Japonya'da 6,1 büyüklüğünde deprem

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Japonya'da 6,1 büyüklüğünde deprem

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Japonya'nın başkenti Tokyo'nun kuzeydoğusunda 6,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depreme bağlı tsunami uyarısında bulunulmadı.
Japonya Meteoroloji Ajansına (JMA) göre, Tokyo metropolünün kuzeydoğusundaki Çiba eyaletinde deprem kaydedildi. 6,1 büyüklüğündeki deprem yerel saatle 22.41'de ve yerin 80 kilometre derinliğinde gerçekleşti.
Deprem Tokyo ve çevresindeki Kanagawa ve Saitama eyaletlerinde de hissedildi.
JMA, depreme bağlı tsunami uyarısında bulunmadı.



Güney Kore: Nükleer silah kullanması halinde Kuzey Kore rejimini sona erdiririz

Yoon Suk Yeol (AA)
Yoon Suk Yeol (AA)
TT

Güney Kore: Nükleer silah kullanması halinde Kuzey Kore rejimini sona erdiririz

Yoon Suk Yeol (AA)
Yoon Suk Yeol (AA)

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, Kuzey Kore'nin kışkırtmalarına karşı misilleme yapacaklarını belirterek, "Kuzey Kore nükleer silah kullanırsa, onun rejimi, Güney Kore-ABD ittifakı tarafından verilecek ezici karşılıkla sona erdirilecektir" dedi.

Yonhap'ın haberine göre Yoon, başkent Seul yakınlarındaki Seul Hava Üssü'nde Güney Kore Silahlı Kuvvetlerinin 75. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen törende konuştu.

Kuzey Kore'nin yaptırımlara rağmen nükleer ve füze kapasitesini arttırdığını bildiren Yoon, Kuzey Kore'nin uluslararası toplumu, nükleer silahlarını kullanmakla "açıkça tehdit ettiğini" vurguladı.

Yoon, Kuzey Kore'nin kışkırtmalarının "halk için varoluşsal bir tehdit" ve "dünya barışı için ise ciddi bir meydan okuma" olduğunu savunarak, "Ordumuz Kuzey Kore'nin herhangi bir kışkırtmasına derhal misilleme yapacaktır. Kuzey Kore nükleer silah kullanırsa, onun rejimi, Güney Kore-ABD ittifakı tarafından verilecek ezici karşılıkla sona erdirilecektir" ifadesini kullandı.

(AA)

Yoon, ülkesinin ABD ve Japonya ile işbirliğini daha da güçlendireceğini ve bu ülkelerle yakın dayanışma içinde hareket ederek Pyongyang'a karşı "güçlü" bir duruş sergileyeceğini ifade etti.

ABD Başkanı Joe Biden ile yaptıkları zirvede imzalanan Washington Deklarasyonu ve Camp David'deki üçlü zirvede oluşturulan Güney Kore-ABD-Japonya işbirliğine atıfta bulunan Yoon, söz konusu iki mekanizmanın Kuzey Kore'nin nükleer programına karşı caydırıcılığı güçlendirmeye yardımcı olacağını kaydetti.

Yoon, ayrıca, savunma teknolojilerinin geliştirilmesinin önemine de dikkati çekerek, savunma sanayinin ulusal güvenliğe katkıda bulunabilmesi ve ekonomik ilerlemeyi sağlayan öncü bir sektör haline gelebilmesi için hükümetin desteğinin iki katına çıkacağını belirtti.


ABD, Polonya'ya ordusunu modernize etmesi için 2 milyar dolar kredi verecek

(AA)
(AA)
TT

ABD, Polonya'ya ordusunu modernize etmesi için 2 milyar dolar kredi verecek

(AA)
(AA)

ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, ABD ile Polonya arasında 2 milyar dolarlık FMF doğrudan kredi anlaşması imzalandığı belirtildi.

