Ürdün tarafından hazırlanan ‘gizli bir belge’ Şam ile ilişkilerde son on yıldan ve Suriye'nin ‘rejim değişikliği’ politikasından tamamen farklı yeni bir yaklaşım önerisinde bulundu. Belgede, Rusya'nın bu ülkedeki ‘meşru çıkarları’ tanınırken, ‘rejimin davranışlarının kademeli şekilde değiştirilmesi’ ve 2011'den sonra Suriye'ye giren ‘tüm yabancı güçlerin geri çekilmesinin’ sağlanması için atılması önerilen adımlar yer alıyor.
Belge hakkında bilgi sahibi olan Batılı üst düzey bir yetkili, belgenin geçtiğimiz günlerde aralarında Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın da bulunduğu Arap ve çeşitli liderler arasında tartışıldığını söyledi. Geçtiğimiz Temmuz ayında Washington'da ABD Başkanı Joe Biden, Ağustos ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le ve ayrıca Ağustos sonunda gerçekleştirilen Bağdat Zirvesi toplantısının oturum aralarında belgenin ele alındığını belirtti. Yetkili, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, son dönemde atılan bazı normalleşme adımlarının ‘bu yeni yaklaşıma dokunduğunu veya onun ruhundan ilham aldığını’ ifade etti.
Ürdün’ün son hamlelerinin belgedeki fikirlere dayandığına dikkat çeken yetkili, Amman’ın, Arap doğalgaz boru hattını Suriye topraklarından Mısır ve Ürdün üzerinden Lübnan'a uzatmak için Washington'un desteğini aldığını belirtti. Hattın, Şam'a uygulanan ‘Sezar Yasası’nın yaptırımlarından muaf olacağına ve Dünya Bankası’nın, Suriye'nin güneyindeki hattın onarımı için mali destek sağlayacağına dair yazılı garanti vermeyi taahhüt etti. Öte yandan Rusya, Dera'da ve kırsalında, sivillerin Ürdün'e göçünü içermeyen ve İran'ın nüfuzunun genişlemesini durdurmaya yol açabilecek yerleşimleri dayatma çabalarına öncülük etti. Bununla eş zamanlı olarak Amman ile Şam arasındaki sınırın açılmasıyla ilgili olarak üst düzey askeri, güvenlik ve ekonomik ziyaretler yapıldı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun oturum aralarında, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile temaslar arttı. New York'ta muhalif ‘Suriye Müzakere Komitesi’ delegasyonunun toplantılarının az veya hiç yapılmaması karşılığında, Mısırlı mevkidaşları Samih Şukri, Ürdünlü Eymen es-Safadi ve Tunuslu Osman el-Cerandi ile yapılan görüşmeler de buna dahildi.
Şam'ın 2012 yılı sonunda üyeliği dondurulan Arap Birliği'ne geri dönmesi konusunda Arap mutabakatı hala mevcut değil. Arap ülkeleri bunu, uzlaşmanın mevcudiyetine ve Suriye'nin birliğini koruyan 2254 sayılı Karara uygun olarak siyasi bir çözüm uygulamak için adımlar atmasına ve yabancı milislerin buradan çıkış yapmasına bağlıyor.
- Çoklu başarısızlık
Batılı yetkiliye göre ‘belge’, Suriye krizi konusunda son on yıl içindeki yaklaşımın Suriyeliler, jeopolitik ve terörle ilgili tüm yönleriyle her açıdan ‘başarısızlıkla’ sonuçlandığı değerlendirmesinden yola çıkarak hazırlandı. 6,7 milyon Suriyeli, 6,6 milyon mülteci, 13 milyon ülke içinde yerinden edilmiş kişi insani yardıma muhtaç durumda. Ayrıca Suriyelilerin yüzde 80'i yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve 2,5 milyon çocuk okula gitmiyor.
DEAŞ’a gelince, 2019 yılının Mart ayında coğrafi olarak hezimete uğradı. Ancak örgüt, Badiye ve Ürdün sınırındaki ülkenin güneydoğusu da dahil olmak üzere Suriye'nin çeşitli yerlerinde ‘yeniden canlanıyor.’
Yetkili, ‘belgenin’ İran varlığını da ele aldığına işaret etti. Belgeye göre Tahran'ın ‘rejim ve özellikle güneybatı Suriye olmak üzere ülkenin çeşitli bölgeleri üzerindeki askeri ve ekonomik etkisini artırdığı’ sonucuna varıldı. Bölge ve ötesi için tehdit oluşturan uyuşturucu ticaretinin gelişti ve bu İran milisleri için önemli bir finansman kaynağı" oluşturuyor.
