ABD-Taliban görüşmeleri, Taliban’a uluslararası meşruiyet sağlayacak mı?

ABD, müzakerelerin insani meselelere ve Afganların haklarına saygı duymaları için Taliban’a baskı yapılmasına odaklandığını söylerken, ‘yeni bir sayfa’ açılması çağrısında bulunuyor

Taliban, Afganistan’daki yönetimini sağlamlaştırmaya doğru ilerliyor. Uluslararası toplum ise Taliban’ın egemenliğini tanıma konusunda hala kafa karışıklığı yaşıyor (AFP)
Taliban, Afganistan’daki yönetimini sağlamlaştırmaya doğru ilerliyor. Uluslararası toplum ise Taliban’ın egemenliğini tanıma konusunda hala kafa karışıklığı yaşıyor (AFP)
TT

ABD-Taliban görüşmeleri, Taliban’a uluslararası meşruiyet sağlayacak mı?

Taliban, Afganistan’daki yönetimini sağlamlaştırmaya doğru ilerliyor. Uluslararası toplum ise Taliban’ın egemenliğini tanıma konusunda hala kafa karışıklığı yaşıyor (AFP)
Taliban, Afganistan’daki yönetimini sağlamlaştırmaya doğru ilerliyor. Uluslararası toplum ise Taliban’ın egemenliğini tanıma konusunda hala kafa karışıklığı yaşıyor (AFP)

Ahmed Abdul Hakim
Taliban’ın Afganistan’ın kontrolünü ele geçirmesinden ve ABD’nin geri çekilmesini tamamlamasından iki aydan kısa bir süre sonra ABD, Taliban Hareketi ile Katar’ın başkenti Doha’da 9- 10 Ekim günlerinde ilk görüşmelerini yaptı.
ABD’li yetkililer tarafından yapılan açıklamaya göre esas olarak Taliban’a ‘tüm Afganların haklarına saygı duyması, kapsayıcı bir hükümet kurması ve yardım kuruluşlarının yardıma ihtiyacı olan bölgelere ücretsiz erişimine izin vermesi için’ baskı yapmaya odaklanılacaktı.
Washington, Doha toplantılarının, ‘ABD’nin, Taliban yönetimini tanıdığına işaret etmediğini, herhangi bir meşruiyetin, Taliban’ın eylemlerinden kaynaklanması gerektiği konusunda kararlı olduğunu’ gösterdiğini belirtti. Bu bağlamda gözlemciler, ABD’nin Ağustos sonunda ülkeden çekilmesinin tamamlanmasından bu yana ilk kez düzenlenen bu görüşmelerin, Afganistan’daki Taliban yönetiminin ‘kademeli olarak tanınmasına’ yol açıp açmayacağını merak ediyor.

