Şampuanın içindeki zararlı maddeler

Şampuanın içindeki zararlı maddeler
TT

Şampuanın içindeki zararlı maddeler

Şampuanın içindeki zararlı maddeler

Dr. Fox Online Pharmacy’den Dr. Deborah Lee, şampuanda yaygın olarak kullanılan ve gizlenebilen 11 zararlı maddeyi ortaya çıkardı. İngiliz Express gazetesinin habeirne göre bazı şampuanların içerisindeki zararlı maddeler genel olarak vücuda, özellikle de saça zarar verebilecek maddeler içerebiliyor.
Gazeteye göre şampuan ve saç kremi kutusundaki içerik listesi saçlara ve saç derisine potansiyel olarak ne kadar zararlı kimyasallar olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte saç derisini tahriş eden, foliküllere zarar veren ve saç dökülmesini daha da hızlandıran bileşenlerin hangileri olduğunu bilmeden söz konusu içerikleri anlamak oldukça zor.
Yayınlanan raporda özellikle kişide alerji varsa, kontakt dermatite neden olan metilizotiazolinon içeren  bazı şampuan türlerinde bulunabilecek bir grup zararlı madde sıralandı.
Bunlar arasında sodyum lauril sülfat bulunuyor. Bu madde, özellikle alerjisi veya egzaması olan kişilerde cilt tahrişine neden olan ve saç köklerine zarar veren, kızarıklığa, kaşıntıya ve iltihaplanmaya neden olan bir kimyasal olarak ön plana çıkıyor.
Sodyum klorürde saça ve saç derisine zarar veriyor. Saçı kuru ve zayıf hale getirebiliyor ve saç tellerindeki doğal koruyucu bariyere zarar veriyor. Bu da ve kaşıntıya neden oluyor.
Saça zararlı olan polietilen glikol, etilen oksit ve dioksan gibi bilinen diğer maddeler de kanserojenler ile de kontamine olabiliyor.
Bir diğer olası kanserojen olan formaldehit içeren ürünler gözlerde, sinir sisteminde ve solunum yollarında kötü reaksiyonlara yol açabiliyor.
Endokrin sistemine etki edebilen ve hormonal dengesizliklere yol açan bir koruyucu olan parabenlerde adet döngüsünü, doğurganlığı, kilo kaybını ve saç dökülmesini tetikliyebiliyor.
Bununla birlikte doğrudan saç dökülmesine neden olmayan ancak keratine zarar verebilen ve saç derisini tahriş edebilen dietanolamin, saç dökülmelerini etkileyebiliyor.
Trietanolamin ise aynı zamanda saçınızı güçlü ve parlak tutan protein olan keratini tamamen yok ediyor.
Bazı alkol türleri saçlar için zararlı olmamakla birlikte etanol, etil alkol, metanol ve izopropil gibi alkoller saçın ihtiyaç duyduğu yağları ve besin maddelerini yok edebiliyor.
Petrol içeren ürünler ise saçı cansız hale getiriyor. Bu da saçı aşırı yıkamaya ve büyümesi için gerekli olan besin maddelerini kaybetmeye neden olabiliyor.
Lanolininde  kafa derisinde birikmesi halinde tahrişe ve saç dökülmesine yol açabiliyor.



Gölet ve nehirlerde yaşayan solucan, şizofreni tedavisinde kullanılabilir

Fotoğraf: Stowers Institute
Fotoğraf: Stowers Institute
TT

Gölet ve nehirlerde yaşayan solucan, şizofreni tedavisinde kullanılabilir

Fotoğraf: Stowers Institute
Fotoğraf: Stowers Institute

Bilim insanlarının solucanların bazı ilaçlara kemirgenlere benzer tepki verdiğini keşfetmesinin ardından, genellikle göletlerde, nehirlerde ve derelerde yaşayan minik yassı solucanlar, şizofreni, uyuşturucu bağımlılığı ve diğer akıl sağlığı bozukluklarının tedavisinin geliştirilmesinde laboratuvar farelerinin yerini alabilir.

Solucanlar, planaria diye bilinen bir familyadan geliyor ve bazı türlerinin benzersiz yenilenme kabiliyetleri nedeniyle "ölümsüz" olabileceği düşünülüyordu. Kaybolan organlarını, hatta beynin tamamını bile yeniden oluşturabiliyorlar.

Solucanlara akıl sağlığı sorunlarının tedavisinde kullanılan haloperidol ilacı veren Reading Üniversitesi'nden bilim insanları ekibi, solucanların tıpkı farelerle sıçanlar gibi çok daha az hareketli hale geldiğini buldu.

Yassı solucanlar yoksunluk belirtileri gösterdiğinden daha önceki çalışmalarda epilepsi tedavilerini ve uyuşturucu bağımlılığını araştırmak için planarialar kullanılmıştı. Bu yeni çalışma, şizofreni ve halüsinasyonlar gibi akıl hastalıklarına tedavi geliştirilmesine yardımcı olabilir.

2024'te yapılan bir araştırma, Birleşik Krallık'taki her 69 yetişkinden birinin uzun süreli antipsikotik ilaç kullandığını bildirmişti.

Reading Üniversitesi'nden araştırmayı yürüten Profesör Vitaliy Khutoryanskiy, "Bu bulgu, planaria gibi küçük yassı solucanların beyni nasıl incelediğimizde değerli bir rol oynayabileceğine dair artan kanıtlara katkıda bulunuyor. Psikiyatrik ilaçlara memelilerde görülenlere benzer belirli tepkiler veriyorlar ancak onları kullanmak çok daha az etik kaygı içeriyor" dedi.
 

zfgh
Küçük gölet solucanları, şizofreni tedavisinde yeni yollar bulunmasına, uyuşturucu bağımlılığı hakkında bilgi edinilmesine ve akıl hastalıkları için yeni ilaçların denenmesinde yardımcı olabilir (Reading Üniversitesi)

Birleşik Krallık hükümetinin verilerine göre 2023'te hayvan araştırmalarında 882 bin fare ve 144 bin 60 sıçan kullanıldı. 2016 tarihli bir çalışma, sinirbiliminde sıçan ve fare kullanımının 1980'lerdeki yüzde 20'den 2010'larda yüzde 50'nin üzerine çıktığını öne sürdü.

Araştırmaları daha etik hale getirme çabalarına rağmen bilim insanları deneyler için hâlâ büyük ölçüde kemirgenlere bel bağlıyor. Araştırmacılar, beyin rahatsızlıklarını incelemek için yassı solucanların tercih edilmesinin, bilim insanları tarafından kullanılan kemirgen sayısını azaltabileceğini belirtti.

Profesör Khutoryanskiy şunları ekledi:

Birleşik Krallık'taki araştırmalarda her yıl yaklaşık bir milyon fare ve sıçan kullanılıyor ancak bunun yerine planaria kullanmak bu sayıları azaltabilir. Ayrıca ciddi akıl sağlığı sorunları olan kişilere yönelik daha iyi tedaviler geliştirmek için gereken yanıtları sağlayabilir. Bu hem bilim hem de hayvan refahı için yararlı.

Araştırma, Pharmaceutical Research adlı akademik dergide yayımlandı.

Independent Türkçe