Cezayir’de ordunun modernizasyonu İHA atılımı ile sürüyor

Dünya, yeni kuvvetlerin ortaya çıkmasıyla farklı bir aşamaya geçiyor.

Cezayir Ordusu Genelkurmay Başkanı Said Şangariha yaptığı açıklamada askeri kuvvetlerin modernizasyonunun öncelik olduğunu vurguladı. (Cezayir Radyosu)
Cezayir Ordusu Genelkurmay Başkanı Said Şangariha yaptığı açıklamada askeri kuvvetlerin modernizasyonunun öncelik olduğunu vurguladı. (Cezayir Radyosu)
TT

Cezayir’de ordunun modernizasyonu İHA atılımı ile sürüyor

Cezayir Ordusu Genelkurmay Başkanı Said Şangariha yaptığı açıklamada askeri kuvvetlerin modernizasyonunun öncelik olduğunu vurguladı. (Cezayir Radyosu)
Cezayir Ordusu Genelkurmay Başkanı Said Şangariha yaptığı açıklamada askeri kuvvetlerin modernizasyonunun öncelik olduğunu vurguladı. (Cezayir Radyosu)

Ali Yahya
Cezayir'in yeni silahlar ve savaş ekipmanları edindiği haberi, özellikle de petrol fiyatlarındaki çöküş nedeniyle gelirlerde düşüşün yaşandığı, koronavirüs salgınının krize neden olduğu bir dönemde birçok soru işaretini de beraberinde getiriyor. Bazıları bu durumu Cezayir ordusunun modernizasyonuna bağlarken diğerleri ise meselenin Fas ile silahlanma yarışı iile ilişkili olduğu görüşünde.

24 İHA (insansız hava aracı)
Askeri sanayi ve askeri üretim konusunda yaptığı haberlerle bilinen Mena Defense adlı internet sitesi, Cezayir Hava Kuvvetleri’nin Çin’den 24 adet Wing Loong tipi IHA almak için başvuruda bulunduğunu aktardı. Cezayir ordusunun şu an dört saldırı uçağı da dahil olmak üzere altı tip insansız hava aracına sahip olduğunu belirten Mena Defense, bu yıl sonunda başlayacak olan teslimatın 2022'de tamamlanacağını bildirdi.
Bu tip uçakların istihbarat, gözetleme ve keşif modunda 31, taarruz modunda ise 26 saat havada kalabileceğini hatırlatan Mena Defense, söz konusu uçağın yaklaşık fiyatının 5 milyon dolar, yani ABD’li muadilinden yaklaşık yedi kat ucuz olduğu bilgisini paylaştı.

Vurucu güç
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan siyasi aktivist Sadık Emin, silahlı çatışmalara yeni kurallar getirdiğini belirttiği İHA’ların Batı Libya'daki savaşlar ve Dağlık Karabağ’dakilere yön veren vurucu güç olduğuna dikkat çekti. Dolayısıyla askeri açıdan modernleşme ve gelişmeye gitmek isteyen Cezayir’in yaklaşık 6 bin 343 km uzunluğunda, çoğunluğu çöl olan uzun kara sınırlarına sahip oluşu nedeniyle bölgedeki hava üstünlüğünü ve gözlem yeteneğini artırma yönünde çeşitli insansız hava araçları satın aldığını belirtti.

Silahlanma yarışı değil
Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü Abir Necva, söz konusu atılımın Fas ile bir silahlanma yarışı olarak değerlendirilmesine karşı çıktı. Cezayir ile Fas arasında bir silahlanma yarışından bahsetmenin mümkün olmadığını söyleyen Necva, bu konuda iki ülke arasında hem silahlanma sistemi hem de eğitim açısından büyük bir mesafe olduğunu vurguladı. Cezayir'in silahlanma kapasitesini artırma eğiliminin sebeplerini Kuzey Afrika ve Akdeniz'deki üstün konumunu sürdürmek ve bölgesel güçler karşısında caydırıcı bir güç elde etmek olarak sıraladı.
Tek kutupluluğun sona ermesi ve kurumların ortaya çıkmasıyla dünyanın farklı bir aşamaya girmek üzere olduğunu öne süren Necva, böylece Güvenlik Konseyi'ndeki (BMG) sandalye sayısını iki katına çıkaracak yeni güçlerin oluşacağı tahmininde bulundu. “Önemli bir ülkeye dönüşebilmesi için Cezayir'in bir güç merkezi olması gerekiyor” ifadesini kullandı.

Ordunun modernizasyonu
Çeşitli platformlarda ordu kuvvetlerinin yeteneklerini geliştirmede herhangi bir çabadan kaçınmayacağını vurgulayan Cezayir Genelkurmay Başkanı Said Şangariha konuya dar şu açıklamayı yaptı:
“Ordu, çeşitli düzey ve alanlarda sarf edilen çabalar sonucunda modernleşme ve gelişme yolunda önemli adımlar attı. Ulusal Halk Ordusu okullarında öğrenci eğitim seviyesinde dikkate değer bir gelişim görüyoruz. Bu okullarda ilim ve bilginin yanı sıra çeşitli vasıflar, vatan sevgisi ve fedakarlık öğretiliyor.”

