Dubai hükümeti çalışanlara Expo 2020 Fuarını ziyaret etmeleri için 6 gün izin verdi

Şeyh Muhammed bin Rashid el-Mektum, "Expo 2020 Dubai" ziyareti sırasında (WAM)
Şeyh Muhammed bin Rashid el-Mektum, "Expo 2020 Dubai" ziyareti sırasında (WAM)
TT

Dubai hükümeti çalışanlara Expo 2020 Fuarını ziyaret etmeleri için 6 gün izin verdi

Şeyh Muhammed bin Rashid el-Mektum, "Expo 2020 Dubai" ziyareti sırasında (WAM)
Şeyh Muhammed bin Rashid el-Mektum, "Expo 2020 Dubai" ziyareti sırasında (WAM)

Dubai hükümeti dün yaptığı açıklamada çalışanlara, kendileri ve aileleri ile birlikte Expo 2020 Dubai'yi ziyaret etmeleri ve 192 ülkeden katılımla ilk kez sunulan küresel ve kültürler yenilikler hakkında bilgi edinmelerini sağlamak için ücretli 6 günlük istisnai bir izin verdiğini duyurdu.
Hükümet, Dubai Veliaht Prensi ve Yürütme Konseyi Başkanı Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum’un verdiği iznin 1 Ekim'den Mart 2022 sonuna kadar devam eden fuar döneminde kullanılacağını açıkladı. Fuar çalışanların ve ailelerinin tek bir yerde dünyayı gezmelerini ve insanların geleceğe hazırlamakta oldukları çözümler ve icatlar hakkında bilgi edinmelerini ve katılımcı ülkelerin sunacağı yenilikler ve fikirler, ziyaretçilere ve takipçilere kendi yeteneklerini geliştirmede, profesyonel uzmanlığı geliştirmede ve bilgi tabanlarını genişletmede onlardan yararlanma konusunda ilham verecek.
Veliaht Prens fuarla ilgili  şunları söyledi:
“Fuar, tüm dünyayı Dubai'de bir araya getiren, dünyanın farklı yerlerinden bilgi, kültür ve yaratıcılığı beraberinde getiren eşsiz bir etkinlik. Amacımız, “Zihinleri Birleştirmek ve Geleceği Yaratmak” sloganını pratik bir gerçekliğe ve somut olumlu sonuçlara dönüştürmek. Ekibimizin küresel gelişime ayak uydurmasını ve dünyanın farklı yerlerinden gelen yaratıcı fikirlerin farkında olmasını istiyoruz. Dubai Hükümeti benzersiz bir çalışma modeli oluşturdu ve yaratıcılığı temel dunsur haline getirdi ve bu sayede en yüksek mükemmellik seviyelerine ulaşma hedefi koydu. Bu, BAE'nin önümüzdeki elli yıl için hazırladığı iddialı hedeflere ulaşılmasına yardımcı olacak yeni çerçevelere ilham verecek başarılı deneyimleri ve yaratıcı fikirleri gözden geçirmeyi gerektiriyor. Fuarın gelecekteki özellikleri hakkında bilgi edinmek için fırsatımız. Amacımız bu fırsatı geleceğe yönelik gerekli en iyi çözümlere, uygulamalara ve araçlara ilham vermek için dünyanın deneyimlerinden, uzmanlığından ve yaratıcılığından mümkün olan en iyi şekilde yararlanmak ve buna liderlik etmek.”

Buna ek olarak, Dubai Hükümeti Medya Ofisi, bu etkinliği kapsayacak bütünleşik çalışma stratejisini ve büyüklüğünü yansıtan entegre bir çalışmada bulunacak.
Dubai Medya Ofisi Genel Müdürü ve Dubai Basın Kulübü Başkanı Mona el-Marri, 192 ülkenin delegasyonunu tek bir çatı altında toplayacak bu etkinliğin hızlı ve etkili bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, farklı araçlar ve platformlarının çeşitliliği ile farklı yerel medya kuruluşları arasındaki çabaları koordine etmenin ve rolleri dağıtmanın önemine vurgu yaptı.
El-Marri, dünya tarihindeki en büyük fuar faaliyetlerinin başlamasıyla birlikte, imajı en üst düzeyde aktarmaya yetkili tüm yeteneklerin, teknik ekipmanın ve medya kadrolarının uluslararası standartlara uygun profesyonellik çerçevesinde harekete geçirilmesi gerektiğini ve önümüzdeki altı ay boyunca, dünyada türünün en önemli etkinliğine akın edecek çok sayıda uluslararası medya temsilcisi ve muhabirine ek olarak, yerel medyanın da sorumlu olacağını belirtti.
Dubai Basın Kulübü'nün direktörü Maitha Buhumaid, büyük küresel etkinliğin BAE ile sınırlı olmadığını, tüm Arap bölgesini ve daha genel olarak dünyayı kapsadığını dolayısı ile çeşitli yerel, bölgesel ve uluslararası düzeylerde sahip olduğu önemli olumlu etkinin tüm medya çabalarını ve enerjilerini harekete geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Küresel etkinliğin başlamasından günler önce gerçekleşen toplantıda, Expo 2020 Dubai'ye eşlik edecek medya faaliyetlerinin ana hatlarını gözden geçirildi. Bu sayede, etkinlikler, programlar, seminerler ve tartışmalar dahil olmak üzere fuar alanlarında ve diğer alanlarda olup biten her şey takip edilecek.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.