Ankara’dan İdlib'in güneyindeki temas hatlarına takviye

Suriye'nin kuzeyindeki Halep kırsalında 26 Eylül’de Rusya’nın hava saldırıları sonucu ölen unsurlar için cenaze töreni düzenlendi. (AFP)
Suriye'nin kuzeyindeki Halep kırsalında 26 Eylül’de Rusya’nın hava saldırıları sonucu ölen unsurlar için cenaze töreni düzenlendi. (AFP)
TT

Ankara’dan İdlib'in güneyindeki temas hatlarına takviye

Suriye'nin kuzeyindeki Halep kırsalında 26 Eylül’de Rusya’nın hava saldırıları sonucu ölen unsurlar için cenaze töreni düzenlendi. (AFP)
Suriye'nin kuzeyindeki Halep kırsalında 26 Eylül’de Rusya’nın hava saldırıları sonucu ölen unsurlar için cenaze töreni düzenlendi. (AFP)

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), İdlib'in güneyindeki Cebel ez-Zaviye ilçesinde Suriye rejim güçleri ile muhalifler arasındaki temas hatları yakınlarında yeni bir askeri gözlem noktası kurdu. Türk kaynaklardan dün yapılan açıklamalara göre Cebel ez-Zaviye’deki yeni askeri noktanın inşası tamamlanırken TSK, bölgeye tanklar, ağır toplar ve zırhlı araçlar da dahil olmak üzere askeri takviyelerde bulundu.
Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi (İGAB) anlaşmasına göre yeni askeri noktanın kurulmasının tamamlanmasıyla TSK’nın İdlib'deki askeri noktalarının sayısı 79’a yükseldi.
TSK’dan geçtiğimiz pazar günü yapılan açıklamada, Türkiye'nin İdlib ile ilgili güvenlik ve istikrarın sağlanması ve ateşkesin sürdürülmesi amacıyla anlaşmalar ve varılan uzlaşılar çerçevesinde taahhütlerine bağlı kalmaya devam ettiği vurgulandı. Türk güçleri, geçtiğimiz aylarda, Suriye'nin kuzeybatısındaki askeri noktaları yeniden konuşlandırmıştı. Askeri noktaların birçoğu yeni bir yere taşındı. Suriye rejimi güçlerinin, İdlib'de herhangi bir ilerleme girişiminin önlenmesi amacıyla İdlib'in güneyinde, özelliklede Cebel ez-Zaviye’de yeni askeri noktalar kuruldu.
Basında çıkan iddialara göre Türkiye, Rus baskısını hafifletmek ve bazı grupları ılımlı muhalifler kategorisine koymak amacıyla Suriye'nin kuzeyindeki nüfuz alanlarındaki oluşumlara yönelik harekete geçti. Bu gruplar ile Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) arasında yeni birlikteliklerin önünü açmak için bir takım tedbirler alındığı öne sürüldü.
Moskova geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında İdlib'deki son durumu görüşmek üzere Soçi'de gerçekleşen görüşmenin ardından dahi bu konuda sert bir tutum sergilemeye devam ediyor.
Ankara, Şam ve Moskova ile askeri bir çatışmaya girmek istemiyor. Bu nedenle Suriye rejimi güçlerinin, İGAB’daki herhangi bir ilerleyişini engellemek ve Rusya’nın baskısını hafifletmek için çalışıyor.
Ankara ve Moskova'nın tutumları arasındaki bu zıtlık, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un geçtiğimiz pazartesi günü Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığına ilişkin yaptığı açıklamalarına verdiği yanıta da yansıdı. Kalın, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının bir dış müdahale olarak görülmemesi gerektiğini ve Rusya ve ABD'nin Suriye’de olmaya ne kadar hakkı varsa Türkiye’nin de kadar hakkı olduğunu söylemişti.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Rusya'nın sık sık dile getirdiği gibi Türkiye'nin Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı ilkeleri çerçevesinde hareket etmesini umduğunu söyledi.
Lavrov, Kalın’ın açıklamalarıyla ilgili olarak ise şunları söyledi:
“Suriye'nin bağımsız bir ülke olduğunu ve Türkiye'nin Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstereceğini defalarca kez kamuoyu önünde belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ‘Bu yüzden, nihai çözüm çerçevesinde, Türkiye'nin bu tutuma bağlı kalacağı gerçeğinden hareket edeceğiz’ şeklindeki açıklamasını alıntılamayı tercih ediyorum.”
İGAB’ta halen ‘terör tehdidi’ bulunduğunu söyleyen Lavrov, hatta bunun bazı yerlerde daha da arttığını ve endişe verici olduğunu kaydetti. ‘Terörist grupların’ İGAB’tan Suriye ordusu mevzilerine saldırmaya devam ettiklerine dikkat çeken Rus Bakan, aynı grupların bölgede faaliyet gösteren Rus birliklerine karşı da eylem girişiminde bulunduklarını ifade etti.
Diğer yandan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İran yapımı olduğu düşünülen patlayıcı yüklü iki insansız hava aracının (İHA) muhalif grupların üyeleri tarafından ağır makineli tüfeklerle vurularak düşürüldüğünü bildirdi. SOHR, İHA’lardan biri İdlib'in güneyindeki Cebel ez-Zaviye ilçesine bağlı Beyneyn köyü yakınlarında düşürüldüğünü, ikincisinin de hedefine ulaşamadan bölgenin hava sahasındayken infilak ettiğini aktardı.
SOHR, geçtiğimiz Pazartesi günü, İdlib kırsalının güney kesimindeki er-Ruveyha beldesi yakınlarında düşen patlayıcı yüklü bir İHA'nın infilak etmesi sonucu 4 HTŞ üyesinin öldüğünü bildirmişti.  Kaynaklara göre ‘intihar uçağı’ paraşütle inerken bu yeni silahın kullanımına ilk kez tanık olundu.
İdlibli aktivist Mulhem el-Ahmed, patlayıcı yüklü bir motosikletin, çok sayıda Türk subayını taşıyan zırhlı bir askeri aracın yanından geçerken infilak ettiğini öne sürdü. Ahmed’in iddialarına göre saldırı, İdlib'in güneyindeki Eriha ilçesi ile Nahlaya köyü arasındaki yolda gerçekleşirken Türk askeri personelini taşıyan zırhlı araçta hafif maddi hasar meydana geldi.
Kendini ‘Ensar Ebu Bekir es-Sıddık Tugayı’ olarak tanıtan kimliği belirsiz bir grup, sosyal medya hesaplarından biri üzerinden yaptığı açıklamada, saldırının sorumluluğunu üstlendi. Açıklamada, ‘Suriye'nin kuzeyindeki en büyük kalelerinde, İdlib'in güneyindeki Nahlaya-Eriha yolu üzerinde, grubun müfrezelerinden birinin salı sabahı Türk askerlerini taşıyan aracı hedef aldığı’ belirtildi.
İdlib'in güney kırsalındaki aktivistlerden Ömer Hac Mahmud, söz konusu grubun geçtiğimiz yıl ve bu yıl toplamda 5 eylemde bulunduğunu ve Suriye’nin kuzeyindeki bu saldırılarda Türk güçlerini ve askeri araçlarını, İdlib'de halka açık ve tali yollar ile M4 olarak bilinen Halep - Lazkiye uluslararası karayolundan geçtikleri ya da patlayıcı veya mayın aramak için taradıkları sırada hedef aldığını iddia etti.
Ömer Hac Mahmud, aynı grubun 10 Ağustos'ta İdlib kırsalındaki Kumeynas beldesinde bulunan kontrol noktası yakınlarında bir Türk devriyesini hedef aldığını öne sürerek 11 Eylül'de de İdlib kuzeyinde Türk askeri araçlarının hedef alındığı saldırıyı üstlendiğini bildirdi.
Aynı grubun 27 Nisan'da İdlib'in güneyinde bulunan el-Mastume köyü yakınlarındaki İdlib - Eriha yolu üzerinde Türk güçlerine ait bir askeri üssünde yaşanan patlamayı da üstlendiğini ifade eden Hac Mahmud, olayda bir aracın hasar gördüğü iddiasında bulundu.
Ensar Ebu Bekir es-Sıddık grubunun, Türk güçlerini hedef alan ilk eylemi geçtiğimiz yıl ağustos ayı sonlarında gerçekleşti. Bomba yüklü bir araçla, İdlib'in batı kırsalındaki Selle ez-Zuhur köyünde Türk güçlerine ait bir askeri üssün hedef alındı.
Eriha beldesinden aktivist Emced el-Hasan da şu açıklamalarda bulundu:
“Türk ordusu, her ne kadar Halep-Lazkiye uluslararası kara yolunu ve yol üzerindeki köprüleri patlayıcı ve mayın yerleştirilmesine karşı korumak için güvenlik kameraları, beton direkler ve kontrol noktaları konuşlandırsa da halen bazı kimliği belirsiz gruplar yolu hedef alabiliyor.”-



