Cezayir, Fransa’nın sömürge dönemi suçlarını uluslararası arenaya taşıyabilir

İki ülke arasındaki ortak geçmiş, aralarındaki ilişkileri bozan ve diplomatik gerilimleri tetikleyen bir çıkmaz haline geldi

Başbakan Eymen bin Abdurrahman, hükümetin çalışma programında Fransa'nın sömürge döneminde işlediği suçlarla ilgili hafıza dosyasına geniş yer verdi (Radio Algeria)
Başbakan Eymen bin Abdurrahman, hükümetin çalışma programında Fransa'nın sömürge döneminde işlediği suçlarla ilgili hafıza dosyasına geniş yer verdi (Radio Algeria)
TT

Cezayir, Fransa’nın sömürge dönemi suçlarını uluslararası arenaya taşıyabilir

Başbakan Eymen bin Abdurrahman, hükümetin çalışma programında Fransa'nın sömürge döneminde işlediği suçlarla ilgili hafıza dosyasına geniş yer verdi (Radio Algeria)
Başbakan Eymen bin Abdurrahman, hükümetin çalışma programında Fransa'nın sömürge döneminde işlediği suçlarla ilgili hafıza dosyasına geniş yer verdi (Radio Algeria)

Ali Yahi
Fransa'nın Cezayir çölündeki nükleer bomba denemeleri dosyası, Cezayir'in meseleyi uluslararası arenaya taşıma niyetini açıklamasının ardından iki ülke arasındaki gerginliğin fitilini ateşleyebilir. Cezayir, bu adımın dosyanın kapatılmasına katkıda bulunacağını düşünürken Fransa, kendi çıkarlarına zarar vermesinden endişe ediyor.

Fransa’nın tutumu ve Cezayir’in adımı
Cezayir ve Fransa arasındaki ortak geçmiş, aralarındaki ilişkileri bozan ve özgürlükleri, özellikle de insanların hareket özgürlüğünü etkileyen ‘gizli’ ekonomik, politik, ticari ve hatta insan hakları savaşlarına dönüşebilecek diplomatik gerilimleri tetikleyen bir çıkmaz haline gelmiş gibi görünüyor. Fransa'nın Cezayir’deki sömürge döneminde işlediği suçlarla ilgili hafıza dosyasına ilişkin ne varsa bölgesel ve uluslararası meselelerde çıkar sağlamak ve destek almak için şantaj yapmak, tehdit etmek ve kışkırtmak için kullanan taraflardan hiç biri, tarihi fırsatı kaçırmıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ülkesi adına Fransa-Cezayir savaşı sırasında Fransa için savaşan, ancak daha sonra devlet tarafından terk edilen Harkiler'den af dilemesinin ardından Cezayirli çevreler, Fransa’nın Cezayir’deki sömürge döneminde işlediği suçlara ilişkin dosyaları uluslararası arenaya taşımayı planladıklarını açıkladılar. Cezayir Atom Enerji Komisyonu (COMENA) Başkanı Merzak Ramki’ye göre özellikle Fransa'nın Cezayir çölündeki nükleer bomba denemeleri dosyası, Cezayir’in elindeki en güçlü dosyalardan biri. Ramki, Cezayir'in imzaladığı Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması'nın, Fransa tarafından Cezayir çölünde inşa edilen nükleer test sahalarının temizlenmesi için faydalı taahhütler içerdiğini vurguladı.

Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması’nın oluşturduğu ‘koruma kalkanı’
Her yıl 26 Eylül'de kutlanan Uluslararası Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması Günü münasebetiyle bir açıklamada bulunan Ramki, Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması'nın ‘Taraf devletler, özellikle nükleer testler gerçekleştirmiş olanlar, nükleer silahların kullanılmasından ve denenmesinden zarar görenlere yeterli yardımı sağlamakla ve nükleer silahların kullanımı ve testinden etkilenen bölgelerin çevresini yeniden düzenlemekle yükümlüdür’ diyen 6. Maddesi’ne ve ‘Taraf devletler, antlaşmanın uygulanmasını desteklemek için iş birliği yapmak ve uluslararası yardım sağlamakla yükümlüdür’ diyen 7. Maddesi’ne işaret etti. Ramki, yukarıdaki maddeler uyarınca Cezayir'in, 1990’lı yılların sonlarında test alanlarının ön radyolojik değerlendirmesi çalışmalarına teknik iş birliği çerçevesinde daha önce katkıda bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) gibi yetkili kuruluşlardan uluslararası yardım talep ettiğini belirtti.

