Kovid-19 Rehberi'nde hamileler için "aşı" güncellemesi yapıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Kovid-19 Rehberi'nde hamileler için "aşı" güncellemesi yapıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Sağlık Bakanlığı, Kovid-19 Rehberi'ne, aşıların hamilelik öncesi veya hamileliğin başlangıcından itibaren her dönemde uygulanabileceğine ilişkin çalışma sonuçlarını içeren bilgiler ekledi.
Kovid-19 Rehberi'nin "KOVID-19 Solunum Sistemi Hastalıklarının Yaygın Olduğu Dönemde Sağlık Kuruluşlarında Gebe Takibi" bölümünde güncelleme yapıldı.
Hamilelik döneminde aşılanmanın önemine ilişkin uluslararası çalışmaların sonuçlarına yer verilen rehberde, Kovid-19'un hamilelerde, hamile olmayanlara göre daha ağır seyrettiği, daha fazla ölümle sonuçlandığı, birçok ülkede Kovid-19'un anne ölümlerinin birinci nedeni haline geldiği vurgulandı.
Rehberde, "Gebelikte inaktif ve mRNA aşısının uygulanmasına ilişkin veriler incelendiğinde, gebelere aşı uygulaması tavsiye edilmektedir. Aşılar, gebelik öncesinde ve gebeliğin başlangıcından itibaren her dönemde uygulanabilir. DSÖ, onay verdiği SARS-CoV-2 aşılarının gebelere de yapılmasını önermektedir. Ayrıca ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi CDC ve American College of Obstetricians and Gynecologists (ACOG) de gebeler, emzirenler ve gebelik planlayanlara, Kovid-19 aşılarını önermektedir" bilgisi paylaşıldı.
ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezinin, mRNA aşılarıyla ilgili 139 bin gebeyi kapsayan çalışma sonuçlarına yer verilen rehberde, çalışmaların, başta mRNA olmak üzere Kovid-19 aşılarının anne ve bebeğe zararlı bir etkisinin bulunmadığı, anneyi koruduğu ve hastalık riskini 5-10 kat azalttığını gösterdiğine işaret edildi.
Rehberde ayrıca gebelikte aşılamanın enfeksiyona yakalanma riskini azaltacağı, kordon kanı ve anne sütüne koruyucu antikor geçişini sağlayacağı belirtildi.



Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Hayvanların bilincini araştırmaya odaklanan ilk bilimsel kurum kurulurken, yapay zeka araştırmacıları insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşabileceğini" keşfetmeye hazırlanıyor.

Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu'ndaki (LSE) 4 milyon sterlinlik (yaklaşık 218 milyon TL) Jeremy Coller Hayvan Duyarlılığı Merkezi, insan dışı hayvanları çeşitli disiplinlerden uzmanlarla araştıran çalışmalarını 30 Eylül'de başlatacak.

Merkezin projeleri arasında, yapay zekanın insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşmasını" sağlayabileceğini incelemenin yanı sıra sürecin neresinde sorunlar çıkabileceğini ve potansiyel tehlikelerden nasıl kaçınılacağını araştıracak bir çalışma da yer alıyor.

Merkezin ilk direktörü Profesör Jonathan Birch, Guardian'a konuştu:

Evcil hayvanlarımızın insani özellikler göstermesini çok seviyoruz ve yapay zekanın ortaya çıkmasıyla, evcil hayvanınızın sizinle konuşabileceği yollar yepyeni bir seviyeye taşınacak. Ancak yapay zeka genellikle nesnel gerçekliğe dayanmak yerine kullanıcıyı memnun eden uydurma yanıtlar üretir. Bu, evcil hayvanların refahına uygulanırsa felaket olabilir. Hayvanlarla ilgili sorumlu ve etik yapay zeka kullanımını yöneten düzenlemelere acilen ihtiyacımız var. Bu alanda tam bir düzenleme eksikliği var. Merkez, dünya çapında kabul görecek etik kurallar geliştirmek istiyor.

Merkez, daha sonra küresel lobi faaliyetlerinde kullanılabilecek rehberlik ve araştırmalar geliştirmek amacıyla sivil toplum örgütleriyle çalışacak.

New York Üniversitesi Çevre ve Hayvanları Koruma Merkezi Direktörü Jeff Sebo gazeteye, hayvan sezgisi ve refahı, yapay zekanın hayvanlar üzerindeki etkisi ve kamuoyunun hayvanlara yönelik tutumu gibi konuların "toplumca karşı karşıya olduğumuz en önemli, zor ve ihmal edilmiş konular arasında yer aldığını" söyledi.

"İnsanlar dünyayı milyonlarca tür ve kentilyonlarca bireysel hayvanla paylaşıyor ve hoşumuza gitse de gitmese de dünyanın her yerindeki hayvanları etkiliyoruz" diye ekledi.

Yeni merkezin mütevelli heyeti üyelerinden Profesör Kristin Andrews, yeni projenin bilimdeki en büyük soru olarak gördüğü insan bilinci ve bunun ne olduğu sorusuna bile yanıt verebileceğine inandığını söyledi.

İnsanları bilinçli yapan şeyin ne olduğunu ya da birinin neden bilinç kazandığını veya bilincini neden kaybettiğini hâlâ anlayabilmiş değiliz. Ancak cevaplara ulaşmanın yolunun önce basit sistemleri incelemekten geçtiğini biliyoruz: Bilim, genomik ve tıp alanlarındaki büyük ilerlemeleri basit organizmaları inceleyerek elde etti.

Independent Türkçe