ABD'nin "sadık müttefiki" Polonya'nın güvenliğinin NATO'nun doğu kanadının kolektif savunması için hayati önem taşıdığı vurgulanan açıklamada, uluslararası yardımların komşusu Ukrayna'ya ulaştırılmasında merkezi rol oynayan Polonya'nın yaptığı savunma yatırımlarıyla bölgesel güvenliğin güçlendirilmesindeki kararlılığına işaret edildi.

Açıklamada, Polonya'nın, ordusunu önemli ölçüde genişletmeyi planladığı ve milyarlarca dolarlık iddialı savunma modernizasyon programı kapsamında "Rus menşeli eski askeri teçhizatını elden çıkardığı" kaydedildi.

Anlaşmanın, Polonya'nın askeri modernizasyon çabalarını ilerleteceği belirtilen açıklamada, Polonya'ya sağlanacak kredinin NATO'nun doğu kanadının savunma ve caydırıcılığının güçlendirilmesine önemli ölçüde katkıda bulunacağı bildirildi.


Wagner grubu, faaliyetlerini Afrika ve Belarus'ta sürdürdüğünü açıkladı

(AA)
(AA)
TT

Wagner grubu, faaliyetlerini Afrika ve Belarus'ta sürdürdüğünü açıkladı

(AA)
(AA)

Prigojin'e ait olduğu bilinen "Konkord" adlı şirketin sosyal medya hesabından "Wagner Grubu Basın Servisi" adına yapılan açıklamada, paralı savaşçı grubunun Afrika ve Belarus istikametlerinde çalışmalarına devam ettiği belirtildi.

Açıklamada, "Şirketin kapatılması söz konusu değil. Özel askeri şirketin komutanlığı hala verilen tüm görevleri gerçekleştiriyor ve şirketi yönetiyor." ifadeleri kullanıldı.

Wagner lideri Rus komutanlarla gerginlik yaşamıştı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "aşçısı" olarak bilinen ve Rus yönetimine isyan başlatan Prigojin, birçok ülkede faaliyet gösteren paramiliter grubu Wagner'in Ukrayna savaşında rol oynamasıyla ön plana çıktı.

Hükümlülerin de aralarında yer aldığı Wagner grubu, Ukrayna'nın dışında Suriye'deki iç savaş da dahil olmak üzere Orta Doğu ve Afrika'daki çeşitli çatışmalara asker gönderdi.

Prigojin, son aylarda defalarca Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'yu ve Rus Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov'u "beceriksizlikle" ve Ukrayna'da savaşan Wagner birimlerini kasten yetersiz ikmalle suçlamıştı.

Rusya Savunma Bakanlığı, isim vermeden Ukrayna'daki "gönüllü oluşumların" kendisiyle sözleşme imzalamasına yönelik karar çıkartmıştı.

Bu hareket hükümetin Wagner üzerinde daha fazla kontrol elde etme girişimi olarak görülmüştü.

Wagner'in kurucusu Prigojin, 24 Haziran'da Rus yönetimine karşı silahlı isyan başlatmıştı. İsyan, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko'nun araya girmesiyle sona ermişti.

Prigojin ve Wagner'in paralı savaşçıları, isyanın ardından Belarus'a giderken, burada Belarus askerlerine eğitim vermeye başlamıştı.

Prigojin'in Rusya'da düşen özel jette öldüğü açıklanmıştı

Rusya Federal Hava Taşımacılığı Ajansından (Rosaviatsiya) 23 Ağustos'ta yapılan açıklamada, içerisinde Prigojin'in bulunduğu özel jetin Tver’de düşmesi sonucu 10 kişinin öldüğü bildirilmişti.

Açıklamaya göre, uçakta yer alan yolcu listesinde Prigojin'in yanı sıra yardımcısı ve Wagner’in kurucularından Dmitriy Utkin ile Sergey Propustin, Yevgeniy Makaryan, Aleksandr Totmin, Valeriy Çekalov, Nikolay Matuseyev'in isimleri yer almıştı.

