Sudan ordusunu yeniden yapılandırmanın sonuçları nelerdir?

Projenin, ‘devrimcilerin’ taleplerini karşılayabileceği ve bazı unsurlarının eski rejime bağlılığına son verebileceği konusunda ihtiyatlı bir memnuniyet var.

Sudan ordu üyeleri (AFP)
Sudan ordu üyeleri (AFP)
TT

Sudan ordusunu yeniden yapılandırmanın sonuçları nelerdir?

Sudan ordu üyeleri (AFP)
Sudan ordu üyeleri (AFP)

Mona Abdulfettah
Sudan ordusunun yeniden yapılandırılması talebi, son darbe girişiminin ardından kurumun şartlara ve mağduriyetlere maruz kalması sonucunda yeniden gündeme geldi. Bu çağrı, geçici Egemenlik Konseyi Başkanı ve Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Abdulfettah el-Burhan’ın orduyu ve ona bağlı (yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu tarafından yönetilen) ‘Hızlı Destek Güçleri’ni yeniden yapılandırma projesini kabul ettiğini açıklaması sonrasında yinelendi. Bu durumun yanı sıra Ekim 2020 tarihli Cuba Barış Anlaşması’nda belirtildiği üzere, etnik, kültürel, dini ve coğrafi çeşitliliğin gereksinimlerini karşılamak için silahlı hareketlerin ‘Güvenlik Düzenlemeleri Protokolü’ne entegrasyonu da gündemde. Orduyu yeniden yapılandırmaya yönelik bu talepler çeşitli askeri ve sivil kanallardan doğarken, devrimci harekete mensup güçlerin özlemleriyle besleniyor.

İki ideoloji arasında
1925’te kuruluşundan bu yana Sudan ordusu, çok etnikli bir ülkedeki kökeni nedeniyle milliyetçiliğini terk etmedi ve çeşitli etnik kökenleri de dahil ederek bir aşiret dengesi oluşturmayı başardı. 1955’teki modern Sudan ordusunun çekirdeğini oluşturmaya devam etti. İngiliz ordusu komutasındaki bir dizi Sudanlı askerden oluşmuş Sudan Savunma Gücü olarak biliniyordu. Sudan’ın 1956’da İngiltere- Mısır ikili yönetimi rejiminden bağımsızlığının ardından, yeni bir ulusal orduya dönüşüm devam etti.
Birçok darbeye rağmen ordu, 25 Mayıs 1969’da askeri darbeyle iktidara gelen Cafer en-Numeyri döneminde ilk kez olmak üzere iki kez, ideolojik veya partizan şekilde takip edildi. Öyle ki Komünist Parti’ye bağlı liderlik konseyinden subaylar, 1971’de partiyi devirmeye çalıştılar ve bu girişim ‘Temmuz Düzeltme Hareketi’ olarak biliniyordu. Darbeciler, 3 günlüğüne iktidarı ele geçirmeyi başarsa da Numeyri tekrar iktidara geldi, tüm liderler idam edildi ve ordu milliyetçiliğini sürdürdü. Ancak siyasi partizanlığın ideolojiyle karıştırıldığı ikinci sefer, Güney Sudan’daki iç savaşa katılan ordu kuvvetleri, İslami hareketin milislerine yani ‘Halk Savunma Kuvvetleri’ bünyesinde eski rejim gölgesindeydi. Ardından rejim, aşiret milisleri ve taburları ile bölge halkının silahlı hareketlerine karşı Darfur savaşına girdi. Bu durum, siyasi bağlantılar olmaksızın rejime bağlı askerlerin diğer subaylar üzerindeki ayrıcalıklarını korurken, ordunun ulusal bir kurum olarak zayıflamasına katkıda bulundu. Ömer el-Beşir’in şahsında somutlaşan askeri kuruluş tarafından siyasi karar alındı. Ordunun otoriter ayrıcalıklarının sağlamlaştırılmasının temellerini atan bir darbe rejiminde bu alışılmadık bir durum değildi.

