Ankara-Yeni Delhi ilişkilerindeki “Soğuk Savaş” belirtileri

Ankara-Yeni Delhi ilişkileri, Keşmir, Kıbrıs, Pakistan ve Hindistan'daki Müslüman azınlıklarla ilgili sorunlar nedeniyle gerilime sahne oluyor.

Hindistan'ın 2019 yılında Türkiye'ye askeri ihracatı durdurma kararının ardından Hindistan Başbakanı tarafından Ankara’ya düzenlenmesi planlanan ziyaret iptal edilmişti. (EPA)
Hindistan'ın 2019 yılında Türkiye'ye askeri ihracatı durdurma kararının ardından Hindistan Başbakanı tarafından Ankara’ya düzenlenmesi planlanan ziyaret iptal edilmişti. (EPA)
TT

Ankara-Yeni Delhi ilişkilerindeki “Soğuk Savaş” belirtileri

Hindistan'ın 2019 yılında Türkiye'ye askeri ihracatı durdurma kararının ardından Hindistan Başbakanı tarafından Ankara’ya düzenlenmesi planlanan ziyaret iptal edilmişti. (EPA)
Hindistan'ın 2019 yılında Türkiye'ye askeri ihracatı durdurma kararının ardından Hindistan Başbakanı tarafından Ankara’ya düzenlenmesi planlanan ziyaret iptal edilmişti. (EPA)

Türkiye ile Hindistan, yüzyıllardır süregelen iyi ilişkilere sahip iki ülke. ‘Sonsuza kadar sürmesi imkansız’ diyen ortak akıl bile bu iki ülke arasındaki ilişkilerin ebedi olmasına uzak bakmıyordu. Ancak bu ilişkilerde şu an soğukluk yaşanıyor. İki ülkeyi tarihi ve halk nezdinde birbirine bağlayan her alanda görülen hızlı değişim, dünya sahnesinde, herkesin gözü önünde meydana geliyor.
İngiltere'deki Lancaster Üniversitesi'nde Uluslararası Siyaset Profesörü Dr. Amalendu Misra, ABD merkezli The National Interest dergisinde yayımlanan makalesinde Hindistan ile Türkiye arasında artan gerilimin komşu ülkeleri de etkileyebileceğini belirtti. Prof. Dr. Misra’ya göre iki ülkenin aralarındaki ilişkilerde soğukluk yaşanmasının temel nedenlerinden biri, Hindistan'ın iç işlerine yönelik söylemdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hindistan'a karşı tutumunun merkezinde, Yeni Delhi’nin ülkedeki Müslüman azınlığa yönelik muamelesi ve tartışmalı Keşmir bölgesini kontrol etmesi yer alıyor. Erdoğan daha önce yaptığı bir açıklamada, “Hindistan şu an katliamların cirit attığı bir ülke haline geldi. Hindular, Müslüman katliamı yapıyor” ifadelerini kullanmıştı.
Prof. Misra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesinin ve tüm dünyanın, Hindistan’ın iç işleri olarak gördükleri bir konuya müdahale etme isteği olmadığını bildiğini vurguladı. Buna rağmen Keşmir meselesini üç yıl üst üste Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantılarında gündeme getirdiğini de sözlerine ekledi.
Müslüman azınlıklar ve Keşmir meselelerinin Hindistan siyasetinde her zaman ‘hassas konular’ olarak kabul edildiğini belirten Prof. Misra, bu yüzden Hindistan'ın içinde veya dışında, bu başlıklar hakkında konuşan veya endişelerini dile getiren herkese derin bir şüpheyle bakıldığını ve belli bir seviyeye kadar düşmanca muamele edildiğini vurguladı. Hindistan'da Türkiye'nin Pakistan'ın kışkırtmasıyla böyle bir tutumu benimsemiş olabileceğine dair şüpheler olduğunu iddia eden Prof. Misra, Erdoğan'ın Hindistan pahasına Pakistan ile askeri ilişkilerini geliştirme girişimlerini durumu daha da kötüleştirdiğini ve Yeni Delhi’nin sert bir tutum sergilediğini ifade etti.
İki ülke arasındaki bu anlaşmazlığın sonunda en fazla zarar görecek tarafın hangisi olduğunu söylemek için henüz erken olduğunu belirten Prof. Misra, ilk belirtilerin ibrenin Türkiye’nin aleyhinde olduğunu gösterdiğini iddia etti. Uluslararası toplumun, meselenin iki ülke arasında olduğu ve Hindistan ile Pakistan arasında çözülmesi gerektiğine dair tutumuna işaret eden Prof. Misra, Erdoğan’ın, ‘Keşmir anlaşmazlığının’ BM’de çözülmesi için tekrar tekrar çağrıda bulunmasının, Hindistan ve Türkiye arasında karşılıklı sert açıklamaların yapılmasına neden olduğunu belirtti. Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde gerçekleşen BM Genel Kurul toplantılarındaki konuşması sırasında Keşmir meselesini tekrar gündeme getirmesinin Hindistan’ın diplomatik açıklamalarının dozunun artmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Misra, Yeni Delhi’nin diplomatik kanallardan yaptığı açıklamalarla, ‘Hindistan’ın Türkiye’nin Kıbrıs’ta attığı adımların benzerini Keşmir’de uygulamadığını’ hatırlattığını belirtti.
BM Genel Kurul toplantılarına katılan Hindistan Dışişleri Bakanı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Dışişleri Bakanı ile, Kıbrıs meselesine ilişkin BMGK tarafından alınan bir kararı ve adanın yeniden birleştirilmesi konusunu ele almak amacıyla hızla kararlaştırılan bir toplantı gerçekleştirdi.
Hindistan'ın Türkiye'nin kendisine karşı tutumuna tepkisi, sert açıklamalarla sınırlı kalmadı.  Hindistan'ın çift kullanımlı silahlar da dahil olmak üzere Türkiye'ye askeri ihracatı durdurma kararının ardından 2019 yılında Hindistan Başbakanı'nın Ankara’ya düzenlemesi planlanan ziyareti de iptal edildi. Hindistan aynı zamanda Türkiye'den yapılan ithalat faaliyetlerini de önemli ölçüde azalttı.
Prof. Misra, iki ülke arasındaki zayıf ilişkilerin aralarında kültürel bir ‘Soğuk Savaş’a neden olduğunu düşünüyor. Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle Hint yönetmenlerin ve aktörlerin filmlerini çekmek istedikleri önemli bir rota olsa da son yıllarda bu kültürel alışveriş ciddi bir baskı altına girdi. Aynı zamanda zengin Hintler de turizm alanında Türkiye'yi boykot etmeye başladılar.
Prof. Misra, sahadaki kanıtların, her ne kadar Hindistan ve Türkiye arasında çeşitli düzeylerde anlaşmazlıklar olsa da iki ülke arasında herhangi bir Soğuk Savaş durumunun başlamasının mümkün olmadığına işaret ettiğini söyledi. Hem Ankara hem de Yeni Delhi biri İslami eğilimli, diğeri Hindu olmak üzere sağcı hükümetlere sahipler ve iki ülke arasında derin kültürel bağlar var. İki hükümet arasında yapılan eleştirilerin çoğu, dini milliyetçilik temelinde, kendi söylemlerinden kaynaklanıyor.
Makalesini, iki ülkedeki orta düzey yöneticilerin ve kamuoyunun ikili ilişkilerde bir bozulma olduğunun büyük ölçüde farkında olduklarını belirterek tamamlayan Prof. Misra, hem Ankara'da hem de Yeni Delhi'de tarafların normal dostluk ilişkilerine yeniden dönebilmelerinin umut edildiğini aktardı.