-Yeni bir yaklaşım
Buna göre, ‘belge’, BM'nin 2254 sayılı kararı uyarınca Suriye ve çevresindeki insani krizi ve güvenlik yansımalarını ele alıp, terörle mücadele ve İran'ın artan etkisini kontrol altına almaya odaklanarak, birçok kümülatif adıma dayalı bir şekilde, Suriye'deki siyasi çözüme yeniden odaklanmasına yol açan yeni ve etkili bir yaklaşım önermekte. Batılı yetkiliye göre bu yaklaşımın amacı, Suriye halkına ve mültecilerin ve yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşüne olumlu yansıyacak teşvikler karşılığında ‘rejimin davranışını aşamalı olarak değiştirmektir’.
Bu ‘belgedeki’ fikirler, BM Elçisi Geir Pedersen'in ‘adım adım’ yaklaşımı izleme önerisine yaklaşıyor. Bu adımları tanımlamak, belirlemek ve bunlar için bölgesel, Arap ve Avrupa desteği almak daha sonra uygulamaya başlamadan önce ‘rejim katılımı’ için net bir mekanizma oluşturmak için bir ABD-Rusya anlaşması gerekiyor. Batılı yetkili, "Rusya'nın meşru çıkarlarını tanımanın ve ardından siyasi bir çözüme doğru ilerleme ve 2254 sayılı BM Kararını uygulama umuduyla ortak noktaları belirlemek için Rusya ile iş birliği yapmanın yanı sıra, bu yaklaşım için Rusya'nın desteğini almak çok önemli" dedi.
-Uygulama haritası
Bu yaklaşımın önündeki engeller arasında ‘rejimle bağlantı’ konusundaki bölünme, Şam'ın Arap Birliği'ne dönüşü konusunda Arap mutabakatının olmaması ve 2254 sayılı karar uyarınca siyasi bir çözümde ilerleme olmaması yer alıyor. Bunun yanı sıra ABD ve Avrupa ülkelerinin üç baskı aracı: yaptırımlar, izolasyon ve yeniden yapılanma için finansman konusunda ısrarlı davranması da bulunuyor. Kongre tarafından Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin onayını alan ‘Sezar Yasası’nın temsil ettiği bir Amerikan yasası engeli de var.
Bu nedenle, tekliflerden biri Ürdün'ün bu temasları genişletmeden önce Şam ile mevcut bir ‘test angajmanı’ yürütmesiydi. Bu ‘belgeden’ sorumlu uzmanlar ve üst düzey yetkililer, ‘adım adım’ yaklaşımı için bir uygulama haritası hazırlamak konusunda çalıştılar. Sunulan dosyalar arasında Şam'ın barış süreciyle ilgili ‘rejimin davranışını değiştirme’ konusundaki tutumu, 2254 sayılı Karar, Anayasa Komitesi, İran'ın rolü ve mültecilerin ve yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşü, normalleşme, siyasi ve diplomatik katılım, yaptırımlardan muafiyet, altyapı finansmanı ve terörizme karşı ortak iş birliği konularında diğer taraflarca yapılan ‘teklif’ yer alıyor.
Teklifler arasındaki ilk talep ‘Suriyeli olmayan tüm unsurların temas hatlarından çekilmesi’. Ardından, 2011 yılından sonra giren tüm yabancı güçlerin geri çekilmesi karşılığında, ABD güçlerinin geri çekilmesi, Suriye-Ürdün-Irak sınırındaki Tenef üssünün dağıtılması. Bir yanda Suriye ordusu ve güvenlik güçleri, diğer yanda komşu ülkelerdeki muadilleri arasında sınır güvenliğinin sağlanması için koordinasyon kanalları açılması bulunuyor.
Bu harita, uygulama için net bir takvim içermediği gibi, Rusya'nın Suriye'deki ‘meşru çıkarlarından’ bahsetmesine rağmen 2015 sonunda başlayan Suriye'deki askeri varlığına ilişkin pozisyonu da belirtmedi. Batılı yetkiliye göre belge, Şam'ın İran ve milislerin varlığının Suriye hükümetinin talebi üzerine geldiğine dair açıklamasına da değinmedi.