IMF'den adı usulsüzlük iddialarına karışan Başkan Georgieva'ya destek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

IMF'den adı usulsüzlük iddialarına karışan Başkan Georgieva'ya destek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Uluslararası Para Fonu İcra Kurulu, yapılan incelemelerde sunulan bilgilerin, IMF Başkanı a'nın Dünya Bankası Üst Yöneticisi (CEO) olduğu dönemde 2018 yılı İş Yapma Kolaylığı Raporu'nda uygunsuz bir rol oynadığını kesin olarak göstermediğini belirterek, Georgieva'nın liderliğine olan güvenin bir kez daha teyit edildiğini bildirdi.
IMF'den yapılan açıklamada, İcra Kurulunun, Dünya Bankası'nın 2018 yılı İş Yapma Kolaylığı Raporu'na ilişkin soruşturmanın incelemesini tamamladığı belirtildi.
Açıklamada, İcra Kurulunun, Dünya Bankası'nın İş Yapma Kolaylığı Raporu'na ilişkin soruşturmasında hukuk şirketi WilmerHale'in gündeme getirdiği iddiaları gözden geçirmek için pazartesi günü toplandığı bildirildi.
İcra Kurulunun kapsamlı, objektif ve zamanlı inceleme taahhüdünün bir parçası olarak bu konudaki 8'inci toplantısını gerçekleştirdiği ifade edilen açıklamada, bu kapsamda Yönetim Kurulu'nun WilmerHale temsilcileri ve Başkan Georgieva ile iki kapsamlı görüşme yaptığı aktarıldı.

İcra Kurulu Georgieva'ya olan "güvenini" teyit etti
Açıklamada, İş Yapma Kolaylığı Raporu'nda Dünya Bankası personelinin olası suistimaliyle ilgili bankanın soruşturmasının devam ettiğine işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"İcra Kurulu, incelemesi sırasında sunulan bilgilerin, Başkanın Dünya Bankası CEO'su olduğu dönemde İş Yapma Kolaylığı 2018 Raporu ile ilgili olarak uygunsuz bir rol oynadığını kesin olarak göstermediği kanaatindedir. İcra Kurulu, sunulan tüm kanıtları inceledikten sonra, Başkanın liderliğine ve görevlerini etkin bir şekilde yerine getirme kabiliyetine olan tam güvenini bir kez daha teyit eder. Kurul, Başkanının IMF'de en yüksek yönetişim ve dürüstlük standartlarını sürdürme taahhüdüne güvenir."
İcra Kurulunun IMF'nin verileri, araştırmaları ve operasyonlarında en yüksek yönetişim ve dürüstlük standartlarını sürdürmede Başkanı destekleme taahhüdünü yinelediği belirtilen açıklamada, İcra Kurulu'nun aynı zamanda bu alanlarda kurumsal güvencelerin gücünü sağlamak için olası ek adımları değerlendirmek üzere bir araya gelmeyi planladığı ifade edildi.

ABD Hazine Bakanı Yellen, Georgieva ile görüştü
Öte yandan ABD Hazine Bakanlığından yapılan açıklamada, Hazine Bakanı Janet Yellen'ın Dünya Bankası'nın İş Yapma Kolaylığı Raporu'na yönelik soruşturmasında gündeme gelen iddialara ilişkin IMF Başkanı Kristalina Georgieva ile görüştüğü bildirildi.
Yellen'ın önceliğinin Dünya Bankası ve IMF'nin bütünlüğün ile güvenilirliğini korumak olduğu ifade edilen açıklamada, Yellen'ın raporun meşru sorunları ve endişeleri dile getirdiğini vurguladığı aktarıldı.
Açıklamada, IMF İcra Kurulu üyeleriyle uyumlu olarak Başkanın rolüne ilişkin daha fazla doğrudan kanıt olmadığı için IMF'nin liderliğinde bir değişiklik için temel olmadığı kaydedildi.
Bakanlığın açıklamasında, ABD'nin IMF'de veri bütünlüğünün ve güvenilirliğinin güçlendirilmesi için proaktif adımlar atılması gerektiğine inandığı belirtildi.

Dünya Bankası raporundaki veri usulsüzlüğü skandalı
Dünya Bankası, 16 Eylül'de, veri düzensizliklerine ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda üst düzey banka yetkililerinin, Çin'in sıralamasını etkileyen verileri değiştirmek için personele baskı yaptığının belirlenmesi üzerine, İş Yapma Kolaylığı Raporu'nun yayımlanmasına devam edilmeyeceğini açıklamıştı.
Raporun 2018 ve 2020 yıllarına ilişkin sayılarındaki veri düzensizliklerine yönelik soruşturma sonucunda, aralarında IMF Başkanı Kristalina Georgieva'nın da bulunduğu dönemin üst düzey banka yetkililerinin, Çin'in sıralamasını etkileyen verileri değiştirmek için personele baskı yaptığı tespit edilmişti.
IMF Başkanı Georgieva ise soruşturma bulgularına itiraz ederek, veri düzensizliklerine dair yürütülen soruşturma sonucunda yayımlanan raporda, kendisinin 2018 yılı İş Yapma Kolaylığı Raporu'ndaki rolüne ilişkin yer alan bulgulara katılmadığını ifade etmişti.



