Irak seçimlerinde Sünnilerin siyasi haritasında değişiklik oldu mu?

Irak’ta Sünni nüfusun yoğunlukta olduğu bölgelerde seçim rekabeti Takaddum (İlerleyiş) Partisi ile Azim Koalisyonu arasında geçti.

Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Takaddum (İlerleyiş) Partisi kesin olmayan seçim sonuçlarına göre yaklaşık 40 sandalye kazandı (Reuters)
Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Takaddum (İlerleyiş) Partisi kesin olmayan seçim sonuçlarına göre yaklaşık 40 sandalye kazandı (Reuters)
TT

Irak seçimlerinde Sünnilerin siyasi haritasında değişiklik oldu mu?

Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Takaddum (İlerleyiş) Partisi kesin olmayan seçim sonuçlarına göre yaklaşık 40 sandalye kazandı (Reuters)
Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Takaddum (İlerleyiş) Partisi kesin olmayan seçim sonuçlarına göre yaklaşık 40 sandalye kazandı (Reuters)

Ahmed es-Suheyl
Irak’taki seçimler 2003’teki ABD işgalinden bu yana en düşük katılım oranına şahit oldu. Sünni nüfusun ağırlıkta olduğu vilayetlerdeki katılım oranı, Şii nüfusun ağırlıkta olduğu vilayetlerdeki katılım oranından çok farklı değildi. Zira temel iki rakip siyasi grup arasında kutuplaşmanın zirve yaptığı Sünni vilayetlerde de seçime katılım hususunda halkta büyük bir isteksizlik hakimdi.
Sünni vilayetlerdeki seçim rekabeti, Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Takaddum (İlerleyiş) Partisi ve Hamis el-Hancer liderliğindeki Azim Koalisyonu arasında geçti. Bu seçimlerde Sünni siyasi harita üzerinde büyük bir değişiklik gerçekleşmedi. Sünni bölgelerde neredeyse hiç yeni bir rakip parti veya oluşum yoktu.
Sünni vilayetlerde rekabet, Takaddum ve Azim ile sınırlı kalmasına rağmen iki tarafın elde ettiği sonuçlar arasındaki uçurum büyüktü. Zira Eski Meclis Başkanı Halbusi’nin partisi Sünni vilayetlerdeki sandalyelerin yaklaşık üçte ikisini aldı. Gözlemciler bunun arkasında birçok faktörün olduğuna işaret ediyor. Bu faktörlerden biri de Meclis Başkanlığı makamında oturmanın Sünni siyasetinde önde olma avantajı sağlamasıdır.

Rekabet Takaddum ve Azim ile sınırlı kaldı
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, kesin olmayan seçim sonuçlarına göre Sünni vilayetlerde oylar Takaddum ve Azim arasında bölüşüldü. Halbusi’nin liderliğindeki Takaddum yaklaşık 40 sandalye kazanırken, Azim de 17 sandalye alarak ikinci sıraya yerleşti.
Gazeteci ve yazar Mahmud en-Neccar, Sünni oyların çok büyük bir bölümünün Azim ve Takaddum’a gitmesinin nedenleri arasında “ekonomik güç, medya imkanları ve aşiretlerin iki siyasi gruba yönelik desteğinin” bulunduğunu söyledi.
Sünni vilayetlerde 5 siyasi parti ve oluşum rekabet etti. Azim ve Takaddum’un yanı sıra, kesin olmayan seçim sonuçlarına göre Ahmed el-Cuburi’nin liderliğindeki El-Cemahir (Kitleler) Partisi yaklaşık 5 sandalye, Cemal ed-Dari liderliğindeki Ulusal Proje ise şu ana kadar 2 sandalye kazanırken, Eski Meclis Başkanı Usame en-Nuceyfi liderliğindeki Muttahidun listesi ise sandalye alamadı.
Neccar, “Diğer üç siyasi parti ve oluşum, Halbusi ve Hancer ile rekabet etmek için ortak bir koalisyon kurmadıkları için oyları bölündü” dedi.
Hükümet kurma müzakereleri yaklaştıkça Sünni blokta yer alan parti ve oluşumlar arasında büyük krizlerin yaşanmaya başlayacağını belirten Neccar, “Ana Sünni parti ve oluşumların iç ve dış ilişkilerinin bozulması, hükümetin kuruluşu sırasında kriz yaratır. Böyle bir durum belki de Sünni bileşene ait birçok kazanımın, boşluğu dolduracak olan Kürt partilerin lehine olacak şekilde kaybedilmesine sebep olur” ifadelerini kullandı.