Türkiye, Gazze Şeridi'nde ordunun her türlü göreve katılmaya hazır olduğunu duyurdu

Bir Türk askeri, Suriye'nin Tel Abyad kenti yakınlarında ABD-Türkiye ortak devriyesi sırasında Türk askeri aracının yanında yürüyor... (Reuters- Arşiv)
Bir Türk askeri, Suriye'nin Tel Abyad kenti yakınlarında ABD-Türkiye ortak devriyesi sırasında Türk askeri aracının yanında yürüyor... (Reuters- Arşiv)
TT

Türkiye, Gazze Şeridi'nde ordunun her türlü göreve katılmaya hazır olduğunu duyurdu

Bir Türk askeri, Suriye'nin Tel Abyad kenti yakınlarında ABD-Türkiye ortak devriyesi sırasında Türk askeri aracının yanında yürüyor... (Reuters- Arşiv)
Bir Türk askeri, Suriye'nin Tel Abyad kenti yakınlarında ABD-Türkiye ortak devriyesi sırasında Türk askeri aracının yanında yürüyor... (Reuters- Arşiv)

Milli Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, silahlı kuvvetlerinin kuşatma altındaki ve harap durumdaki Gazze Şeridi'nde yürütülecek barışı koruma operasyonu kapsamında "kendilerine verilen her türlü görevi üstlenmeye hazır" olduğunu duyurdu.

Türkiye Milli Savunma Bakanlığı yetkilisi, gazetecilerin bir sorusuna, "Barışı sağlama ve sürdürme konusunda geniş deneyime sahip silahlı kuvvetlerimiz, kendilerinden istenen her türlü görevi üstlenmeye hazırdır" yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün yaptığı açıklamada, ülkesinin İsrail ve Hamas arasında Gazze'de sağlanan ateşkesin uygulanmasını izlemek için her türlü "misyona" katılmaya istekli olduğunu doğruladı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dün gece Paris'te yaptığı açıklamada, "ABD, Mısır, Türkiye ve Katar'dan oluşan bir ekip kolaylaştırıcı rol oynayacak. Bu ekip, anlaşmanın ayrıntılarını takip etmek ve her iki tarafla, yani İsrail ve Hamas ile görüşmekle görevlendirilecek." dedi. Fidan, bu ülkelerin "arabulucu" olarak görev yapacağını belirtti.

İsrail hükümeti, bu sabah erken saatlerde Hamas ile ateşkes anlaşmasını onaylayarak, Gazze'deki çatışmaların 24 saat içinde durdurulması ve Gazze'de tutulan İsrailli rehinelerin 72 saat içinde serbest bırakılmasının önünü açtı.

Gazze Şeridi'ndeki Filistin Hamas hareketinin lideri Halil el-Hayye ise dün yaptığı açıklamada, hareketin "arabulucu kardeşlerden ve ABD yönetiminden savaşın tamamen sona erdiğini teyit eden garantiler aldığını" söyledi.


Lübnan siyasi suikast soruşturmalarını yeniden canlandırıyor

1989'da René Moawad'ın ölümüne yol açan patlamanın ardından yaşananlar (Getty)
1989'da René Moawad'ın ölümüne yol açan patlamanın ardından yaşananlar (Getty)
TT

Lübnan siyasi suikast soruşturmalarını yeniden canlandırıyor

1989'da René Moawad'ın ölümüne yol açan patlamanın ardından yaşananlar (Getty)
1989'da René Moawad'ın ölümüne yol açan patlamanın ardından yaşananlar (Getty)

Lübnan, son on yıllarda ülkede siyasetçileri, gazetecileri ve din adamlarını hedef alan siyasi suikastlarla ilgili soruşturmalarını yeniden başlattı. Soruşturmalar, bu vakaları soruşturmak ve faillerini tespit etmek için adli soruşturmacılar tarafından yürütüldü. Tüm bu suçlar Yargıya sevk ediliyor ve zamanla ortadan kalkmıyor.

