Yemen Başbakanı: Ekonomi devlet araçlarıyla kontrol altına alınmalı

Başbakan, Aden'e döndükten sonra Maliye Bakanı ve Merkez Bankası liderleriyle bir toplantı yaptı.

Aden'de dün Yemen Maliye Bakanlığı ve Yemen Merkez Bankası liderlerinin katıldığı bir toplantıya başkanlık eden Muin Abdulmelik (SABA)
Aden'de dün Yemen Maliye Bakanlığı ve Yemen Merkez Bankası liderlerinin katıldığı bir toplantıya başkanlık eden Muin Abdulmelik (SABA)
TT

Yemen Başbakanı: Ekonomi devlet araçlarıyla kontrol altına alınmalı

Aden'de dün Yemen Maliye Bakanlığı ve Yemen Merkez Bankası liderlerinin katıldığı bir toplantıya başkanlık eden Muin Abdulmelik (SABA)
Aden'de dün Yemen Maliye Bakanlığı ve Yemen Merkez Bankası liderlerinin katıldığı bir toplantıya başkanlık eden Muin Abdulmelik (SABA)

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, Güney Geçiş Konseyi ile yaşanan anlaşmazlık ve Riyad Anlaşması’nın güvenlik ve askeri maddelerinin uygulanmasının tamamlanmaması nedeniyle aylarca süren bir aradan sonra geçici başkent Aden'e dönüşünün ardından, maliye ve para politikaları arasında ortak koordinasyon çağrısında bulundu. 
Başbakan Abdulmelik'in Aden'e dönüşü Güney Geçiş Konseyi tarafından memnuniyetle karşılanırken, liderleri yaptıkları açıklamada maaşların ödenmesini ve ekonomideki bozulmayı durdurmayı hızlandırmayı vurguladılar.
Bir hükümet kaynağı, Abdulmelik’in dönüşüne ilişkin yaptığı açıklamada, "Hükümet, Cumhurbaşkanı’nın direktiflerini uygulamak, güçlerin, imkanların ve çabaların seferber edilmesine öncelik vermek ve bunları devletin geri dönüşü ve darbenin sona ermesi sağlanana kadar Yemen'de ve bölgede ırkçı Husi milislere ve İranlılara karşı ulusal savaşta kullanmak için çalışıyor" dedi. 
Kaynak açıklamasında, Husilere karşı mücadeleye yönelik çabaların yönlendirilmesini, hükümetin halka karşı görevlerini yerine getirmesini ve ekonomik gerilemenin sonuçlarını hafifletmeyi ve hizmetler dosyasının iyileştirilmesini garanti eden Riyad Anlaşması'nın tüm hükümlerinin uygulanmasının kısa sürede tamamlanması için acele edildiğini vurguladı. 
Resmi kaynaklar dün (Çarşamba), Abdulmelik'in Maliye Bakanlığı ve Yemen Merkez Bankası liderlerinin ortak toplantısına başkanlık ettiğini bildirdi. Toplantıda ekonomik istikrarı sağlamak ve vatandaşların günlük yaşamlarını ve geçim kaynaklarını doğrudan etkileyen mal ve hizmet fiyatları enflasyonundaki düşüşe yansıyacak olan ulusal para biriminin döviz kurlarını kontrol etmek için maliye ve para politikaları arasındaki koordinasyonu etkinleştirmeye ve entegre etmeye yönelik mekanizmalar tartışıldı. 
Yemen resmi ajansı SABA’ya göre, toplantıda maliye ve para politikalarının performansını artırmaya yönelik bir dizi önlemi onaylandı. Ayrıca, Maliye Bakanlığı'nın gelirleri artırma ve harcamaları kontrol etme planları ve Merkez Bankası'nın döviz kurlarını kontrol etme ve hile ve spekülasyon operasyonlarını kontrol etme kampanyalarının uygulanmasına verdiği destek vurgulandı. 
SABA’ya göre Yemen Başbakanı, ulusal döviz kurlarının iyileşmesine yansıyacak olan ekonomik istikrar ve kontrol performansını sürdürmek için, devletin parasal ve finansal performansını kontrol etmekten sorumlu makamlar arasındaki sürekli koordinasyona verdiği önemi vurguladı. Ayrıca, ekonominin ancak devlet araçlarıyla kontrol edilebileceğine dikkat çekerek, tüm devlet kurumlarının bütünleştirici sorumluluğunu vurguladı.