İki farklı açı
Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü Mümin Avir, Cezayir ordusunun gerçekleştirdiği silahlanma anlaşmalarını iki başlığa ayırdı. Bunlardan ilkinin, dünyada askeri alanda tanık olunan teknolojik gelişmelere ayak uydurarak çeşitli kara, deniz ve hava filolarını modernize etme çabası olduğunu söyledi. İkinci başlığı da Cezayir'in bölgede önemli bir caydırıcı askeri güce sahip olduğu ve her türlü acil duruma hazır bulunduğu yönünde Fas rejimine ve İsrail'e caydırıcı mesajı vermek olarak açıkladı.

Cezayir-54 uçağı
Cezayir daha önce, Güney Afrika ile iş birliği içerisinde 2016 yılına kadar ilk Afrika insansız süpersonik uçağını üreteceğini duyurmuştu. Ayrıca bilimsel iş birliği anlaşması imzalanan Güney Afrika'nın teknik becerilerinin ülkedekilerle bir araya getirilmesi ile uçakların motor üretimi için teknolojik bir zemin oluşturulacağını bildirmişti. 2019 yılında ise Savunma Bakanlığı, ‘Cezayir-54’ isimli Cezayir yapımı İHA’ların keşif uçuşu gerçekleştirdiği, ardından terörist hedefleri imha etmek için hava bombardımanı düzenlediği bilgisini paylaştı.

Diğer bir görüş
Mena Defense internet sitesi müdürü olan, savunma ve güvenlik konularında uzman Ekremeddin Harif, 2010 yılı ardından yabancı askeri üslerle dolan Sahel bölgesinin teröre karşı savunmasız hale geldiğini, dolayısıyla kontrol edilmesi gereken alanın on kat arttığını söyledi. Böyle bir durumda iki seçenek bulunduğunu belirten Harif bunlardan ilkinin asker sayısını artırmak olduğunu ancak bunun mümkün olmadığını belirtti. İkinci seçeneğin de ordunun etkinliğini artırmak için teknoloji ithalat etmek olduğunu kaydetti. Çağdaş Cezayir tarihi hakkında bilgisi olmayanların son yıllardaki kazanımları silahlanma yarışı kategorisinde sınıflandırdığına dikkat çeken Harif ancak çoğu askeri tedarikin savunma amaçlı olduğunun altını çizdi.



Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta, Alevi çoğunluğun yaşadığı bir mahallede bulunan camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlamada en az sekiz kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlenirken, yetkililer faillerin hesap vereceğini bildirdi.

Bu saldırı, geçiş yönetiminin yaklaşık bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethaneyi hedef alan ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam’da bir kilisede düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi yaşamını yitirmiş, o saldırıyı da yine aşırıcı Saraya Ensar el-Sünne üstlenmişti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, Humus’taki patlamanın arkasındaki tarafın “kim olursa olsun” adalet önüne çıkarılacağını belirterek, saldırının Suriye’de güvenlik ve istikrarı sarsmayı hedeflediğini söyledi. İbadethanelerin hedef alınmasını “alçakça ve korkakça bir eylem” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Resmi Suriye Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ülkenin üçüncü büyük kenti Humus’ta Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nde meydana gelen patlamada sekiz kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralandı.

Patlamada başı ve sırtı şarapnel parçalarıyla yaralanan ve Humus’taki Karam el-Luz Hastanesi’nde tedavi gören 47 yaşındaki Usame İbrahim, AFP’ye, “Cuma namazındaydım; yalnızca güçlü bir patlama ve yoğun bir basınç duydum” dedi. Başındaki bandajları işaret eden İbrahim, “Her yer gözümde kıpkırmızı oldu… Yere düştüm, başımdan kan aktığını gördüm… O an ne olduğunu anlayamadım” diye konuştu. Kan izleri arasında caminin kapısına doğru ilerlediğini, cemaatten yükselen çığlıklar ve inlemeler eşliğinde gençler tarafından hastaneye götürüldüğünü anlattı.

İçişleri Bakanlığı, “terör saldırısının” namaz sırasında gerçekleştiğini belirterek, “ilgili birimlerin failleri yakalamak üzere soruşturma ve delil toplama çalışmalarına başladığını” açıkladı.

Saraya Ensar el-Sünne, Telegram’da yayımladığı mesajda, “Sarayâ Ensar el-Sünne mücahitleri, başka bir gruptan mücahitlerle birlikte, Nusayrilere ait Ali bin Ebu Talib içinde bir dizi patlayıcıyı infilak ettirdi” ifadelerini kullandı. Beşar Esad yönetiminin 2024 sonunda devrilmesinin ardından kurulduğunu belirten grup, “Saldırılarımız artarak sürecek ve tüm kâfirler ile mürtedleri hedef alacak” dedi.