Aleksey Levşin, Rustam Karimov ve Kristina Raspopova'dan oluşan 3 kişilik mürettebatın da kazada öldüğü ifade edilmişti.

Wagner’in hukuken varlığı olmadığını söyleyen Putin, uçakta ölenlerin ailelerine başsağlığı dilemişti.


Putin, Savunma Bakanı Şoygu'ya ekim başına kadar mühlet verdi

(Arşiv-AFP)
(Arşiv-AFP)
TT

Putin, Savunma Bakanı Şoygu'ya ekim başına kadar mühlet verdi

(Arşiv-AFP)
(Arşiv-AFP)

Savaşı gözlemleyen ABD merkezli bir düşünce kuruluşunun Kremlin'deki bir kaynağına dayandırdığına göre, Ukrayna'nın karşı saldırısının ekim başına kadar durdurulmasını isteyen Vladimir Putin, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'ya ilerleme kaydetmesi için talimat verdi.

Savaş Araştırmaları Enstitüsü (Institute for the Study of War/ISW) pazar günü yayımladığı istihbarat güncellemesinde şu ifadeleri kullandı: 

Putin'in Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'ya cephe hatlarındaki durumu geliştirmesi, Ukrayna'nın karşı saldırılarını durdurması ve Rus güçlerinin daha büyük bir şehre saldırı operasyonu başlatma inisiyatifini yeniden ele geçirmesi için Ekim 2023 başlarına kadar bir aylık süre tanıdığı bildirildi.

İddialar doğruysa, Rus askeri komutanlığının Ukrayna karşı operasyonunu sonlandırmak umuduyla amansız saldırılar için emir vermesinin muhtemel görüldüğü ve bu çerçevede Rusya'nın askeri güçlerine yüksek bir fatura çıkmasının da göze alındığı bu güncellemede belirtiliyor.

ISW, Rusya Savunma Bakanlığı'nın, "aniden Putin'in gözünden düşme korkusuyla", dürüstçe olumsuz görüşlerini paylaşan komutanları tasfiye etme çabalarını yoğunlaştırdığı durumlarla daha önce de karşılaştıklarını belirtti.

Rusya, geçen yıl şubatta "özel askeri operasyon" diye adlandırdığı harekatı Ukrayna'da başlatarak komşusunu topyekun istilayla yüz yüze getirdi. Binlerce kişinin ölümüne yol açarken milyonların da evinden olmasına sebebiyet verdi.

Putin, Ukrayna'nın karşı taarruzunu ilk kez bu yılın haziranında ikrar etmiş ve savaşın vurduğu bu ülkenin birliklerinin güçlü Rus savunmaları karşısında kayda değer kazanımlar elde edemeyeceğini öne sürmüştü.

Ukrayna birliklerinin, personel ve Batı'dan gelen askeri teçhizat konusunda büyük kayba uğrayacağını da iddia etmişti.

Ancak Kiev'in tüm Rus güçlerini işgal altındaki bölgeler de dahil Ukrayna topraklarından geri püskürtmeyi amaçladığı girişim 4. ayına ulaştı ve bu ay bazı önemli toprak kazanımları kaydedildi.

Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski karşı saldırının yavaş olduğunu kabul ederken "Her gün ilerleyip bölgeyi özgürleştirmemiz önemli" de dedi.

Londra merkezli düşünce kuruluşu Birleşik Kraliyet Hizmetleri Enstitüsü (Royal United Services Institute) tarafından yapılan bir araştırma, Ukrayna güçlerinin her 5 günde bir ortalama 700 ila 1200 metre ilerleme kaydettiğini ortaya koydu. Bu da Rus güçlerine geri çekilirken siper kazmaları ve özellikle de araziyi mayınlamaları için zaman kazandırıyor.

Tamamen gönüllülerden oluşan ve Ukrayna'nın en iyi ve en deneyimli birliklerinden biri olarak kabul edilen 3. Taarruz Tugayı ocak ayından bu yana doğuda neredeyse aralıksız savaşırken, daha deneyimsiz birlikler güneyde savaşmak üzere yeni eğitimler ve modern silahlar aldı.

Independent Türkçe


Karabağ’da akaryakıt deposunda meydana gelen patlamada 200’den fazla kişi yaralandı

Karabağ’da patlamaya sahne olan akaryakıt deposunda çıkan yangın (AFP)
Karabağ’da patlamaya sahne olan akaryakıt deposunda çıkan yangın (AFP)
TT

Karabağ’da akaryakıt deposunda meydana gelen patlamada 200’den fazla kişi yaralandı

Karabağ’da patlamaya sahne olan akaryakıt deposunda çıkan yangın (AFP)
Karabağ’da patlamaya sahne olan akaryakıt deposunda çıkan yangın (AFP)

Ermeni bir ayrılıkçı dün yaptığı açıklamada, Karabağ’da akaryakıt deposunda meydana gelen patlamada 200’den fazla kişinin yaralandığını duyurarak acil tıbbi yardım sağlanmasını talep etti.

Fransız Haber Ajansı’na (AFP) göre, Karabağ’ın ayrılıkçı insan hakları ombudsmanı Gegham Stepanyan, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Akaryakıt deposunun patlaması sonucu yaralı sayısı 200’ü aştı. Yaralı kişilerin çoğunun sağlık durumu ciddi veya çok tehlikeli bir düzeyde” ifadelerini kullandı. Stepanyan, tıbbi imkanların yetersiz olduğuna işaret ederek ambulans helikopterlerinin inmesi için izin verilmesi çağrısında bulundu.

Reuters’ın haberine göre patlama, Karabağ’daki ayrılıkçıların Azerbaycan ordusunun geçen hafta gerçekleştirdiği yıldırım operasyonu sonucunda yenilgiye uğratılmasının ardından binlerce Ermeni’nin bölgeden kaçtığı sırada meydana geldi.


İmran Han'ın partisi: Pakistanlı yetkililer Han’ı daha iyi bir cezaevine nakledecek

Han sömürge döneminden kalma mütevazı bir hapishanede tutuluyordu (Reuters)
Han sömürge döneminden kalma mütevazı bir hapishanede tutuluyordu (Reuters)
TT

İmran Han'ın partisi: Pakistanlı yetkililer Han’ı daha iyi bir cezaevine nakledecek

Han sömürge döneminden kalma mütevazı bir hapishanede tutuluyordu (Reuters)
Han sömürge döneminden kalma mütevazı bir hapishanede tutuluyordu (Reuters)

Pakistan eski Başbakanı İmran Han'ın partisi Pazartesi günü, yetkililerin mahkeme kararının ardından Han'ı başkent İslamabad yakınlarında daha iyi imkanlara sahip bir cezaevine nakletmeye hazırlandıklarını duyurdu.

Partinin hukuk ekibi, Han'ın eski bir başbakan için daha uygun olduğunu söyledikleri Rawalpindi kentindeki Adiala cezaevine nakledilmesi için çeşitli mahkemelere dilekçe verdi.

Han'ın yardımcısı Zulfi Bukhari gazetecilere gönderdiği mesajda, Han'ın avukatı Naeem Pangota'nın başkentteki yüksek mahkemenin Han'ın nakline karar verdiğini söylemesinin ardından eski başbakanın nakli için yapılan hazırlıklara atıfta bulunarak “Düzenlemeler yapılıyor” dedi.

Pangota daha sonra X platformundan (eski adıyla Twitter) yaptığı açıklamada, Han'ın yeni bir cezaevine nakledildiğini yazdı ancak daha sonra gönderiyi sildi.

Han, ülkenin kuzeybatısındaki Attock bölgesinde sömürge döneminden kalma bir hapishanede tutuluyordu. Alıkonulduğu yerde hücreye bağlı bir banyo ya da televizyon gibi imkanlar bulunmuyor ve ailesi ile arkadaşlarının kendisini ziyaret etmesi, gazete, kitap ve yiyecek göndermesi kolay olmuyor.

Eski başbakan yolsuzluk suçlamalarından hüküm giydikten sonra Ağustos başından beri bu cezaevinde tutuluyor.

Bir mahkeme üç yıllık hapis cezasını erteledi, ancak yetkililerin devlet sırlarını sızdırmakla ilgili başka bir davada kendisine karşı suçlamalarda bulunmasının ardından kefaletle serbest bırakılma talebi ertelendi.

Han, suçlamaların gelecek yılın başlarında yapılması planlanan seçimlerde aday olmasını engellemeyi amaçladığını ifade ederken, yetkililer ise tüm bu iddiaları reddediyor.


Rusya atıldığı BM İnsan Hakları Konseyi'ne dönmek istiyor

2011'de BMİHK'den çıkarılan Libya, Rusya'nın üyeliğinin sonlandırılması için lehte oy kullanmıştı (Reuters)
2011'de BMİHK'den çıkarılan Libya, Rusya'nın üyeliğinin sonlandırılması için lehte oy kullanmıştı (Reuters)
TT

Rusya atıldığı BM İnsan Hakları Konseyi'ne dönmek istiyor

2011'de BMİHK'den çıkarılan Libya, Rusya'nın üyeliğinin sonlandırılması için lehte oy kullanmıştı (Reuters)
2011'de BMİHK'den çıkarılan Libya, Rusya'nın üyeliğinin sonlandırılması için lehte oy kullanmıştı (Reuters)

Rusya'nın, Ukrayna savaşı nedeniyle geçen yıl çıkarıldığı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne (BMİHK) yeniden katılmak istediği bildirildi.

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC, Rus diplomatların kaleme aldığı ve BM yetkililerine gönderilen bir belgeyi inceledi.

Belgede, Kremlin yönetiminin "insan hakları sorunlarına uygun çözümler bulmak amacıyla konseyde işbirliğinin teşvik edilmesini ve karşılıklı saygıya dayalı yapıcı diyaloğun güçlendirilmesini" istediği belirtildi. 

Rusya'nın tekrar birliğe katılması halinde, üyeliğini "BMİHK'nın bir grup ülkenin siyasi iradesine hizmet eden bir araca dönüştürülmesini önlemek için kullanacağı" da ifade edildi. 

Merkezi İsviçre'nin Cenevre şehrinde yer alan BMİHK'da 47 ülke var. ABD'nin New York şehrindeki BM Genel Kurulu'nda (BMGK) üç yılda bir yapılan seçimlerle ülkelerin üyeliklerinin devamına ya da durdurulmasına karar veriliyor. 

BMGK'ye üye 193 ülkenin katılacağı 10 Ekim'deki oylamada Rusya, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine ayrılan iki koltuktan birini kazanabilmek için Bulgaristan ve Arnavutluk'la mücadele edecek. 

Kimliğini paylaşmayan BM diplomatları, Rusya'nın seçimler öncesinde yoğun kampanya yürüttüğünü, bazı ülkelere oy karşılığı tahıl ve silah vermeyi teklif ettiğini öne sürdü. Rusya'nın BMİHK'ya dönmesinin ihtimal dışı olmadığını savunan diplomatlar, söz konusu ülkelere veya tekliflere dair detay paylaşmadı. 

Ukrayna savaşı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen yıl 24 Şubat'ta verdiği emirle başlamıştı. Aynı yıl nisanda BMGK'da düzenlenen oylamada 93 lehte, 24 aleyhte ve 58 çekimser oyla Rusya'nın BMİHK'dan çıkarılmasına karar verilmişti. Haberde, Moskova'nın söz konusu karardan "ABD ve müttefiklerini sorumlu tuttuğu" yazıldı.

BM Özel Raportörü Mariana Katzarova'nın geçen hafta yayımladığı raporda, insan hakları durumunun ciddi şekilde kötüleştiği Rusya'nın BMİHK'ya tekrar katılmaya hazır olmadığı savunulmuştu. ABD merkezli İnsan Hakları Vakfı, Raoul Wallenberg Enstitüsü İnsan Hakları Merkezi ve BM'nin bu ay yayımladığı ortak raporda da benzer bir sonuca varıldığı bildirilmişti.  

BBC, Rusya'nın BM misyonundan yetkililerin yorum talebine yanıt vermediğini aktardı. 

Independent Türkçe


ABD, İran Dışişleri Bakanı'nın Washington'u ziyaret etme talebini reddetti

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (AFP)
TT

ABD, İran Dışişleri Bakanı'nın Washington'u ziyaret etme talebini reddetti

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (AFP)

ABD dün, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın geçtiğimiz hafta Washington'u ziyaret etme talebini, ‘ABD vatandaşlarının tutuklanması da dahil olmak üzere İran'ın siciline’ ilişkin endişeleri gerekçe göstererek reddetti.

Açıklamada, Abdullahiyan’ın New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sonrasında İran Konsolosluğunun İlgi Alanları Bölümünü ziyaret etmek istediği bildirildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller, İran tarafının bu talebi yaptığını ancak Dışişleri Bakanlığı'nın bunu reddettiğini söyledi. Miller, “İranlı ve diğer yabancı hükümet yetkililerinin BM ile ilgili işler için New York'a seyahat etmelerine izin vermek zorundayız. Ancak onların Washington DC'ye seyahat etmelerine izin verme yükümlülüğümüz yok. İran'ın ABD vatandaşlarını haksız yere gözaltına alması ve terörizme devlet desteği vermesi göz önüne alındığında, bu talebin kabul edilmesinin ne uygun ne de gerekli olduğuna inanmadık” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta İran, ABD ile imzalanan ve aynı zamanda Washington'un müttefiki Güney Kore tarafından dondurulan 6 milyar dolar değerindeki varlıkların serbest bırakılmasını da öngören mahkum takası anlaşmasının bir parçası olarak ABD’li beş mahkumu serbest bıraktı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, takas anlaşmasının, 2015 yılında büyük güçler ile Tahran arasında İran nükleer programıyla ilgili olarak imzalanan anlaşmaya ilişkin müzakerelerin yeniden başlamasına benzer şekilde daha geniş bir diplomatik harekete yol açacağı yönündeki açıklamaları reddetti.

Amwaj Media haber sitesi, Abdullahiyan'ın Washington'a gitmek istediğini bildiren ilk site oldu ve İran Dışişleri Bakanı’nın ABD başkentine son ziyaretinin 14 yıl önce gerçekleştiğine dikkati çekti.

Haberde adı açıklanmayan kaynakların Abdullahiyan'ın konsolosluk çalışmalarını bizzat görmek istediğini ancak amacının aynı zamanda ‘olumlu haberler’ vermek olabileceğini söylediği aktarıldı.

Batı yanlısı Şah'ı deviren devrimin ardından İslam Devrimini destekleyenlerin Tahran'daki ABD büyükelçiliğini ele geçirmesi ve diplomatlarını 444 gün boyunca rehin alınması üzerine iki ülke arasındaki ilişkiler kesildi.

Anlaşmaya göre, Birleşmiş Milletler'e ev sahipliği yapan ABD tüm üye devletlerin temsilcilerinin ülkeye girişine izin veriyor, ancak New York’ta ‘düşman olarak gördüğü ülkelerden yetkililerin hareketlerini’ kısıtlıyor.

ABD eski Başkanı Donald Trump yönetimi, İranlı yetkililere hareketlerini New York'taki belirli mahallelerle sınırlama yönünde baskı yapmıştı. New Yorker gazetesine göre, 2019'da Cumhuriyetçi milyarder, dönemin İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'i Beyaz Saray'a davet etmeye çalıştı ancak bu çabası başarısız oldu.


