Uluslararası Af Örgütü: Cezayir, muhalifleri suçlu çıkarmak için terör ithamını kullanıyorhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3218771/uluslararas%C4%B1-af-%C3%B6rg%C3%BCt%C3%BC-cezayir-muhalifleri-su%C3%A7lu-%C3%A7%C4%B1karmak-i%C3%A7in-ter%C3%B6r-itham%C4%B1n%C4%B1
Uluslararası Af Örgütü: Cezayir, muhalifleri suçlu çıkarmak için terör ithamını kullanıyor
Başkent Cezayir’in merkezinde özgürlük ve adalet çağrısında bulunan gösterilerden bir kare (AFP)
Cezayir/ Boualem Goumrassa
TT
TT
Uluslararası Af Örgütü: Cezayir, muhalifleri suçlu çıkarmak için terör ithamını kullanıyor
Başkent Cezayir’in merkezinde özgürlük ve adalet çağrısında bulunan gösterilerden bir kare (AFP)
Uluslararası Af Örgütü dün internet sitesinde yayınladığı açıklamada, Cezayirli makamların, giderek artan bir şekilde, gazetecileri, insan hakları savunucularını, siyasi aktivistleri ve siyasi grupları baskı altına almak için terörle bağlantılı oldukları ile ilgili muğlak ifadeler kullandıklarını belirtti.
Af Örgütü, yetkililerin Haziran ayında terörizmin tanımını, barışçıl eylemcilerin ve eleştiride bulunan tarafların yargılanmasına yol açacak şekilde değiştirdiğini vurguladı. Örgüt bu duruma örnek olarak, tutuklanan gazeteciler Hasan Buras ve Muhammed Muluc’u hatırlattı. Yetkiler Hasan Buras İslamcı Reşad Hareketine, Muhammed Muluc’u ise ayrılıkçı el-Kabail Hareketi’ne (MAK) üye olmakla suçlandı.
İki gazeteci, internet üzerinden yayınladıkları yazılarında yetkilileri eleştirmeleri nedeniyle ceza alma riskiyle karşı karşıya. Uluslararası Af Örgütü bununla ilgili olarak, ifade özgürlüğü hakkını kullanmak isteyen kişilerin böylesine bir yöntemle yargılanmasının utanç verici olduğunu belirtti.
Diğer yandan, Cezayir hükümeti Fransa’nın Cezayir vatandaşlarının ülkeye giriş vizelerinin sayısını azaltma kararına yanıt olarak, Cezayir heyetinin gelecek ay gerçekleştirilmesi planlanan Fransa ziyaretinin ertelenmesine karar verdi ve Fransa büyükelçisine Cezayirlilerin vizelerinin azaltılması kararının protesto edilmesi çağrısında bulundu. Fransa’nın bu kararı, Cezayirli yetkililerinin öfkesine yol açtı.
Cezayir Dışişleri Bakanlığı’nda Sahra ve Mağrip çatışmasından sorumlu olan Ammar Belani, dün bakanlık tarafından yayınlanan açıklamada, ülkesinin Fransa’nın Cezayir vatandaşlarına yönelik vize şartlarını sıkılaştırma kararı sebebiyle üzüntü duyduğunu söyledi. Belani söz konusu kararın, iki ülke arasında insanların hareketi ve aranan kişilerin yargı tarafından iade edilmesi de dahil olmak üzere, henüz karara bağlanmamış tüm davaların değerlendirilmesi ve yasadışı göçlerin yönetilmesinde işbirliğini geliştirmek üzere en uygun yolların belirlenmesi için Cezayirli bir heyetin Fransa’ya gönderilmesinin hemen önce gelmesi sebebiyle kararı “tutarsız ve uygunsuz” olarak değerlendirdi. Kararın içeriğinin insani boyutunun Cezayir-Fransız ilişkisinin ve iki ülke arasında var olan istisnai ortaklığın merkezinde yer aldığını belirtti.