‘Yeni bir sayfa açıldı’
Geçen cumartesi günü hareketin oluşturduğu geçici Afgan hükümeti tarafından bildirilenlere göre Taliban, Katar’ın başkenti Doha’da ABD heyetiyle görüştü. Hükümet, yeni bir sayfa açıldığını söyledi. Taliban hükümetinin Dışişleri Bakan Vekili Emir Han Muttaki, ABD tarafıyla ilk üst düzey doğrudan görüşmelerin ardından, “Başkanlığını yaptığın Taliban hükümeti heyeti, insani yardım ve hareket ile eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimi arasında Şubat 2020’de Doha’da imzalanan anlaşmanın uygulanmasına odaklandı” dedi. Muttaki, “Afgan heyet ayrıca, ABD’lileri Afganistan hava sahasının egemenliğine saygı duymaya, işlerine müdahale etmemeye ve Afganistan Merkez Bankası’nın yurtdışında dondurulan varlıkları üzerindeki yasağı kaldırmaya çağırdı” açıklamasında bulundu.
Toplantılar öncesinde ABD Dışişleri Bakanlığı, “Cumartesi gününden itibaren ABD, Afganistan’dan çekilmesinden bu yana Taliban ile ilk yüz yüze görüşmelerini gerçekleştirecek” ifadelerini kullandı. Bakanlık Sözcüsü, “ABD heyeti, Taliban’a kadınlar ve kızlar da dahil olmak üzere tüm Afganların haklarına saygı duyması ve geniş desteğe sahip kapsayıcı bir hükümet kurması için baskı yapacak” dedi. Sözcü, sözlerinin devamında ise “Afganistan, ciddi bir ekonomik gerileme ve olası bir insani krizle karşı karşıyayken, aynı şekilde yardım kuruluşlarının yardıma ihtiyacı olan bölgelere ücretsiz erişimine izin vermesi için Taliban’a baskı uygulayacağız” şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Washington heyetinin üyelerinin sayısını veya pozisyonlarını belirtmezken, ABD basınında çıkan haberlere göre üst düzey heyette Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Kalkınma Ajansı ve istihbarat teşkilatlarından yetkililer yer alıyor.
Taliban’ın geçen Ağustos ayının ortalarında başkent Kabil’i ele geçirmesinden bu yana ABD, hareketle temaslarını sürdürdü. Aynı şekilde Washington, hareketin ABD vatandaşlarının ülkeden ayrılmasında büyük ölçüde iş birliği yaptığını belirtti. Ancak ABD’li yetkililere göre Afgan kökenli yaklaşık 100 ABD’li, Afganistan’dan çıkma konusunda hâlâ tereddütlü.
ABD, Kabil Havalimanı’ndan binlerce insanı ülke dışına taşıyan hava köprüsü operasyonu sırasında, ülkeden ayrılmak isteyen Afgan müttefiklerinin tamamını ülke dışına çıkaramadığını kabul ediyor.