İttifakın başlangıcı
Sudan ordusunun yeniden yapılandırılması talebini tetikleyen ve her felaket ve olayda talep edilen şey, Aralık 2018 protestoları sırasında ve Beşir’in devrilmesinden sonra güvenlik organının kalıntılarının, çalışanların ve eski rejimin kalıntılarının suçlamaya karşı şiddet uygulamaya devam etmesi oldu. Ordunun eylemcilerin yanında durmasına ve oturma eylemi alanında onları Sudan güvenlik teşkilatının uygulamalarından ve onlara karşı uyguladığı şiddetten korumasına rağmen Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı’nın 3 Haziran 2019’da oturma eylemini dağıtması olaylarından silahlı kuvvetler sorumlu tutuldu. Oturma eylemi alanına ağır ve hafif silahlar ve göz yaşartıcı gaz kullanarak baskın düzenleyen güçlerin soruşturması devam ediyor.
Bu müdahalenin büyüklüğü, 100’den fazla eylemcinin ölümü, yüzlerce kişinin yaralanması ve cesetleri Nil Nehri’ne atılan onlarca kurbanın ölümü ise aşikardı. Bunun sonucunda talepler tırmandı ve ardından Ekim 2020’de Cuba Barış Anlaşması’na göre güvenlik koşullarının düzenlenmesini bekleyen silahlı hareketler Hartum’a geldi. Çağrı, başlangıçta çeşitli vesilelerle ve alan Batılı heyetlerin bir toplantısı sırasında Başbakan Abdullah Hamduk tarafından ilan edilen geçici Egemenlik Konseyi’ndeki sivil bileşen tarafından gündeme geldi. Çağrı, askeri bir yön de benimserken, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu’nun açıklamalarında da yer aldı. Bununla birlikte Burhan, Silahlı Kuvvetler Başkomutanı sıfatıyla, profesyonel yapıyı silahlı kuvvetlerin askeri ilke ve sistemlere göre planlanması, örgütlenmesi ve oluşturulmasıyla sınırlayan stratejik bir askeri ilkeden hareket etti. Öyle ki herhangi bir siyasi bileşeni hedef almaktan bahsetmedi ve amacının silahlı kuvvetleri geliştirmek olduğunu söyledi. Ekim 2019 sonunda Burhan, Ömer el-Beşir yönetiminin ardından gelen Genelkurmay Başkanlığı sistemini ortadan kaldırmaya ve ‘genelkurmayın’ eski sistemiyle faaliyete dönmeye karar veren Sudan ordusunu yeniden yapılandırma kararları adlı.

Anlaşmazlık noktaları
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, ilk anlaşmazlık noktası, Egemenlik Konseyi bileşenlerinin gerekçeleri ve orduyu yeniden yapılandırmaya yönelik taleplerle ilgili. Konseydeki sivil güçler, askeri kurumu eski rejimin unsurlarını korumakla suçluyor. Bu suçlama ve masumiyet arasında ise ince bir çizgi bulunuyor. Eski rejim çalışanlarının net bir şekilde sınıflandırılmasına ve ‘30 Haziran 1989 Rejiminin Kaldırılması ve Kamu Fonlarının Geri Kazanılması Komitesi’ aracılığıyla kamu yararına yönlendirilmesine ek olarak ordu gibi bir kurumda, otuz yıl askerlik yapmış subayların aidiyetini tespit etmek zor görünüyor. ‘Kurtuluş’ rejiminin 1989’da ortaya çıkmasıyla birlikte rejimin, Sudan İslami Hareketi’ne mensup olmadıklarını iddia ederek büyük bir subay grubunu kamu yararına yönlendirdiğini belirtmekte fayda var.
Askeri bileşen ise ordunun genel çerçevesi ile ilgili dürtülerden, ordu kurumlarının mallarına 1989 Rejiminin Kaldırılması Komitesi tarafından el konulmasından sonra kurumun zayıflığından, subayların ekonomik durumlarından ve ‘askerlerin ekonomik durumlarından açığa çıktı. Bu da huzursuzluklara ve rejimi devirme girişimlerine yol açtı. Nihayetinde son darbe girişimi, bu mağduriyetlerin kaçınılmaz bir sonucuydu.
İkinci anlaşmazlık noktası ise yeniden yapılandırmanın uygulanması etrafında dönüyor. Öyle ki sivil güçler, Malik Akkar liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi de dahil, barış anlaşmasını imzalayan silahlı hareketlerin dahil edilmesinin yanı sıra orduyu, eski rejim unsurlarından tasfiye etmek zorunda olduklarına inanıyor. Ayrıca Abdulaziz el-Hilu kanadının güçleri nihai bir anlaşmaya varmayı beklerken, Sudan Kurtuluş Hareketi’nin Mini Arko Minnavi kanadı da dahil olmak üzere Abdulvahid Muhammed Nur kanadı güçleri de liderinin bir anlaşma imzalamasını bekliyor.

Demokratik hizmet
Burhan’ın son darbe girişiminin ardından yaptığı açıklamaya göre silahlı kuvvetlere zarar veren şey, yeniden yapılanmadaki gecikmeydi. Ayrıca silahlı kuvvetleri, geçiş sonrası örgütsel bir yapıya ve demokrasi çerçevesine yerleştirmek de kurumu askeri darbelere bağışık hale getirdi. Belki de başlangıçtan itibaren bu durum, 17 Ağustos 2019’da imzalanan geçiş aşamasının yükünü (39 ay sürmesi kaydıyla) taşıyacak bir tür sivil- askeri ittifak oluşturma çağrısı yaptı. Hızlı Destek Güçleri’nin entegrasyonunun, özellikle projenin sivil bileşeninin siyasallaşması ile yeniden yapılanmanın tamamlanmasının önünde bir engel oluşturması muhtemel.
Burhan, ordunun yeniden yapılandırıldığını duyurduktan sonra ‘siyasi güçlerin ülkede demokrasiyi korumak için bir şeref sözleşmesi imzalaması gerektiğini’ söylerken bu, ‘ordunun demokrasinin hizmetinde olduğu’ fikrinin bir yansıması oldu. Bu nedenle siviller, korunmalarıyla ilgili sebepler dolayısıyla Burhan’ı geri çevirmezken, seçim sürecini hızlandırma ihtiyacı için birden fazla kez çağrıda bulunduklarını da inkar etmediler.

Temkinli bir memnuniyet
Sudan halkı, ordunun yeniden yapılandırılması kararını temkinli bir memnuniyetle karşılarken, projenin devrimcilerin taleplerini karşılayacağına ve bazı unsurlarının eski rejime olan bağlılığını ortadan kaldıracağına dair şüphe duyduğunu dile getirdi. Ayrıca şüphelerinin, bu sürecin eski rejim gibi partizan bir etkiye değil de ulusal yetkiye dayalı olup olmayacağını da içerdiği belirtildi. Halkın temkinli memnuniyeti ve askeri bileşenin coşkusu arasında sivil güçler, ordunun tüm askeri ve güvenlik unsurlarıyla yeniden yapılanmasının hızlanması gerektiğini vurguladı.



İsrail'in Gazze'ye saldırıları 203. gününde de devam ediyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'in Gazze'ye saldırıları 203. gününde de devam ediyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını 203. gününde de sürdüren İsrail ordusu yine sivil yerleşim alanlarını bombaladı.

Filistin resmi ajansı WAFA'da yer alan habere göre, İsrail savaş uçakları, gece saatlerinden bu yana Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat ve El-Meğazi mülteci kampları ile Ez-Zevayide beldesine hava saldırıları düzenledi.

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde yer alan El-Muğraka beldesinde birçok binayı yerle bir eden İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya ve diğer birçok bölgeyi de topçu atışlarıyla hedef aldı.

İsrail savaş uçakları, Gazze kentindeki Sefa Camisi'ni bombaladı, Zeytun ve Şucaiye ile diğer bazı mahallelere de saldırılar düzenledi.

İsrail ordusunun çekildiği Han Yunus kentindeki Nasır Hastanesi yerleşkesinde toplu mezarları açma çalışmaları da devam ediyor. Nasır Hastanesi'ndeki toplu mezarlardan şu ana kadar çıkarılan ceset sayısı 392'ye ulaştı.

- İsrail'in Gazze'yi işgalinde 7 Ekim sonrası

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme" gerekçesiyle İsrail'e 7 Ekim 2023'te kapsamlı saldırı düzenledi.

İsrail, 7 Ekim'deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere 34 bin 305 Filistinli öldürüldü, 77 bin 293 kişi yaralandı.

Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana 260’ı karadan işgal sürecinde olmak üzere 604 askerinin öldüğünü duyurdu.

