ABD, Avustralya'ya 12 saldırı helikopterinin satılmasını onaylıyor

MH-60 Seahawk helikopterinin hazırlığını yapan ABD’li askerler (Reuters)
MH-60 Seahawk helikopterinin hazırlığını yapan ABD’li askerler (Reuters)
TT

ABD, Avustralya'ya 12 saldırı helikopterinin satılmasını onaylıyor

MH-60 Seahawk helikopterinin hazırlığını yapan ABD’li askerler (Reuters)
MH-60 Seahawk helikopterinin hazırlığını yapan ABD’li askerler (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın dün (Cuma) yaptığı açıklamaya göre, ABD hükümeti, Avustralya’ya 12 saldırı helikopteri ve bir elektronik harp uçağının 1 milyar dolarlık bir fiyatla satılmasını onayladı.
Fransız haber ajansı AFP’nin aktardığına göre, Çin’e karşı koymak için yakın zamanda ABD ve İngiltere ile AUKUS stratejik savunma ittifakını imzalayan Avustralya, ABD’den değeri 985 milyon dolara varan, 12 adet MH-60R Seahawk helikopteri ve ek teçhizatını satın almak istemişti.
Dışişleri Bakanlığı’na göre, Başkan Joe Biden yönetiminin Kongre’ye söz konusu satış için adım atılması kararını bildirdi.
MH-60R Seahawk helikopterleri çeşitli görevlerde kullanılabiliyor. Gemilere veya denizaltılara karşı operasyonlar için bir gemide konuşlandırılabilirken, kurtarma, yakıt ikmali veya nakliye operasyonlarında da kullanılabiliyor.
Dışişleri Bakanlığının belirttiğine göre, Avustralya ayrıca bir Boeing EA-18G Growler elektronik harp uçağı satın almak istedi, bu talep ABD tarafından da kabul edildi.
Bakanlık, Avustralya’nın Batı Pasifik’te ABD’nin en önemli müttefiklerinden biri olduğunu belirtti.
Açıklamada şu ifadelere de yer verildi:
“Bu siyasi ve ekonomik gücün stratejik konumu, bölgede barış ve ekonomik istikrarın sağlanmasına büyük bir katkıda bulunuyor. Müttefikimizin kendisini savunması için, güçlü ve hazır savunma imkanı geliştirmesine yardımcı olmak, ABD ulusal çıkarları için hayati önem taşıyor.”
Avustralya’nın halihazırda 24 Seahawk helikopteri ve yaklaşık 10 Growler uçağı bulunuyor.
Avusturalya, Fransa ile konvansiyonel denizaltılara yönelik büyük bir sözleşmeyi iptal etmesinin ardından, ABD ve İngiltere ile geçen ay üç taraflı bir olarak imzaladığı AUKUS anlaşması, Avustralya’nın ABD’den nükleer enerji ile çalışan denizaltıları satın almasını da sağlıyor.



Washington ve Dörtlü'deki müttefikleri, nadir toprak elementlerinin tedarikini güvence altına almak için iş birliği sözü verdi

Dörtlü İttifak'ın (ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya) dışişleri bakanları dün Washington'daki toplantılarının ardından (Reuters)
Dörtlü İttifak'ın (ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya) dışişleri bakanları dün Washington'daki toplantılarının ardından (Reuters)
TT

Washington ve Dörtlü'deki müttefikleri, nadir toprak elementlerinin tedarikini güvence altına almak için iş birliği sözü verdi

Dörtlü İttifak'ın (ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya) dışişleri bakanları dün Washington'daki toplantılarının ardından (Reuters)
Dörtlü İttifak'ın (ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya) dışişleri bakanları dün Washington'daki toplantılarının ardından (Reuters)

Dörtlü İttifak (ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya) dün, yeni teknolojilerin üretimi için elzem olan kaynakların Çin'in hakimiyetine girmesiyle ilgili endişelerin arttığı bir dönemde, nadir minerallerin arzını istikrara kavuşturmak için iş birliği yapma sözü verdi.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, göreve geldiğinden bu yana Ukrayna ve Ortadoğu ile meşgul olan Başkan Donald Trump yönetiminin dikkatini yeniden Asya'ya yöneltmesinin bir parçası olarak dün Avustralyalı, Hintli ve Japon mevkidaşlarını Washington'da ağırladı.

Dört bakan toplantılarının sonunda yaptıkları ortak açıklamada, “tedarik zincirlerinin güvenliğini ve çeşitlendirilmesini sağlamayı amaçlayan ortaklığımızın (...) iddialı bir şekilde genişletilmesinin” bir parçası olarak, nadir metaller alanında ortak bir girişim başlatmaya karar verdiklerini belirttiler. Bakanlar girişim hakkında çok az ayrıntı verdi, ancak amacın, zengin stratejik maden rezervlerine sahip olan Çin'e olan bağımlılığı azaltmak olduğunu açıkça ifade etti.

Açıklamada “Baz metalleri işlemek, rafine etmek ve türev ürünler üretmek için tek bir ülkeye güvenmek, endüstrilerimizi ekonomik baskı, fiyat manipülasyonu ve tedarik zinciri kesintilerine maruz bırakmaktadır” denildi. Açıklamada ayrıca Çin'den ismen bahsedilmedi ancak bakanlar, Güney ve Doğu Çin Denizlerinde “bölgedeki barış ve istikrarı tehdit eden” “tehlikeli ve provokatif eylemlerden duydukları ciddi endişeyi” dile getirdiler.

Dört bakan ayrıca Kuzey Kore'yi “istikrar bozucu füze denemeleri” yaptığı için kınadı ve “tamamen nükleer silahlardan arındırılması” gerektiğini vurguladı. Kuzey Kore'nin nükleer silahı özellikle Japonya için büyük bir endişe kaynağı.

Amerika Birleşik Devletleri Asya-Pasifik bölgesine öncelik vermiş olsa da Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş ve Ortadoğu'da devam eden çatışmalar nedeniyle dikkati büyük ölçüde dağılmış durumda. Dörtlü, öncelikle güvenlik konularının görüşüldüğü bir forum niteliğinde.

Çin foruma defalarca karşı çıktı ve forumu kendi yükselişini engellemeye çalışmakla suçladı. Trump seçim kampanyasında Çin'e karşı sert bir tutum takınacağını vaat etti, ancak göreve geldiğinden beri karışık mesajlar verdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Trump, haziran ayı başında dünyanın en büyük iki ekonomisinin aralarındaki ticaret savaşını hafifletmeyi amaçlayan bir çerçeve anlaşmaya varmasının ardından, Çin’le ilişkilerini “mükemmel” olarak tanımladı.

Trump'ın bu yıl içinde “Dörtlü” liderler zirvesine katılmak üzere Hindistan'a gitmesi bekleniyor. Trump uzun zamandır Çin'i ABD'nin baş düşmanı olarak tanımlıyordu, ancak iktidara geldiğinden bu yana Çinli mevkidaşı Şi Cinping ile ilişkilerini övdü.

Hindistanlı ve Japon bakanlar basına yaptıkları kısa açıklamalarda, Çin'in yayılmacı emellerine açıkça atıfta bulunan ve bölgenin diplomatik sözlüğünde yer alan tanıdık bir ifadeyi kullanarak “özgür ve açık bir Hint-Pasifik” ihtiyacını vurguladılar.