Neccar, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Halbusi’nin seçim propagandasında yeniden imar projelerini kullanması sayesinde Takaddum Irak’taki Sünni toplum içinde büyük bir destek elde etti. Halbusi, Sünni kitlelere, Sünnilerin temsilcisi sıfatıyla seslendi ve bir sonraki hükümetin kurulmasında denge oluşturmak için büyük bir temsil gücüne sahip olması gerektiğini ifade etti. (Hamis el-Hancer’in liderliğindeki) Azim Koalisyonu ise İran destekli silahlı gruplarla yakınlaştı ve Katar Devleti ile ilişkilere sahip. Ancak Azim, yerinden edilenlerin evlerine geri dönmesi konusunda verdiği sözleri tutmadı. Zira milisleri buna ikna edemedi. Bu faktörler, Azim’in çok birçok oyu kaybetmesine ve bu oyların Halbusi’ye gitmesine sebep oldu.
Sünniler bu sefer Irak Meclisi’nde 70 sandalyeye ulaşabilir. Bu sayı, 2003’ten bu yana yapılan seçimlerde Sünnilerin ulaşacağı en yüksek sandalye sayısı olabilir. Ama buna rağmen bu tabloyu “hayal kırıklığı” olarak niteleyen Neccar, Şii ve Kürt siyasi parti ve oluşumların Sünni vilayetlerde çok sayıda sandalye kazandığına dikkat çekti.
Neccar’ın bildirdiğine göre, Sünni vilayetlerde Kürdistan Demokrat Partisi 14’ten fazla sandalye, Nuri el-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu 8 sandalye, Fetih Koalisyonu 2 sandalye ve Ulusal Sözleşme 1 sandalye elde etti. Bunlara ek olarak azınlık kotasına ayrılan ve bağımsız adayların kazandığı sandalyeler de bulunuyor.

Politik sermaye ve Meclis Başkanlığı makamının imkanlarından faydalanma
Gözlemciler Eski Meclis Başkanı Halbusi’nin bu kadar çok sandalyeye ulaşma başarısının, Sünnilere verilen Meclis Başkanlığı makamının başında bulunmasından kaynaklandığı görüşünde. Gözlemcilere göre Meclis Başkanlığı, Halbusi’ye, Sünni vilayetlerde kontrolü ele geçirme imkanı verdi.
Sünni vilayetlerde yeni siyasi partiler ve bağımsız adayların çıkmaması dikkat çekti. Şii vilayetlerde ise özellikle Ekim 2019 sonrasında çok sayıda yeni parti ve bağımsız aday çıktı. Sünni vilayetlerde bazı bağımsız adaylar seçilmiş olsa da gözlemciler bu kişilerin büyük Sünni koalisyonlara girmelerini bekliyor.
Güvenlik ve siyasi konular üzerinde çalışmalar yürüten Ganim el-İfan, “Sünni parti ve oluşumların seçimlerde aldığı sandalyeler ülkedeki Sünni toplumun iradesini gerçekçi bir biçimde yansıtmıyor. Zira geniş kapsamlı bir boykot vardı. Politik sermaye ve makamdan faydalanma, seçim sonuçlarında büyük rol oynadı. Takaddum (Meclis Başkanlığı) makamının dinamiklerini başarılı bir şekilde kendi lehine kullandı. Bu da Sünni vilayetlerdeki oylar üzerinde hakimiyet kurmasına imkan sağladı. Buna ek olarak politik sermaye ve medya imkanları da var” diye konuştu.
Azim ve Takaddum arasındaki oy farkının fazla olmasını ‘şaşırtıcı’ bulduğunu söyleyen İfan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Bu fark, seçimler üzerinde büyük soru işaretleri bırakıyor. Irak’taki Sünni toplumun seçimlere katılımı çok zayıftı. Bunun nedeni, Sünni toplumun, siyasi denklemde değişiklik yapma aracı olan seçimlere katılmanın bir fayda sağlamayacağını düşünmesiydi. Zira seçim rekabeti, Sünni şehirlerde geniş halk kesimlerinin karşı çıktığı Halbusi ile siyasi denkleme geç giren Hancer arasında sınırlı kalmıştı. Rakip siyasi oluşumların geleneksel siyasi bloklara dahil olmamasının temel sebebi, fon yetersizliği ve siyasi çalışma araçlarına sahip olmamalarıdır. Ayrıca onların destekçileri de yok. Sünni vilayetlerde gerçek katılım oranı yüzde 22’yi geçmez.”

Yeniden imar projeleri
Siyasi alanda çalışmaları bulunan ve Anbar vilayetinde ikamet eden Sadun Şeyhan ise Sünni vilayetlerdeki seçim sonuçlarının büyük oranda beklendiği gibi çıktığını söyledi.
Şeyhan, “Takaddum etkili isimleri bünyesine aldı. Bunlar arasında aşiret liderlerinin yanı sıra Anbar Valisi ve geniş bir seçmen kitlesine sahip olan milletvekilleri yer alıyor. Bu da seçimlerin Takaddum lehine sonuçlanmasına katkı sağladı. Takaddum’un parti propagandası, Halbusi’nin Anbar vilayetinde başarılı bir şekilde yürüttüğü yeniden imar projeleri ve bu yolla Anbar’ın istikrarını desteklemesi üzerine inşa edildi. Ayrıca Halbusi’nin hükümetin imkanlarını Ninova ve Diyala vilayetlerinin yeniden imarı için seferber etmesi de bu kadar çok sandalye kazanmasının ana sebepleri arasında yer alıyor. Azim Koalisyonu ise geçtiğimiz yıllar içinde yerinden edilenlerin evlerine döneceğine ilişkin verdiği sözleri tutmadığı için başarısız oldu” diye konuştu.
Çok sayıda bağımsız adayın seçimleri kazandıklarını ilan etmesinden bir gün sonra Takaddum Partisi’ne katıldıklarını duyurduklarına dikkat çeken Şeyhan, bu durumun ülkedeki Sünni topluma bir şey sunabilecek Sünni bir gücün kurulabileceğine işaret ettiğini söyledi.



Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
TT

Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin altyapısının yeniden inşa edilmesinin ve insani yardımların bölgeye güvenli, hızlı ve engelsiz şekilde ulaşmasının önemini vurguladı.

Açıklama, Abdulati’nin Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf tarafından duyuruldu.

Hallaf’ın açıklamasına göre Abdulati, mart ayında yayımlanan ortak bildiriyle Mısır-AB ilişkilerinin kapsamlı ve stratejik bir ortaklığa yükseltilmesinden bu yana yaşanan olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşıladı. Bakan, ortaklığın altı ana ekseninin uygulanması çerçevesinde karşılıklı çıkar alanlarında iş birliğini güçlendirmeye kararlı olduklarını belirtti. Ayrıca uluslararası toplumun bölgedeki jeopolitik krizler ile mülteci ve göçmen sorunlarının yükünü paylaşma sorumluluğunu hatırlatarak, komşu ülkelerdeki krizler nedeniyle milyonlarca yabancıya ev sahipliği yapan Mısır’ın ağır bir yük taşıdığını ifade etti.

Abdulati, Lahbib’i Gazze Şeridi’ndeki son duruma ve ateşkesin Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması doğrultusunda kalıcı hâle getirilmesine yönelik yürütülen çabalara dair bilgilendirdi. Ayrıca Mısır’ın, erken toparlanma, yeniden inşa ve Gazze’nin kalkınmasını ele alacak uluslararası konferansa yönelik hazırlıklarını sürdürdüğünü aktardı.

Mısır Dışişleri Bakanı, 20 Kasım’da Brüksel’de yapılan Filistin Bağışçılar Grubu’nun ilk toplantısını da memnuniyetle karşıladı. AB ve üye ülkelerden yeniden imar sürecinin finansmanına etkin katılım beklediklerini belirten Abdulati, Filistin halkına ve Filistin Yönetimi’ne destek sağlayan Avrupa mekanizmalarının etkinleştirilmesi ve bütçelerinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

Suriye dosyasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Abdulati, Mısır’ın Suriye’nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini savunan kararlı tutumunu yineledi. Abdulati, ülkenin istikrarını zayıflatabilecek her türlü girişim ve müdahaleye karşı olduklarını belirterek, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsamlı bir siyasi sürecin hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Açıklamaya göre Lahbib, Mısır’ın bölge barışı ve istikrarı için yürüttüğü çabaları ve Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması ile insani yardımların ulaştırılmasındaki kritik rolünü takdir etti. AB’nin Mısır’ın bu yöndeki çalışmalarını desteklediğini ve stratejik ortaklığı güçlendirmeye önem verdiğini ifade etti.

Hallaf, görüşmede Sudan’daki gelişmelerin de ele alındığını aktardı. Abdulati’nin, özellikle el-Faşir bölgesinde işlenen ağır ihlalleri kınadığı ve Sudan’daki çatışmaların durdurulması ile devletin birliği ve bütünlüğünün korunması için Mısır’ın dörtlü mekanizma kapsamında yürüttüğü çabaları anlattığı belirtildi.

Abdulati, insani yardımların Sudan’a ulaştırılmasının önemine dikkat çekerek, ülkenin egemenliğine saygı duyulması ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde yardım akışının kolaylaştırılması yönündeki kararlılıklarını vurguladı.

Görüşmede ayrıca Lübnan’daki gelişmeler ele alındı. Abdulati, Mısır’ın Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği desteğin değişmez olduğunu ifade etti.


Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.


Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.