İskandinav ülkelerinde cinsel taciz vakaları günden güne artıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İskandinav ülkelerinde cinsel taciz vakaları günden güne artıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dünyada cinsiyet eşitliği açısından ilk sıralarda yer aldığı düşünülen İskandinav ülkelerinde cinsel taciz ve tecavüz vakaları dikkati çekiyor.
Bölgenin refah düzeyi en yüksek ülkelerinden İsveç, cinsel taciz ve tecavüz konusunda en kötü şöhrete sahipken, 5,5 milyon nüfuslu Finlandiya'da her yıl 50 bin civarında kadının cinsel şiddete maruz kaldığı ifade ediliyor.
Vikinglerin ana vatanı Norveç'te yetkililer, tecavüz ve diğer cinsel şiddet suçlarının önüne geçmek konusunda yeterli önlem alamamakla eleştiriliyor; Danimarka'da ise tecavüz vakalarının büyük çoğunluğu polise bildirilmiyor.

Bölgede cinsel taciz ve tecavüz konusunda en kötü şöhrete sahip ülke İsveç
Bölgede cinsel taciz ve tecavüz konusunda en kötü nama sahip ülke, 2020'de kişi başına düşen gayri safi milli hasılası yaklaşık 52 bin dolar olan İsveç.
Avrupa Birliği istatistik kurumu Eurostat verilerine göre, 2013- 2017 yıllarında Avrupa'da en çok tecavüz vakasının görüldüğü ülkeler listesinde İsveç ilk sırada yer aldı.
AA muhabirine konuyla ilgili açıklama yapan İsveç Ulusal Suçları Önleme Konseyinin (BRA) Basın Sözcüsü Monica Landergard, Konseyin yaptığı bir araştırmanın verilerini paylaştı.
Landergard, İsveç'te tecavüz suçlarının 2011'den 2020'ye kadar yüzde 44 arttığını vurgularken, BRA'nın araştırmasında 10 milyon nüfuslu ülkede 2020'de yaklaşık 25 bin kişinin cinsel saldırıya maruz kaldığı, bunların 9 bin 360'ının tecavüz vakası olduğu görülüyor.
İsveç'te kadının polise sözlü şikayette bulunması üzerine konuyla ilgili derhal soruşturma başlatılmasının, yüksek tecavüz oranının nedeni olduğunu savunanlar da bulunuyor.

Finlandiya'da her yıl 50 bin kadın cinsel şiddete maruz kalıyor
Nüfusu 5,5 milyon olan Finlandiya'da da her yıl cinsel şiddete uğrayan kadınların sayısının kaygı verici boyutta olduğu görülüyor.
Uluslararası Af Örgütünün 2019'da yayımladığı rapor, Finlandiya'da yılda yaklaşık 50 bin kadının cinsel şiddete uğradığını, faillerin çoğunlukla adalete teslim edilmediğini ortaya koyuyor.

Norveç'te yetkililer cinsel şiddet suçlarının önüne geçememekle eleştiriliyor
Son yıllarda cinsel taciz vakalarında diğer İskandinav ülkeleri gibi artış gözlenen Norveç'te yetkililere, tecavüz ve diğer cinsel şiddet suçlarının önüne geçme veya bu suçların neticelerine eğilme konusunda yeterli önlem alamama eleştirisi yapılıyor.
İnternet üzerinden istatistik verileri sunan Statista şirketinin 2020 yılı verilerine göre, Norveç'te geçen yıl 1756 tecavüz vakası yaşandı. Bu sayının, 2015'te 1286 olduğuna dikkat çekildi.
Norveç'te 2020'de kayıtlara geçen cinsel taciz vaka sayısının 6 bin 874 olduğu belirtiliyor.
Ülkede tecavüz mağdurlarının polise başvurmasını veya tıbbi yardım almasını zorlaştıran inanışların hakim olduğu da tahmin ediliyor.

Danimarka’da tecavüz vakalarının büyük bölümü polise bildirilmiyor
Danimarka'da da tecavüz vakalarının büyük bölümünün polise bildirilmediği, şikayet üzerine kovuşturma başlatılması veya mahkumiyet kararı olasılığının çok düşük olduğu belirtiliyor.
Ülkede 2017'de tecavüze uğrayan veya tecavüze teşebbüs edilen 24 bin kadından sadece 890'u polise şikayette bulundu. Bunlardan 535'i hakkında soruşturma başlatılırken, yalnızca 94'ü mahkumiyetle sonuçlandı.

Araştırmalar, cinsel taciz vakalarının faillerinde yabancı uyrukluların oranının yüksek olduğunu gösteriyor
Bu arada Fin Gençlik Araştırma Ağı ve Helsinki'nin Kriminoloji Enstitüsü ve Hukuki Politikası Üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırma, ülkede cinsel taciz vakalarının faillerinde yabancı uyruklu oranının yüksek olduğunu ortaya koydu.
Araştırmada, 2011-2020 yıllarında yaşanan cinsel taciz olaylarında faillerin yüzde 27’sinin, çocuklara yönelik cinsel istismar faillerinin de yüzde 15'inin yabancı uyruklu olduğu tespit edildi.
İsveç'te de Lund Üniversitesi tarafından yürütülen bir diğer araştırmada da 2000-2015 yıllarında tecavüzden hüküm giyenlere odaklanıldı. Araştırma, tecavüz hükümlülerinin yüzde 60'nın yabancı uyruklu olduğunu gösterdi.
Lund Üniversitesinde sosyal akademisyen Ardavan Khoshnood, araştırmanın sonuçlarını Mayıs 2021'de yayınladıklarını belirtirken, "İsveç'te tecavüzden hüküm giymiş 3 bin 39 kişiyi inceledik. Yüzde 47'si İsveç dışında doğmuş, yüzde 13'ünü de İsveç'te dünyaya gelen yabancı kökenliler oluşturuyor" ifadelerini kullandı.



Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

TT

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Almanya'nın Tel Aviv Büyükelçisi Steffen Seibert, Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukayı kırmaya çalışırken Akdeniz'de İsrail askerleri tarafından alkonulan aktivistlerin İsrail'e götürüldüğünü bildirdi.

Seibert X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Tüm yolcular donanma tarafından İsrail'e nakledildi ve donanma bize hepsinin güvende olduğunu teyit etti. İsrailli yetkililer, aktivistlerden ülkeyi terk etmelerini istedi. Bir Alman vatandaşı için konsolosluk yardımı teklif ettik” ifadelerini kullandı.

Madleen, günler süren yolculuğun ardından gece saatlerinde, varış noktası olan Gazze Şeridi'ne ulaşmadan kısa bir süre önce İsrail güçleri tarafından durduruldu.

Özgürlük Filosu Koalisyonu, uzun süredir İsrail ablukası altında olan Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmayı amaçlıyordu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Madleen'in durdurulmasının, 2007 yılından bu yana Gazze Şeridi'ne uygulanan ve izinsiz gemilerin girişini engelleyen deniz ablukasına dayandığını belirtti.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından geminin durdurulmasının ardından yapılan açıklamada, “Madleen gemisindeki on iki aktivistin ve diğer tüm Filistinli tutukluların derhal serbest bırakılmasını, acımasız işgale ve ablukaya son verilmesini ve Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılması için tüm sınır kapılarının derhal açılmasını talep ediyoruz” denildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun yardım gemisi Madleen'in ‘güvenli bir şekilde İsrail kıyılarına doğru yol aldığını’ bildirdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın X platformundaki hesabı üzerinden yapılan paylaşımda, “Yolcuların kendi ülkelerine dönmeleri bekleniyor” ifadesi yer aldı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu yaptığı açıklamada, Madleen'in uluslararası sularda ‘İsrail ordusu tarafından saldırıya uğradığını ve engellendiğini’ belirtti.

Açıklamada, “Gemiye yasadışı bir şekilde çıkıldı, silahsız sivillerden oluşan mürettebatı kaçırıldı ve bebek maması, gıda ve tıbbi malzemeler de dahil olmak üzere hayat kurtarıcı temel yardım malzemelerine el konuldu” denildi.

Özgürlük Filosu Koalisyonu Koordinatörü Huveyda Araf, İsrail'in gemide bulunanları gözaltına almak için yasal yetkisi olmadığını söyledi.

Araf, “Gemideki gönüllüler İsrail'in yargı yetkisi altında değildir, yardım sağladıkları ya da yasadışı ablukayı kırdıkları için suçlanamazlar… Keyfi ve hukuksuz gözaltlarına derhal son verilmelidir” ifadelerini kullandı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Hiçbir şey bizi caydıramaz. Tekrar yelken açacağız. Kuşatma sona erene ve Filistin özgürleşene kadar durmayacağız. Bu el koyma uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor ve Gazze Şeridi'ne engelsiz insani erişim gerektiren Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) bağlayıcı kararlarına meydan okuyor.”

Aktivistler, İsrail'in Gazze Şeridi’ne engelsiz insani erişim sağlaması gerektiğini vurguluyor.

Ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi açıklarındaki bölgenin 2007'den bu yana uygulanan deniz ablukası kapsamında izinsiz gemilere kapalı olduğunu ve Madleen'in bu nedenle durdurulduğunu belirtti.

Aktivistlerin İsrail kıyılarına ne zaman ulaşacakları ve ne zaman ülkelerine geri gönderilecekleri ise belirsizliğini koruyor.