Cumhurbaşkanı Erdoğan: Başkanlık sisteminden memnunuz... Biden ile F-35 sorunu da görüşeceğiz, ya uçaklarımızı verecekler ya da parayı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başkanlık sistemiyle inşallah yolumuza devam edeceğiz. Bizi yıllarca geride bırakmış olan eski vesayetçi sistemi tekrar denemenin anlamı yok." dedi.

AA
AA
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Başkanlık sisteminden memnunuz... Biden ile F-35 sorunu da görüşeceğiz, ya uçaklarımızı verecekler ya da parayı

AA
AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi'de yaptığı görüşmenin ardından Türkiye dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Putin'in davetine icabetle Soçi'ye yaptığı çalışma ziyaretini verimli şekilde tamamladıklarını vurgulayan Erdoğan, sürekli telefon görüşmesi yaptıkları Putin'le uzun aradan sonra yüz yüze yaptıkları bu ikili görüşmede, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri ve bölgesel konuları ayrıntılı şekilde ele alma imkanı bulduklarını söyledi.
Hem ikili ilişkilere yeni ve güçlü bir ivme kazandırmak hem de bölgede yaşanan gelişmeler konusunda Putin'le 3 saati aşkın görüştüklerini aktaran Erdoğan, "Bu çerçevede, bu senenin ilk 8 ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 50'ye yakın artışla 21 milyar doları aşan ticaret hacmimizi, ortak hedefimiz olan 100 milyar dolar seviyesine ulaştırmak için atılacak adımlara odaklandık." diye konuştu.
Stratejik iş birliği alanı olarak gördükleri enerji alanında Rusya'yla mevcut iş birliğini ilerletme konusunda mutabık kaldıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TürkAkım ve Akkuyu Nükleer Enerji Santrali projelerine ilişkin durumu değerlendirdik. Malum, kısa bir süre önce Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'ni ziyaret etmiştik. Burada 10 bin genç Türk mühendis çalışıyor. Bunun yanında 3 bin genç Rus mühendis çalışıyor. Bu sayıyı daha da artıracaklar. Nasip olursa 2023'ün mayıs ayında birinci üniteyi bitirme sözünü kendilerinden aldık. Ondan sonra iki, üç, dört numaralı üniteler var. Tabii bizim 3 nükleer santral yapma hedefimiz var. Sayın Putin'le 'Bu iki nükleer santrali de sizinle birlikte yapabilir miyiz?' diye de görüştük. O zaman Türkiye, 3 nükleer enerji santraline sahip olacak. 'Bu konuyla ilgili çalışalım' dediler."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, turizm, tarım ve diğer alanlarda iş birliğini geliştirmenin önemini de vurguladıklarını belirterek, turizmde Rusya'nın, Türkiye'ye çok ciddi destek verdiğini, turizmde yaşanan sıkıntıların Rusya'dan gelen turistlerle ciddi manada aşıldığını dile getirdi.

"Görüşmemizin odak noktasını bölgesel konular oluşturdu"
Bunun yanında görüşmenin odak noktasını bölgesel konuların oluşturduğunu aktaran Erdoğan, Suriye, Karabağ, Libya ve Afganistan'daki gelişmeleri etraflıca değerlendirme imkanı bulduklarını, aynı şekilde Azerbaycan konusunu değerlendirdiklerini söyledi. Ortak adımlar hususunda samimi ve verimli görüş alışverişinde bulunduklarını vurgulayan Erdoğan, Afganistan'daki gelişmelerin de ele alınan bir diğer güncel başlık olduğunu kaydetti.
İdlib başta olmak üzere Suriye ile ilgili konuları da ayrıntılı şekilde ele aldıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Uzun yıllardır süren Suriye krizi, ülkelerimiz başta olmak üzere tüm bölgeye ağır maliyetler getirdi. İnsani dramlar yanında sürecin ekonomik yükü hepimiz için katlanılmaz boyutlara ulaştı. Kaldı ki Türkiye olarak şu an itibarıyla 4,5 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Ayrıntıların ötesine geçip bu meseleye kalıcı, nihai ve sürdürülebilir bir çözüm bulma vaktinin geldiğini konuştuk. Bu konuda birlikte atacağımız adımların gerekliliği üzerinde durduk. Sayın Putin'le görüşmemizde, bu yöndeki her türlü gerçekçi ve adil adıma açık olduğumuzu özellikle belirttik.
Birçok aktörün sahada olduğu ve çetrefilli yönleri bulunan bölgesel konularda zaman zaman bazı fikir ayrılıkları da olmuyor değil. Ama bu ikili görüşmemizde hemen hemen bütün konularda bir birlikteliğin olduğunu gördük. Bu tabii işin sevindirici yönüdür."
Putin'den kısa zamanda bir iadeiziyaret istediğini ve Putin'in buna olumlu yaklaştığını aktaran Erdoğan, "Bir de 'Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı'nı bu yıl bitmeden Türkiye'de yapalım' dedim. Ona da olumlu cevap verdi." dedi.

