Erdoğan, Rusya’dan S-400’ün ikinci partisini alma niyetini açıklayarak NATO’daki müttefiklerine meydan okudu

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir röportajı sırasında, ABD'nin Suriye'den tamamen çekilmesini istediğini söyledi

Erdoğan ve Putin’in daha önce yaptıkları görüşmeden bir kare (Reuters)
Erdoğan ve Putin’in daha önce yaptıkları görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

Erdoğan, Rusya’dan S-400’ün ikinci partisini alma niyetini açıklayarak NATO’daki müttefiklerine meydan okudu

Erdoğan ve Putin’in daha önce yaptıkları görüşmeden bir kare (Reuters)
Erdoğan ve Putin’in daha önce yaptıkları görüşmeden bir kare (Reuters)

İnci Mecdi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) diğer üyelerinin, S-400 füze savunma sisteminin birinci partisine karşı çıkmalarına ve Washington'ın ABD'nin Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) kapsamında Ankara'ya yaptırım uygulamasına rağmen Batılı müttefiklerine açıkça meydan okuyarak, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sisteminin ikinci partisini satın almayı planladığını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Eylül Pazar günü ABD merkezli CBS News kanalına verdiği röportajda, “Gelecekte ne tür savunma sistemleri aldığımıza, hangi ülkeden, hangi seviyeden aldığımıza kimse müdahale edemeyecek. Buna kimse karışamaz. Bu kararları sadece biz veririz” ifadelerini kullandı.
ABD'nin Türkiye'ye parasını ödediği F-35 savaş uçaklarını ve Ankara'nın almak istediği Patriot füze savunma sistemini teslim etmeyi reddettiğini açıkça ifade eden Erdoğan, ABD’nin kendilerine S-400 füze savunma sistemi almak için Rusya'ya başvurmaktan başka seçenek bırakmadığını söyledi.
NATO, Rus yapımı füze savunma sisteminin gelişmiş F-35 savaş uçaklarıyla birlikte konuşlandırılmasının, Rusların bu uçak hakkında müttefik ülkelerin güvenliğini tehlikeye atabilecek hayati verileri toplamasına izin vereceğinden çekiniyor. Bu yüzden Washington, Türkiye'yi S-400'lerin yalnızca savaş uçakları için değil, aynı zamanda daha geniş kapsamda NATO'nun savunma sistemleri için de bir tehdit oluşturduğu konusunda birkaç kez uyardı.

CAATSA
Washington, geçtiğimiz Nisan ayında, CAATSA yasası uyarınca Türkiye’nin askeri teknoloji ve savunma sanayisini yönetmekten sorumlu devlet kurumu olan Savunma Sanayii Başkanlığı’na (SSB) yaptırımlar uyguladı. SSB Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, SSB Başkan Yardımcısı Faruk Yiğit, Hava Savunma ve Uzay Daire Başkanı Serhat Gençoğlu ve SSB Hava Savunma ve Uzay Daire Başkanlığı Grup Müdürü Mustafa Alper Deniz’e yaptırımlar uyguladı.
 Ankara'nın Rusya’dan hava savunma sistemi satın almanın cezası olarak Türkiye'ye yaptırım uygulama kararı, eski Başkan Donald Trump yönetimi dönemine dayanıyor. Yaptırım kararının ardından Türkiye'nin F-35 savaş uçağı programına katılımı da askıya alındı.
Ankara, o dönem, ABD'nin kararını ‘haksız’ olarak nitelendirerek kınadı ve Washington'a bu ‘büyük hatayı’ gözden geçirip kararı bir an önce geri çekmesi çağrısında bulundu. Gereken cevabın verileceğini vurguladı. Türkiye, NATO’daki herhangi bir müttefikin öne sürdüğü şartlarla hava savunma sistemleri satın alamayacağını söylüyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yorumları hakkındaki bir soruya, “Türkiye'yi her düzeyde ve her fırsatta, S-400 füze savunma sistemini kullanmamaya ve Rusya’dan başka askeri teçhizat satın almaktan kaçınmaya çağırıyoruz” yanıtını verdi.
Türkiye'nin ABD'nin müttefiki ve dostu olduğunu vurgulayan Bakanlık Sözcüsü, “Ankara'ya, Rusya'dan herhangi bir büyük silah alımının, CAATSA çerçevesinde Aralık 2020'de uygulananlar dışında başka yaptırımların da uygulanmasını gerektireceğini açık bir şekilde söylüyoruz” şeklinde konuştu.