Cezayir’in Avrupa Birliği Temsilcisi olan Belani, göçler konusunun yönetiminin dürüst ve açık işbirliğinin yanı sıra ortaklık ruhuna sahip bir ortak yönetimi gerektirdiğini, özellikle de Fransa tarafından tek taraflı değerlendirmelere tabi olacak bir konu olmadığını belirtti.
Cezayir’deki Fransız konsolosluğunun istatistikleri, vizelerin sayısındaki azalmanın yıllar önce başladığını gösteriyor. 2018’de yaklaşık 280 bin Cezayirli vize alırken, iki yıl sonra 2020’de vize verilen kişi sayısı 73 bine düşürüldü.
Cezayirli gözlemciler, Fransa’nın aldığı kararının arkasında gelecek yıl düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili siyasi nedenlerin olduğunu düşünüyorlar. Zira göçmenlik ve düzensiz göçmenler konusu her zaman sağcı grupların aklını çelmek için kullanılıyor ve bu konu sık sık adaylar arasında gündeme getiriliyor.
Suriye konulu Riyad toplantısı: Yaptırımlar kalkınmayı engelliyor. Suriye'nin geleceği Suriyeliler tarafından şekillendirilecek
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, dün yaptığı açıklamada, Suriye'ye uygulanan tek taraflı yaptırımların ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılmasının önemini vurguladı. Mevcut gelişmeler çerçevesinde Riyad'ın ev sahipliğinde düzenlenen Suriye konulu Arap Bakanlar Temas Komitesi’nin genişletilmiş toplantısına başkanlık eden Prens Faysal bin Ferhan, yaptırımların devam etmesinin Suriye halkının yeniden inşa, kalkınma ve istikrara kavuşma yönündeki hedeflerinin gerçekleşmesini engellediğine dikkati çekti. Suudi Bakan, Riyad'ın bölge ve dünyadaki önemli rolünün altını çizerek Suriye'nin güvenliği ve istikrarı ile dış müdahaleler ve dış etkilerden uzakta topraklarının birliğini ve bütünlüğünü garanti altına alacak tüm adımları desteklemekte kararlı olduğunu vurguladı.
Toplantının amacının Suriye'yi destekleme çabalarını koordine etmek ve Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını sağlamak olduğunu söyleyen Bakan, ABD’nin ilgili muafiyetlere ilişkin kararından duydukları memnuniyeti ifade ederken uluslararası tarafları uyguladıkları yaptırımları kaldırmaya çağırdı. Prens Faysal bin Ferhan, aynı zamanda tüm yönleriyle acil insani ve ekonomik desteğin sağlamaya başlaması, Suriye devletinin kapasitesinin arttırılması ve böylece mültecilerin geri dönüşü için uygun ortamın oluşturulması çağrısında bulundu.
Toplantıda Suriye halkını desteklemek, ülke tarihinin bu önemli aşamasında onlara her türlü yardımı ve desteği sağlamak ve Suriye'yi tüm vatandaşları için güvenli, terörün olmadığı, egemenliğini ihlal etmeyen ve toprak bütünlüğüne herhangi bir tarafça saldırılmayan birleşik, bağımsız bir Arap devleti olarak yeniden inşa etmelerine yardımcı olmak için atılacak adımlar ele alındı.
Toplantıda, siyasi ve sosyal güçlerin temsil edildiği, tüm Suriyelilerin haklarının korunduğu, halkın tüm kesimlerinin dahil olduğu bir geçiş sürecinin desteklenmesi, çeşitli tarafların karşılaştığı zorlukların ya da endişe kaynaklarının diyalog yoluyla ele alınması için çalışılması ve ülkenin bağımsızlığına ve egemenliğine saygı gösterecek şekilde destek, tavsiye ve danışmanlık sağlanması konuları ele alınırken katılımcılar Suriyelilerin seçimlerinin yanında olduklarını ve iradelerine saygı duyduklarını teyit ettiler.
Prens Faysal bin Ferhan ‘her türlü zorluk ya da endişe kaynağının diyalog, destek ve tavsiye yoluyla, Suriye'nin bağımsızlığına ve egemenliğine saygı gösterilerek ve geleceğinin Suriye'nin meselesi olduğu göz önünde bulundurularak ele alınması gerektiğinin’ altını çizerken Suudi Arabistan’ın, Suriyelilerin kendi işlerini yönetme ve krizin her aşamasında krizden çıkışın önünü açacak bir iç diyalog yoluyla kendi kaderlerini belirleme hakkına sahip olduğuna inandığını ifade etti.
