz

Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Turki el-Maliki (SPA)
Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Turki el-Maliki (SPA)

Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Türki el-Maliki, "Bu çabalara aykırı herhangi bir askeri hareket, sivillerin can güvenliğini korumak ve Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri'nin çabalarının başarısını sağlamak için doğrudan ele alınacaktır" açıklamasını yaptı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre bu açıklama, Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi'nin, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı silahlı unsurlar tarafından sivillere karşı işlenen ağır ve korkunç insan hakları ihlalleri nedeniyle Hadramut Valiliği'ndeki sivilleri korumak için acil önlemler alınması talebine yanıt olarak yapıldı. Ayrıca, Suudi Arabistan Krallığı ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin gerilimi azaltmak, "Geçiş" güçlerini geri çekmek, kampları Vatan Kalkanı güçlerine teslim etmek ve yerel yönetimin sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamak için gösterdiği yorulmak bilmeyen ve ortak çabalarının bir devamı niteliğindedir.

Tümgeneral el-Maliki, Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'nın meşru Yemen hükümetine olan sürekli ve sarsılmaz desteğini vurgulayarak, herkesi ulusal sorumluluk üstlenmeye, itidal göstermeye, güvenlik ve istikrarı korumak için barışçıl çözümlere yönelik çabalara karşılık vermeye çağırdı.


Suudi Arabistan'ın Hadramut'ta uyarı amaçlı saldırısı... Güney Geçiş Konseyi "koordinasyona açık"

Husiler, meşru hükümetin bileşenleri arasındaki farklılıkları kullanarak Yemen hükümetini pusuya düşürüyor (EPA)
Husiler, meşru hükümetin bileşenleri arasındaki farklılıkları kullanarak Yemen hükümetini pusuya düşürüyor (EPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Hadramut'ta uyarı amaçlı saldırısı... Güney Geçiş Konseyi "koordinasyona açık"

Husiler, meşru hükümetin bileşenleri arasındaki farklılıkları kullanarak Yemen hükümetini pusuya düşürüyor (EPA)
Husiler, meşru hükümetin bileşenleri arasındaki farklılıkları kullanarak Yemen hükümetini pusuya düşürüyor (EPA)

Şarku'l Avsat'a konuşan bilgilendirilmiş kaynaklara göre, Riyad dün Hadramaut vilayetinin Gayl Bin Yemin ilçesine bağlı Vadi Bereh'te Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlere karşı uyarı hava saldırısı düzenleyerek, Yemen'in doğusundaki konumunu yeniden teyit etti.

Kaynaklar, saldırının, yeni gerçekliklerin zorla dayatılmasının veya doğu vilayetlerindeki güvenliği yöneten kurumsal çerçevelerin atlanmasının hoş görülmeyeceği mesajını vermek amacıyla yapıldığını ve daha fazla gerilimin daha da sert önlemlerle karşılanacağı uyarısında bulunulduğunu açıkladı.

Güney Geçiş Konseyi ise dün yaptığı açıklamada, hava saldırısını barışa hizmet etmeyen "sürpriz bir bombalama" olarak değerlendirerek, Suudi Arabistan ile her türlü koordinasyon ve düzenlemeye açık olduğunu belirtti.

Şarku'l Avsat'a konuşan gözlemciler, Suudi Arabistan'ın, gerginliğin sona ermesine, Güney Geçiş Konseyi güçlerinin geri çekilmesine, Hadramut ve el-Mahra vilayetlerindeki kampların ve güvenlik sorumluluklarının Güney Kalkanı güçlerine ve yerel yetkililere devredilmesine ve güç kullanılmadan istişare ve diyaloğun başlatılmasına katkıda bulunacaksa, koordinasyon ve düzenlemeleri memnuniyetle karşıladığını belirtti.

Kaynaklara göre gelecekteki herhangi bir çözüm, Yemen birliğini korumak amacıyla durumun gerginlik öncesi haline geri döndürülmesine dayanacağını gösteriyor.


Suudi Arabistan Savunma Bakanı: Güney Geçiş Konseyi'nin Hadramut ve el-Mahra'daki kamplardan güçlerini çekmesinin zamanı geldi

Prens Halid bin Salman, Suudi Arabistan Savunma Bakanı (Şarku’l Avsat)
Prens Halid bin Salman, Suudi Arabistan Savunma Bakanı (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Savunma Bakanı: Güney Geçiş Konseyi'nin Hadramut ve el-Mahra'daki kamplardan güçlerini çekmesinin zamanı geldi

Prens Halid bin Salman, Suudi Arabistan Savunma Bakanı (Şarku’l Avsat)
Prens Halid bin Salman, Suudi Arabistan Savunma Bakanı (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Salman, “Bu hassas aşamada Güney Geçiş Konseyi'nin, Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri arabuluculuk çabalarına yanıt vererek, gerilimi sona erdirmek, Hadramut ve el-Mahra vilayetlerindeki kamplardan güçlerini çekmek ve bu bölgeleri barışçıl bir şekilde Vatan Kalkanı güçlerine ve yerel yönetime teslim etmek suretiyle, akıl, bilgelik, kamu yararı ve birliğe öncelik vermesinin zamanı gelmiştir” dedi.

Suudi Arabistan Savunma Bakanı bugün “X” platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada “Meşru Yemen hükümetinin talebine yanıt olarak, Krallık, Yemen devletinin tüm toprakları üzerindeki kontrolünü yeniden sağlamak amacıyla, (Kararlı Fırtına ve Umudu Yeniden Canlandırma) Operasyonları çerçevesinde büyük çabalar sarf ederek meşru hükümeti desteklemek için kardeş ülkeleri bir araya getirdi ve güney vilayetlerinin kurtarılması bu hedefe ulaşmada çok önemli bir rol oynadı” ifadelerini kullandı.

Prens Halid bin Salman şöyle devam etti: “Krallık, güney sorununu göz ardı edilemeyecek, bireylere indirgenemeyecek veya özüne ve geleceğine hizmet etmeyen çatışmalarda kullanılamayacak adil bir siyasi mesele olarak ele almıştır. Krallık, Yemen'de kapsamlı siyasi çözüm için net bir yol belirlemek amacıyla Riyad Konferansı'nda tüm Yemenli bileşenleri bir araya getirmiş ve güney sorununu da ele almıştır. Riyad Anlaşması ayrıca güneylilerin iktidarda yer almasını garanti altına almış ve herkesin üzerinde anlaştığı, güç kullanılmadan diyalog yoluyla adil bir çözüme giden yolu açmıştır.”

Şöyle açıkladı: “Krallık, güneylilerin devlet kurumlarında aktif bir varlığa sahip olmalarını sağlayan ve dışlama veya zorla oldubitti dayatma yerine ortaklık ilkesini tesis eden iktidarın devredilmesi kararını memnuniyetle karşıladı. Krallık, kardeş Yemen halkının çektiği acıları hafifletmeye katkıda bulunan, dayanıklılığı güçlendirmeye ve çeşitli ekonomik koşullarla başa çıkmaya yardımcı olan ekonomik destek, projeler, kalkınma ve insani yardım girişimleri sağladı.”

Prens Halid bin Salman şunları hatırlattı: “Krallık ve koalisyondaki kardeşleri, Aden'i ve diğer Yemen vilayetlerini özgürleştirmek için Yemenli kardeşleriyle birlikte oğullarını ve yeteneklerini feda ettiler. Krallığın sürekli kaygısı, bu fedakarlıkların yeni çatışmalara giriş noktası olmaması, toprakların ve devletin yeniden inşası için olması, tüm Yemenliler için güvenliğin korunması ve bu fedakarlıkların dar çıkarlar elde etmek için istismar edilmemesiydi. Aralık 2025 başından bu yana Hadramut ve el-Mahra vilayetlerinde yaşanan talihsiz olaylar, düşman karşısında saflarda bölünmeye yol açarak, oğullarımızın ve Yemenli kardeşlerimizin fedakarlıklarını boşa harcadı ve haklı güney davasına zarar verdi.”

Suudi Arabistan Savunma Bakanı sözlerine şöyle devam etti: “Güneydeki birçok unsur, lider ve şahsiyet, Hadramut ve el-Mahra vilayetlerindeki gerginliğin sona erdirilmesi, toplumsal barışın yeniden sağlanması, güvenli güney vilayetlerinin anlamsız çatışmalara sürüklenmesinin önlenmesi ve Yemen'in şu anda karşı karşıya olduğu büyük zorlukların farkına varılması ve Yemen'de ve bölgede hedeflerine ulaşmak için fırsat kollayanlara fırsat verilmemesi konusunda bilinçli ve akıllıca bir rol sergiledi.”

Prens Halid bin Salman sözlerini şöyle tamamladı: “Bu açıdan bakıldığında, Krallık, güney sorununun kapsamlı bir siyasi çözümde yer alacağını, unutulmayacağını veya önemsizleştirilmeyeceğini teyit etmektedir. Bu sorun, uzlaşma yoluyla, taahhütlerin yerine getirilmesiyle ve Yemen halkının tamamı arasında güven inşa edilerek çözülmelidir; yalnızca tüm halkın düşmanına hizmet eden maceralarla değil.”

Bugün erken saatlerde, “Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu” güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Türki el-Maliki, Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi'nin Hadramut Valiliği'ndeki sivillerin korunması için acil önlemler alınması talebine yanıt olarak, “bu çabaları ihlal eden her türlü askeri hareketle, sivillerin hayatını korumak ve Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri çabalarının başarısını sağlamak amacıyla, doğrudan ve yerinde müdahale edileceğini” ifade etti.