Suriye’den çekilme konusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington ile tartışmalı bir başka konuyla ilgili olarak ise ABD’nin, Suriye’de DEAŞ’a karşı verdiği mücadelede sahada büyük bir rol oynayan, ancak kendisinin terör örgütleri olarak tanımladığı Kürt grupları ile Türkiye arasında, destek konusunda seçim yapması gerektiğini belirtti. Erdoğan, ABD’nin Kürtlerin oluşturduğu Halk Koruma Birlikleri’ne (YPG) silah desteğinde bulunmaması gerektiğini vurguladı.
ABD’nin, sadece birkaç yüz askerinin kaldığı Suriye'den tamamen ayrılmasını istediğini ifade eden Erdoğan, “Seçme şansım olsaydı, tıpkı Afganistan'dan çekilmeleri gibi Suriye ve Irak'tan çıkmalarını isterdim” dedi. Ancak eleştirmenler, ABD’nin Suriye'nin kuzeyinden tamamen çıkmasının Türkiye'ye bölgedeki operasyonlarında özgürlük vereceği konusunda uyarıyorlar.
Eski ABD Başkanı Donald Trump, 2019 yılının Ekim ayında Suriye’deki ABD askerlerinin geri çekildiğini duyurdu. Ardından Türkiye, YPG'nin bölgeden atılması için bir askeri operasyon başlattı. Operasyon, bazı ülkeler ve Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) de dahil olmak üzere uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından tepki çekti.
Türkiye'nin operasyonu sırasında Suriye'nin kuzeydoğusunda bulunan Amerikalı diplomat William Roebuck’un ABD Dışişleri Bakanlığı’na yazdığı bir nota göre Ankara, yarı özerk bölge Rojava ilinde yaşayan 1,8 milyon Kürt'ü sınır dışı etmek istiyor. Aynı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), geçtiğimiz yıl, Kürt yanlısı parti HDP’den Leyla Güven ve Musa Farisoğulları'nın milletvekilliklerini düşürdü. Daha sonra Güven ve Farisoğulları’nı terör örgütüne üye olma suçlamalarıyla tutuklandılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 76. Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere bulunduğu New York'ta ABD'li mevkidaşı Joe Biden ile ikili bir görüşme yapmadı.
CBS adına röportajı gerçekleştiren gazeteci Margaret Brennan, röportajın başında Erdoğan'a Biden'ın kendisini ‘otokrat’ olarak tanımlamasıyla ilgili düşüncesini sordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Başkan'ın buradaki otokratla neyi ifade ettiğini bilemem. 40 yıllık siyasi geçmişim itibarıyla demokrasiyi hazmederek yaşayan ve bu demokrasiyi içselleştirerek 40 yılı halkına hizmetle geçirmiş olan bir liderim. Buraya böyle geldim ve 20 yıldır sürekli olarak girdiğim her seçimi kazandım... Sayın Başkan otokratlıkla neyi kast ediyor, onu ben bilemiyorum” yanıtını verdi. Erdoğan, Biden'ın, uluslararası insan hakları örgütlerinin derinden rahatsız edici bulduğu Türkiye'nin insan hakları sicili konusunu hiçbir zaman gündeme getirmediğini de sözlerine ekledi. Brennan, Biden'ın geçen Haziran ayında Brüksel'deki NATO zirvesinin oturum aralarında yaptığı görüşmede bu konuya değinip değinmediği sorulduğunda ise Erdoğan, “Hayır, değinmedi. Özgürlüklerle ilgili bir sorunumuz olmadığı için ülkemiz emsalsiz bir özgürlüğe sahiptir” dedi.
Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) verilerine göre Türkiye, dünyada en fazla gazetecinin cezaevinde olduğu ülkeler arasında Çin'den sonra ikinci sırada yer alıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ise, Erdoğan’ın ‘otoriter’ yönetiminin, uluslararası insan hakları yükümlülüklerine aykırı yasaların çıkarılmasıyla güçlendiğini belirtiyor.
Erdoğan CBS’e verdiği röportajda, ülkesindeki gazetecilerin ve muhaliflerin durumuna ilişkin uluslararası insan hakları örgütlerinin raporlarının güvenilirliğini sorgularken gazeteci Brennan tarafından yöneltilen soruyu “Onlara inanıyor musunuz?” diyerek kınadı. Brennan,  ABD’nin resmi raporlarının da aynı şeyi söylediğini belirtti. Bunun üzerine Erdoğan, “Aslında aldatıldınız. Bu iddiaları ve iddiaların kaynağını araştırdınız mı? Lütfen bunu yapın” diyerek durumun siyasileştirildiğini ima etti.

Afganistan
Amerikan askerlerinin yirmi yıl boyunca Afganistan’da kalmalarına rağmen, ülkenin daha güvenli hale gelmediğine dikkati çeken Erdoğan, ABD'nin Afganistan'ı ele alış biçimini sert şekilde eleştirdi.
Erdoğan, Türkiye'nin, ABD'nin Afganistan’dan tam bir kaos ortamında çekilmesine rağmen, Taliban yönetimine giren Afganistan ile ilişkileri bir şekilde sürdürmeyi umduğunu söyledi. Erdoğan, Afganistan’ın Türkiye’den‘talep etmesi halinde’ sağlık, güvenlik, eğitim ve hayatın diğer alanlarında destek vermekten çekinmeyeceklerinin de altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Afganistan ile ilgili şunları söyledi:
“Bizim Afganistan halkına karşı tarihten gelen bir birlikteliğimiz var. Kimsenin Afganistan’a vermediği desteği her zaman biz verdik. Alt yapıda, üst yapıda Afganistan’da birçok yatırımların içerisinde olduk ve bundan sonraki süreçte de bunu yaparız. Dediğim gibi, bu yapılan yanlışlıklar sebebiyle de askerimizi çektik, sivil vatandaşlarımızı çektik ve şu anda Afganistan’da biz yokuz.”



Balıkesir Sındırgı'da 6,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi

 Ambulanslar (Arşiv- Reuters)
Ambulanslar (Arşiv- Reuters)
TT

Balıkesir Sındırgı'da 6,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi

 Ambulanslar (Arşiv- Reuters)
Ambulanslar (Arşiv- Reuters)

Türkiye Afet Yönetim Kurumu'na (AFAD) göre dün akşam Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde 6,1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

AFAD, depremin İstanbul ve İzmir dahil olmak üzere birçok başka şehirde de hissedildiğini belirtti. AFAD’ın açıklamasına göre depremde herhangi bir can kaybı bildirilmedi.


ABD ve Japonya, nadir toprak minerallerinin tedarikini güvence altına almak için anlaşma imzaladı

Trump ve Takaichi, bugün Tokyo'da nadir toprak elementleri tedarik güvenliği anlaşmasını imzaladıktan sonra (Reuters)
Trump ve Takaichi, bugün Tokyo'da nadir toprak elementleri tedarik güvenliği anlaşmasını imzaladıktan sonra (Reuters)
TT

ABD ve Japonya, nadir toprak minerallerinin tedarikini güvence altına almak için anlaşma imzaladı

Trump ve Takaichi, bugün Tokyo'da nadir toprak elementleri tedarik güvenliği anlaşmasını imzaladıktan sonra (Reuters)
Trump ve Takaichi, bugün Tokyo'da nadir toprak elementleri tedarik güvenliği anlaşmasını imzaladıktan sonra (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, bugün Asya turunun en yoğun günlerinden birine, yeni Japonya Başbakanı Sanae Takaichi ile yaptığı görüşmeyle başladı. İki taraf, nadir toprak minerallerinin "tedarikini güvence altına almak" için bir anlaşma imzaladı.

Trump, Amerika Birleşik Devletleri'nin Asya'daki en yakın müttefiklerinden birini ziyaret ediyor olsa da ziyareti belirsizliklerden uzak değil. Birkaç gün önce Japonya'nın ilk kadın başbakanı olan Sanae Takaichi'nin, ülkesinin ekonomik çıkarlarını savunurken aynı zamanda Trump ile ilişkilerini güçlendirmesi bekleniyor. Bu arada Trump, ABD tarifelerini düşürmeyi amaçlayan ticaret anlaşması kapsamında 550 milyar dolarlık Japon yatırımı sağlamayı hedefliyor.

Bugün gerçekleşen görüşmede Trump ve Takaichi el sıkışırken Trump, "Bu çok sağlam bir el sıkışma" yorumunu yaptı. Takaichi ise, Dünya Serisi'nin 3. maçını etkinlikten önce ABD'de izlediğini söyledi ve Japonya'nın gelecek yıl ABD'nin kuruluşunun 250. yıl dönümünü kutlamak için Washington'a 250 kiraz ağacı bağışlayacağını, ayrıca 4 Temmuz kutlamaları sırasında Akita Eyaleti'nde havai fişek gösterisi düzenleyeceğini duyurdu.

Takaichi, sözlerine, Trump'ın ilk döneminde golfe olan ortak ilgileri sayesinde yakın bir ilişki kuran muhafazakâr akıl hocası merhum Japonya Başbakanı Shinzo Abe'den bahsederek başladı. Takaichi, "Aslında Başbakan Abe bana sık sık aktif diplomasinizden bahsederdi" dedi.

Trump ise Takaichi'nin Japonya'nın ilk kadın başbakanı konumuna yükselişini "büyük bir başarı" olarak nitelendirerek, Amerika Birleşik Devletleri'nin Japonya'ya olan derin bağlılığını vurguladı. "Japonya'ya yardım etme konusunda yapabileceğim her şey için orada olacağız. En güçlü müttefiklerden biriyiz" ifadelerini kullandı.

Takaichi, olası Ford F-150 kamyonet alımı da dahil olmak üzere Trump'a yönelik diplomatik bir hamleye hazırlanıyor. Toplantıya geldiklerinde gazeteciler, Tokyo'daki devlet başkanlarının resmi konukevi olan Akasaka Sarayı'nın önünde park halinde duran altın renkli bir Ford F-150 kamyonet ve beyaz renkli ABD yapımı Toyota'ları fark ettiler.

Trump, Japonya'yı, geniş tasarımları nedeniyle Japonya'nın dar sokaklarına uygun olmayan Amerikan arabaları satın almadığı için sık sık eleştirmesiyle biliniyor. Asya'daki dış politikasını gümrük vergileri ve ticarete odaklasa da Tokyo yakınlarındaki bir ABD deniz üssünde demirli olan USS George Washington gemisinde de bir konuşma yapacak.

Trump dün Japonya'nın başkentine geldiğinde, imparatorla protokol ziyareti kapsamında bir araya geldi. Trump, daha önce Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği'nin (ASEAN) yıllık zirvesine katılmak üzere Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da bulunmuştu.


Jamaika Başbakanı, Melissa Kasırgası'nın "önemli hasara" yol açacağı konusunda uyardı

Kasırga Melissa, şimdiye kadarki en güçlü fırtına olan 5. kategoriye ulaştıktan sonra uzaydan böyle görünüyor (Reuters)
Kasırga Melissa, şimdiye kadarki en güçlü fırtına olan 5. kategoriye ulaştıktan sonra uzaydan böyle görünüyor (Reuters)
TT

Jamaika Başbakanı, Melissa Kasırgası'nın "önemli hasara" yol açacağı konusunda uyardı

Kasırga Melissa, şimdiye kadarki en güçlü fırtına olan 5. kategoriye ulaştıktan sonra uzaydan böyle görünüyor (Reuters)
Kasırga Melissa, şimdiye kadarki en güçlü fırtına olan 5. kategoriye ulaştıktan sonra uzaydan böyle görünüyor (Reuters)

Jamaika Başbakanı Andrew Holness, dün CNN'e verdiği röportajda, ülkenin batısına yaklaşan Melissa Kasırgası'nın "önemli hasara" yol açabileceği uyarısında bulunarak, bölge sakinlerini gerekli tüm önlemleri almaya çağırdı.

Başbakan, "Bu bölgedeki hiçbir altyapının 5. kategori bir kasırgaya dayanabileceğini sanmıyorum, bu yüzden ciddi hasar olabilir," dedi. Melissa, şimdiye kadar kaydedilen en güçlü 5. kategori kasırga şiddetiyle Jamaika'ya yaklaşıyor. Onu daha da tehlikeli kılan şey, çok yavaş hareket etmesi ve verebileceği hasarın son derece ciddi olması.

Melissa, son iki günde sadece 24 saat içinde önemli ölçüde güçlendi ve cumartesi sabahı 110 km/s rüzgar hızına sahip tropikal bir fırtınadan, pazar sabahı 225 km/s rüzgar hızına sahip 4. kategori bir kasırgaya dönüştü.

O zamandan beri kasırga, Saffir-Simpson ölçeğindeki en yüksek seviye olan 5. Kategoriye ulaştı. Şu anda rüzgar hızı 280 km/sa (175 mil/sa) seviyesinde seyrediyor. Bu güçteki bir kasırga, sağlam yapılara bile ciddi hasar verebilir. Kasırganın bu sabah erken saatlerde Jamaika'ya ulaşması bekleniyor.

O zamana kadar zayıflamazsa, meteoroloji gözlemlerinin başlamasından bu yana Karayipler'i vuran en şiddetli kasırga olacak. Kasırganın yıkıcı sellere ve toprak kaymalarına neden olması muhtemel.