Japonya'da suşiye çok benzeyen kan emici bir parazit yakalandı

Yetkililer, "Bu yaratığı wasabi ve soya sosuyla tüketmek mümkün değil" diyor (Aquamarine Fukushima)
Yetkililer, "Bu yaratığı wasabi ve soya sosuyla tüketmek mümkün değil" diyor (Aquamarine Fukushima)
TT

Japonya'da suşiye çok benzeyen kan emici bir parazit yakalandı

Yetkililer, "Bu yaratığı wasabi ve soya sosuyla tüketmek mümkün değil" diyor (Aquamarine Fukushima)
Yetkililer, "Bu yaratığı wasabi ve soya sosuyla tüketmek mümkün değil" diyor (Aquamarine Fukushima)

Japonya’daki bir akvaryumu son günlerde ziyaret edenler, tıpkı suşi gibi görünen bir deniz yaratığı karşısında şaşkına dönüyor.
Esrarengiz hayvan turuncu kabuğu, beyaz çizgileri ve beyaz karnıyla tüketiciler arasında epey popüler olan somon füme suşiye çok benziyor. Onu suşiden ayırt etmenin tek yolu, kara gözleri ve ince, yarı saydam bacakları.
Temmuz sonunda Aquamarine Fukushima'da sergilenmeye başlayan kabuklu hayvan, Japonya'nın en kuzeydeki adası Hokkaido'daki sahil kasabası Rausu yakınlarında balıkçılar tarafından bulundu.
Yaratığın 800 ila bin 200 metre derinlikte yakalandığı ve keşfedildiği anda karnının şiş göründüğü aktarıldı. Yetkililer yaratığın karnı düzleştiğinde acıkmış olacağını söylüyor.
VICE'a konuşan akvaryum yetkilisi Mai Hibino, bu ilginç hayvanın 40'tan fazla türü içeren Rocinela cinsine ait olduğunu söyledi.
Öte yandan görenlerin iştahını kabartan bu kabuklu canlı, aslında kan emici bir parazit. Zira doğada Rocinela cinsi, genellikle diğer deniz canlılarının sırtlarında veya iç organları arasında yaşam sürdürüyor.
Hibino bu cinsin çoğu üyesinin aslında donuk ve kahverengi göründüğünü ama bu özel canlının muhtemelen eski ev sahibinin rengini aldığını ifade etti.
Akvaryum yetkilisi, "Parazit olduğu için beslendiği balığın renginin aktarıldığını düşünüyoruz" diye konuştu.
Ancak hayvanın bu çiğ balık görünümünü elde etmek için tam olarak neyle beslendiğini bilmek mümkün değil.
Uzmanlar sadece üç santimetre uzunluğundaki kabuklunun kendinden daha büyük tüm deniz canlılarının üzerinde kolayca saklanabileceğini belirtiyor.
"Hayvanı ne kadar süre sergileyebileceğimizi ve hatta hayatta kalıp kalamayacağını bile bilmiyorduk" diyen Hibino, yaratığa minnettarlığını şöyle ifade ediyor:
"Ama o dayandı, bizim için hayatta kaldı."
Independent Türkçe, Livescience, VICE



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging