Son iki ayda düşen otomobil ve hafif ticari araç satışları eylülde de yüzde 36,9 düştü

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), ocak-eylül dönemi ve eylül ayına ilişkin Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazar Değerlendirme Raporu'nu yayımladı / Fotoğraf: AA
Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), ocak-eylül dönemi ve eylül ayına ilişkin Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazar Değerlendirme Raporu'nu yayımladı / Fotoğraf: AA
TT

Son iki ayda düşen otomobil ve hafif ticari araç satışları eylülde de yüzde 36,9 düştü

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), ocak-eylül dönemi ve eylül ayına ilişkin Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazar Değerlendirme Raporu'nu yayımladı / Fotoğraf: AA
Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), ocak-eylül dönemi ve eylül ayına ilişkin Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazar Değerlendirme Raporu'nu yayımladı / Fotoğraf: AA

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, Eylül ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı yüzde 36,9 düşüşle 57 bin 141 adet olarak gerçekleşti.
Pazar, Ağustos ayında yüzde 5, Temmuz ayında ise yüzde 45,3 daralmıştı.
Eylül verilerine göre otomobil satışları yüzde 39,1 azalarak 43 bin 408 adet, hafif ticari araç satışları da yüzde 28.9 azalarak 13 bin 733 adet oldu.
Buna göre otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık Eylül ayı ortalama satışlara göre yüzde 8,3 azaldı.
Ocak-Eylül döneminde ise Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,1 artarak 558,145 adet olarak gerçekleşti.
İlk dokuz aylık dönemde otomobil satışları yüzde 11.9 artarak 434 bin 800 adet, hafif ticari araç pazarı da yüzde 17,5 artarak 123 bin 345 adet oldu.
Otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık eylül ayı ortalama satışlara göre yüzde 8,3, otomobil pazarı, 10 yıllık eylül ayı ortalama satışlara göre yüzde 7,2 ve hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık eylül ayı ortalama satışlara göre de yüzde 11,6 azaldı.

Segment bazında satışlar
Bu yılın ocak-eylül döneminde otomobil pazarı segmentlere göre, pazarın yüzde 86’sını vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki araçlar oluşturdu.
C segmenti otomobiller 238 bin 644 adetle yüzde 54,9 pay alırken, B segmenti otomobillerin payı da 132 bin 517 adetle yüzde 30,5 oldu.
- SUV otomobiller sedan otomobilleri yakın takipte
Bu dönemde, gövde tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen gövde tipi yüzde 40,1'le yine sedan otomobiller oldu.
Sedan otomobilleri, yüzde 34,9 payla SUV ve yüzde 22,9 payla da hatchback otomobiller takip etti.

Pazarda benzinli ağırlığı devam etti
Türkiye otomobil pazarı motor tipinde benzinli otomobillerin ağırlığı devam etti.
Ocak-eylül döneminde benzinli otomobil satışları 287 bin 288 adetle pazardan yüzde 66,1 pay alırken, dizel otomobil satışları 87 bin 415 adetle yüzde 20,1 pay, hibrit otomobil satışları 36 bin 824 adetle yüzde 8,5 pay ve oto gazlı otomobil satışları da 21 bin 713 adetle yüzde 5 pay aldı.
Ayrıca bu dönemde 1560 adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşti.
Eylül sonu itibarıyla otomatik şanzımanlı otomobiller, 328 bin 464 adetle yüzde 75,5 pay alırken, manuel şanzımanlı otomobillerin payı 106 bin 336 adetle yüzde 24,5 olarak belirlendi.
Hafif ticari araç pazarı gövde tipine göre bakıldığında, van gövde tipi yüzde 78,4 pay ve 96 bin 729 adetle en çok tercih edilen gövde tipi olurken, kamyonet gövde tipi yüzde 10 pay ve 12 bin 320 adetle ikinci sırada yer aldı. Pickup ise yüzde 6,8 pay ve 8 bin 400 adetle üçüncü sırada konumlandı.
Öte yandan yıl sonu Türkiye pazarının 650 bin otomobil, 150 bin hafif ticari ve yaklaşık 30-35 bini ağır ticari vasıta olmak üzere 800-835 bin bandında olmasının beklendiği bildirildi.
Öte yandan sektör, ÖTV matrah artırımının ardından yıl sonu pazar tahminini 50,000 adet artırarak 775,000-825,000 aralığından 825,000-875,000 adet aralığına yükseltmişti.
Independent Türkçe, Reuters, AA



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe