İngiltere’de konut fiyatlarında 14 yılın en sert yükselişi görüldü

İngiltere’de konut fiyatlarında 14 yılın en sert yükselişi görüldü
TT

İngiltere’de konut fiyatlarında 14 yılın en sert yükselişi görüldü

İngiltere’de konut fiyatlarında 14 yılın en sert yükselişi görüldü

İngiltere’de konut fiyatları bu yılın eylül ayında yüzde 1,7 artış göstererek 2007 yılından bu yana aylık bazdaki en sert yükselişini kaydetti.
Konut finansman kuruluşu Halifax, 2021 yılı eylül ayına ilişkin konut fiyatları verilerini açıkladı.
Buna göre, ülkede konut fiyatları eylülde aylık bazda yüzde 1,7 yükseldi.
Böylece İngiltere’de ortalama bir konutun fiyatı eylül ayında 4 bin 425 sterlin artarak 267 bin 587 sterline yükselmiş oldu.
Son veriler, ülkede eylül ayı itibarıyla konut fiyatlarının aylık bazda son 14 yılın en sert yükselişini kaydettiğini ortaya koydu.
Ülkede konut fiyatları eylülde yıllık bazda ise yüzde 7,4 yükseldi.
Konut fiyatlarında ağustosta yıllık bazdaki artış yüzde 7,2 seviyesindeydi.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Halifax Direktörü Russell Galley, “Ortalama konut fiyatları bu zamana kadar olduğu en yüksek seviyesinde.” ifadesini kullandı.
Halifax’tan yapılan açıklamada, enflasyondaki yükseliş ve vergilerin yükselmesi nedeniyle önümüzdeki dönemde konut fiyatlarındaki artışın hız kesebileceği belirtildi.



Trump küreselleşmenin tabutuna çivi mi çakıyor?

Trump'ın kararnameyi imzalamasıyla Asya ve Avrupa piyasaları çakılmıştı (Reuters)
Trump'ın kararnameyi imzalamasıyla Asya ve Avrupa piyasaları çakılmıştı (Reuters)
TT

Trump küreselleşmenin tabutuna çivi mi çakıyor?

Trump'ın kararnameyi imzalamasıyla Asya ve Avrupa piyasaları çakılmıştı (Reuters)
Trump'ın kararnameyi imzalamasıyla Asya ve Avrupa piyasaları çakılmıştı (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump’ın kapsamlı gümrük vergisi paketi, dünya piyasalarında sarsıntı yarattı.

Washington Post, ABD’nin “kendisini zengin ve güçlü kılan” küreselleşme sistemini terk ederek başlattığı ticaret savaşında uluslararası ekonomi politikalarından koptuğunu yazıyor.

II. Dünya Savaşı’nın sonundan bu yana ABD’nin yatırım ve finans sektörünün önündeki engelleri azaltmaya yönelik adımlar attığı ancak Trump’ın politika değişikliğiyle bu dönemin sonlandığı ifade ediliyor.

Küreselleşmeyle liberal ticaret politikalarının ABD’de milyonlarca kişi için istihdam yarattığı değerlendirmesi yapılırken, özellikle imalat sektöründe kalifiye olmayan işçilerin zorluk yaşadığına dikkat çekiliyor. 

Çin’in 2001’de Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) girmesiyle dengelerin değiştiği, Çin’den ithalatı artıran ABD’de 2,4 milyon kişinin bu sebeple işsiz kaldığı aktarılıyor. Ekonomistlerin “Çin şoku” adını verdiği bu olaya karşı Washington yönetiminin gerekli adımları atmamasıyla durumun zaman içinde daha da kötüleştiği belirtiliyor. 

Trump’ın ilk döneminde bu durumdan faydalanarak Çin ve göçmen karşıtı çizgisiyle muhafazakar seçmenlerden destek aldığına işaret ediliyor. Cumhuriyetçi liderin, yerli üretime ve iç siyasi dengelere ağırlık verdiği “Önce Amerika” politikasıyla sunduğu gümrük vergisi paketinin, bu sorunları çözmek yerine daha da derinleştirebileceği yorumu yapılıyor. 

Dünya Bankası’nın eski başekonomisti Carmen Reinhart, şu değerlendirmeleri paylaşıyor: 

Bu tarihi bir an. Yönetim geri adım atsa ve müzakereler yumuşatılsa bile bu, küreselleşmenin tabutuna çakılmış bir çividir.

Trump’ın 2 Nisan’da imzaladığı kararname kapsamında ABD’nin 185 ticaret ortağıyla yaptığı ithalatlara ek gümrük vergisi uygulanacak. Türkiye en düşük oran olan yüzde 10 diliminde yer alırken, Çin’e yüzde 34 ek gümrük vergisi getirilecek. Ocaktan bu yana Çin’den ithalata uygulanan vergilerle bu oran toplamda yüzde 54’e ulaşmış oldu. Pekin yönetimi, ABD’den ithalata dün yüzde 34 vergi getirerek misilleme yaptı. 

Trump vergi paketini açıklarken şu ifadeleri kullanmıştı: 

Amerikan tarihinin en önemli günlerinden biri, ekonomik bağımsızlığımızın duyurusu, ABD'nin altın çağı geliyor.

Analizde, ABD’nin vergilerinden korunmak isteyen Avrupa Birliği’nin Hindistan’la serbest ticaret anlaşması yapmaya yöneldiği, Brezilya’nın da Çin’le ticari ilişkileri geliştirme adımları attığına dikkat çekiliyor.  

Columbia Üniversitesi’nden Jeffry Frieden, piyasalarda dengelerin değişeceğini belirterek şunları söylüyor: 

Mevcut kaostan nasıl bir uluslararası ekonomik düzen çıkarsa çıksın, ABD'nin bu düzendeki rolü temelden değişecektir.

 

Independent Türkçe, Washington Post, CNN