"Aynı yaklaşımı muhataplarımızdan da bekliyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmelerinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Putin'e, Rusya'nın 2018 Soçi Mutabakatı'nın gereği olan taahhütlerini yerine getirmesi yönünde bir talep iletilip iletilmediği ve Rusya'nın İdlib konusunda herhangi bir teminat verip vermediği sorusu üzerine Erdoğan, "Türkiye olarak Suriye'de Rusya'yla birlikte kararlaştırdığımız her hususa bağlılığımızı sürdürüyoruz. Buralardan herhangi bir geri adım atmak söz konusu değil. Bütün mutabakatlara uymaya ve güvenlik koridorundaki radikal unsurların temizlenmesine de Türkiye olarak biz devam ettik. Bundan da taviz yok. Ama tabii aynı yaklaşımı muhataplarımızdan da bekliyoruz." diye konuştu.
İdlib'de, Türkiye'nin güvenliğini sağladığı bölgelerde zaman zaman bazı sıkıntılar yaşandığını ancak ilgili birimlerin muhataplarıyla görüşerek bunları çözmenin gayreti içinde olduğunu anlatan Erdoğan, "Bu konuda da birlikte hareket etmenin önemine vurgu yapıyoruz. Bundan sonraki süreçte de özellikle liderler düzeyinde telefon diplomasisiyle, bunun yanında dışişleri ve savunma bakanlarımızın, istihbarat örgütlerimizin müşterek çalışmalarıyla bunları çözmenin gayreti içerisinde olalım dedik ve bu konuda da mutabakatımızı ortaya koyduk." görüşünü paylaştı.
Bölgede ateşkesin sağlıklı bir şekilde devamının, özellikle Türkiye'den geri dönüşleri hızla artıracağını dile getiren Erdoğan, "400 bini İdlib bölgesine olmak üzere 1 milyondan fazla kişi evlerine, topraklarına dönüş yaptı. Bu olumlu bir gelişme. Bu rakamı artırmak ve ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyelilerin güvenle topraklarına dönüşü için gerekli çalışmaları aralıksız sürdürüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Benim özellikle üzerinde durduğum bir diğer konu da PKK/YPG'nin Moskova'da olmasıydı. Bunu kendilerine hatırlattım. Aynı şekilde bu örgüt ABD'de de Beyaz Saray'da ağırlandı. Burada da bunlara ilgi, maalesef ileri derecede. Malum Amerikalı McGurk denilen bir adam var. Bu adam terör örgütlerinin adeta sevk ve idaresini yapıyor. 'Terörle mücadele konusuyla ilgili dayanışmamızı daha da artırmamız gerekir' dedik." ifadesini kullandı.