Suçların bir kısmı 1980'ler, 1990'lar ve içinde bulunduğumuz yüzyılın ilk on yılına dayanıyor. Suriye'nin Lübnan üzerindeki mandası sırasında uygulanan siyasi ve güvenlik kısıtlamaları nedeniyle bu suçlar kovuşturulmadılar.

Bir yargı kaynağı, kararın "Lübnan Adalet Bakanı ile Yüksek Yargı Konseyi arasında önerilen isimler konusunda yapılan önceki istişareler sonucunda" alındığını belirtti. Kaynak, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, yeni atamaların "bazı suçları soruşturan hâkimlerin ölümünün ve bazılarının emekliye sevk edilmesinin ardından" gerçekleştiğini ifade etti.


Gazze'deki Hamas lideri: Arabuluculardan garanti aldık, ABD de savaşın bittiğini teyit etti

TT

Gazze'deki Hamas lideri: Arabuluculardan garanti aldık, ABD de savaşın bittiğini teyit etti

Gazze'deki Hamas lideri: Arabuluculardan garanti aldık, ABD de savaşın bittiğini teyit etti

Gazze Şeridi'ndeki Filistin Hamas hareketinin lideri Halil el-Hayye, dün yaptığı açıklamada, hareketin "arabulucu kardeşlerden ve ABD yönetiminden, savaşın tamamen sona erdiğini teyit eden garantiler" aldığını söyledi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Hayye, "Kalan adımları tamamlamak için ulusal ve İslami güçlerle çalışmaya devam edeceğiz. Halkımızın çıkarlarını korumak ve bağımsız devletleri kurulana kadar kendi kaderlerini tayin etmelerini sağlamak için çalışacağız" ifadelerini kullandı.

Hamas lideri Usame Hamdan, dün sabah el-Arabiya televizyonuna verdiği röportajda, hareketin Donald Trump'ın, Gazze Şeridi'nin yönetimini geçici olarak denetlemek üzere ABD Başkanı'nın başkanlığında bir "Barış Konseyi" kurma önerisini reddettiğini duyurdu.

Hamdan, "Hiçbir Filistinli silah teslimini kabul etmeyecek ve halkımızın silaha ve direnişe acil ihtiyacı var" ifadesini kullandı.

İsrail ve Hamas, Mısır'daki dolaylı görüşmelerin ve Trump'ın planı kapsamında rehine ve tutuklu takasının ardından dün Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasına vardı. Bu anlaşma, on binlerce kişinin ölümüne ve insani bir felakete yol açan, Filistin topraklarında iki yıldır süren savaşı sona erdirme yolunda önemli bir adım teşkil ediyor.

Trump'ın ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılmasının yanı sıra 20 maddelik planı, Gazze'nin işlerinin Trump'ın başkanlığında ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in de yer aldığı bir "Barış Konseyi" gözetiminde, Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite tarafından yönetilmesini öngörüyordu. Plana göre Hamas'ın Gazze Şeridi'nin yönetiminde hiçbir rolü olmayacaktı.

Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetinin böyle bir hamleyi engelleme sözü vermesine rağmen, Gazze anlaşmasının bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına yol açacağı umudunu dile getirdi.

Hamdan, "Kimse manda ve sömürgecilik dönemine geri dönmeyi kabul etmeyecektir" diyerek, "Bize yardım etmek istiyorlarsa, Filistin halkının tüm haklarına kavuşmasına yardımcı olmalılar, onlara vesayet uygulamaya çalışmamalılar" ifadelerini kullandı.

Konseyin ayrıca, Filistin Yönetimi'nin reform programını tamamlaması ve Trump planında belirtildiği gibi Şeridin kontrolünü yeniden ele geçirmesi beklenirken, Gazze'nin yeniden inşası için finansmanı yönetmesi de bekleniyor.