Almanya ve Danimarka, Suriye’nin kuzeydoğusundaki DEAŞ’lı kadın ve çocukları teslim aldı

Almanya hükümetinin kiraladığı ve DEAŞ’lı kadın ve çocukları taşıyan uçak Frankfurt Havalimanı’na indi (DPA)
Almanya hükümetinin kiraladığı ve DEAŞ’lı kadın ve çocukları taşıyan uçak Frankfurt Havalimanı’na indi (DPA)
TT

Almanya ve Danimarka, Suriye’nin kuzeydoğusundaki DEAŞ’lı kadın ve çocukları teslim aldı

Almanya hükümetinin kiraladığı ve DEAŞ’lı kadın ve çocukları taşıyan uçak Frankfurt Havalimanı’na indi (DPA)
Almanya hükümetinin kiraladığı ve DEAŞ’lı kadın ve çocukları taşıyan uçak Frankfurt Havalimanı’na indi (DPA)

Almanya ve Danimarka Suriye'nin kuzeydoğusundaki Özerk Yönetim yetkililerinden, Berlin ve Kopenhang tarafından ABD’nin lojistik destek ve koordinasyonuyla gerçekleştirilen büyük bir operasyonla 2019 yılından bu yana Roj kampında yaşayan 37 çocuk ve 11 kadını ülkelerine geri götürmek için teslim aldı.
Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi tarafından yapılan resmi açıklamada, Alman ve Danimarka hükümetinden delegelerin geçtiğimiz Çarşamba akşamı Suriye’nin kuzeyini (Kamışlı) ziyaret ederek terör örgütü DEAŞ’a mensup 37 çocuk ve 11 kadın ülkelerine geri getirildiği bildirdi.
Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Dr. Abdulkerim Ömer, Konsolosluk İşleri ve Göçmenlik Direktörü Kurt Georg Stockl-Stillfried’ın güvenlik danışmanları ile Yurtdışındaki Alman vatandaşları için Konsolosluk Yardımı Başkanı Manja Klesis başkanlığındaki Alman hükümeti heyetinin, Kamışlı’ya giderek 8 kadın 23 çocuğun ülkeye götürüldüğünü söyledi. Bu 2019 yılının bahar ayında askeri operasyonların sona ermesiyle Almanya hükümetinin teslim aldığı en büyük rakam. Konsolosluk Yardım ve Kriz Yönetimi Departmanı başkanı Christopher Vivek ve Hukuk Müşaviri Christina Klink başkanlığındaki Danimarka heyeti,  Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan Roj kampına sınır dışı edilmeden önce DEAŞ bölgelerinde yaşayan 14 çocuğu ve 3 kadını teslim aldı. Kuveyt üzerinden ABD askeri uçağıyla Kamışlı’ya gelen heyetler, kadın ve çocukları yanlarına alarak aynı uçakla Kuveyt’e oradan da kendi ülkelerine yöneldi.  Vivek Özerk Yönetime ait olan  bir internet sayfasında yayınlanan röportajında, 14 çocuk ve 3 Danimarkalı kadını almak için heyetle birlikte Kamışlı’daki Roj kampına gittiklerini söyledi. Çocuklara kampta olmayan tıbbi bakımın sağlanacağını açıklayan yetkili, kadınların ise Danimarka yasalarına göre cezai işlem göreceklerini ifade ederek, hükümetinin uluslararası koalisyon ve bölgede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları aracılığıyla sağladığı desteğin devam ettiğini vurguladı. Şarku’l Avsat’a konuşan Ömer, Almanya ve Danimarka’dan gelen heyetleri memnuniyetle karşıladıklarını söyleyerek vatandaşlarını teslim ederek ülkelerine gönderdiklerini ifade etti. Ömer bu gelişmenin Özerk Yönetimin yıllardır gösterdiği girişim ve çağrıların bir sonucu olduğunu vurgulayarak, şimdiye dek milliyeti bilinmeyen 50 çocuğun olduğuna dikkati çekti. DEAŞ’lıların dosyasının çok karmaşık olduğuna dile getiren Ömer, 4’den fazla çocuğu olan kadınların babalarının farklı milliyetlerden olduğunu bildirdi.
Roj kampında yaklaşık 800 yabancı ve Batılı aile bulunuyor.   Rus, Batılı ve farklı Arap milletlerden kadın ve çocuklardan oluşan kampta 2 bin 500 kişi yaşıyor. Suriye'nin en büyük kamplarından biri olan el Hol kampında ise 50 Batılı ve Arap kökenli 11 binden fazla kişi bulunuyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, 8 kadından 6’sının havalimanına ulaştığı sırada tutuklandığını söyledi. Federal Savcılık 3 kadın için tutuklama emri çıkarırken, Almanya’nın diğer eyaletlerindeki savcılar da diğer kadınlar için tutuklama emri çıkardı.
Savcılığın açıklamalarına göre, bahsi geçen kadınlara yöneltilen suçlamalar arasında terör örgütü üyesi olmanın yanı sıra  çocuklara bakma görevini ihmal etmek de yer alıyor. Savcılar, bahsi geçen kadınlardan Rumiana’yı terör örgütüne üye olmak ve insanlığa karşı suçların işlenmesine yardımcı olmakla suçladılar. İddia makamına göre Rumiana, Aralık 2014'te kızıyla birlikte babasının isteklerine uymayarak Suriye'ye gitti. Rumiana, Suriye'de çocuklarını şiddet üzerine büyüttüğünü ve onlara kafa kesme kasetlerini izlettiğini iddia eden savcılığa göre 6 DEAŞ savaşçısıyla tek tek evlendi. Savcılık ayrıca Rumiana'yı Suriye'nin Rakka kentinde geçirdiği süre boyunca Ezidi bir kızı köle yapmakla suçladı. Bir diğer sanık Verena ise, Temmuz 2015’de DEAŞ’a katılan ve yaşı küçük olan eşiyle birlikte Irak’a gitti. Savcılık Verana’yı terör örgütüne üye olmak ve silah kullanmakla suçluyor.



ABD'den tepki çeken plan: 80 bin göçmeni "Amazon gibi" depolayacaklar

ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
TT

ABD'den tepki çeken plan: 80 bin göçmeni "Amazon gibi" depolayacaklar

ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)

Donald Trump yönetimi, ABD'ye yasadışı yollarla giren göçmenlerin gözaltında tutulması için bir adım daha atıyor.

İç Güvenlik Bakanlığı, büyük sanayi depolarını gözaltı merkezlerine çevirmek için harekete geçti. 

Washington Post'un özel haberine göre yüklenici şirketlere çağrı yapılarak bu işi üstlenmeleri istenecek.

Bu planla toplamda 80 bini aşkın göçmenin elden geçirilecek depolarda tutulması planlanıyor.

Mevcut sistemde hangi tesiste boş yer varsa göçmenler oraya gönderiliyor. 

Yeni planla birlikte 5-10 bin kişi taşıyabilecek 7 dev tesis ya da 1500 kişi kapasiteli 16 merkezden birine hızlıca sevk edilecekler.

Planın savunucuları, yeni planın göçmenlerin daha rahat ve "verimli" bir şekilde sınır dışı edilebilmesini sağlayacağını savunuyor.

Diğer yandan bu plan eleştiri de topluyor. Depoların insanların yaşaması için planlanmadığını vurgulayan insan hakları savunucuları yapılacak tüm değişikliklere rağmen havalandırma, ısıtma, su tesisatı ve hijyende büyük sıkıntılar yaşanabileceğini işaret ediyor. 

National Immigration Project'ten Tania Wolf, göçmenlere insan gibi davranılmayacağını öne sürerek "Daha iyi bir ifade bulamadım ama insanlara sığır muamelesi yapıyorsunuz" dedi. 

ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) Direktör Vekili Todd Lyons'un nisanda düzenlenen bir sınır güvenliği konferansında Amazon depoları örneğini verdiği hatırlatıldı:

Bunu bir iş gibi görmeyi daha iyi becermeliyiz. Prime gibi ama insanlarla yapılanı.

Amerikan gazetesi taslağın nihai halini henüz almadığını ve detayların değişebileceğini bildirdi. 

Washington Post, ay başında ICE'nin 68 bini aşkın göçmeni tesislerinde tuttuğunu ve bunlardan yüzde 48'inin herhangi bir hüküm giymediğini veya suçlamayla karşı karşıya olmadığını belirtti. 

Donald Trump'ın "sınır çarı" diye tanımladığı Tom Homan'ın 2025'te 580 bine yakın kişiyi sınır dışı ettiklerini duyurduğu da anımsatıldı. 

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast


Myanmar'daki iç savaşta salgın riski: Bulaşıcı hastalıklar sınır tanımaz

Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)
Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)
TT

Myanmar'daki iç savaşta salgın riski: Bulaşıcı hastalıklar sınır tanımaz

Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)
Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)

Myanmar'daki iç savaş, sıtma ve kolera gibi hastalıkların bölgeye yayılmasına neden olabilir.

New York Times'ın haberine göre, yatırımlarda silahlara öncelik veren cunta yönetimleri tarafından Myanmar sağlık sistemi yıllardır ihmal ediliyor.

Sivil hükümet döneminde hastalık kontrolünde bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da 2021'de ordunun yeniden iktidarı ele geçirmesiyle bunlar tersine döndü.

UNICEF'e göre Myanmar, hiç aşılanmamış çocukların sayısının en fazla olduğu ülkeler arasında. İç savaşla boğuşan ülkedeki doktorlara göre, boğmaca ve difteri gibi önlenebilir hastalıklar artıyor.

Cunta sağlık sistemini korumadığı gibi hastane ve tıbbi tesislere de saldırıyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre Myanmar ordusu, bu yıl sağlık tesislerine en az 67 saldırı düzenledi.

Myanmar'ın Bangladeş sınırına yakın bir bölgede isyancıların elindeki 300 yataklı hastanenin bu ay bombalanması sonucu en az 34 kişi hayatını kaybetmişti.

Köylüler ve ayrılıkçı örgütler, hava saldırılarından korunmak için sıtma gibi hastalıkları taşıyan sivrisineklerin istila ettiği ormanlarda saklanıyor. Bazı doktorlar 20 defa sıtma geçiren hastaları tedavi ettiklerini söylüyor.

Ayrıca Myanmar'da 2021'deki darbenin ardından Tayland'da da sıtma vakalarının arttığı belirtiliyor.

Çatışmalar nedeniyle, Myanmar-Tayland sınırındaki Mae Sot kasabasında yer alan Mae Sot Genel Hastanesi'ne giden hasta sayısı yaklaşık yüzde 50 arttı.

Ancak hastane müdür yardımcısı Dr. Rojanasak Thongkhamcharoen, gelen Myanmarlı hastaları tedavi etmekten başka seçenekleri olmadığını belirtiyor:

Myanmar'daki sağlık durumunu önemsemezsek, çocuk felci gibi uzun süredir görülmeyen hastalıkların yeniden ortaya çıkmasıyla karşılaşabiliriz. Bulaşıcı hastalıklar sınır tanımaz.

Tayland-Myanmar sınırında çalışan epidemiyolog Dr. Voravit Suwanvanichkij de şu uyarıları paylaşıyor:

Bu kriz insanları geceleri uykusuz bırakmalı. Myanmar'ın çoğu epidemiyolojik bir kör noktaya dönüştü.

Ülkede nisanda yaşanan  7,7 ve 6,4 büyüklüğündeki iki depremde 3 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, halihazırda zaten yetersiz olan sağlık sistemi de iflasın eşiğine gelmişti.

Independent Türkçe, New York Times, Think Global Health


Güney Asya devi, Silikon Vadisi’nin hedefinde: 70 milyar dolarlık yatırım yapılacak

Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)
Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)
TT

Güney Asya devi, Silikon Vadisi’nin hedefinde: 70 milyar dolarlık yatırım yapılacak

Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)
Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)

Amazon, Microsoft ve Google gibi teknoloji devleri Hindistan'a büyük yatırım taahhütleri verdi.

Washington Post'un haberine göre Silikon Vadisi şirketleri, ekimden bu yana Hindistan'da toplam 67,5 milyar dolarlık yatırım yapma sözü verdi. Taahhütlerin yüzde 80'i bu ay açıklandı.

Yatırımların büyük kısmı, yapay zeka destekli sohbet botlarının işlemesini sağlayan devasa veri merkezlerinin inşası için kullanılacak.

Hindistan'daki yazılımcılar için eğitim programları ve küçük işletmeler arasında yapay zeka kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla yatırımlar da yapılacak.

ChatGPT'nin yaratıcısı OpenAI ve rakibi Claude'un üreticisi Anthropic, bu yıl Hindistan'da ofisler açtı.

Microsoft CEO'su Satya Nadella ve Intel CEO'su Lip-Bu Tan gibi isimler de bu ay Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yle bir araya gelip, yapay zeka ve yarı iletken çip üretimiyle ilgili konuları ele aldı.

Güney Asya ülkesi, şubatta uluslararası bir yapay zeka zirvesine ev sahipliği yapmaya da hazırlanıyor. Hindistan hükümetine göre bu, Küresel Güney'de düzenlenen ilk uluslararası zirve olacak.

Analizde, 1 milyardan fazla internet kullanıcısına sahip Hindistan'ın teknoloji devleri için "kazanılması gereken bir pazara" dönüştüğü ifade ediliyor.

Amerikan finansal hizmet şirketi Wedbush Securities'den Dan Ives, "Silikon Vadisi'nde herkes Hindistan'da büyük bir rekabetin başladığını biliyor" diyor.

Microsoft, Hindistan'da 17,5 milyar dolarlık yatırım yapacağını 9 Aralık'ta duyurmuştu. Firmanın Asya'daki en büyük yatırımı kapsamında, Hindistan'ın Haydarabad şehrinde devasa bir veri merkezi kurulması planlanıyor.

Google da büyük bir veri merkezi için 15 milyar dolarlık yatırım yapacağını ekimde açıklamıştı.

Öte yandan çevreciler, ciddi miktarda enerji ve su gerektiren veri merkezlerinin, halihazırda kaynak sıkıntısı çeken Hindistan için uzun vadede kıtlık gibi sorunlar yaratabileceğine işaret ediyor.

Ekonomistler de yapay zekanın yaygın olarak benimsenmesinin ülkedeki işgücü piyasasını altüst edebileceği uyarısında bulunuyor.

Independent Türkçe, Washington Post, New York Times