Tunus ordusu, ‘olağanüstü önlemleri’ destekledi mi?

Ordunun 25 Temmuz öncesinde, iktidar rejimini sona erdirmedeki rolüyle ilgili soru işaretleri mevcut.

Tunus Parlamentosu’nun girişi ordu tarafından korunuyor. (AP)
Tunus Parlamentosu’nun girişi ordu tarafından korunuyor. (AP)
TT

Tunus ordusu, ‘olağanüstü önlemleri’ destekledi mi?

Tunus Parlamentosu’nun girişi ordu tarafından korunuyor. (AP)
Tunus Parlamentosu’nun girişi ordu tarafından korunuyor. (AP)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in olağanüstü hal tedbirlerini açıklamasından bir gün sonra, Parlamento Başkanı Raşid Gannuşi gece saatlerinde meclisin kapalı kapılarının önüne geldi. Bir ordu subayından milletvekillerinin içeri girmesine izin vermesini istedi. Ancak subay talebi reddetti ve kendisine vatanı korumakla görevli olduğunu söyledi.
Faaliyetleri dondurulan parlamentonun başkanı ve subay arasındaki bu diyalog, ordunun Cumhurbaşkanı’nın kararlarına uyduğunun göstergesi oldu. Özellikle de Cumhurbaşkanı Said’in kararlarının hemen ardından ordu birliklerinin parlamentoyu ve başbakanlığı kuşatması sonrasında yaşanan bu sahne, ordunun 25 Temmuz’dan önce hüküm süren hükümet sistemini sona erdirmede Cumhurbaşkanı’nı destekleyip desteklemediğine dair sorulara neden oldu.
Avrupa- Akdeniz İnsan Hakları Ağı Mağrip Ofisi Direktörü Rami es-Salihi söz konusu sorulara ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Askeri kurumun, Cumhurbaşkanı Said’in planlarını desteklediğini düşünmüyorum. Kurum çatışmanın tarafı değildir.  Görevi, Silahlı Kuvvetler Yüksek Komutanı’nın emirlerini yerine getirmektir.”
DPA’ya verdiği röportajda ordunun kurumlar hiyerarşisine saygı duyduğunu ve yüksek derecede disipline sahip olduğunu belirten Salihi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başbakanın kararlarına karşı gelmekten başka seçeneği yoktu. Kurum darbe yapamaz. Bunu yapsaydı, sonraki adımlar açısından daha net bir vizyonu olurdu. Ama daha sonra fark ettik ki isabetli, sağlam ve bazen kanlı darbelerde yaşananların aksine bir kafa karışıklığı var. Net bir program da yok. Said, kararlarını vermeden önce politikacılara, anayasa yorumuna dayalı olarak hem ordunun hem de güvenlik güçlerinin başkomutanı olduğunu iletti.”
Cumhurbaşkanı, anayasanın birçok maddesini yürürlükten kaldırdıktan sonra, esas olarak hükümet sistemini ve seçim yasasını içerecek reformlara hazırlık olarak, geçici bir yetkiler sistemi kurdu. Ancak istisnai tedbirlerin süresi için bir zaman sınırı belirtmedi. Aynı şekilde partilere ve kuruluşlara, reformları istişare masasına sunmak için ulusal bir diyalogu kabul edip etmeyeceği konusunda bir işaret vermedi.
Rami es-Salihi duruma dair “Anayasayı değiştirmekle reform yapılmaz. Said’in reformları anayasal mekanizmalardan geçirmesini engelleyen neydi? Said artık tüm yetkilere sahip ve istediğini yapabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Parlamentonun en büyük partisi olan Nahda Hareketi de dahil olmak üzere muhalifleri, Cumhurbaşkanı’nı diğer kurumları bozmak ve tüm yetkileri ele geçirmek için orduyu kullanmakla suçladı.
Tunuslu analist Cemaleddin el-Hani ise durumu şöyle değerlendirdi:
“Tunus ordusunun siyasete karışmadığını söylemek çok doğru değil. Devleti ve adamlarını koruyarak politikalarına uyum sağlıyor. Böylece ‘ordunun tarafsızlığından kastedilen, siyasi sisteme karşı gelmemesidir’ yönünde, bir sistem içinde rol oynuyor. Ancak bu, ordunun yasama gücüne karşı yürütme gücünü kazandığı 25 Temmuz’da oldu. Yürütme organı, birkaç gün sonra yargıyı yendi.”
Yaşananları askeri darbe olarak tanımlamanın doğru olup olmadığına ilişkin de değerlendirme yapan Hani, askeri kurumun ‘kapsamlı bir darbe taraftarı olmadığın ve iktidarı ele geçirmek istemediğini’ belirtti. Ancak yürütme organı lehine, yargı ve parlamento üzerinde cumhurbaşkanlığının hakimiyeti olduğunu, yani üç otorite sistemi içerisinde kısmi bir darbe yaşandığını kaydetti.



Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
TT

Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)

Lübnan Ordusu bugün, Lübnan'ın güneyindeki el-Tayri-Bint Cebeli yolunda Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü'ne (UNIFIL) ait bir devriyeye saldıran altı kişinin yakalandığını duyurdu.