Çatışmalara 24 Kasım 2023'te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan "insani ara"da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail askerleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 489 Filistinli hayatını kaybetti.


Filistinli aile "güvenli bölge" denilerek sığındıkları Refah'ta bombaların hedefi oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Filistinli aile "güvenli bölge" denilerek sığındıkları Refah'ta bombaların hedefi oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Filistinli gazeteci Mahmud Cemal, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine düzenlediği saldırıda aralarında kendisi gibi gazeteci olan erkek kardeşinin de bulunduğu akrabalarından birçok kişiyi kaybettiğini belirterek, "Bu ailenin hiçbir suçu yoktu. Ailenin çoğu çocuk ve Han Yunus'tan zorla yerlerinden edilerek Refah'a gelmiş kişilerdi." dedi.

Gazze'nin güneyinde 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Refah'a hava saldırılarını sürdüren İsrail'in son kurbanı Filistinli "Cemal" ailesi oldu. İsrail savaş uçakları, Han Yunus'taki evlerini bırakarak daha güvenli olduğunu düşündükleri Refah'ta akrabalarının yanına sığınan aileden 6 kişiyi hayattan kopardı.

Saldırıda yaşamını yitirenlerin naaşları, Ebu Yusuf Neccar Hastanesi'nin avlusuna dizildi. Yakınları, gözyaşları içinde son kez aile bireyleriyle vedalaştı, sarılarak birbirlerini teselli etmeye çalıştı.

Öldürülen Filistinlilerin cenaze namazı ise hastane avlusunda kılındı.

- "Hiçbir uyarı yapılmadı"

Filistinli gazeteci Mahmud Cemal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, saldırıda kendisi gibi gazeteci olan erkek kardeşi Muhammed ile kız kardeşinin kızı küçük Şam'ın da hayatını kaybettiğini söyledi.

Cemal, "İsrail hiçbir uyarı yapmadan korkunç bir saldırı gerçekleştirdi ve ailemden birkaç kişi yaşamını yitirdi." diye konuştu.

- "Bu ailenin hiçbir suçu yoktu"

Evlerinin bombalanması için hiçbir neden olmadığını vurgulayan Cemal, onların masum insanlar olduğunu silah ya da füze taşımadıklarını, herhangi bir tehlike oluşturmadıklarını bilakis saldırıların sona ermesini, güvenlik ve barışın sağlanmasını istediklerini dile getirdi.

"Bu ailenin hiçbir suçu yoktu. Ailenin çoğu çocuk ve Han Yunus'ta zorla yerlerinden edilerek Refah'a gelmiş kişilerdi." diyen Cemal, Han Yunus kentinden zorla göç ettirilen akrabalarının Refah'ta yanlarına sığındığını aktardı.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi, dün yaptığı açıklamada, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda öldürülen gazetecilerin sayısının 141 olduğunu duyurmuştu.

- Gazze'de yerinden edilen Filistinlilerin son sığınağı Refah

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana sürdürdüğü saldırıları nedeniyle yaklaşık 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'nde 1,9 milyon kişi yerinden edildi. Bu Filistinlilerin çoğu, İsrail'in daha önce "güvenli bölge" olduğunu iddia ettiği Refah kentine sığındı.

Gazze Şeridi'nin en güneyinde, Mısır sınırında yer alan Refah'ın İsrail saldırılarından önce 280 bin olan nüfusu, 5 kattan fazla artarak yaklaşık 1,5 milyona ulaştı.

İsrail'in saldırılarından kaçarak, yeterli kalacak yerin bulunmadığı ve altyapının yetersiz olduğu Refah'a sığınan Filistinlilerin büyük bölümü, derme çatma çadırlardan oluşan kamplarda yaşam mücadelesi veriyor.

İsrail ordusunun sık sık hava saldırıları düzenlediği Refah'a kara saldırısı başlatması halinde sivillerin Gazze Şeridi'nde sığınacak yerinin kalmayacağından endişe ediliyor.


BM'den Sudan'daki iç savaşta cinsel şiddet vakalarına karşı uluslararası kamuoyuna tedbir alınması çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BM'den Sudan'daki iç savaşta cinsel şiddet vakalarına karşı uluslararası kamuoyuna tedbir alınması çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Sudan'daki iç savaşta yaşanan cinsel şiddet vakalarına karşı tedbir alınması çağrısında bulundu.

OCHA'dan yapılan yazılı açıklamada, bir yılı aşkın zamandır çatışmaların sürdüğü Sudan'da kadın ve kız çocuklarına yönelik cinsel şiddet vakalarına işaret edildi.

Açıklamada, Sudan'daki cinsel şiddet olaylarına karşı uluslararası kamuoyunun harekete geçmesi gerektiği vurgulanarak, "Uluslararası insancıl hukuk uyarınca Sudan'daki siviller korunmalı ve hiçbir zaman cinsel şiddete maruz bırakılmamalıdır." ifadesine yer verildi.

Cinsel şiddet vakalarının özellikle Hartum ve Darfur gibi bölgelerde kaydedildiğine işaret edilen açıklamada, tecavüz, zorla evlendirme ile kadın ve kız çocuklarının ticareti gibi vakaların kaydedildiği bildirildi.

- Sudan'daki savaş

Sudan'da 30 yıl süren Ömer el Beşir iktidarının halk ayaklanmasıyla devrilmesi sonrası, sivillerin katılımıyla oluşturulan hükümete karşı ortak darbe yapan ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki güç mücadelesi bir yıldır sürüyor.

Nisan 2023'ün ortasında başlayan ve Sudan'ın 18 eyaletinden 10'unda devam eden savaşta ordu, kuzey ve doğudaki eyaletleri kontrol ederken HDK, batı ve güney eyaletlerini ele geçirmişti.

Savaşın bitirilmesi için başlatılan Suudi Arabistan ve ABD arabuluculuğundaki Cidde görüşmeleri, Mısır'ın öncülük ettiği Sudan'a komşu ülkeler barış girişimi, Doğu Afrika'da Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesinin çabaları ve Bahreyn'in başkenti Manama'da yapılan görüşmeler sonuçsuz kalmıştı.

BM'ye göre, dünyanın en büyük yerinden edilme ve açlık krizinin yaşandığı Sudan'daki çatışmalar sonucu 15 binden fazla kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 8,5 milyon kişi yerinden edildi ve 25 milyondan fazla kişi insani yardıma muhtaç durumda.


Irak: Halbusi Sadr'ın senaryosuna yakın

Tekaddüm Partisi lideri Muhammed el-Halbusi, Anbar'ın batısında düzenlenen mitingde destekçileriyle birlikte (Arşiv - X)
Tekaddüm Partisi lideri Muhammed el-Halbusi, Anbar'ın batısında düzenlenen mitingde destekçileriyle birlikte (Arşiv - X)
TT

Irak: Halbusi Sadr'ın senaryosuna yakın

Tekaddüm Partisi lideri Muhammed el-Halbusi, Anbar'ın batısında düzenlenen mitingde destekçileriyle birlikte (Arşiv - X)
Tekaddüm Partisi lideri Muhammed el-Halbusi, Anbar'ın batısında düzenlenen mitingde destekçileriyle birlikte (Arşiv - X)

Irak Tekaddüm Partisi lideri Muhammed el-Halbusi'ye yakın bir kaynak, el-Halbusi'nin ülkedeki siyasi süreçten çekilmek de dahil olmak üzere dört seçeneği masaya yatırdığını söyledi.

Halbusi'nin geçen yıl Meclis Başkanlığı’ndan azledilmesinden bu yana, parti ile Şii güçler arasında bir kriz patlak verdi ve yerine başkasının seçilmesine yönelik müzakereler sekteye uğradı.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynak, partinin masaya dört seçenek koyduğunu doğruladı; parlamentodaki çalışmaları askıya almak, hükümetten çekilmek, koalisyondan (devlet yönetiminden) çekilmek ya da Sadr Hareketi liderinin yaklaşık iki yıl önce yaptığına benzer şekilde her şeyden çekilmek.

Kaynak, “Şii güçler Sünni partilerle takas usulü anlaşıyor, bölünmüşlüğe oynuyor ve bunu kendi lehlerine kullanıyorlar” dedi. Kaynağa göre “geri çekilme seçenekleri mevcut, ancak her birinin kendi maliyeti var ve bu dikkate alınmalı.”