Pekin, Panama Kanalı girişindeki Çin anıtının yıkılmasını kınadı

Panama Kanalı girişindeki Çin ile dostluğu simgeleyen anıt (AP)
Panama Kanalı girişindeki Çin ile dostluğu simgeleyen anıt (AP)
TT

Pekin, Panama Kanalı girişindeki Çin anıtının yıkılmasını kınadı

Panama Kanalı girişindeki Çin ile dostluğu simgeleyen anıt (AP)
Panama Kanalı girişindeki Çin ile dostluğu simgeleyen anıt (AP)

Çin hükümeti dün, iki ülke arasındaki dostluğu simgeleyen Panama Kanalı girişindeki anıtın yıkılmasını kınadı ve Panama hükümetinden yıkımla ilgili "tüm gerçeğin ortaya çıkarılmasını" talep etti.

ABD'nin kanal çevresindeki Çin varlığını azaltma yönündeki baskısı altında, kanalın doğu girişinde bulunan Arakan belediyesi, su yolunu geçen devasa metal bir yapı olan Amerika Köprüsü üzerine dikilen geleneksel bir Çin kapısının cumartesi günü yıkılması emrini verdi. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, 2004 yılında inşa edilen ve iki ülke arasındaki dostluğu simgeleyen Çin anıtı, "tehlike" oluşturan yapısal hasar görmüştü.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü dün yaptığı açıklamada, “Çin, yerel yetkililer tarafından (...) Çin'in Panama Kanalı'na yaptığı katkıları anmak için dikilen anıtın zorla yıkılmasını kınıyor” dedi. Sözcü, “Bu anıt, Çin ile Panama arasındaki uzun soluklu dostluğun yanı sıra, 19. yüzyılda Panama Kanalı'nın inşasına katılmak için okyanusları aşan Çinli işçilerin muazzam katkılarının bir kanıtı ve anısıydı (...) Bu işçilerden bazıları çalışırken hayatlarını kaybetti” diye ekledi. Sözcü, “Bu anıt aynı zamanda Çinlilerin yerel topluluğun kalbine entegre olduklarının da bir kanıtıdır” diye devam etti.

Anıtın yıkılmasını izleyen Çin'in Panama Büyükelçisi Şue Yiyuan, 300 bin Çinli Panamalı için “kara bir gün” olduğunu belirterek üzüntüsünü dile getirdi. İki ülke arasındaki “dostluğa duyduğu derin üzüntüyü” ifade eden Büyükelçi, “tarih bunu hatırlayacak” diye vurguladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “Çin, Panama'ya resmi bir protesto notası gönderdi (...) ve konuyu açıklığa kavuşturmasını, yerel yönetimin hatalarını düzeltmesini ve sonuçları bir an önce ele almasını talep etti” denildi.

Panama Cumhurbaşkanı José Raúl Molino pazar günü olayla ilgili yaptığı açıklamada, bunu “haklı gösterilemez bir barbarlık” ve “mantıksız ve affedilemez bir eylem” olarak nitelendirerek, anıtın derhal eski yerine yeniden inşa edilmesini talep etti.

Son aylarda ABD Başkanı Donald Trump, stratejik öneme sahip Panama Kanalı'nın kontrolünü geri almayla tehdit ederek, Hong Kong merkezli Hutchison Holdings'in Pasifik ve Atlantik okyanuslarında iki limanı imtiyazlı olarak işlettiği için kanalın Pekin'in kontrolü altında olduğunu iddia etti.

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin, küresel deniz ticaretinin %5'inin geçtiği 80 kilometre uzunluğundaki kanalın başlıca kullanıcılarıdır. Şarku’l Avsat’ın aladığı bilgiye göre kanal, 1914 ile 1999 yılları arasında ABD yönetimi altında idi ve daha sonra Panama'ya devredildi.


Moskova, Oreşnik füzelerinin aktif hizmete girdiğini duyurdu

Rusya Savunma Bakanlığı, Belarus'ta yeri açıklanmayan bir bölgede gerçekleştirilen eğitim tatbikatı sırasında Rus yapımı "Oreşnik" füze sistemini gösteren bir fotoğraf yayınladı (AP)
Rusya Savunma Bakanlığı, Belarus'ta yeri açıklanmayan bir bölgede gerçekleştirilen eğitim tatbikatı sırasında Rus yapımı "Oreşnik" füze sistemini gösteren bir fotoğraf yayınladı (AP)
TT

Moskova, Oreşnik füzelerinin aktif hizmete girdiğini duyurdu

Rusya Savunma Bakanlığı, Belarus'ta yeri açıklanmayan bir bölgede gerçekleştirilen eğitim tatbikatı sırasında Rus yapımı "Oreşnik" füze sistemini gösteren bir fotoğraf yayınladı (AP)
Rusya Savunma Bakanlığı, Belarus'ta yeri açıklanmayan bir bölgede gerçekleştirilen eğitim tatbikatı sırasında Rus yapımı "Oreşnik" füze sistemini gösteren bir fotoğraf yayınladı (AP)

Rusya Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, nükleer savaş başlığı taşıma kapasitesine sahip Oreşnik (Oreshnik) füze sisteminin aktif hizmete girdiğini duyurdu. Bu açıklama, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için devam eden barış görüşmelerinde müzakerecilerin bir atılım sağlamaya yönelik çabalarının sürdüğü bir dönemde geldi.

Bakanlık, füzelerin konuşlandırıldığı komşu Belarus'ta bu olayı kutlamak için kısa bir tören düzenlendiğini duyurdu.

Bakanlık, konuşlandırılan füze sayısı veya diğer ayrıntıları açıklamadı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu ayın başlarında Oreşnik füze sisteminin bu ay muharebe hizmetine gireceğini söylemişti.

Binlerce kilometrelik menzil

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre geçen aya kadar bu yeni silah bilinmiyordu ve Putin, bu nedenle 3 bin ila 5 bin 500 kilometre arasındaki hedeflere ulaşabilen "orta menzilli" bir balistik füze olarak tanımladı.

Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Araştırma Enstitüsü'nde (UNIDIR) araştırmacı olan Pavel Podwig, Ostroznosti haber kuruluşuna verdiği demeçte, Oreşnik füzesinin neredeyse tüm Avrupa için de bir tehdit oluşturabileceğini söyledi.

2019 yılına kadar, Soğuk Savaş sırasında 1987'de imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması (INF Anlaşması) uyarınca, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bu tür füzeleri konuşlandırması yasaktı.

Ancak 2019'da ABD Başkanı Donald Trump, Moskova'yı anlaşmayı ihlal etmekle suçlayarak Washington'u anlaşmadan çekti ve böylece yeni bir silahlanma yarışının önünü açtı.

Devlet haber ajansı TASS'a göre, ilk başarılı testi 2012'de gerçekleştirilen RS-26 Roubej silah programı, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir hedefi vurabilmesi beklenen yeni nesil süpersonik Avangard sistemlerinin geliştirilmesiyle "eş zamanlı" olarak bu projeyi hayata geçirecek kaynakların bulunmaması nedeniyle 2018'de donduruldu.


Netanyahu’nun Somaliland hamlesi ‘Büyük İsrail’ tartışmalarını yeniden alevlendirdi

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından bir kare (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından bir kare (Arap Birliği)
TT

Netanyahu’nun Somaliland hamlesi ‘Büyük İsrail’ tartışmalarını yeniden alevlendirdi

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından bir kare (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından bir kare (Arap Birliği)

İsrail'in Somaliland'ı ‘bağımsız devlet’ olarak tanıma kararı, Filistinlilerin bu ayrılıkçı bölgeye yerleştirileceğine ve İsrail'in Kızıldeniz kıyılarını gören bölgede askeri üsler kuracağına dair endişeleri artırdı.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ‘İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Somaliland'daki planının Afrika Boynuzu'nda gerilimi tırmandıracağı’ uyarısında bulundu. Barre, bu hamlenin ‘Sudan, Somali ve diğer ülkeler dahil olmak üzere bölge için ciddi sonuçlar doğuracağını’ söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cuma günü, Somaliland'ı ‘bağımsız egemen bir devlet’ olarak tanıdığını duyurdu. Böylece Somali içindeki ‘ayrılıkçı bölge’ ilk kez tanındı. Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullahi Arawa, bu hamleyi ‘tarihi bir an’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı, Arap, İslam ve Afrika ülkeleri tarafından kınandı. Arap ve İslam ülkeleri, Arap Birliği (AL), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Afrika Birliği Komisyonu, İsrail'in bu adımını tamamen reddettiklerini belirten açıklamalar yayınladı. Somali Başbakanı Barre, İsrail’in tanıma kararını Gazze Şeridi'nden Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilişkilendirdi. Barre, pazar günü Al-Qahera News'e verdiği röportajda “Tüm işaretler Netanyahu'nun Gazzelileri Somaliland'a yerleştirmeyi planladığını teyit ediyor” dedi. Somalili yetkili, ‘ülkesinin bunu kabul etmeyeceğini’ vurgularken Filistin halkının kendi topraklarında yaşama ve kendi bağımsız devletine sahip olma hakkı olduğunu belirtti.

İsrail'in Somaliland’ı tanımasının Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ adlı planının bir parçası olduğuna inanan Barre, İsrail'in, Somali'nin kuzeyindeki varlığının Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı'nı kontrol etmesine ve bölgede askeri üsler kurmasına olanak sağlayacağını düşünerek, mevcut siyasi ve bölgesel koşulları istismar etmeye çalıştığını belirtti.

Somali hükümeti tarafından cuma günü yapılan açıklamada ‘Filistin işgalini ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddedildiği’ belirtilerek ‘Somali’nin Filistin halkının vatansız bırakılmasını asla kabul etmeyeceği’ vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, Somali'yi vekalet savaşlarına sürükleyecek veya bölgesel ve uluslararası düşmanlıkları ülkeye taşıyacak herhangi bir yabancı askeri üs veya düzenlemenin kurulmasına izin verilmeyeceğinin altı çizildi.

dsgthy
İsrail'in hamlesinin ardından Cuma günü Somali hükümeti toplantısı (SONNA)

Somaliland bölgesinden araştırmacı ve siyasi analist Numan Hasan, ‘Somaliland hükümetinin Filistinlilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Somalilandlı yetkililer, bölgenin bağımsız bir devlet olarak tanınması için herhangi bir siyasi çözümü engelleyeceğini düşünen Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmeyi reddettiklerini açıkça ifade ettiklerini ve halkın da aynı fikirde olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Somaliland hükümetinin, komşu ülkelere zarar vermemeleri koşuluyla, bölgede İsrail askeri üslerinin kurulmasına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü, özellikle Arap ve İslam dünyasının İsrail'in tanınmasını reddetmesi gibi son gelişmeler çerçevesinde bölgenin herhangi bir dış müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Numan Hasan'a göre bağımsızlığın tanınması Somaliland hükümetinin birincil hedefi olmaya devam ediyor. Hasan, Bu adımın başka hiçbir ülkenin çıkarlarına zarar vermeyeceğini düşündüğünü belirtti.

Öte yandan Somalili siyasi analist Hasan Muhammed Hac, İsrail'in tanınmasının, kalkınma veya güvenlik bölgeleri ve egemen tesislerin kurulması bahanesiyle yerel halkın veya Filistinlilerin bölgeye yerleştirilmesine kapı açarak, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri artırdığını değerlendiriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, bu tanıma kararının Kızıldeniz kıyısında ve Babu’l-Mendeb bölgesinde İsrail’in askeri üsleri veya istihbarat tesislerinin kurulmasına kapı açacağına dair endişelerin arttığını belirtti.

Bunun, bölgeyi uluslararası çatışmaların merkezine yerleştireceğini ve Somali'nin iç meselesinden bölgesel ve uluslararası rekabetin sahnesine dönüştüreceğini söyleyen Hac, bu senaryoların (yerinden edilme ve militarizasyon) risklerinin daha geniş bölgeye ve Afrika'ya yayılacağını, kabile gerilimlerini körükleyeceğini ve kapsamlı siyasi çözümlerin şansını zayıflatacağını kaydetti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Tümgeneral Adil el-Umde, Somali'de yaşananların, ayrılmayı teşvik eden hareketler arasında olumsuz algıları güçlendirerek Afrika devletleri arasındaki parçalanma ve bölünmeyi daha da şiddetlendirdiğini düşünüyor. Somaliland'ın bölünmesinin bölgesel ve uluslararası istikrarı etkileyeceğini, çünkü bu bölgenin dünyadaki çoğu ülkenin stratejik çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi. Umde, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, İsrail'in Somaliland'ı tanımasını, uluslararası toplumun dikkatini Gazze Şeridi'nde yaşananlardan başka yöne çekmek için bölgede yeni bir çatışma cephesi açmak amacıyla kullanmak istediği yorumunda bulundu. Umde, Somali'nin birliğini ve egemenliğini korumak, Kızıldeniz bölgesinde Arap ülkelerinin ve Mısır’ın ulusal güvenliğini korumak için gerekli olduğunu söyledi.

Somali Başbakanı Barre'ye göre ülkesi, İsrail'in hamlelerine karşı egemenliği için bölgesel ve küresel destek bekliyor. Barre, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin Netanyahu'nun kararına karşı diplomatik kanalları bir seçenek olarak kullandığını ve ayrıca ülkesinin birliğini savunmak için yasal önlemler aldığını açıkladı. Barre, Somaliland Anayasası’nın bu tür bir eylemde bulunmasına izin vermediğini belirtti.

Somaliland, 1991 yılından bu yana Somali Federal Cumhuriyeti'nden tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etti, ancak şimdiye kadar uluslararası taraflarca tanınmadı.