"Daha önce varılan mutabakatların gereği yapılmalıdır"
"ABD'nin PKK/YPG'ye verdiği destek söz konusu. Rusya ile 2018 Mutabakatı'ndan sonra Münbiç ve Tel Rıfat'tan terör unsurlarının ayıklanmasıyla ilgili yeni bir mutabakat sözlü de olsa söz konusu olur mu? Bölgede terör örgütlerinin saldırı girişimlerine karşı Rusya yeni bir adım atacak mı?" şeklindeki soruya ise Erdoğan, "Terör örgütü PKK/YPG'nin, bu bölgelerdeki varlığının sonlandırılmasıyla ilgili daha önce varılan mutabakatların gereği yapılmalıdır." yanıtını verdi.
Bu görüşmede bölgedeki mevcut durumu değerlendirmekle birlikte, gündemi ağırlıklı olarak iki ülke ilişkilerinin daha da geliştirileceği hususlar, savunma sanayisinden siyasi ve askeri konulara kadar atılabilecek ortak adımlar ve beraber yapılabilecek yatırımların oluşturduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu konularda Sayın Putin çok açık ve net yapabileceğimiz yatırımları gündeme getirdi. Örneğin Akkuyu'nun yanı sıra ikinci ve üçüncü nükleer enerji santralleri konusunu, savunma sanayisine yönelik atılabilecek adımları görüştük. Tüm bunlarla beraber mesela Türkiye'nin uzay çalışmalarını konuştuk. Sayın Putin, uzayla ilgili Türkiye ile beraber çalışmaya var. Uzayla ilgili atılabilecek adımlarla ilgili de heyetlerimizi, ekiplerimizi çalıştıracağız. Yapılacak çalışmayla da bunun zamanlamasını, yol haritası belirleyeceğiz. Ona göre de inşallah ilerleyeceğiz. Yani uzay çalışmalarında da çok daha ileri boyutta bir teklif var. Bir tane karada, bir tane denizde platform oluşturmak suretiyle, buradan uzaya roket fırlatma çalışmalarını beraber yapabileceğimizin teklifini sağ olsun yaptılar. Bu konuda da ilgili arkadaşlarımızı görevlendirerek çalışacağız."



Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
TT

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararının ‘kabul edilemez bir adım, uluslararası normların ihlali ve ülkenin bağımsızlığına açık bir saldırı’ olduğunu söyledi.

İsrail, cuma günü tek taraflı olarak ilan edilen Somaliland’ı ‘bağımsız egemen devlet’ olarak resmen tanıyan ilk ülke oldu.

Bu karar, bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirecek, Somali'nin uzun süredir devam eden ayrılıkçılığa karşı muhalefetini sınayacak ve Tel Aviv'e Afrika kıtasının en uzun deniz sınırına sahip ülkede, hassas Afrika Boynuzu bölgesinde bir dayanak noktası oluşturacak.

Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘Ortadoğu’daki çatışmanın ülkemize taşınmasını’ reddettiğini belirterek “Birliği sağlamak için Somaliland ile diyalog konusunda kararlıyız” dedi. Şeyh Mahmud, ülkesinin, saldırıların başlatılabileceği askeri üslerin kurulmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.

Arap Birliği'nin olağanüstü toplantısı

Öte yandan Somali'nin Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği (AL) Daimi Temsilcisi Ali Abdi Avari bugün, Tel Aviv’in Somaliland’ı tanımasına atıfla, İsrail'in Filistin halkını topraklarından zorla çıkarmak amacıyla Somali'deki ayrılıkçı bir oluşumu desteklediğini söyledi.

j6y
Hargeisa Savaş Anıtı önünde Somaliland bayrağı taşıyan bir genç (AFP)

Avari, Arap Birliği’nin acil toplantısında “Somali, Filistinlileri topraklarından çıkarmaya yönelik hiçbir girişime taraf olmayacak” dedi.

Bu planları engellemek ve İsrail'in aleni emellerine karşı durmak için çalışacaklarını belirten Avari, İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararının ‘tüm Arap ulusal güvenliğini ve Kızıldeniz'deki seyrüseferi etkileyen doğrudan bir saldırı’ olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi (BMGK), İsrail'in Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanımasıyla ilgili olarak pazartesi günü acil bir toplantı düzenleyecek.

Avari, toplantı öncesinde, çoğu Müslüman olan 21 ülke dün geç saatlerde ortak bir bildiri yayınlayarak İsrail'in kararının ‘Afrika Boynuzu'ndaki barış ve güvenlik’ ile daha geniş kapsamda Kızıldeniz bölgesi üzerinde ‘ciddi yansımaları’ olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Somali'nin kuzeyinde bulunan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan nüfusu birkaç milyonu bulan Somaliland, otuz yılı aşkın bir süredir fiilen bağımsız bir bölge.


Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
TT

Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bugün yaptığı açıklamada, Rusya'nın Tayvan'ın bağımsızlığına her şekilde karşı olduğunu ve adayı Çin'in ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü söyledi.

Rusya merkezli haber ajansı TASS’a konuşan Lavrov, Japonya’nın artan askeri eğilimlerine atıfla, Japonya'yı ‘askerileşme’ olarak nitelendirdiği eğilimini ‘dikkatlice düşünmeye’ çağırdı.

Öte yandan Lavrov, Ukrayna'da konuşlandırılan herhangi bir Avrupa askeri birliğinin Rusya ordusu için meşru hedef haline geleceğini vurguladı.

Lavrov ayrıca, kanıt sunmadan, Avrupalı politikacıları Kiev ile ilişkilerinde ‘açgözlü’ şekilde hareket etmekle ve Ukrayna halkının ve kendi ülkelerinin halklarının çıkarlarını göz ardı etmekle suçladı.


Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?

ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
TT

Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?

ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)

ABD'nin perşembe günü Nijerya'da DEAŞ’a karşı düzenlediği füze saldırılarının ayrıntıları ve terör örgütlerinin kalelerinin kuzeydoğuda yoğunlaşmasına rağmen ülkenin kuzeybatısında bulunan Sokoto şehrinin seçilme nedenleri hala belirsizliğini koruyor.

Bu gizem, ABD ve Nijerya'nın de hedefin DEAŞ olduğu konusunda anlaşmaya varmış olmalarına rağmen açıklamaları arasındaki tutarsızlığın yanında saldırılar sırasında kimlerin veya nelerin vurulduğu konusunda ayrıntıları açıklamamış olmaları nedeniyle daha da artıyor.

Bu gerçekleri açıklığa kavuşturmak amacıyla, Nijerya Cumhurbaşkanı Bola Tinubu'nun Sözcüsü Daniel Bwala, dün Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, ABD’nin perşembe günü Nijerya'da gerçekleştirdiği hava saldırılarının, ‘Lakurawa’ adlı yerel bir terör örgütü ve ‘otoyol soyguncusu’ çetelerle iş birliği yapmak üzere Sahel bölgesinden gelen DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.

Bwala, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“DEAŞ, Lakowara ve çetelere ekipman ve eğitim sağlayarak onlara yardım etmek için Sahel bölgesinden geçmenin bir yolunu buldu.”

Nijerya Enformasyon ve Kültür Bakanı Muhammed İdris, cuma akşamı yaptığı açıklamada saldırıların Sahel koridoru üzerinden Nijerya'ya sızmaya çalışan DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.

Lakowara Grubu

Nijerya gazetesi Premium Times tarafından yayınlanan bir haberde, Sokoto’nun terör örgütlerinden çok çete faaliyetleri ve haydutluktan şikayetçi olduğu belirtildi. Haberde, ABD tarafından düzenlenen hava saldırılarının, yerel liderlerin 2017 yılında haydutlukla mücadele çerçevesinde kurdukları Lakowara Grubu'nu hedef aldığına dikkat çekildi.

adre
ABD Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan ve 25 Aralık'ta belirsiz bir konumda bir askeri gemiden füze fırlatıldığını gösteren videodan alınan bir görüntü (Reuters)

Gazete, haberini New York'taki West Point Askeri Akademisi'ne bağlı bir araştırma ve akademik merkez olan West Point Terörle Mücadele Merkezi (CTC) tarafından 2022 yılında yayınlanan bir araştırmaya dayandırdı. Araştırma, Lakowara üyelerinin Mali'den geldiğini doğruladı. Çalışmada, yerel liderlerin gruba mali destek, sığır ve silah şeklinde lojistik destek sağlayarak grubun büyümesine katkıda bulundukları açıklandı. Aynı kaynak, o dönemde Nijerya polisinin silahlı grubu önemsiz göstererek, üyelerini hayvanları için su aramak üzere göç etmiş ‘şiddet kullanmayan çobanlar’ olarak tanımladığını belirtti. Ancak grup, kısa sürede bölgede kendi kanunlarını uygulamaya başladı ve borçlarını ödemeyi reddeden yerel bir lideri öldürdü.

Lakowara, Müslümanların nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu bu ülkede, alkol tüketimini ve müzik dinlemeyi yasakladı, yerel çobanlara vergi uyguladı ve ardından Nijer sınırındaki ordu mevzilerine silahlı saldırılar düzenleyerek Nijer ve Nijerya’nın 2018 yılında silahlı gruba karşı ortak devriye gezileri başlatmasına neden oldu.

Nijer'de 2023 yılında gerçekleşen askeri darbe sonucu Nijerya sınırındaki ortak devriyelerin sona ermesinin ardından Lakorawa, daha cesur hale geldi, faaliyetlerini Kibi şehrine doğru genişletti. Burada polis karakollarına ve yerel kurumlara saldırılar düzenledi.

DAEŞ ve El Kaide ile bağlantıları

Bu silahlı grubun oluşturduğu tehlikeye rağmen, dış bağlantıları konusunda hala büyük bir belirsizlik var. Birçok uzman bu grubu bir grup paralı asker ve hayduttan ibaret olarak görse de DAEŞ ve El Kaide ile olan ilişkisi konusunda fikir ayrılıkları hakim.

West Point Merkezi’nden Mortala Rufai, James Barnett ve Abdulaziz Abdulaziz tarafından yürütülen bir araştırma, Lakowara'nın El Kaide ile, özellikle de Mali merkezli İslam ve Müslümanları Destekleme Grubu (Cemaat Nusret el-İslam vel Müslimin/JNIM) ile bağlantılı olduğunu doğruladı.

Ancak Barnett, son araştırmasında Lakowara’nın artık DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle bağlantılı olduğu sonucuna varmıştır.

Sahel bölgesindeki terörist ittifakların çakışması nedeniyle, Lakowara’nın bazı orijinal üyelerinin Ensar’ul-İslam ve Müslümanlarla bağlantılı olabileceğini, ancak bugün DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle daha yakından bağlantılı olduklarını açıkladı.

Öte yandan Afrika’da İyi Yönetişim Vakfı'nda araştırmacı olan Malik Samuel, sosyal medya platformu X'te Lakorawa’nın El Kaide’ye daha yakın olduğunu iddia ederek JNIM’e atıfla “DEAŞ ile bağlantısı olduğuna dair herhangi bir kanıt görmedim” ifadelerini kullandı.

Çelişkiler ve şüpheler

Amerikalılar ve Nijeryalılar DEAŞ’ı hedef aldıklarından bahsetmelerine rağmen, ABD saldırılarının hedef aldığı bölgedeki bazı yerel sakinler şaşkınlıklarını dile getirdi. AFP'ye konuşan bölge sakinlerinden Haruna Kalh, “Şaşırdık çünkü bu bölge hiçbir zaman silahlı grupların kalesi olmamıştı” dedi.

d8
ABD’nin Oufa köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından meydana gelen hasar, 27 Aralık 2025 (AFP)

Diğerler bölge sakinleri ise ABD’nin hava saldırılarında fırlattığı füzelerin boş tarlalara düştüğünü, can kaybına yol açmadığını ve füze enkazının zarar verdiği Jabo köyünün saldırılarından kısmen etkilendiği söyledi. Militanların son saldırısının iki yıl önce gerçekleştiğini belirttiler.

Nijerya televizyonunda yayınlanan görüntülerde, tarım arazisi gibi görünen bir alanda yanmış metal parçaları görüldü.

d
Jabo köyünde ABD'nin saldırı düzenlediği bölgeye toplanan köylüler 26 Aralık 2025 (Reuters)

Öte yandan Nijerya, hava saldırılarının ‘terör yuvalarını’ hedef aldığını açıkladı.

Açıklamada, hedef alınan bölgelerin ‘Nijerya'ya sızan yabancı DEAŞ üyelerinin toplanma ve hareket noktası olarak kullanıldığı’ belirtildi.

Ancak Nijeryalı analistlerden bazıları, hava saldırılarının Sokoto şehrini hedef almasını şaşırtıcı bulduklarını ifade ettiler. Boko Haram'ın aktif olduğu kuzeybatıda Nijer ve Kano, kuzeydoğuda Borno gibi diğer eyaletlerin çok daha yüksek düzeyde şiddet olaylarına tanık olduğunun altını çizerek Nijerya hükümeti tarafından yapılan dikkate açıklamayı sorguladılar.

Sokoto'nun önemi

Güvenlik analisti Mustafa Gimbo, hava saldırılarının hedefi olarak Sokoto'nun seçilmesinin ‘oldukça tartışmalı’ olduğunu söyledi.

Gimbo, nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu şehirde neredeyse hiç bulunmayan Hıristiyanları hedef alan terör saldırılarından ziyade haydutluk vakalarının yaşandığını vurguladı.

Bu eyaletin ülkedeki terör yuvası olmadığını belirten Gimbo, daha çok ‘Müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölge, ‘Sokoto Halifeliği'nin tarihi merkezi ve Nijerya'daki İslam'ın manevi merkezi’ olduğunu düşündüğünü belirtti.

Sokoto Halifeliği, 1804 yılında kurulan, Batı Afrika'da oldukça etkili bir siyasi ve dini oluşumdu. 19’uncu yüzyıl boyunca, yüzölçümü ve etkisi bakımından Afrika'nın en büyük imparatorluklarından biri haline geldi. Halifeliğin gücü, 20’nci yüzyılın başlarına kadar devam etti, ancak 1903 yılında İngilizlerin Nijerya'nın kuzeyini kolonileştirmesinin ardından fiilen yıkıldı. Sokoto Halifeliğinin dini ve siyasi mirası, kuzey Nijerya ve Batı Afrika'daki Müslümanlar arasında hala varlığını sürdürürken büyük bir sembolik önem taşıyor.

yu7
ABD’nin hava saldırısının Oufa köyünde neden olduğu yıkım, 27 Aralık 2025 (AFP)

Nijerya gazeteleri, ABD Ordusundan emekli subay Pesh Johnson'ın, özellikle Sokoto eyaletinin son zamanlarda Amerikalıların zihninde Hıristiyanlara yönelik saldırıların yuvası olarak anılmaya başladığını söylediği açıklamalarına yer verdi.

Johnson, söz konusu açıklamalarda şunları söyledi:

“Sorun aslında daha karmaşık. Nijerya'nın kuzeyinde şeriat hukuku sorunu da var. Ne yazık ki, Sokoto’da 2022 yılında Deborah Samuel adlı genç bir kadının sınıf arkadaşları tarafından güpegündüz taşlanarak öldürüldüğünü gördük.”

Deborah Samuel, WhatsApp'ta dolaşan ses kayıtlarında İslam dinine hakaret etmekle suçlanmıştı.

Johnson, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar, bu masum genç kadının öldürülmesinden sorumlu olanların hiçbiri adalete teslim edilmedi. Bunlar, Amerikalıların takip ettiği konulardan bazıları ve bu yüzden olanları dini zulüm olarak nitelendiriyorlar.”

Öte yandan Nijeryalılar bu olayı özellikle ABD Başkanı Donald Trump saldırıyı kasıtlı olarak Hıristiyanların Noel kutlamalarıyla aynı zamana denk gelecek şekilde planlamasından ötürü ABD'nin saldırılarıyla ilişkilendirdi.

Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Tuggar, ABD Başkanı Trump’ın saldırıyı duyururken ‘öncelikle masum Hıristiyanları hedef alan ve acımasızca öldüren DEAŞ’lı terörist pislikleri’ hedef aldığını söylemesine rağmen, ABD’nin düzenlediği hava saldırılarını ‘dini bir anlam taşıdığı’ tezini şiddetle reddetti.