Öte yandan Koordinasyon Çerçevesi içindeki kaynaklar, Hamis el-Hancer liderliğindeki Siyade (Egemenlik) İttifakı Milletvekili Salim el-İsavi'nin meclis başkanlığı için en olası aday olduğunu öne sürdü.


Hizbullah, Kafr Şuba tepelerinde pusu kurarak bir İsrail askeri konvoyunu hedef aldığını duyurdu

Lübnan sınırı yakınındaki Yukarı Celile'de askeri eğitim tatbikatı sırasında havalanan helikoptere bakan İsrailli bir asker (AFP)
Lübnan sınırı yakınındaki Yukarı Celile'de askeri eğitim tatbikatı sırasında havalanan helikoptere bakan İsrailli bir asker (AFP)
TT

Hizbullah, Kafr Şuba tepelerinde pusu kurarak bir İsrail askeri konvoyunu hedef aldığını duyurdu

Lübnan sınırı yakınındaki Yukarı Celile'de askeri eğitim tatbikatı sırasında havalanan helikoptere bakan İsrailli bir asker (AFP)
Lübnan sınırı yakınındaki Yukarı Celile'de askeri eğitim tatbikatı sırasında havalanan helikoptere bakan İsrailli bir asker (AFP)

Hizbullah, Perşembe gecesi Kafr Şuba tepelerindeki Ruveysat el-Alem yakınlarında karmaşık bir pusuyla bir İsrail askeri konvoyunu hedef aldığını duyurdu.

Hizbullah tarafından yapılan açıklamada, pusunun iki İsrail aracının imha edilmesiyle sonuçlandığı belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın aktardığı açıklamada, Hizbullah savaşçılarının Ruveysat el-Alem yakınlarında bir konvoya güdümlü füzeler, toplar ve roketlerle karmaşık bir pusu hazırladığı belirtildi.

Açıklamanın devamında “Konvoy, iki aracın imha edilmesine yol açan güdümlü füzeler, toplar ve roketlerle hedef alındı. Düşman kayıpları geri çekmek için bir sis perdesi oluşturmaya çalıştı” ifadeleri yer aldı.


Husiler bir İsrail gemisine saldırdığını ve Eilat'taki hedefleri bombaladığını duyurdu

Ticari gemileri Husi saldırılarından korumak için Kızıldeniz'de bulunan bir Amerikan destroyeri (ABD Ordusu)
Ticari gemileri Husi saldırılarından korumak için Kızıldeniz'de bulunan bir Amerikan destroyeri (ABD Ordusu)
TT

Husiler bir İsrail gemisine saldırdığını ve Eilat'taki hedefleri bombaladığını duyurdu

Ticari gemileri Husi saldırılarından korumak için Kızıldeniz'de bulunan bir Amerikan destroyeri (ABD Ordusu)
Ticari gemileri Husi saldırılarından korumak için Kızıldeniz'de bulunan bir Amerikan destroyeri (ABD Ordusu)

Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, unsurlarının Aden Körfezi’nde bir İsrail gemisini hedef aldığını duyurdu.

Seri yaptığı açıklamada, milislerinin Aden Körfezi'ndeki İsrail gemisi MSC Darwin'i bir dizi füze ve insansız hava aracıyla (İHA) hedef aldığını belirtti.

Seri, milislerinin ‘İsrail'in güneyindeki Ummu’r Reşraş (Eilat) bölgesinde İsrail’e ait hedefleri’ bir dizi balistik ve kanatlı füzeyle hedef aldığını bildirdi.

Açıklamanın devamında Husi grubunun ‘İsrail'in, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu'ndaki seyrüseferini engellemeye’ devam edeceği vurgulandı ve İsrail hedeflerine karşı daha fazla askeri operasyon gerçekleştirme sözü verildi.

İran destekli Husiler aylardır İsrail'e gittiğini söylediği gemileri ve bölgedeki bazı savaş gemilerini hedef alıyor. Husiler bu operasyonları, Gazze'deki Filistinlilere destek amacıyla gerçekleştirdiklerini söylüyor.

Diğer taraftan ABD ve İngiliz hava kuvvetleri zaman zaman Yemen'deki Husi hedeflerine hava saldırıları düzenliyor.


ABD Gazze'de iskele inşasına başladı

Gazze'deki deniz iskelesinin konumu (AP)
Gazze'deki deniz iskelesinin konumu (AP)
TT

ABD Gazze'de iskele inşasına başladı

Gazze'deki deniz iskelesinin konumu (AP)
Gazze'deki deniz iskelesinin konumu (AP)

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, ABD ordusunun beklenen bir hamleyle Gazze Şeridi'ne insani yardımların girmesini sağlayacak bir iskele inşa etmeye başladığını ve iskelenin Mayıs ayı başında faaliyete geçmesinin planlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre ABD Başkanı Joe Biden mart ayında, ABD ordusunun Gazze'nin Akdeniz kıyısında insani yardımların deniz yoluyla ulaştırılması için geçici bir iskele inşa edeceğini açıklamıştı.

İskele, İsrail'in bölgeyi harap eden ve 2,3 milyon kişiyi insani bir felakete sürükleyen savaşından altı ay sonra, Gazze Şeridi'nde kıtlığı önleme girişiminin bir parçası.

Sahada ABD askeri yok

Pentagon Sözcüsü Tümgeneral Patrick Ryder gazetecilere verdiği demeçte, “USNS Benavidez de dahil olmak üzere, ABD askeri gemilerinin denizdeki geçici iskelenin ilk aşamasının inşasına başladığını teyit edebilirim” dedi.

dfvgf
Gazze limanının uydu görüntüsü (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM), Gazze Şeridi'nin kıtlıkla karşı karşıya olduğu uyarısında bulunarak, Gazze Şeridi boyunca yardım erişiminin ve dağıtımının önündeki ‘büyük engellerden’ şikâyet etti.

Yardım kuruluşları ve Biden yönetimi, İsrail'e Gazze'ye yardım malzemelerinin ulaştırılmasını kolaylaştırması ve konvoylarına Gazze Şeridi içinde güvenli geçiş izni vermesi çağrısında bulundu.

Ryder, Pentagon'un Gazze'de iskele inşaat alanında küçük hasara neden olan bir tür havan topu saldırısını takip ettiğini söyledi. Ancak ABD güçlerinin henüz o bölgeye bir şey taşımaya başlamadığını ve sahada ABD askeri bulunmadığını da belirtti.

ABD'li yetkililer iskele çalışmasının, savaştan zarar görmüş Gazze Şeridi'nde ‘ordu güçlerinin karada konuşlanmasını’ içermediğini söyledi. Ancak ABD askerleri, İsrail güçleri tarafından denetlenecek olan iskelenin inşası sırasında Gazze Şeridi civarında bulunacak.

Pentagon'un daha önce yaptığı açıklamaya göre Gazze Şeridi'ne ulaşan yardımın dağıtımı muhtemelen sivil toplum örgütleri tarafından gerçekleştirilecek.

İsrail'in onayı

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee dün yaptığı açıklamada, ordunun, Gazze Şeridi'ne insani yardım girişini genişletmeye yönelik yeni ABD girişimini onayladığını ve buna katılacağını söyledi.

Adraee, X platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun girişime güvenlik ve lojistik destek sağlanacağını belirtti.

Adraee, ordunun bu girişime katılmasının, Gazze Şeridi'ndeki sivil halka insani yardım ulaştırılması için uluslararası kuruluşlarla ortaklaşa yürütülen çalışmaları onayladığına dikkat çekti.


Ürdün Kralı Refah'ın işgali tehlikesi konusunda uyarıda bulundu

Ürdün Kralı II. Abdullah (Reuters)
Ürdün Kralı II. Abdullah (Reuters)
TT

Ürdün Kralı Refah'ın işgali tehlikesi konusunda uyarıda bulundu

Ürdün Kralı II. Abdullah (Reuters)
Ürdün Kralı II. Abdullah (Reuters)

Ürdün Kralı II. Abdullah, Filistin'in Refah kentini işgal edilme tehlikesi konusunda uyarıda bulundu ve Gazze Şeridi'nde acil ve kalıcı bir ateşkes sağlanmasının gerekliliğini vurguladı.

Ürdün Kraliyet Mahkemesi'nden yapılan açıklamada, Kral Abdullah'ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı telefon görüşmesi sırasında, bölgedeki çatışma çemberinin genişlemesini önlemek ve gerilimi azaltmak için çaba gösterilmesi gerektiği konusunda güvence verdiği belirtildi.

Ürdün Kralı ayrıca " Filistin halkının tüm meşru haklarını almasını garanti altına alan, iki devletli çözüme dayalı adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için siyasi çözüm bulmanın" önemini vurguladı.


Suriye Dışişleri Bakanı Washington'u Gazze'deki ateşkes çabalarını engellemekle suçladı

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal El Mikdad (AP)
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal El Mikdad (AP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı Washington'u Gazze'deki ateşkes çabalarını engellemekle suçladı

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal El Mikdad (AP)
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal El Mikdad (AP)

Suriye Dışişleri Bakanı Faysal El Mikdad, ABD'yi, Güvenlik Konseyi'ni kasten felç etmekle ve Gazze Şeridi'nde ateşkesi engellemek için veto yetkisini kullanarak üyelerinin çoğunluğunun iradesine karşı gelmekle suçladı.

El Mikdad, Güvenlik Konseyi'nin Orta Doğu'daki duruma ilişkin bakanlar toplantısında Suriye temsilcisi Kusay El Dahhak tarafından sunulan konuşmada şunları söyledi: Şam, "Washington'un, Filistin'in Birleşmiş Milletler'e tam üye olmasını engellemek için veto kullanmasını kınıyor ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının engellenmesinin, İsrail işgalinden kaynaklanan istikrarsızlık durumunun uzatılmasına katkıda bulunduğunu doğruluyor. Suriye, Güvenlik Konseyi'ne, "İsrail'in Arap toprakları üzerindeki işgaline son verilmesini sağlamak ve uluslararası hukuk tarafından garanti altına alınan her türlü araçla topraklarını ve halkını savunma hakkını vurgulamak için" ilgili kararlarını uygulamaya koyması yönünde çağrıda bulunuyor.”  


Arap Birliği, İsrail'e silah satışının durdurulmasını istedi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Arap Birliği, İsrail'e silah satışının durdurulmasını istedi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Arap Birliği, ABD ve Avrupa Birliği ülkelerine İsrail'e silah ve mühimmat ihracatını durdurma çağrısı yaptı.

Arap Birliği, İsrail ordusunun 200'den fazla gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'ndeki gelişmeleri görüşmek üzere daimi temsilciler düzeyinde olağanüstü toplandı.

Mısır resmi haber ajansı MENA'nın haberine göre birlik, "İsrail'in Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Mescid-i Aksa'da Filistin halkına yönelik saldırganlığını ve soykırım suçunu devam ettirmesini” şiddetle kınadı.

İsrail ordusunun Refah kentine saldırı niyetinin Filistin halkına yönelik yeni bir katliam anlamına geleceği uyarısında bulunan birlik, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, İsrail'in ateşkese uymasını ve insani yardım girişini güvence altına alan BM Antlaşması'nın 7. bölümündeki maddeler uyarınca bir kez daha karar almasını istedi.

Birlik, ABD'nin Filistin'in Birleşmiş Milletler'e (BM) tam üyelik başvurusunu veto etmesini de kınadı.

Arap Birliği, vetonun, ABD’nin bölgede barış, güvenlik ve istikrarın gerekliliklerini ve esaslarını yerine getirmekte başarısız olduğunu gösterdiğini ve iki devletli çözümü destekleyen beyanıyla çeliştiğini bildirdi.

Konsey, “ABD ve Avrupa Birliği ülkelerine İsrail’e silah ve mühimmat ihracatını durdurmaları ve İsrail'in Filistin halkına karşı soykırım suçunda kullandığı insansız hava araçlarının üretimini finanse etmeyi bırakmaları" çağrısında bulundu.

“Bölgede ve dünyada barış şansını kurtarmak, güvenlik ve istikrarı sağlamak için Filistin Devleti'ni tanımayan tüm ülkelere bir an önce tanımaları" çağrısında bulunan Arap Birliği, Gazze Şeridi’ndeki Şifa ve Nasır Hastaneleri’nde ortaya çıkarılan toplu mezarlarla ilgili uluslararası adalet kurumlarından bağımsız soruşturma yürütmesini talep etti.

Filistin 22 Nisan'da Arap Birliği'ni Gazze Şeridi'nde Filistin halkına yönelik "soykırım suçlarını" görüşmek üzere acilen toplanmaya çağırmıştı.