Güçlü bir dosya oluşturulmalı
Konuyu yakından takip eden Cezayirli insan hakları savunucusu Fatıma Zehra bin Brahim, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Uluslararası mahkemelere gitmek için sağlam bir dosya oluşturulmalı. Çünkü Fransa, Cezayir'deki nükleer denemeleriyle ilgili suçlamaların gerçeklerini gizlemeye çalıştı ve bu yüzden mağdurlar haklarını alamadı” dedi. Siyasi bir aktivist olan Muhammed Mahmudi ise “Cezayir, insana ve çevreye karşı bir suçun işlendiğini belgeleyen bu dosyada güçlü bir konum sahip” şeklinde konuştu. Mahmudi, Mücahitler ve Hak Sahipleri Bakanlığı’nın Fransız makamlarına, Fransa'nın, Cezayir çölündeki nükleer bomba denemelerinin kurbanlarını dışarıda tutan ‘Morin Yasası’nı yeniden gözden geçirmeleri konusunda resmi bir talepte bulunmada gecikmesini eleştirdi.

Hükümet kararlı
Cezayir Başbakanı Eymen bin Abdurrahman, hükümetin çalışma programını Meclis’e sunduğu sırada hükümetin, sömürge dönemine kadar uzanan önemli sorunları önceliği haline getirirken önceki yıllarda olduğu gibi hafıza dosyasına odaklanmaya devam ettiğini söyledi. Başbakan Abdurrahman, bağımsızlık savaşında hayatını kaybedenlerin kalıntılarının ve Ulusal Arşivler’in kurtarılmasının yanı sıra Cezayir çölündeki nükleer bomba denemeleriyle ilgili hafıza dosyalarının tamamlanması gerektiğini belirtti. Bağımsızlık savaşı sırasında kaybolan kişilerle birlikte sürgün ve yerinden edilenlerin durumuna ilişkin diğer dosyaların da öncelikli olduğunu kaydeden Başbakan, ‘sömürge döneminde Fransa tarafından Cezayir halkına karşı işlenen her türlü suçun’ ele alınacağını vurguladı.
Fransa’nın yardımları
Öte yandan Fransa, 2010 yılında nükleer bomba denemelerinin neden olduğu radyasyondan etkilenenlere tazminat ödenmesi sürecini düzenleyen Morin Yasası’nı çıkarmasına rağmen, Fransız hükümeti henüz tek bir Cezayirliye tazminat ödemedi. Oysa Cezayirlilerin yakalandıkları hastalıkların, patlamaların bıraktığı toksin kalıntıların yerde biriken ve havada hareket eden kumlar aracılığıyla taşınan nükleer radyasyondan kaynaklandığına dair kanıtlar var.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Fransa Savunma Bakanlığı, Paris’in Cezayir'de 6 yıl boyunca gerçekleştirdiği nükleer denemeler sırasında Cezayir çölündeki bazı bölgelere nükleer denemeler yapılırken kullanılan kamyonların ve askeri teçhizatın gömüldüğünü kabul etmişti. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Fransa, ellerindeki haritaları Cezayirli yetkililere teslim etti. Bu bölgelerdeki çeşitli deneme sahalarının radyolojik teşhisi yapıldı ve Cezayirli makamlara bildirildi” denildi.
Nükleer uzmanları, Fransa'nın Cezayir çölünde 17 nükleer deneme gerçekleştirdiğini söylüyorlar. Bu denemeler sonucunda Fransa Atom Enerjisi Komisyonu teknisyenleri ve askerler, Fransız yapımı birinci nesil Mirage 4 savaş uçakları tarafından kullanılan plütonyum bombasını geliştirdiler.

Dosyanın uluslararası arenaya taşınmasının iki yolu
Cezayirli hukuk uzmanı Hac Hanefi, hafıza dosyasıyla ilgili bir konunun uluslararası arenaya taşınmasının iki yolu olduğunu düşünüyor. Bunlardan birincisi hukuki yani, nükleer denemeler dosyasının hükümetler arası örgütler aracılığıyla insan haklarıyla ilişkilendirilmesi yolu. Örneğin dosya insan hakları kuruluşlarına, özellikle Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne (UNHRC) götürülebilir. Ardından Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) ve diğer uluslararası sivil toplum kuruluşlarına taşınabilir. Hanefi’ye göre bunu yapmanın ikinci yolu ise diplomasi. Böyle bir suçun kurbanı olan tüm Afrika ülkelerinden seslerin yükselmesi ve Fransa'nın uluslararası hukuk karşısında yaptıklarının hesabını vermesi gereken yasadışı bir eylemde bulunduğuna dair bir tür uluslararası fikir birliği yaratılması için diplomasi harekete geçirilebilir. Morin Yasası’nın Fransa'nın bu suçu tanıdığının bir göstergesi olduğunu vurgulayan Hanefi, bu yüzden dosyanın doğrudan tanınma meselesi olmaktan çıkıp uluslararası arenaya taşınmasının önemine dikkati çekti.
Cezayirli hukuk profesörü Muhammed Adnan el-Ahdar bin Mir, Fransa'nın Cezayir çölündeki nükleer bomba denemelerinin, tümüyle bir suç olması sebebiyle bu tür durumlarda uluslararası hukukta bilinen yasal prosedürlerin uygulanmasını beklemiyor. Prof. Bin Mir’e göre Cezayir, konunun uluslararası arenaya taşınmasını savunmak için gerekli diplomatik kapasiteye sahip.



