Akaryakıt kıtlığı ve elektrik kesintileri, küresel ekonomik toparlanmayı tehdit ediyor

Londra’daki yakıt pompalarında görüntülenen ‘hizmet dışı’ ibaresi (EPA)
Londra’daki yakıt pompalarında görüntülenen ‘hizmet dışı’ ibaresi (EPA)
TT

Akaryakıt kıtlığı ve elektrik kesintileri, küresel ekonomik toparlanmayı tehdit ediyor

Londra’daki yakıt pompalarında görüntülenen ‘hizmet dışı’ ibaresi (EPA)
Londra’daki yakıt pompalarında görüntülenen ‘hizmet dışı’ ibaresi (EPA)

Çin’de yaşanan elektrik kesintileri, İngiltere’de benzin istasyonlarında görülen kaos ve fabrikaların faaliyetlerini durdurması, akaryakıt kıtlığı ve lojistik zincirlerinde yaşanan aksaklıklar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) krizinin yol açtığı durgunluk sonrasında küresel ekonominin toparlanmasını engelleme tehdidinde bulunuyor.
Geçtiğimiz hafta, dünyanın birçok ülkesini etkileyen bu arz sorunlarının örnekleri çoğaldı.
Çin’deki termoelektrik santrallerinde kömür kıtlığı, İngiltere’de yakıt, yiyecek ve diğer malları taşıyacak kamyon şoförlerinin olmaması, Avrupa’da gaz ve elektrik fiyatlarının artması ve arzın talebi karşılamaya yetmemesi gibi liste gittikçe uzuyor.
Arz talebi karşılamak için yeterli olmadığından Avrupa genelinde gaz fiyatları keskin bir şekilde yükseliyor.
Brüksel merkezli Bruegel Enstitüsü'nde araştırmacı olan Niclas Poitiers AFP’ye yaptığı açıklamada, “Risk, ekonomilerin toparlanmasına rağmen, talep edilen şeyi üretmek mümkün olmadığından büyümenin takılıp kalmasıdır” dedi.
İstatistikler mevcut ekonomik zorlukları gösteriyor.
Çin, Eylül ayında, yılın başından bu yana ilk kez üretim faaliyetlerinde bir daralma yaşadı.
Bu aynı endeks aynı zamanda Fransa ve ABD’de Chicago sanayi bölgesinde 2021’de en düşük seviyelerini kaydetti.
Japonya’da ise sanayi üretimi Ağustos ayında arka arkaya ikinci ay düştü ve hammadde tedarikindeki zorluklar şirketlerin üretim kapasiteleri üzerinde baskı oluşturuyor.
Hammadde ve parça temininde yaşanan zorluklar firmaların üretimini etkiliyor.
Örneğin otomotiv endüstrisi, bazı çip türlerinin kıtlığından en çok etkilenenlerden biri oldu.
Toyota, geçtiğimiz ay üretim tahminlerini aşağı yönlü revize ederken, Fiat Chrysler ve Peugeot arasındaki birleşmenin sonucu olan Stellantis grubu, olağanüstü bir durum nedeniyle Almanya’daki bir Opel fabrikasını gelecek yılın başında kapatacak.
Danışmanlık firması Alixpartners’ın son tahminlerine göre, otomotiv sektörünün 2021’de yaklaşık 210 milyar dolar gelir kaybetmesi bekleniyor, bu da yıl başındaki tahminin iki katı.
Haberler tekstil sektörü için de iyi değil.
İsveç merkezli dev H&M grubu, Eylül ayında ‘ürünlerin taşınmasında aksaklıklar ve gecikmeler’ olduğunu kabul etti.
Hammadde fiyatlarındaki artışın yanı sıra sektördeki işgücü yetersizliği nedeniyle de engellerle karşılaşan mobilya grubu Ikea için ulaşım sorun haline geldi.
Freightos Baltık endeksine (FBX) göre, Çin’den ABD’nin batı kıyısına yapılan bir seyahat için navlun maliyeti geçen yıl beş kat arttı.
Washington merkezli Peterson Enstitüsü’nden (PIIE) araştırmacı Jacob Kirkegaard’a göre bu durum, ‘ekonomik toparlanmayı yavaşlatabilecek bir tehlike’ olarak analiz edilmelidir, ancak bunun başka bir resesyona yol açacak kadar etkisi olmayacaktır.
Öte yandan, ABD Merkez Bankası Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell, bu sorunların ‘başlangıçta tahmin edilenden daha önemli ve daha uzun ömürlü olabileceği’ konusunda uyardı.
Coppola Comment adlı finans blogunun yazarı Frances Coppola ise, “İngiltere ve Avrupa’da salgının bittiğine dair bir izlenim olmasına rağmen, bazı ülkelerde insanlar koronavirüsten ölmeye devam ettiği sürece uluslararası ticaret normale dönemez” diye konuştu.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe