Ürdün'den Lübnan'a Suriye üzerinden elektrik sağlanacak

Soldan sağa: Lübnan Enerji Bakanı Walid Fayyad, Ürdün Hala Zawati ve Suriyeli Ghassan Al-Zamil (AFP)
Soldan sağa: Lübnan Enerji Bakanı Walid Fayyad, Ürdün Hala Zawati ve Suriyeli Ghassan Al-Zamil (AFP)
TT

Ürdün'den Lübnan'a Suriye üzerinden elektrik sağlanacak

Soldan sağa: Lübnan Enerji Bakanı Walid Fayyad, Ürdün Hala Zawati ve Suriyeli Ghassan Al-Zamil (AFP)
Soldan sağa: Lübnan Enerji Bakanı Walid Fayyad, Ürdün Hala Zawati ve Suriyeli Ghassan Al-Zamil (AFP)

Ürdün Enerji Bakanlığı, Suriye üzerinden Lübnan'a elektrik tedariki için üç ülkenin anlaştığını duyurdu.
Ürdün Enerji Bakanı Hale Zevati, Lübnan Enerji Bakanı Velid Fayyad ve Suriye rejiminin Elektrik Bakanı Gassan ez-Zamil, Ürdün'ün başkenti Amman'da bir araya geldi.
Ürdün Enerji Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, görüşmede Ürdün ile Suriye arasındaki elektrik bağlantı hattının yeniden aktif hale getirilmesi için bir çalışma planı ortaya konuldu.
Ürdünlü Bakan Zevati, "Amman toplantısının amacı, Lübnanlıların enerji ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamalarına yardımcı olmak için Ürdün, Suriye ve Lübnan'daki elektrik ara bağlantı hatlarını yeniden faaliyete geçirmek" ifadelerini kullandı.
Zamil ise rejimin, Suriye şebekesini kullanarak Lübnan'a Ürdün üzerinden elektrik verilmesi için gerekli adımları atma konusunda istekli olduğunu söyledi.
Lübnan Enerji Bakanı Feyyad da üç bakanın teknik sorunların çözümü için bir yol haritası üzerinde anlaştıklarını, sonraki adımda anlaşmalar için Dünya Bankası aracılığıyla finansman sağlamaya odaklanılacağını belirtti.
Ürdün ve Suriye arasında 2001'den bu yana 400 kilovoltluk bir elektrik hattı bulunuyor. Ancak bağlantı hattı teknik nedenlerden dolayı 2012'nin ortalarından beri hizmet dışı.
Suriye ve Lübnan arasında ise 400, 230 ve 66 kilovoltluk çeşitli enerji hatları bulunuyor.



Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

TT

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suveyda'da varılan ateşkes anlaşmasının, kendisi ve Şeyh Hamud el-Hanavi tarafından temsil edilen Dürziler ile Suveyda Vilayeti İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed ed-Dalati ve diğer yetkililer tarafından temsil edilen Suriye hükümeti arasında imzalandığını duyurdu.

Suriye hükümeti, son günlerde şehirde devam eden ve çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan çatışmalara son vermek için dün Suveyda halkıyla ateşkes anlaşması imzaladı.

Şarku'l Avsat'ın incelediği anlaşma, tüm askeri operasyonların derhal durdurulmasını ve tüm tarafların güvenlik güçlerine ve kontrol noktalarına yönelik her türlü saldırıyı durdurma taahhüdünde bulunmasını öngörüyor.

Anlaşmaya göre, ateşkesin uygulanmasını denetlemek ve uyulmasını sağlamak için Suriye devleti ve Dürzi şeyhlerinden oluşan bir gözetim komitesi kurulması planlanıyor.

hyujı8o9
Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinde Şeyh Hikmet el-Hicri, Suveyda'da kendisini destekleyen ‘Askeri Konsey’ üyeleri ile birlikte (Arşiv)

Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Suriye'deki Dürzi Cemaati Meclisi’nin üç şeyhi, yani Şeyh Yusuf Carbu, Şeyh Hamud el-Hanavi ve Şeyh Hikmet el-Hicri'yi bünyesinde barındırdığını belirterek, Hikmet el-Hicri'nin ‘farklı bir yönelime sahip olduğu’ için ‘anlaşmanın tarafı olmadığını’ söyledi.

Anlaşmanın tüm taraflarca imzalanmadığını, çünkü Suveyda'daki güvenlik durumunun seyahat ve toplantılara izin vermediğini belirten Şeyh Yusuf Carbu, anlaşmanın ‘yazışmalar yoluyla’ kabul edildiğini belirtti. Anlaşmanın ardından iyimser olsa da, Şeyh Yusuf Carbu “Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor” ifadesini kullandı.

Şeyh Hikmet el-Hicri, çok geçmeden, ‘kendilerini sahte bir şekilde hükümet olarak adlandıran silahlı çetelerle herhangi bir anlaşma, müzakere veya yetki devri olmadığını’ teyit eden bir açıklama yayınladı. Bu ortak tutumdan sapan, tek taraflı iletişim veya anlaşma yapan herhangi bir kişi veya kuruluşun ‘istisnasız ve müsamahasız bir şekilde yasal ve toplumsal hesap verebilirliğe tabi tutulacağı’ uyarısında bulundu.