Bilim insanları T-Rex'in tavuk boyundaki akrabasını keşfetti

Araştırmacılara göre Galler'de nadiren yeni dinozor türü keşfediliyor. Görselde resmedilen Pendraig milnerae, bölgede bulunan üçüncü dinozor türü oldu (James Robbins)
Araştırmacılara göre Galler'de nadiren yeni dinozor türü keşfediliyor. Görselde resmedilen Pendraig milnerae, bölgede bulunan üçüncü dinozor türü oldu (James Robbins)
TT

Bilim insanları T-Rex'in tavuk boyundaki akrabasını keşfetti

Araştırmacılara göre Galler'de nadiren yeni dinozor türü keşfediliyor. Görselde resmedilen Pendraig milnerae, bölgede bulunan üçüncü dinozor türü oldu (James Robbins)
Araştırmacılara göre Galler'de nadiren yeni dinozor türü keşfediliyor. Görselde resmedilen Pendraig milnerae, bölgede bulunan üçüncü dinozor türü oldu (James Robbins)

Bilim insanları T-Rex’in tavuk büyüklüğündeki uzaktan akrabasını keşfetti. Bu dinozor türünün minik boyuna rağmen 200 milyon yıl önce tüneklere hükmettiği düşünülüyor.
Güney Galler'deki bir taş ocağında fosilleri bulunan küçük ama ürkütücü yaratık, Birleşik Krallık’ta bulunan en eski Teropod unvanını aldı. Boş kemikleri ve üç parmaklı uzuvları ile karakterize edilen Teropod grubu içinde T-Rexler ve modern kuşlar da yer alıyor.
Paleontologlar bu yeni türe Pendraig milnerae ismini verdi. Pendraig, Galcede "baş ejderha" anlamına geliyor. İsmin ikinci yarısında yer alan kelime "milnerae" ise merhum paleontolog Angela Milner'dan geliyor.
Pendraig milnerae'nin fosilleri ilk kez 1950'lerde söz konusu taş ocağında keşfedilmişti. Timsah örnekleriyle birlikte yıllarca Londra Doğa Tarihi Müzesi’nde bekleyen fosilleri Milner yeniden keşfetmiş ve incelenmesinin önünü açmıştı.
Dinozorun 200 ila 215 milyon yıl önce, Geç Triyas döneminde yaşadığı düşünülüyor. Vücut boyutunun bugünkü tavuklara benzediğini aktaran araştırmacılar, yaratığın kuyruk uzunluğuna dikkat çekiyor. Dinozorun boyunun kuyruğuyla birlikte yaklaşık 1 metreye ulaştığı tahmin ediliyor.
Doğa Tarihi Müzesi'nde araştırma görevlisi Stephan Spiekman, "Pendraig milnerae, etçil dinozorların evriminin başlangıcına yakın bir dönemde yaşadı" diye konuştu.
Hakemli bilimsel dergi Royal Society Open Science’ta yayımlanan araştırmanın ortak yazarı Spiekman, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elimizdeki kemiklerden onun da bir etçil olduğu açık ama bu hayvanlar, kendilerinden çok daha sonra evrimleşen T-Rex gibi ünlü etçil dinozorların aksine epey küçüktü."
Buna rağmen Spiekman ve meslektaşları, yeni dinozorun besin zincirinin tepesinde yer alan süper avcılardan biri olduğunu düşünüyor. İşte bu nedenle dinozor "baş ejderha" diye nitelendi.
Yeni türün keşfi, yaşadığı ortama dair de bilgiler sağladı. Spiekman, "Bu örneklerin bulunduğu alan, hayvanın yaşadığı dönemde büyük olasılıkla bir adaydı" dedi ve ekledi:
"Adalarda yaşayan türler, ada cüceliği denen bir olgu nedeniyle genellikle ana karadaki türlerden daha küçüktür."
Öte yandan araştırmacılar bu olguyu kanıtlayabilmek için ileri araştırmalar gerektiğini vurguluyor. Spiekman bunu şöyle açıklıyor:
"Bu süre zarfında bu bölgede ada cüceliği potansiyelini araştırmak için daha çeşitli ve çok sayıda araştırmaya ihtiyacımız var ama bunu kanıtlayabilirsek, söz konusu evrimsel fenomenin bilinen en erken oluşumu bu bölge olurdu."
Independent Türkçe, CNN International, The Guardian



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news