Afgan mültecilerin ABD’ye akını sürüyor

Afganistan yönetiminin 31 Ağustos'ta Taliban tarafından ele geçirilmesi ardından Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na giden Afgan mülteciler. (Getty)
Afganistan yönetiminin 31 Ağustos'ta Taliban tarafından ele geçirilmesi ardından Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na giden Afgan mülteciler. (Getty)
TT

Afgan mültecilerin ABD’ye akını sürüyor

Afganistan yönetiminin 31 Ağustos'ta Taliban tarafından ele geçirilmesi ardından Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na giden Afgan mülteciler. (Getty)
Afganistan yönetiminin 31 Ağustos'ta Taliban tarafından ele geçirilmesi ardından Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na giden Afgan mülteciler. (Getty)

Afganistan’ın işgali sırasında ABD veya Afganistan ordusuyla çalışan herkesi cezalandırma sözü veren Taliban’dan kaçan Afgan mülteciler, Washington’ın ülkeden çekilmesinin ardından ABD'ye akın etmeye devam ediyor. ABD hükümeti ve bağlı kuruluşlar, söz konusu yoğun Afgan akımını kabul etmeye, eyaletlerin kapasitelerine göre ülke içinde yerleştirmeye devam etmeye çağrılıyor.
Kongre, ABD için çalışanların birinci dereceden akrabaları olan, şu an Afganistan’da mahsur kalan Afgan grubu ülke dışına çıkarmaya yardım edilmesini istiyor. Beyaz Saray’a baskı yapmaya devam ediyor. sakince sürdürüyor. Senatörler, ABD ordusuna hizmetlerinden dolayı ikamet etme hakkı alanlardan her gün çok sayıda e-posta almaya devam ediyor.
Afgan mültecileri ağırlama faaliyetlerine katılan bir çalışan, isminin verilmemesi kaydıyla Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Her gün binlerce kişi karşılanıp barındırılıyor. Önce askeri üslere yerleştiriliyorlar, ardından da durumlarına göre ayrılıyorlar. Gelenlerin bazılarının daimi ikametgah sağlayan yeşil kartları var. Kalanların ise herhangi bir resmi kimliği ya da belgesi yok. Bu nedenle işlemleri daha zor hallediliyor ve yerleştirilmeleri çok uzun sürüyor.”
ABD yönetiminin, ülkeye gelen mültecilere yardım etmek ve kapasitelere göre eyaletler arasında dağılımlarını sağlamak için yardım kuruluşlarının yanı sıra birçok federal kurumla koordinasyon içinde faaliyetler yürüttüğüne dikkat çeken çalışan, ülkeye gelenlere dair son verilerin güncel olmadığını bildirdi.
AP’nin geçtiğimiz ay yayınladığı habere göre ABD şimdiye kadar 37 bin Afgan aldı. Axios haber sitesinin Dışişleri Bakanlığı’ndan aktardığına göre Kaliforniya'nın en fazla, 5 binin üzerinde, Teksas’ın da 4 bin 500 Afgan mülteciyi ağırlaması bekleniyor. Hawaii, Güney Dakota, Batı Virginia ve Wyoming ise Afgan mültecileri kabul etmiyor.
Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcünün medya kuruluşlarına yaptığı açıklamalara göre bakanlık, asker ailelerinin ve diğer Afganların tahliyesini kolaylaştırmak için son haftalarda Savunma Bakanlığı da dahil olmak üzere birçok kurum arasında bir ekip kurdu. Yetkililer tahliyelerde önceliği ABD vatandaşlarına ve yakın aile üyelerine veriyor.
ABD hükümetiyle çalışmış olmaları nedeniyle tehditlerle karşı karşıya kalanlara yardım etmeyi amaçlayan özel vize programındaki kısıtlamalar, bazı mültecilerin durumunun belirsizsizliğinin başlıca nedenleri arasında yer alıyor.
Kongre yaz döneminde özel vize tavanını 8 bine yükseltmek için yeni bir yasa çıkarmış, bu yasa yönetimden hızla onay almıştı. Ancak söz konusu programdaki kısıtlamaların devam etmesi, birçok milletvekilinin söz konusu sayının 10 bin artırılmasını ve kapasitenin genişletilmesini önermesine neden oldu.
Tahliye çalışmalarına katılan kurum temsilcileri ve gaziler, bürokratik engellerden şikayetçiler. Tahliye çabalarına yardımcı olan ABD Özel Operasyonlar Birliği Direktörü Daniel Elkins yardım çağrısında bulunan Afgan sayısına ilişkin yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
“Son zamanlarda, bizimle iletişime geçenlerin sayısında düzenli bir artış kaydedildi. Bu, tehdit tablosunun yükselişte olduğuna, Kabil'de faaliyet gösteren bir büyükelçiliğimizin olmadığına işaret ediyor.”
Elkins, konuyu çarşamba günü Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman ile yaptığı telefon görüşmesinde gündeme getirdiğini, Sherman’ın kendisine bakanlığın bu konuda çalıştığını söylediğini aktardı.  

Almanya’dan Afgan mülteci açıklaması
Berlin yönetimi, himaye talebinde bulunan Afganların ABD’nin Almanya'daki Ramstein Hava Üssü'nden transferlerine yeniden başlandığını duyurdu. ABD’nin ülke haricindeki en büyük hava üssünün yönetiminden salı günü yaptığı açıklamada da cumartesi günü uçuşların yeniden başladığı ve dokuz sefer gerçekleştirildiği bildirildi. Söz konusu uçuşlarda en az 2 bin 500 Afganın taşındığı bilgisi verildi. DPA’nın haberine göre açıklamada “Tahliye edilen tüm Afganların ayrılacağı son tarih henüz belirlenmedi” ifadeleri kullanıldı.
Almanya'dan ABD'ye nakledilmeyi bekleyen yaklaşık 6 bin Afgandan yaklaşık bin 600'ünün bu hafta Ramstein Hava Üssü'nden ayrılması bekleniyor. Hava Üssü'nden bir sözcü duruma ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Operasyonun 20 Ağustos 2021'de başlamasının ardından, Afganistan'dan tahliye edilen en az 34 bin 800 kişi Ramstein Hava Üssü'ne transfer edildi. Şimdiye kadar en az 28 bin 500 Afgan ABD'ye veya başka bir güvenli yere götürülmek üzere üsten ayrıldı.”
Afganların Almanya'dan ABD’ye nakli, tahliye edilenler arasında kızamık vakalarının kaydedilmesinin ardından, eylül ayında askıya alınmıştı. Almanya'daki ABD üslerinde ikamet eden yaklaşık 8 bin 800 kişiye kızamık ve koronavirüs aşısı yapılmıştı. ABD’nin Ramstein ve Katar'daki üsleri, Taliban'ın iktidara gelmesinin ardından ABD ordusu tarafından tahliye edilen Afganların naklinde en önemli iki merkez olarak biliniyor.



Keşmir gerilimi hakkında bilmeniz gerekenler

Keşmirli kayıkçı, 24 Nisan 2025'te Srinagar'da düzenlenen bir protesto sırasında Hindistan yönetimindeki Keşmir'de turistlere yönelik ölümcül saldırıyı kınayan dövizler tutuyor (EPA)
Keşmirli kayıkçı, 24 Nisan 2025'te Srinagar'da düzenlenen bir protesto sırasında Hindistan yönetimindeki Keşmir'de turistlere yönelik ölümcül saldırıyı kınayan dövizler tutuyor (EPA)
TT

Keşmir gerilimi hakkında bilmeniz gerekenler

Keşmirli kayıkçı, 24 Nisan 2025'te Srinagar'da düzenlenen bir protesto sırasında Hindistan yönetimindeki Keşmir'de turistlere yönelik ölümcül saldırıyı kınayan dövizler tutuyor (EPA)
Keşmirli kayıkçı, 24 Nisan 2025'te Srinagar'da düzenlenen bir protesto sırasında Hindistan yönetimindeki Keşmir'de turistlere yönelik ölümcül saldırıyı kınayan dövizler tutuyor (EPA)

Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilimin sürekli parlama noktası olan tartışmalı Keşmir bölgesi, son yılların en ölümcül saldırısının ardından yeni bir tırmanışa sahne oldu. Bu tırmanış, 2019'da neredeyse patlak verecek olan silahlı çatışmanın hayaletini yeniden gündeme getirdi.

Hindistan Keşmir'inin doğal Besaran Vadisi'ndeki Pahalgam kasabası yakınlarında salı günü düzenlenen silahlı saldırıda en az 26 turist öldü ve birçoğu da yaralandı. Şarku’l Avsat’ın New York Times'ten aktardığına göre, Hintli yetkililer resmi olarak belirli bir tarafı suçlamasa da Pakistan'a karşı terör saldırısı olarak cezalandırıcı adımlar atmakta hızlı davranırken, Hindistan'ın açıklamaları askeri saldırı olasılığını ima etti ve bu Pakistan’da yaygın bir endişeye yol açtı.

Keşmir... bölünmeden bu yana devam eden bir çatışma

Çatışmanın kökleri, İngiltere'nin Hindistan kolonisini Müslüman çoğunluklu Pakistan ve Hindu çoğunluklu Hindistan olmak üzere iki bağımsız devlete böldüğü 1947 yılına dayanıyor. Müslümanların çoğunlukta olduğu Keşmir bölgesindeki durum karmaşıktı; Hindu hükümdarı her iki ülkeye katılmayı reddetti, ancak daha sonra Hindistan'a katılmayı kabul etti, bu da iki ülke arasındaki ilk savaşı ateşledi. Bölgenin fiili olarak iki ülke arasında bölünmesine yol açtı ve yasal statüsü henüz belirlenmedi.

Silahlı kişilerin Hindistan kontrolündeki Keşmir'de turistlere ateş açmasından bir gün sonra Yeni Delhi'deki Pakistan Yüksek Komisyonu dışındaki güvenlik personeli (APSilahlı kişilerin Hindistan kontrolündeki Keşmir'de turistlere ateş açmasından bir gün sonra Yeni Delhi'deki Pakistan Yüksek Komisyonu dışındaki güvenlik personeli (AP)

Üç savaş ve sürekli kanama

O tarihten bu yana Hindistan ve Pakistan Keşmir için üç kez savaştı ve silahlı operasyonlar ile bombalamalar da dâhil olmak üzere tekrarlanan şiddet olayları yaşandı. 1999'daki son savaş, çatışmanın en önemli aşamalarından biri olarak kabul ediliyor, ancak 2019'da 40'tan fazla Hint askerinin ölümüne neden olan intihar saldırısı, Yeni Delhi'nin Pakistan destekli Ceyş-i Muhammed grubunu saldırıyı gerçekleştirmekle suçlamasının ardından neredeyse topyekûn bir savaşı tetikledi.

On yıllık siyasi çıkmaz

Uluslararası arabuluculuk girişimlerine ve yatıştırma çabalarına rağmen her iki tarafın katı tutumları devam etti. Hindistan, Pakistan'ı ayrılıkçıları desteklemekle suçlarken, İslamabad, Keşmirlilere kendi kaderlerini tayin hakkı tanıyan bir BM referandumu talep ediyor. Bu çıkmazın ortasında, her iki ülkenin de nükleer silahlara sahip olması göz önüne alındığında, krizin tırmanması konusundaki uluslararası endişeler sürüyor.

Keşmir'de bazı kurbanların cenaze töreni (AP)Keşmir'de bazı kurbanların cenaze töreni (AP)

Modi'nin kararları gerilimi yeniden alevlendiriyor

2019 yılında Hindistan Başbakanı Narendra Modi hükümeti Cammu ve Keşmir'in sahip olduğu özerkliği kaldırma kararı aldı. Bu karar, Pakistan'ın kınaması ve uluslararası endişeler arasında, özgürlüklerin kısıtlanması, iletişimin kesilmesi ve yaygın tutuklamaların eşlik ettiği bir protesto dalgasına ve sıkı bir merkezi yönetim uygulamasına yol açtı.

Şiddet olaylarının son zamanlarda azalmasına ve bazı bölgelerde seçimlerin yeniden başlamasına rağmen, hem Hindistan tarafından kontrol edilen Keşmir'de hem iç koşullardan duyulan memnuniyetsizliği yansıtan protestoların ortaya çıktığı Pakistan yönetimi altındaki Keşmir'de sıkı güvenlik önlemleri halkın öfkesini alevlendirdi.

 Savaş hayaleti yeniden belirdi

Son saldırının ardından gerilim tırmanırken, iki nükleer güç arasındaki açık çatışma korkuları daha ciddi hale geldi. Karşılıklı suçlamalar, siyasi tırmanış ve askeri müdahaleler arasında Keşmir bir kez daha coğrafi sınırları aşan ve bölgesel istikrarı tehdit eden bir çatışmanın eşiğinde görünüyor.