İsrail'in Beyrut'un güneyinde düzenlediği hava saldırısında Cemaat-i İslami liderlerinden Hüseyin Atvi hayatını kaybetti

Bavarta'da İsrail ordusu tarafından hedef alınan aracın yanında duran Lübnan askeri (X)
Bavarta'da İsrail ordusu tarafından hedef alınan aracın yanında duran Lübnan askeri (X)
TT

İsrail'in Beyrut'un güneyinde düzenlediği hava saldırısında Cemaat-i İslami liderlerinden Hüseyin Atvi hayatını kaybetti

Bavarta'da İsrail ordusu tarafından hedef alınan aracın yanında duran Lübnan askeri (X)
Bavarta'da İsrail ordusu tarafından hedef alınan aracın yanında duran Lübnan askeri (X)

AFP'ye konuşan Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, İsrail'in bugün Beyrut'un güneyindeki bir kasabada bir araca düzenlediği saldırıda Hamas'ın müttefiki Cemaat-i İslami'nin bir liderinin öldüğünü söyledi.

İsrail, 27 Kasım'dan bu yana yürürlükte olan ateşkese rağmen, özellikle Güney Lübnan'da Hizbullah üyelerini ya da ‘altyapısını’ hedef aldığını söylediği saldırılar düzenlemeye devam ediyor.

Adının açıklanmasını istemeyen Lübnanlı güvenlik kaynağı, “Cemaat-i İslami'nin bir lideri İsrail'in Beyrut'un güneyinde arabasına düzenlediği saldırı sonucu öldürüldü” dedi. Öldürülen isim, Hamas ve Hizbullah'ın müttefiki olan Cemaat-i İslami'nin askeri kanadı Fecr Kuvvetleri'nin komutanlarından Hüseyin Atvi'ydi.

Lübnan Sivil Savunma Müdürlüğü ise Beyrut'a yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki sahil kasabası ed-Damur yakınlarındaki Bavarta yolu üzerinde bir aracın İsrail’e ait insansız hava aracı (İHA) tarafından hedef alınması sonucu bir kişinin öldüğünü bildirdi.

dfergty
İsrail'in Bavarta'da hedef aldığı bölgeden yükselen dumanlar (X)

2024'te Hizbullah-İsrail çatışmasının ilk aylarında Cemaat-i İslami, İbrani devletinin kuzeyine roket atılmasının sorumluluğunu üstlendi.

Örgüt ve askeri kanadı, o dönemde İsrail'in birçok saldırısının da hedefi oldu.

Lübnan Sağlık Bakanlığı'na göre pazar günü İsrail'in düzenlediği bir dizi hava saldırısında iki kişi hayatını kaybetti.

İsrail ordusu, Hizbullah'ın askeri altyapısına saldırdığını ve İran destekli örgütün iki üyesini ‘ortadan kaldırdığını’ bildirdi.

Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana Lübnan ordusu, anlaşmanın ordunun ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü’nün (UNIFIL) daha fazla konuşlandırılması karşılığında Hizbullah'ın çekilmesini öngördüğü bir bölge olan Litani Nehri'nin güneyindeki Hizbullah askeri yapılarını sökmek için çalışıyor.

Geçtiğimiz çarşamba günü ordu, mart ayında iki roket fırlatılması olayına karışanların tutuklandığını duyurdu. Hizbullah saldırıların sorumluluğunu üstlenmedi ve herhangi bir dahli olduğunu reddetti.

Ordu tutuklananların hangi örgüte mensup olduklarını belirtmezken, bir güvenlik kaynağı, savaş sırasında Lübnan'dan roket atma sorumluluğunu daha önce üstlenen Hamas'ın üç üyesinin gözaltına alındığını bildirdi.

Lübnan ordusu pazar günü ‘İsrail'e roket fırlatmak için yeni bir operasyon’ hazırlığında olan kişilerin yakalandığını duyurdu.

Yapılan açıklamada ordu güçlerinin, ‘Sayda-ez-Zehrani bölgesinde bir apartman dairesine baskın düzenlediği, bir dizi roket ve bunların fırlatıcılarını ele geçirdiği ve operasyona katılan birkaç kişiyi gözaltına aldığı’ belirtildi.