Kaynaklara göre Abdulmelik, vatandaşları mümkün olan en kısa sürede etkileyecek ekonomik istikrarı sağlamak için hükümet, Merkez Bankası ve yerel makamlar arasında ortaklaşa çalışmayı emretti. Başbakan açıklamasında, “Mevcut ekonomik gerçeklik üzücü bir durumda ve vatandaşları olumsuz etkiliyor. Bu, Husi milislerin ekonomik savaşı ve siyasi anlaşmazlık durumu gibi çeşitli sebeplerden kaynaklanıyor” diye konuştu.
Merkez Bankası'nın döviz piyasasını kontrol etmek, döviz spekülasyonunu önlemek ve piyasayı ve vatandaşları güvence altına almak için aldığı tedbirlere hükümetin tam desteğini vurgulayan Abdulmelik, devletin kara para aklama ve terörle mücadele konusundaki araçlarını harekete geçirme gerekliliğinin altını çizdi. Ayrıca, gelirleri artırma ve harcamaları kontrol etme ihtiyacına işaret etti.
Başbakan Abdulmelik, Aden’den önce Şebve kentinin merkezi Atak şehrini ve Hadramut kentinin en büyük şehri Mukalla'da temaslarda bulundu. Yemenliler özellikle Marib ve Şebve’de Husi saldırılarının artmasının ardından hükümetin ekonomi, hizmet ve askeri düzeylerde etkili kurtarma önlemleri almasını bekliyor. 
Yemen para biriminde son günlerde yaşanan düşüş, kurtarılan şehirlerde öfkeye neden oldu. Bununla eşzamanlı olarak BM’nin ve uluslararası arenanın, hükümete yönelik darbe nedeniyle ile 7 yıldır devam eden çatışmayı durdurma çabalarına rağmen Husiler saldırılarını sürdürerek unsurlarını seferber etmeye devam etti. 
Yemen riyalinin dövize karşı bu ekonomik bozulmasıyla birlikte Yemen bölgeleri mevcut duruma karşı çeşitli gösteri ve protestolara sahne olurken, Yemen Merkez Bankası döviz bürolarının ve havale şirketlerinin kapatılması emrini verdiğini inkar ederek sürekli bozulmayı durdurmak için önlemler alacağını taahhüt etti. 
Son günlerde meşru hükümetin kontrolü altındaki bölgelerde 1 ABD doları 1200 riyal'e ulaştı. Bu da mal fiyatlarına yansıdı.
Aden'de Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamada, "Durumu mümkün olduğunca reforme etmek, yerel para birimi değerindeki ciddi bozulmayı durdurmak için bankacılık ve döviz sektörleri düzeyinde yakın zamanda kesin kararlar ve önlemler almayı planladığı" belirtildi. 
Bankacılık ve finans sektöründe çalışanların açıklamalarına göre Husi milisler, Merkez Bankası'nın Aden'de çıkardığı son banknotların dolaşımını engellemeye devam ederken kendi kontrol alanlarında paralel bir bankacılık sektörü dayattı. Yemen hükümetinin kontrolü altındaki bölgelerden milislerin kontrolündeki bölgelere yapılan ülke içindeki havale ücretleri yüzde 100'e yükseldi.
Ekonomistler, İran destekli milisler tarafından kontrol edilen bölgelerdeki riyal döviz kurunda yaşanan istikrarın ekonomik durumun gerçekliğini yansıtmadığını, grubun döviz kurunu zorla dayattığını ve kendisine bağlı bankacılık şirketlerini hükümet kontrolündeki alanlardan sağlam (rezerv) para birimleri satın almaya zorladıklarını belirtti. 
Yemen Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz Ağustos ayında Yemen Merkez Bankası Yönetim Kurulu Başkanı ve üyeleriyle bir toplantı düzenleyerek Yemen riyalini ve ekonomiyi kurtarmak için önlemler alınması, bankacılık şirketleri tarafından yapılan döviz sahtekarlığı ve spekülasyonlarına son verilmesi ve bu konuda sıkı tedbirler alarak para politikasını kontrol altına alınması gerektiğini vurgulamıştı.



Irak'taki büyük bir doğalgaz sahasındaki çalışmalar İHA saldırısının ardından askıya alındı

Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)
Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)
TT

Irak'taki büyük bir doğalgaz sahasındaki çalışmalar İHA saldırısının ardından askıya alındı

Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)
Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)

Irak Kürdistanı'ndaki Kormor gaz sahasındaki mühendisler, dün yaptıkları açıklamada, insansız hava aracı (İHA) saldırısının sahadaki faaliyetlerin askıya alınmasına neden olduğunu duyurdular.

Kürdistan Bölgesi Doğal Kaynaklar ve Elektrik Bakanlıkları ortak bir açıklamada, saldırının ardından bölgedeki tüm elektrik santrallerine gaz arzının durdurulduğunu açıkladı. Güvenlik kaynakları, sahadaki depolama tanklarını vuran saldırının yangına yol açtığını ve bazı işçilerin yaralandığını bildirdi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre bir işçi, çalışanların daha fazla saldırı korkusuyla sığındıkları sahadaki sığınağın içinden, "Bir İHA, sahadaki büyük bir gaz depolama tesisine saldırarak büyük hasara yol açtı ve yangın hala devam ediyor" dedi. Rudaw'ın X internet sitesinde yayınladığı bir videoda, saldırının ardından bölgeden dumanların yükseldiği görülüyor

Ortak açıklamada, iki bakanlıktan ve sahayı işleten BAE merkezli şirket Dana Gas'tan ekiplerin şu anda olay yerinde inceleme yaptığı belirtildi. Saldırının faillerinin kimliği henüz belirlenemedi.

Bu, son günlerde sahaya yapılan ikinci İHA saldırısı. Pazar akşamı, Irak Kürt güvenlik güçleri, sahaya ulaşmasını engellemek için bir İHA’yı düşürdü.


Lübnan, İran'ın Hizbullah'ın silahlarına ilişkin ısrarını reddetti

Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)
Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)
TT

Lübnan, İran'ın Hizbullah'ın silahlarına ilişkin ısrarını reddetti

Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)
Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)

Lübnan dün, İran'ın Hizbullah'ın silahlarına verdiği sürekli desteği reddettiğini yineledi. Dışişleri Bakanı Yusuf Recci, "Bizim için su ve ekmekten daha önemli olan, egemenliğimiz, özgürlüğümüz ve ülkemizi mahveden ve bizi yıkıma sürüklemeye devam eden ideolojik sloganlardan ve sınır ötesi bölgesel gündemlerden uzak, iç karar alma mekanizmalarımızın bağımsızlığıdır." dedi.

Lübnan'dan gelen bu ret cevabı, İran Dini Lideri'nin uluslararası ilişkiler danışmanı Ali Ekber Velayeti'nin, "Hizbullah'ın bugünkü varlığı Lübnan için vazgeçilmezdir" demesinin ardından geldi. Velayeti, "Siyonist oluşumun Lübnan'a karşı işlediği devam eden saldırılar ve suçlar, (Hizbullah'ın) varlığının Lübnan için günlük ekmekten daha önemli hale geldiğini gösteriyor" dedi.

Benzer bir bağlamda, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, iki ülke arasındaki deniz sınırı belirleme çalışmalarının tamamlandığını duyurarak, anlaşmanın ikili ve bölgesel iş birliğinde yeni aşamaya kapı açan stratejik bir dönüm noktası teşkil ettiğini vurguladılar.

Aynı zamanda İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, "İsrail'in güvenliği garanti altına alınmazsa Lübnan'ın barışa kavuşamayacağı" uyarısında bulunarak, Lübnan ile deniz sınırı belirleme anlaşmasından çekilme tehdidinde bulundu.


Cezayirli İslamcılar arasında “liderlik” ikilemi ve iktidar mücadelesi

Cezayir Adalet ve Kalkınma Cephesi Partisi lideri Abdullah Caballah ve Barış Toplumu Hareketi lideri Şeyh Mahfuz Nahnah (AFP)
Cezayir Adalet ve Kalkınma Cephesi Partisi lideri Abdullah Caballah ve Barış Toplumu Hareketi lideri Şeyh Mahfuz Nahnah (AFP)
TT

Cezayirli İslamcılar arasında “liderlik” ikilemi ve iktidar mücadelesi

Cezayir Adalet ve Kalkınma Cephesi Partisi lideri Abdullah Caballah ve Barış Toplumu Hareketi lideri Şeyh Mahfuz Nahnah (AFP)
Cezayir Adalet ve Kalkınma Cephesi Partisi lideri Abdullah Caballah ve Barış Toplumu Hareketi lideri Şeyh Mahfuz Nahnah (AFP)

Rabia Abdusselam

Cezayir siyaset sahnesini takip edenler, Cebhetu’l-Adale ve’t-Tenmiye (Adalet ve Kalkınma Cephesi) lideri ve İslami eğilime sahip olan önde gelen isimlerden biri olan Abdullah Caballah’ın açıklamalarının ardından İslamcı siyasi partilerin liderleri arasında bazı anlaşmazlıklar olduğunu gördü. Caballah, Hareketu Muctemeu’s-Silm’in (Barış Toplumu Hareketi) merhum lideri Mahfuz Nahnah'ın bunu yapan ilk kişi olduğu yönündeki yaygın görüşe aykırı şekilde kendisinin ‘ülkedeki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) hareketinin gerçek kurucusu’ olduğunu söyledi.

Bu kısa açıklama, Cezayir'deki İslami eğilimleri liderler arasında, Cezayir'de İslam düşüncesini veya siyasal İslam'ı yayma konusunda tarihi bir hakka sahip olanın kim olduğu konusunda çeşitli tepkilere ve açıklamalara yol açsa da İslamcı cenah arasındaki ‘liderlik’ sorunu olduğunu, bu sorunun İslamcılar üzerinde nasıl olumsuz bir etki yarattığını ve 1980'li ve 1990'lı yıllara kadar uzanan anlaşmazlıkların halen var olmaya devam ettiğini kanıtladı.

Çelişkili ifadeler ve tanıklıklar

Caballah’ın sözlerinin satır aralarında, İslamcılar arasındaki ‘liderlik’ ikilemi hakkında çok şey okunabilir. Örneğin (Cezayir’deki en büyük İslami eğilimli muhalefet partisi) Barış Toplumu Hareketi lideri olmaktan vazgeçmeyeceğini vurguladığını ve destekçilerinin Barış Toplumu Hareketi’nin kuruluşuna ilişkin tarihi anlatılarını her zaman savunduğunu görebiliriz. Onlara göre Şeyh Mahfuz Nahnah, ‘Cezayir'deki Müslüman Kardeşler'in gerçek kurucusu’ ve Barış Toplumu Hareketi’nin eski lideri Ebu Cerrah Sultani'nin de teyit ettiği üzere, İslami tebliğ için sağlam bir temel oluşturmaya çalışan ilk kişi. Ebu Cerrah Sultani, konuyla ilgili yaptığı açıklamada Abdullah Caballah'ın komünist hareketi üniversiteden kovmaya odaklandığını, Nahnah'ın ise İslam dininin yayılması için sağlam bir temel oluşturmaya çalıştığını söyledi. Ayrıca, iki adamın önceden anlaşma yapmadan coğrafi bölgeyi aralarında paylaştıklarını da sözlerine ekledi.

Ebu Cerrah Sultani’nin açıklamasına göre Caballah'ın ekibi, herhangi bir koruma ya da destek olmaksızın küresel bir ideoloji ve bölgesel bir örgütlenmeye dayanırken Nahnah'ın ekibi, 1974 yılından itibaren uluslararası grubun desteği ve onayıyla kapsamlı bir ideoloji ve örgütlenme benimsemişti. Ta ki hapis cezası bu bağı koparana dek.