Ordu "X" platformunda yayınlanan bir açıklamasında, UNIFIL gücüne yönelik saldırıda bir UNIFIL aracının hasar gördüğünü, ancak personel arasında herhangi bir yaralanma bildirilmediğini ifade etti.

Ordu, UNIFIL'e yönelik herhangi bir saldırının ciddiyetini vurgulayarak, olaya karışanların cezalandırılmasında hiçbir hoşgörü ve müsamaha gösterilmeyeceğini belirtti.

Ayrıca, UNIFIL'in Litani Nehri'nin güneyinde bulunan bölgedeki temel rolünü, ordu ile yakın koordinasyonunu ve istikrarın yeniden sağlanmasına aktif katkısını vurguladı.

UNIFIL dün yaptığı açıklamada, Güney Lübnan'daki devriyelerinden birine ateş açıldığını, ancak herhangi bir yaralanma bildirilmediğini duyurdu.

Bint Cubeyl yakınlarında devriye gezen üç motosikletli altı kişinin barış gücüne yaklaştığını ve içlerinden birinin aracın arkasına yaklaşık üç el ateş ettiğini açıkladı. Olayda yaralanan olmadı.


Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
TT

Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)

Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar, İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a geçişine olanak sağlamak için Refah sınır kapısını tek yönlü açacağı yönündeki açıklamalarından derin endişe duyduklarını belirtti.

Sekiz ülkenin dışişleri bakanları yaptıkları açıklamada, Filistin halkını topraklarından çıkarma girişimlerini tamamen reddettiklerini vurgulayarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın Refah sınır kapısının her iki yönde de açılması, bölge sakinlerine hareket özgürlüğünün garanti altına alınması, Gazze Şeridi halkından hiçbirinin ayrılmaya zorlanmaması, aksine topraklarında kalmaları ve vatanlarının inşasına katılmaları için uygun koşulların yaratılması, istikrarın yeniden sağlanması ve insani koşulların iyileştirilmesine yönelik bütünleşik bir vizyonun oluşturulması planına tam bağlılık gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Bakanlar, Başkan Trump'ın bölgede barışı sağlama konusundaki kararlılığına ilişkin takdirlerini yineleyerek, güvenlik ve barışın sağlanması ve bölgesel istikrarın temellerinin sağlamlaştırılması amacıyla, planının tüm yönleriyle, gecikme veya aksama olmaksızın uygulanmasının önemini vurguladılar.

Ateşkesin tam olarak sağlanması, sivillerin çektiği acılara son verilmesi, Gazze'ye insani yardımların kısıtlama veya engel olmaksızın ulaştırılmasının sağlanması, iyileştirme ve yeniden yapılanma çalışmalarına erken başlanması ve Filistin Yönetimi'nin sektördeki sorumluluklarını yeniden üstlenmesi için gerekli koşulların oluşturulması ve böylece bölgede yeni bir güvenlik ve istikrar aşamasının başlatılması gerektiğini vurguladılar.

Bakanlar, ülkelerinin, Güvenlik Konseyi'nin 2803 sayılı Kararı ve ilgili tüm Konsey kararlarının tam olarak uygulanmasını sağlamak ve uluslararası hukuk kararları ve iki devletli çözüm ilkesi uyarınca adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için elverişli bir ortam sağlamak amacıyla Amerika ve tüm ilgili bölgesel ve uluslararası taraflarla çalışmaya ve eşgüdüm sağlamaya hazır olduğunu teyit ettiler. Bu, işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria toprakları da dahil olmak üzere 4 Haziran 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla sonuçlanacaktır.


Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
TT

Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani bugün yaptığı açıklamada, Gazze savaşıyla ilgili müzakerelerin kritik bir aşamada olduğunu açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Katar'daki Doha Forumu'nda düzenlenen bir panelde konuşan el Sani, arabulucuların ateşkesin bir sonraki aşamasına geçmek için birlikte çalıştıklarını ifade etti.

Başbakan, Gazze'de ateşkesin, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi olmadan tamamlanmayacağını açıkladı.

"Şu anda kritik bir noktadayız... Ateşkes olduğunu düşünemeyiz; ateşkes ancak İsrail'in tamamen çekilmesi ve Gazze'ye istikrarın geri dönmesiyle tamamlanır" ifadelerini kullandı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'ye istikrar gücü kurulmasına ilişkin müzakerelerin sürdüğünü, gücün yetki ve angajman kurallarının da ele alındığını açıkladı.

Katar'daki Doha Forumu'nda konuşan Fidan, gücün temel amacının sınır boyunca İsrailliler ve Filistinliler arasında ayrım yapmak olduğunu belirtti.

Bugün Gazze'nin kuzeyinde, İsrail İHA'sının hedef alması sonucu bir Filistinli hayatını kaybetti, üç kişi de yaralandı. Filistin Bilgi Merkezi yerel kaynaklara dayanarak, "Gazze'nin kuzeyindeki el Atatra kavşağında İsrail'e ait bir İHA tarafından hedef alınanlardan bir şehit ve üç yaralının eş Şifa Hastanesi'ne getirildiğini" bildirdi.

Merkezden yapılan açıklamada, "10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının başlamasından bu yana çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 369 vatandaşımız hayatını kaybetti, 920'den fazla kişi de yaralandı" denildi.