Riyad’daki Suriye konulu toplantının katılımcıları, Şam'daki yeni yönetimin devlet kurumlarını korumak, Suriyeli taraflarla diyalog yaklaşımını benimsemek, terörle mücadele etmek ve ülkenin istikrarını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü sağlamak ve bölge ülkelerinin güvenliğine ve istikrarına karşı tehdit kaynağı olmamak amacıyla halkın tüm kesimlerinin katıldığı bir siyasi süreç başlatmak için attığı olumlu adımlardan duydukları memnuniyeti ifade ettiler.
Toplantı sırasında Suriye’ye insani ve ekonomik destek sağlamaya devam etmenin öneminin vurgulandığını belirten Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin Suriye halkına insani ve kalkınma alanlarında yardımda bulunacağını açıklayan ülkelere takdirlerini ifade ederek, istikrar ve yeniden yapılanmanın sağlanması, mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşü için uygun ortamın oluşturulması, devlet kurumlarının korunması ve halka yönelik görevlerini yerine getirebilmeleri için Suriye'nin milli yeteneklerinin yeniden inşa edilmesi gerektiğini açıkladı.
Toplantıda, işgalci İsrail’in Suriye ile olan tampon bölgeye ve Hermon Dağı ile Kuneytra iline komşu bölgelere girmesinden duyulan endişe dile getirilirken ülkenin birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesinin önemi vurgulandı.
Suudi Arabistan’ın bu saldırıyı uluslararası hukuku ve Suriye ile İsrail arasındaki 1974 tarihli Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nı ihlal eden bir işgal ve saldırı olarak kınadığını ve reddettiğini yineleyen Prens Faysal bin Ferhan, işgalci İsrail güçlerinin işgal altındaki Suriye topraklarından derhal çekilmesini talep etti.
Riyad’taki toplantıya Bahreyn, Mısır, Fransa, Almanya, Irak, İtalya, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, İspanya, Suriye, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İngiltere ve ABD dışişleri bakanları veya temsilcileri ile AL Genel Sekreteri, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcilisi, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri ve BM Suriye Özel Temsilcisi katıldı. Toplantı, geçtiğimiz aralık ayı ortalarında Ürdün'ün Akabe şehrinin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıların devamı niteliğindeydi.
Öte yandan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, toplantının oturum aralarında Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’deki yeni yönetimin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcilisi Kaja Kallas ve Fransa'nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan sorumlu Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Anne-Claire Legendre ile bir araya geldi.
İkili görüşmelerde Suudi Arabistan ile altı ülke ve AB arasındaki iş birliği ilişkileri, Suriye'deki mevcut durum, ortak ilgi alanları, bölgesel ve uluslararası gelişmeler ve bu konularda sarf edilen çabalar ele alındı.
Suudi Arabistan, 2011 yılında ülkelerinde meydana gelen olayların ilk gününden bu yana milyonlarcasına ev sahipliği yaptığı Suriye halkına verdiği kesintisiz destek çerçevesinde Suriye halkının içinde bulunduğu zor koşulların etkilerini hafifletmek amacıyla günlerdir Şam'a kara ve hava köprüleriyle gıda, barınma ve tıbbi malzeme taşıyan insani yardım uçakları gönderiyor. Suudi Arabistan’ın ücretsiz eğitim ve tedavi imkanı da dâhil olmak üzere yaşamın temel gereksinimlerini karşılayan yardımları, Suriyelilerin çalışmalarına ve toplumla bütünleşmelerine olanak tanıdı.
Yardım köprüsü, Suudi Arabistan yöneticilerinin savaştan etkilenenlerin acılarını hafifletmeye yönelik direktifleri doğrultusunda Suriye'de insani durumu istikrara kavuşturarak sahadaki hedeflerine ulaşana kadar açık kalmaya devam edecek.