Görüşmeler, uluslararası tanınmaya olanak sağlar mı?
Taliban, ülkede 20 yıldır var olan ABD askerlerinin geri çekilmesinin tamamlanmasının ardından Afganistan’daki egemenliğini güçlendirme yolunda ilerliyor. Öte yandan ise Batı, ‘Taliban, sözle değil eylemlerle doğrulamadan’ hareketi tanımayacağı yönünde baskı yaparken, uluslararası toplum da hareketin yönetimini tanıma konusunda hala tereddütlü.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre uluslararası toplum, Taliban’ın 1996 ve 2001 yılları arasında iktidara geldiğinde olduğu gibi katı bir kural benimsemesinden korkuyor. Bu nedenle uluslararası sahnede aktif olan Batılı ülkelerin çoğu, bunun tek taraflı değil, kolektif bir karar olduğunu vurgulayarak, tanımayı ‘Taliban’ın iktidardaki eylemlerine rehin’ tutma gerekliliğinden söz ediyor. Bu durum ise, Afganistan’ın yeni yöneticileriyle temasları sürdürmeye bağlı olan hareketin en yakın uluslararası müttefiklerine (Pakistan, Katar ve Çin) de yansıdı.
Taliban, hakimiyeti için uluslararası tanınırlık kazanmaya ve ‘Afgan kadınlarının okumasına ve çalışmasına izin vermek, insan haklarına ve vatandaşlar için ifade, seyahat ve hareket özgürlüğüne saygı göstermek gibi’, uluslararası toplumu endişelendiren konularda hem içeriye hem de dışarıya her zaman güvence mesajları göndermeye çalışıyor.
Bu uluslararası kargaşanın ortasında, ‘Taliban hareketinin tanınması ve Afganistan’daki yönetiminin meşruiyeti için yerine getirilmesi gereken koşullar’ konusunda henüz bir anlaşma yok. Afganistan’ın geleceği konusunda bölgesel ve uluslararası güçler arasındaki anlaşmazlıklar Batı’da endişe uyandırıyor. İngiliz ‘The Guardian’ gazetesinin haberine göre Kabil’deki ABD boşluğunu dolduracak olan Çin, İran ve Pakistan, Batı çıkarlarını tehdit ediyor?
‘RAND’ kuruluşundan Derek Grossman’ın belirttiğine göre Pekin, Taliban’a güvenemezse Çin’in Taliban’ı tanınmak için uzun süre beklemesi beklenmiyor. Grossman, bu konunun ‘gelecekteki bölgesel düzeni çizenin Washington değil, Pekin olduğu’ fikrini güçlendireceğini söyledi.
Uluslararası tanınma konusu, Afganistan’ın yeni liderleri için hayati önem taşıyor. Çünkü bu adım, Taliban’ı ‘silahlı bir hareket’ olmaktan, Afganistan’ın meşru temsilcisi’ olmaya taşıyacak. Bu durum, hareketin omuzlarından ‘terörizm’ etiketini kaldırmak ve ‘Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası forumlara üyeliğin yanı sıra ülke içindeki rakipleri karşısında güç kullanma hakkı da dahil’ onu, uluslararası alanda tanınmış tüm haklardan yararlanan meşru bir hükümete dönüştürmek anlamına geliyor. Bu tanıma, aynı zamanda uluslararası açıdan kabul görmüş bir hükümet tarafından çıkarıldığı için, hükümetin içişlerinde yayınladığı yasa ve kararlara uluslararası toplum nezdinde meşruiyet kazandırıyor.
Washington, Doha toplantılarının hiçbir şekilde ABD’nin Kabil’deki ‘Taliban’ yönetimini tanımasına atıfta bulunmadığını vurguladı. Kahire Üniversitesi’nden siyaset bilimci Prof. Dr. İbrahim el-Minşavi, “ABD’nin adımı, Washington’un hareketle temaslarını sürdürmesinin önemini yansıtıyor. Özellikle Batı’nın Afganistan’daki hâkim güç konumunu kaybettikten sonra çok az seçeneği bulunuyor” dedi. Independent Arabia’ya konuşan Minşavi, “Bu durumda siyasi koşullar dikte edilemez” ifadelerini kullandı.
Minşavi, “ABD, onu resmi olarak tanımadan, Taliban hükümetiyle anlaşmak istiyor gibi görünüyor. Bir tanıma şekli olarak görülen bir adımla Doha Anlaşması’nın imzalanmasına rağmen ABD, tanımayı, ‘Taliban hükümetinin kadın hakları konusundaki davranışına ve ABD’nin terörist olarak nitelendirdiği örgütlere izin vermeme taahhüdüne’ bağladı” şeklinde konuştu.
Reuters haber ajansının daha önce aktardığına göre ABD yönetiminden üst düzey bir yetkili, “Toplantı, ulusal güvenlik için hayati önem taşıyan konularda Taliban ile gerçekleştirdiğimiz pragmatik temasımızın bir devamı niteliğindedir” dedi. İsminin verilmesini istemeyen yetkili, “Bu toplantı, tanıma veya meşrulaştırma ile ilgili değildir. Hala meşruiyetin Taliban’ın eylemleriyle kazanılması gerektiği konusunda netiz” ifadelerini kullandı.



Tayvan Devlet Başkanı, ülkesini savaşa hazırlayacağını söyledi

Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te göreve gelmesinin birinci yıldönümü nedeniyle Taipei'deki Başkanlık Ofisi'nde konuşma yaptı (AFP)
Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te göreve gelmesinin birinci yıldönümü nedeniyle Taipei'deki Başkanlık Ofisi'nde konuşma yaptı (AFP)
TT

Tayvan Devlet Başkanı, ülkesini savaşa hazırlayacağını söyledi

Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te göreve gelmesinin birinci yıldönümü nedeniyle Taipei'deki Başkanlık Ofisi'nde konuşma yaptı (AFP)
Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te göreve gelmesinin birinci yıldönümü nedeniyle Taipei'deki Başkanlık Ofisi'nde konuşma yaptı (AFP)

Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-Te, görevdeki birinci yılı nedeniyle salı günü yaptığı konuşmada, adanın Çin'le barış ve diyalog istediğini ancak ülkenin savaşa hazırlıklı olması ve savunmasını güçlendirmesi gerektiğini belirtti.

Kendi kendini yöneten ada, Çin'in Tayvan Boğazı'nda düzenlediği tatbikatlara hazırlanırken barış mesajı veren Lai, "Ben de barışa bağlıyım. Çünkü barış paha biçilemez ve savaşın galibi olmaz. Ancak barış ararken hayallere ve illüzyonlara kapılmamalıyız" dedi. 

Çin, Lai'yi, ayrılıkçı bir eyalet olduğunu iddia ettiği adaya "savaş ve çöküş" getirecek "tehlikeli bir ayrılıkçı" diye nitelendiriyor. Çin ayrıca Lai'nin anlaşmazlıkları ele almak için yönelttiği birkaç görüşme teklifini de reddetti.

Lai, Çin'in demokratik ve tamamen ayrı yönetilen ada üzerindeki egemenlik iddialarını reddederek yalnızca Tayvan halkının geleceklerine karar verebileceğini söylüyor.

Çin, Tayvan üzerinde egemenlik iddia ederken Devlet Başkanı Şi Cinping, adayı gerekirse güç kullanarak anakarayla "yeniden birleştirmek" istiyor. Tayvan halkının büyük bir kısmıysa, kendilerine fiili bağımsızlık veren statükodan yana.

Görevdeki bir yılını dolduran Lai, Taipei'nin merkezindeki başkanlık ofisinde gazetecilere yaptığı açıklamada, "Tayvan savunmasını güçlendirmeye devam edecek çünkü savaştan kaçınmanın en iyi yolu hazırlık yapmak" dedi.

Burada tekrar ediyorum: Tayvan, karşılıklı saygı olduğu sürece Çin'le ilişki ve işbirliği içinde olmaktan memnuniyet duyar. Sıkıştırma yerine iletişim, çatışma yerine diyalog kullanılmalı.

Tayvan Sahil Güvenlik Başkan Yardımcısı bir gün önce Çin'i siyasi savaş ve kendi kendini yöneten adanın başkanına karşı diğer baskı taktiklerini kullanmakla suçlamıştı.

Tayvan Sahil Güvenlik Başkan Yardımcısı Hsieh Ching-chin, "Başkan Lai'nin göreve başlamasının yıldönümünde, Çinli komünistlerin halkımızın moralini bozmak için yine benzer taktikler ve videolar kullanarak siyasi savaşa girişecek olması göz ardı edilemez" demişti.

Çin Savunma Bakanlığı geçen hafta Tayvan Devlet Başkanı'nın düşmanlığı ve çatışmayı artıran, barış ve istikrarı baltalayan bir "Tayvan Boğazı kriz yaratıcısı" olduğunu söylemişti. Bakanlık, Halk Kurtuluş Ordusu'nun (PLA) boğaz çevresindeki askeri tatbikatları artırdığına dair haberlere değinmemişti.

gthyu
Lai Ching-te, Taipei'deki Songshan askeri hava üssünü ziyareti sırasında Hızlı Müdahale Tatbikatı'na katılan birlikleri denetliyor (AFP)

Tayvan Savunma Bakanlığı pazartesi günü Çin'in askeri faaliyetlerini detaylandırdığı günlük raporunda, son 24 saat içinde ada yakınlarında Çin'e ait 6 uçak ve 11 gemi tespit ettiğini açıklamıştı.

Geçen bir yıl içinde Çin, nisanda Tayvan çevresinde "Boğaz Tufanı-2025A" kod adlı savaş tatbikatını düzenlerken, isminin sonundaki "A" harfi tatbikatın devamının gelebileceğine işaret ediyor.

Çin, Lai'nin göreve gelmesinden hemen sonra Mayıs 2024'te düzenlediği tatbikata "Ortak Kılıç-2024A" adını vermiş, aynı yılın ekim ayındaysa "Ortak Kılıç-2024B"yi sergilemişti.

Independent Türkçe