Kolombiya'da Cumhurbaşkanı'nın oğlu, kara para soruşturması nedeniyle mahkemeye çıkacak

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AA)
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AA)
TT

Kolombiya'da Cumhurbaşkanı'nın oğlu, kara para soruşturması nedeniyle mahkemeye çıkacak

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AA)
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AA)

Savcılıktan yapılan açıklamada, Petro'nun kara para aklama ve yasa dışı zenginleşme suçlamaları nedeniyle mahkemeye çıkarılacağı belirtilerek, "Başsavcılık, ilgili davaya ilişkin elindeki tüm delilleri hakimin huzuruna sunacak ve alınması düşünülen diğer hukuki önlemleri de vakitlice kamuoyuyla paylaşacak" ifadesine yer verildi.

Yerel basında çıkan haberde ise adaletle işbirliği yapması şartıyla 29 Temmuz'da mahkeme tarafından şartlı salıverilen Petro'nun vadettiği taahhüdü yerine getirmediği öne sürüldü.

Söz konusu soruşturma, mart ayında Nicolas Petro'nun eski eşi Daysuris del Carmen Vasquez'in iddiaları ardından başlatılmıştı.

Vasquez, eski kocası Nicolas Petro'nun uyuşturucu kaçakçılarından 150 bin dolardan fazla bağış aldığını iddia etmişti.

Ne olmuştu?

Kolombiya polisi, Nicolas Petro'nun geçen yılki başkanlık seçimi kampanyası sırasında ABD'de uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giymiş bir siyasetçiden aldığı iddia edilen fonlara yönelik "kara para aklama" soruşturması başlatmıştı.

Petro, Semana dergisine verdiği röportajda, seçim kampanyası parasından babası Cumhurbaşkanı Petro'nun haberinin olmadığını söylemişti.

Vasquez de aynı şekilde eski kocasının kampanya için para topladığından Cumhurbaşkanı Petro'nun haberi olmadığını vurgulamıştı.


Hindistan'da Müslümanlar 250'den fazla "nefret söylemi mitingi"nin hedefi oldu

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Hindistan'da Müslümanlar 250'den fazla "nefret söylemi mitingi"nin hedefi oldu

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

"2023 Yarıyıl Raporu: Hindistan Müslüman Karşıtı Nefret Söylemi Mitingleri" başlığıyla pazar günü yayımlanan rapora göre, bu yılın ilk yarısında 17 eyalette Müslümanları hedef alan 250'den fazla nefret kışkırtıcılığı yapan miting düzenlendi.

Raporda, Müslümanları hedef alan tehlikeli komplo teorilerinin yayıldığı, şiddet, silahlanma ve sosyo-ekonomik boykot çağrılarının yapıldığı bu mitinglerin, milliyetçi Bharatiya Janata Partisi'nin (BJP) 2014'te iktidara gelmesiyle artma eğilimi gösterdiği, birçok hükümet üyesinin benzer söylemlerde bulunduğu ifade edildi.

Mitinglerin yüzde 80'inin BJP'nin yönetimde olduğu eyaletler ve birlik topraklarında yapıldığı aktarılan raporda, özellikle Maharashtra, Karnataka, Madhya Pradesh, Rajasthan ve Gujarat eyaletlerinin bu konuda başı çektiği kaydedildi.

Raporda, özellikle Hint Ram Navami festivalinin kutlandığı mart ayında nefret olaylarının arttığı, olaylarda 1 kişinin öldüğü, dükkanlar ve camilere saldırıldığına değinildi.

Narendra Modi'nin 2014'te Hindistan Başbakanı olmasının ardından, insan hakları kuruluşları azınlık gruplarına yönelik ihlallerde artış yaşandığını kaydetmişti.

ABD Uluslararası Dini Özgürlük Komisyonu, ülkeyi 2020'den bu yana dini özgürlüklere karşı sistematik, devamlı ve kötü ihlali nedeniyle "endişe kaynağı bir ülke" olarak niteliyor.