SANA’nın bir güvenlik kaynağına dayandırdığı habere göre, ilk bulgular patlamanın cami içine yerleştirilen patlayıcı düzeneklerden kaynaklandığını gösteriyor. Olay yerinden yayımlanan görüntülerde, caminin bir köşesindeki duvarın alt kısmında bir gedik, duvarın bir bölümünü kaplayan siyah duman izleri, etrafa saçılmış halı parçaları ve kitaplar ile kırılmış pencere camları görüldü. Güvenlik güçleri caminin çevresini kordon altına aldı; içerideki ekipler, patlamanın olduğu alanı kırmızı şeritle çevreledi.

“Etrafımda şarapnel parçaları”

Ayağından yaralanan ve hastanede tedavi gören seyyar kitap satıcısı 38 yaşındaki Gadi Maruf da AFP’ye, patlamanın imamın hutbe için minbere çıkmasıyla meydana geldiğini söyledi. Maruf, “Çok büyük bir patlamaydı; etrafımda şarapnel parçalarının uçuştuğunu gördüm” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, yayımladığı açıklamada “korkakça suç eylemini” kınayarak, bunun “güvenliği ve istikrarı bozma, Suriye halkı arasında kaos yayma girişimlerinin bir parçası” olduğunu vurguladı. Açıklamada, “terörle her tür ve biçimde mücadele” konusundaki kararlılık yinelenirken, “bu tür suçların devletin güvenliği tesis etme, vatandaşları koruma ve failleri hesap verme çabalarını durduramayacağı” ifade edildi.

Riyad, Beyrut ve Amman başta olmak üzere birçok başkent saldırıyı kınadı. Saldırı, son aylarda yaşanan şiddet olaylarının ardından Suriye’deki azınlıkların endişelerini artırdı.

sx scx
Patlama sonucu Humus’un Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nin içinde meydana gelen yıkım görülüyor (SANA)

Sünni çoğunluğa sahip Humus’ta Alevi çoğunluklu mahalleler de bulunuyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk yıllarında şiddetli çatışmalara sahne olan kentte, geçen ay kırsaldaki bir köyde bir çiftin öldürülmesinin ardından mezhepsel gerginlik ve çatışmalar yaşanmış; çiftin aşireti suçu Alevilere atfetmişti. Ancak İçişleri Bakanlığı daha sonra olayın adli saiklerle işlendiğini açıklamıştı.

Bu cinayetin ardından Lazkiye kıyı kentinde ve Alevi çoğunluklu diğer bölgelerde binlerce Alevi, Humus ve başka yerlerde azınlıklara yönelik saldırıları protesto etmişti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana, Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğuna yönelik saldırıların arttığı belirtiliyor.

Mart ayında Suriye kıyı kesiminde mezhepsel arka planlı şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre çoğu Alevi olmak üzere yaklaşık 1700 kişi hayatını kaybetti. Yetkililerce görevlendirilen bir soruşturma komisyonu, Temmuz ayında, şiddet olaylarına karıştığı şüphesi bulunan 298 kişinin kimliğinin belirlendiğini; isimleriyle birlikte 1426 Alevinin yanı sıra 238 güvenlik ve ordu mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Gözaltındakilerin serbest bırakılması

Şiddet olaylarından önce ve sonra, eski yönetimle bağlantı iddiasıyla Alevi çoğunluklu bölgelerde geniş çaplı gözaltılar yapılmıştı. Resmî Suriye televizyonu, cuma günü Lazkiye’de “savaş suçlarına karışmadıkları tespit edilen” 70 kişilik ilk grubun serbest bırakıldığını, devamının geleceğini duyurdu.

Temmuz ayında, güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi azınlığa yönelik mezhepsel şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre 789’u Dürzi sivil olmak üzere iki binden fazla kişi hayatını kaybetti. Haziran ayında ise Şam’ın Duveyla semtindeki Mar İlyas Kilisesi’nde namaz sırasında düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi ölmüştü. Yetkililer, ülkede birlikte yaşamı ve tüm bileşenlerin korunmasını vurgulamayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Esad’ın devrilmesinin birinci yıl dönümünde yaptığı konuşmada, “güçlü bir Suriye” inşa etmek için Suriyelilerin çabalarını birleştirmesinin önemine dikkat çekti ve halkın fedakârlıklarına “yakışır” bir gelecek çağrısı yaptı. İktidardaki ilk yılını geride bırakan Şara, yönetimini pekiştirmek için çeşitli adımlar atsa da, ülkenin birliğini koruma ve güvenliği tüm topraklarda tesis etme konusunda ciddi bir sınavla karşı karşıya bulunuyor.


İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.