Cezayir’de özellikle 1970'li yıllarda marjinalleştirilen Müslüman Kardeşler uluslararası yapılanmasının literatürünü temsil eden Mısır'dan gelen referanslar ve kitaplarla tanışmasının bir sonucu olarak, bu yolu izleyen ilk kişilerden biri olduğunu belirten Caballah, bu ideolojiyi benimsemesinin, Müslüman Kardeşler’in uluslararası veya Mısır'daki yapılanmasıyla herhangi bir örgütsel bağı olmadan, İhvan teorisyenlerini okumasından kaynaklandığını söyledi.

Uzun konuşması sırasında Caballah, kendisini İhvan’ın resmi temsilcisi ilan ettiğini reddederek, 1974'te başlayan ortak bir çabanın parçası olarak bu fikri Cezayir'e tanıtma girişiminde bulunduğunu ifade etti.

Liderliğini yaptığı hareketin 1985 yılından önce üniversitelerde Müslüman Kardeşlere bağlı herhangi bir öğrenci yapılanmasını parçası olmadığını aktaran Caballah, o dönemde sadece fikirlerin hakim olduğunu ve resmi olarak örgütlerin olmadığını vurguladı. Caballah’a göre 1985'ten önce Caballah Grubu olarak bilinen kendi grubu dışında, üniversitelerde Müslüman Kardeşlere bağlı herhangi bir öğrenci yapılanması yoktu ve sadece 70'li ve 80'li yıllarda tebliğ ve eğitim yöntemlerindeki temel farklılıkları vurgulamaya çalıştı.

Liderlik meselesi, İslamcı partileri yeniden siyasi çatışmaya sürükledi.

Caballah'ın öne çıkardığı İslami çizgideki isimler arasında, Barış Topluluğu Hareketi'ni kuran, öldüğü güne kadar liderliğini yürüten Cezayirli vaiz ve siyasetçi Mahfuz Nahnah ile Cezayir'deki İslami hareketin en önemli figürlerinden biri olan çağdaş düşünür, reformcu ve vaiz Şeyh Muhammed Buslimani yer aldı. Ancak Caballah, bu şahsiyetlerin örgütsel olarak değil bireysel olarak hareket ettiklerini belirterek, 1980'lerin ortalarına kadar Cezayir üniversitelerinde herhangi bir organize tebliği faaliyeti olmadığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Caballah'ın görüşlerini destekleyenler arasında, onun açıklamalarının o dönemde ya da daha sonra yapılmış olmasına bakılmaksızın ‘doğru’ olduğunu düşünen İslami eğilimli eski milletvekili Muhammed Salihi de vardı. Salihi, 1970'lerde aktif olan ve yerel olarak ‘eş-Şark’ grubu diye bilinen örgütün Mısır ve Suriye’deki Müslüman Kardeşlerin yaklaşımını benimsediğini belirtti. Bu kanat örgütsel ve yüzde 80 entelektüel açıdan Hassn el-Benna, Seyyid Kutub, Muhammed Kutub, Ali Cirişe, (Uluslararası Müslüman Alimler Birliği'nin eski başkanı ve kurucusu) Yusuf el-Kardavi, Muhammed el-Gazali, (Suriyeli vaiz) İsam el-Attar, Muhammed Ahmed er-Raşid ve Abdulkerim es-Savvaf’tan oluşuyor.

dfrgt
Cezayir'deki el-Fetih Meydanı'nda düzenlenen mitinge katılan İslami Kurtuluş Cephesi'ne (FIS) yakın İslam İşçi Sendikası (SIT) aktivistleri, 16 Mayıs 1991 (AFP)

Öte yandan kendisini meşru ‘lider’ olarak gören İslami Kurtuluş Cephesi (FIS) de var. Bu da partinin 1980'lerin sonu ve 1990'ların başında özellikle daha sonra iptal edilen 1991 yılındaki yasama seçimlerinin ilk turunda elde ettiği ezici zaferin ardından kazandığı halk desteğine dayanıyor. Bu tarihi olay, o dönemde Cezayir'deki gidişatı değiştirdi.

‘Liderlik’ kompleksi

‘Liderlik’ meselesi, İslamcı partileri yeniden alevlenen siyasi çatışmaların labirentine sürükledi. Siyasi analist Ahsen Hallas, Caballah’ın açıklamalarını, devlet, Sufi çevreler ve zaviyeler tarafından desteklenen ‘geleneksel İslam’ın yerini almak üzere ortaya çıkan ve gelişen ‘İslami uyanışın’ ortaya çıkışına ve camilerde ve üniversitelerde yaygın olarak verilen vaazlara odaklanan açıklamalarına dair değerlendirmesinde bunu bu akımlar içinde gizli kalmış veya bastırılmış bir tartışma olarak gördüğünü söyledi. Hallas, Şeyh Caballah’ın basında kendisinin her zaman Cezayir'de liderlik peşinde olan Müslüman Kardeşler üyesi olarak gösterilmesinden ötürü, ‘liderlik sevdasında olduğu’ gibi kendisine yöneltilen suçlamaları çürütmek için bunu kullanmaya çalıştığını belirtti.

Hallas: “Müslüman Kardeşlerin dünya genelinde yaşadığı entelektüel boşluk ve Türkiye, Katar ve Mısır arasında olmak üzere karşılaştığı jeopolitik parçalanma göz önüne alındığında, bu açıklamaların derin tartışmalara yol açması gayet doğal.”

Müslüman Kardeşlerin dünya genelinde yaşadığı entelektüel boşluk ve Türkiye, Katar ve Mısır arasında olmak üzere karşılaştığı jeopolitik parçalanma göz önüne alındığında, bu açıklamaların derin tartışmalara yol açmasının gayet doğal olduğunu söyleyen Hallas, “Özetle bu durum, entelektüel durgunluğun gölgesinde, yenilik yapma ve mevcut durumla ilgili çözümler ve öneriler sunma beceriksizliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir düşünme sürecidir” dedi.

Nahda Hareketi'nin eski lideri Caballah'ın açıklamalarına sert tepkiler verilirken geriye Müslüman Kardeşler üyeleri arasında sert sözlü tartışmaların yaşandığı gergin bir atmosfer bıraktı. Bu tablo, Cezayir'deki Müslüman Kardeşlere yakın iki siyasi partinin (Barış Toplumu Hareketi ve Adalet ve Kalkınma Cephesi) liderleri arasındaki derin anlaşmazlığı yansıttı. Aynı cenahtan gelen partiler arasında tam bir dayanışma ve siyasi uzlaşı eksikliği hakim ve bu durum 70’li ve 80’li yıllardaki kuruluş aşamasının ötesine geçiyor. Öyle ki 2019 yılında ülkeyi içinde bulunduğu krizden çıkarmak için bir yol haritası çizmek üzere önde gelen muhalif isimleri bir araya getiren Mazafran’da ve (Cezayir'in batısındaki) Ayn Benian'da düzenlenen ünlü iki sempozyum gibi ortak siyasi toplantılarda da bunu görmek mümkün. Katılımcılardan birine göre bu toplantılara katılan parti liderleri arasında tartışmalar yaşandı. Tartışmalar bir noktada partilerin çekilme tehdidine kadar vardı.

Cezayir'de Müslüman Kardeşleri temsil etme hakkının tarihsel olarak kime ait olduğu konusunda çelişkili açıklamalar hakkında yorum yapan Mohamed Khider Biskra Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Medya Bölümü öğretim üyesi ve araştırmacısı Cedu Fuad, “Şeyh Caballah'ın açıklamaları, Cezayir'deki İslami uyanışın başlangıcı ve Şeyh Mahfuz Nahnah, eş-Şark Grubu ve Cez’ara Grubu’nun bu karmaşık tarih içindeki konumu hakkında bize kapsamlı bir bakış açısı sağlayamıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Müslüman Kardeşlerin kuruluşu hakkında ideoloji ve örgütlenme arasında süregelen tartışma, Cezayir’deki İslami hareketin çok sayıda partiye bölünmesi olgusunu ele almamızı gerektiriyor. Cadallah’ın ‘doğuş patlaması’ olarak adlandırdığı bir olay meydana geldi ve bu da Cezayir'de Müslüman Kardeşler ideolojisini kimin yaydığını ve bu ideolojiyi ülkede yayma konusunda tarihsel hakka kimin sahip olduğunu belirlemeyi zorlaştırdı.