Trump, 'Altın Kubbe' kalkanı için tasarım seçti, proje liderini atadı

ABD Başkanı Donald Trump, 20 Mayıs 2025'te Washington'daki Beyaz Saray' Oval Ofis'te konuşuyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, 20 Mayıs 2025'te Washington'daki Beyaz Saray' Oval Ofis'te konuşuyor (AFP)
TT

Trump, 'Altın Kubbe' kalkanı için tasarım seçti, proje liderini atadı

ABD Başkanı Donald Trump, 20 Mayıs 2025'te Washington'daki Beyaz Saray' Oval Ofis'te konuşuyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, 20 Mayıs 2025'te Washington'daki Beyaz Saray' Oval Ofis'te konuşuyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, dün yaptığı açıklamada, 175 milyar dolarlık "Altın Kubbe" füze savunma kalkanı için bir tasarım seçtiğini ve Çin ile Rusya'dan gelen tehditleri caydırma amaçlı iddialı programın başına bir Uzay Kuvvetleri generali atadığını söyledi.

Trump, Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında, projenin baş yöneticisinin ABD Uzay Kuvvetleri'nden General Michael Guitley'in olacağını duyurdu. Bu proje, Trump'ın askeri planlamasının temel taşlarından biri olarak görülüyor. Trump, Beyaz Saray'da yaptığı açıklamada, Altın Kubbe'nin "vatanımızı koruyacağını" söylerken, Kanada'nın da bunun bir parçası olmak istediğini söylediğini belirtti. Kanada Başbakanı Mark Carney'nin ofisi henüz bir yorum alınamadı.

Trump'ın ilk olarak ocak ayında sipariş ettiği Altın Kubbe, gelen füzeleri tespit etmek, izlemek ve potansiyel olarak engellemek için bir uydu ağı oluşturmayı amaçlıyor. Altın Kubbe'nin hayata geçirilmesi, siyasi inceleme ve finansman belirsizliği nedeniyle yıllar alacaktır.

Demokrat milletvekilleri, satın alma işlemi ve Trump'ın müttefiki Elon Musk'a ait SpaceX şirketinin, Palantir ve Anduril ile birlikte sistemin ana bileşenlerini üretmek için ilk aday olarak öne çıkmasından duydukları endişeyi dile getirdiler.

Altın kubbe fikri, İsrail'i füzelerden ve roketlerden koruyan yer tabanlı savunma sistemi “demir kubbe”den esinlenmiştir. Trump'ın önerdiği altın kubbe ise daha kapsamlıdır ve çok sayıda gözetleme uydusu ile saldırı füzelerini fırlatıldıktan kısa bir süre sonra düşürmek için ayrı bir saldırı uydusu filosunu içermektedir.

Bugünkü duyuru, Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) nihai olarak Altın Kubbe'yi oluşturacak füzeleri, sistemleri, sensörleri ve uyduları test etme ve satın alma çabalarını başladığını gösteriyor. Trump, projenin 2029 Ocak ayında görev süresinin sonunda tamamlanacağını ve Alaska eyaletinin programın önemli bir parçası olacağını söyledi.