Wall Street Journal: ABD, Afganistan operasyonları için Rusya'dan üs talep etti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Wall Street Journal: ABD, Afganistan operasyonları için Rusya'dan üs talep etti

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley'nin geçen hafta Rusya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Valery Gerasimov ile yaptığı görüşmede, ABD'nin Afganistan'daki operasyonlarda sınıra yakın Rus üslerini kullanma talebini ilettiği iddia edildi.
ABD, Afganistan'dan çekildikten sonra, bu ülkedeki terörle mücadele operasyonları için başta Pakistan olmak üzere Afganistan'a komşu birçok ülkeden üs talebinde bulundu ancak henüz bölgede üslerini kullandıracak bir ülke bulamadı.
ABD Genelkurmay Başkanlığı, Orgeneral Milley'nin Rus mevkidaşı Gerasimov ile Helsinki'de görüştüğünü ve başta Afganistan'dan çekilme süreci olmak üzere birçok konuyu ele aldığını açıklamıştı.
Görüşmenin açıklamada yer almayan detayı, Milley ile ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Senato Silahlı Hizmetler Komitesinde ifade vermesinden hemen önce Wall Street Journal gazetesine sızdırıldı.

Fikri Putin ortaya atmıştı
İsminin açıklanmasını istemeyen bazı ABD'li yetkililer gazeteye yaptığı açıklamada, Orgeneral Milley'nin Helsinki'de Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyinin üs talebini Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e iletmek üzere Orgeneral Gerasimov'a aktardığını ileri sürdü.
Yetkililer, Gerasimov'un bu konuda herhangi bir söz vermediğine dikkati çekerken, Putin'in 16 Haziran'da ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesi sırasında Amerikan askerlerine Rus üslerinde ev sahipliği yapabilecekleri fikrini ortaya attığını ve Milley'nin teklifinin de bu görüşmeye dayandığını iddia etti.
ABD Genelkurmay Başkanlığı ve Savunma Bakanlığı konuya ilişkin henüz resmi açıklama yapmadı.
Yasalara göre, ABD'nin Rusya ile askeri iş birliği yapması yasak.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP