Facebook, Instagram ve WhatsApp kesintisi giderildi

AA
AA
TT

Facebook, Instagram ve WhatsApp kesintisi giderildi

AA
AA

Facebook, Instagram ve WhatsApp sunucularında yaklaşık 6 saattir devam eden problemin giderildiği bildirildi.
Facebook sözcüsü, hizmetlerin çalışmaya başladığını ancak eski haline dönmesinin biraz daha zaman alacağını duyurdu.
Facebook, Instagram ve Whatsapp üzerinde yaşanan erişim sorununun şirketin alan adı sunucularını etkileyen bir değişiklik yapmasından kaynaklandığı iddia edildi.
Wall Street Journal'a (WSJ) konuşan ağ izleme şirketi Kentik'in direktörü Doug Madory, Facebook'un pazartesi sabahı ağ yönlendirme bilgilerinde bir değişiklik yaptığının anlaşıldığını açıkladı.
Kentik, bu değişikliğin alan adı sistemi sunucularını etkileyerek DNS sunucularını kullanılamaz hale getirdiğini ve şirketin hizmetlerine erişimi engellediğini söyledi.
Öte yandan New York Times'ın (NYT) ismini vermek istemeyen şirket çalışanlarına dayandırdığı haberinde ise şirketin problemi henüz saptayamadığı ve bir siber saldırıdan şüphelenildiği kaydedildi.
Problemin Facebook'un şirket içi iletişimini de etkilediği ve çalışanların "Zoom" uygulaması üzerinden iletişim kurmaya çalıştığı bildirildi.
Öte yandan, şirketin giriş kartlarının da çalışmadığı ve çalışanların ofislerine giremediği açıklandı.
İnternet sitelerindeki çökme sorununu bildiren "Down Detector" isimli internet sitesine göre Türkiye saatiyle 18.40'tan bu yana Facebook, Whatsapp ve Instagram'a dünya genelinde erişim sorunları yaşanıyor.
Söz konusu soruna ilişkin Facebook'un İletişim Direktörü Andy Stone, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, "Uygulamalarımız ve ürünlerimize erişimde bir sorun olduğunun farkındayız. Mümkün olan en kısa sürede her şeyin normale dönmesi için çalışıyoruz, verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz." ifadesini kullanmıştı.
 



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe