Suriye rejimi güçlerinin Dera'nın kuzeyindeki büyük kent girişine suikastlar eşlik ediyor

Rus askeri polisinin gözetiminde silahlar teslim edilmeye başladı

Suriye rejimi güçleri Dera'nın kuzeyindeki Casem kentine girdiler (Daraa 24)
Suriye rejimi güçleri Dera'nın kuzeyindeki Casem kentine girdiler (Daraa 24)
TT

Suriye rejimi güçlerinin Dera'nın kuzeyindeki büyük kent girişine suikastlar eşlik ediyor

Suriye rejimi güçleri Dera'nın kuzeyindeki Casem kentine girdiler (Daraa 24)
Suriye rejimi güçleri Dera'nın kuzeyindeki Casem kentine girdiler (Daraa 24)

Rus askeri polisi ve Suriye rejiminin Dera’daki Güvenlik Komitesi, Dera’nın kuzey kırsalındaki en büyük kenti olan Sanameyn’de ve ona bağlı beldelerde yeni uzlaşı anlaşmasını uygulamaya başladı. Ancak bu yeni gelişmelere, Suriye'nin güneyindeki suikastlar eşlik etti.
Rejim güçleri, din eğitimi verilen bir medresede bölge sakinleriyle uzlaşıya varmak ve silahların teslim edilmesi için bir merkez kurdu. Güvenlik Komitesi, şehrin ileri gelenlerine, aranan kişilerin ve ellerindeki silahları teslim etmeleri istenenlerin bir listesini sundu. Yerel kaynaklara göre 2018 ve 2020 yıllarında uzlaşı anlaşmasına katılanlar da bu listelere dahildi. Kaynaklar, uzlaşı sürecinin önümüzdeki cumartesiye kadar devam edeceğini ve bazı bölgelerde de arama yapılacağını belirttiler.
Dera ilinin en güvenli bölgelerinden biri olan Sanameyn kenti, muhalifler tarafından hiçbir zaman tamamen kontrol altına alınmadı. Muhalif gruplar kentin sadece bir kısmını kontrol ettiler. Sanameyn ayrıca 2018 yılın Temmuz ayında Dera’da yapılan uzlaşı anlaşmasından sonra askeri gerilime tanık olan ilk bölgeydi. Suriye rejimi güçleri, 2020 yılının Mart ayında muhalif gruplardan Velid ez-Zehra'nın konuşlandığı batı kesime yoğun bombardımanlar düzenledi. Bu bombardımanlar, çok sayıda ölüme ve yalanmaya yol açarken muhaliflerin bir bölümün Suriye'nin kuzeyine göç etmelerine, bir bölümünün ise ancak uzlaşıyı kabul ederek kentte kalmalarına neden oldu.
Sanameyn’de Askeri Güvenlik Teşkilatı, Halk Komiteleri ve Ulusal Savunma Kuvvetleri’ne bağlı yerel silahlı gruplar bulunuyor. Ancak kent, bir güvensizlik ve kaos ortamına tanık oluyor. Son olarak iki gün önce hem Suriye rejimi destekçisi hem de muhalif taraftan bazı kişilere suikastlar düzenlendi. Sanameyn’ de 4 genç kimliği belirsiz kişilerce hedef alındı. Gençlerden biri öldü, diğerleri ise yaralı kurtuldu.
Öte yandan Casem kentinden yerel bir kaynak, dün Dera'nın kuzeyindeki Casem ve Enhal kentlerinde yeni uzlaşı anlaşmasının uygulanması çalışmalarının tamamlandığını söyledi. Suriye rejim güçleri, dün,  Rus askeri polisi eşliğinde kente girdi. Casem kenti ve çevresindeki çiftliklerde arama yapıldı. Bölge sakinlerinin yakın zamanda kabul ettiği yeni uzlaşı anlaşmasının ikinci aşaması çerçevesinde çok sayıda rejim gücü unsuru kentin sokaklarına konuşlandırıldı. Geçtiğimiz günlerde trafiğe kapatılan kent yollarının, yeni uzlaşı anlaşmasının uygulanmaya başlamasıyla yeniden açılması, yakın zamanda kent içinde ve çevresinde konuşlandırılan askeri güçlerin geri çekilmesi ve ardından devlet kurumlarının ve hizmetlerinin kentte yeniden faaliyete geçmesi bekleniyor.
Enhal kentinde ise dün de kent sakinleri silahlarını teslim etmeye devam ederken, kent sakinlerinin bir kısmıyla ve çevredeki bedevi topluluklarıyla Rus askeri polisinin eşliğinde uzlaşıya varıldı. Buna göre rejim güçleri, bazı bölgeleri kontrol etmek üzere Cumartesi günü kentte konuşlandırılacak.
Dera’da geçtiğimiz hafta boyunca, sonuncusu Çarşambayı Perşembeye bağlayan gece ilin batı kırsalındaki Tafas şehrinde Adil er-Rifai adlı genç bir adamın hedef alındığı olay olmak üzere 8 cinayet ve suikast gerçekleşti.  Dera’dan yerel haberleri aktaran Daraa 24 adlı haber sitesine göre suikastlar ve cinayetler kimliği belirsiz silahlı kişilerce gerçekleştirildi. Suikasta kurban giden Rifai, Dera’nın batı kırsalındaki Neva kenti sakinlerindendi. Daha önce yerel muhalif gruplarda yer alan Rifai 2018 yılındaki uzlaşı anlaşmasından yararlanmıştı. Neva'daki Askeri Güvenlik Teşkilatı'na bağlı yerel bir grup kurduktan sonra birkaç ay önce Tafas kentine yerleşti. Adı Neva'daki uzlaşı anlaşması çerçevesindeki arananlar listesindeydi, ancak kendisiyle uzlaşı sağlanamadı.
Öte yandan Çarşamba akşamı, Dera'nın İzraa köyündeki İç Güvenlik Güçleri’nden iki subay, vardiyalarının bitiminden sonra Dera-Şam uluslararası karayolu üzerindeki İmam Gazzali Külliyesi yakınlarında öldürüldü. Kimliği belirsiz silahlı kişilerce doğrudan kafalarından hedef alındılan iki subayın cenazeleri, Dera’daki Ulusal Hastane’ye kaldırıldı.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.