Rağda Atme
Kudüs şehrindeki bir huzurevinde 23 yaşındaki Eyüp, hastalara bakmak ve onların rahatını sağlamak için canla başla çalışıyor ve sık sık huzurevi sakinlerini güldürüyor. Huzurevindeki işini, geceleri bir bakıcı olarak büyük bir sevgiyle yapmasına rağmen oradan ayrılırken utanıyor ve kendini gergin hissediyor. Peki Eyüp nasıl oldu da ‘ulusal kamu hizmeti’ kapsamında bir İsrail kurumunda hizmet etmek için gönüllü oldu?
İsrail Ulusal kamu hizmeti, askerlik hizmetinden muaf tutulan veya askerliğe çağrılmamış olan her İsrail vatandaşı ve İsrail’de yaşayan vatandaşlara yönelik. Öyle ki bu hizmeti tamamlayanlar, terhis edilmiş askerlerle (hizmet süresine göre) aynı mükafatları alıyorlar.
Gizli gönüllülük
Güvenliğinden endişe ettiği için soyadını açıklamayı kabul etmeyen Eyüp, “Ailem ve arkadaşlarıma, geceleri bir gıda fabrikasında çalıştığımı söylüyorum. Huzurevinde, bir zamanlar Hava Kuvvetleri’nde subay olan yaşlı bir adama baktığımı onlara açıklamaya cesaret edemiyorum. Kamu hizmeti döneminde iyi bir maaş, sağlık sigortası, ulaşım, gelecekte iyi bir iş fırsatı ve üniversite eğitimimi ücretsiz olarak tamamlama gibi aldığım ayrıcalıklar var. Bu ayrıcalıklar, ben, Filistinlilerin yüz karası ve askerlik hizmetine bir alternatif olarak görülen bu gönüllü hizmeti yapmaya itti. Ortada bir ihanet yok. İşsizlik ve yoksulluk, iş aramak zorunda olan Kudüslü gençleri perişan ediyor. İsrail’de yerleşim yerlerindeki dükkanlarda, kafelerde ve otellerde çalışan binlerce genç gibi, bunu yaparak anavatanım Filistin’e ihanet ettiğimi düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.
Cazip ayrıcalıklar
Kamu hizmeti programına katılanlar İsrail vatandaşı Filistinliler ve Doğu Kudüs’ten (İsrail kimliğine sahip) Filistinliler. İsrail ordusundaki askerlerle ‘aylık yaklaşık 1000 şekel (300 dolar) maaş, ücretsiz sağlık hizmeti, ücretsiz toplu taşıma kullanımı ve hizmetlerinin sonunda her yıl için 11 bin şekel (2 bin 800 dolar) yardım içeren’ aynı ayrıcalığa sahipler. İki yıl görev yapmaları halinde bir yıllık lisans eğitimlerinin masrafları karşılanıyor. İstisnai olarak, Arapça konuşanlar, ailelerinin koşullarına bağlı olarak bin 500 ila 3 bin 700 şekel (500 ila bin 200 dolar) arasında alırken, tamamen finanse edilen bir yıllık üniversite hazırlık programından yararlanıyorlar.
Bu ayrıcalıkların amaçlarını sorgulayan Kudüs Sosyal ve Ekonomik Haklar Merkezi direktörü Ziyad el-Hammuri, “Kamu hizmeti, ordudaki askerlik hizmetiyle eş anlamlıdır. Olan şey, kamu hizmeti, kamu veya insani gönüllülük vb. açısından aldatmadır. İki yıl devam edebilen bu hizmet, işgale ve onun çeşitli kurumlarına yönelik olup, özellikle kızlar olmak üzere Arapları ve Kudüslüleri, yüksek maaş ve yan haklara sahip maddi imtiyazlarla ve işsizlikten mustarip gençleri cezbederek, İsrail güvenliği niteliğindeki kurumlarla bütünleştirmeyi amaçlamaktadır” dedi.
Hammuri, “Bu projelerle, Kudüs ve kutsal mekanlar için ayağa kalkan genç Filistinlilerin bilincini eritmeye yönelik sürekli girişimler ortaya koyuluyor. İşgal altındaki vatandaşları ‘insan haklarına saygılı, vatandaşlarına saygılı ve kolaylıklar sağlayan’ bir devlette olduklarına inandırmak amaçlanıyor. Tüm bunlar, Filistin ulusal kimliğini silmekten ve insanların günlük yaşamlarının İsrail kurumlarıyla bağlantısını artırmaktan başka bir şey değildir. Bu nedenle ondan vazgeçmek ve ona isyan etmek zordur” şeklinde konuştu.
Fark edilebilir yükseklik
Kamu hizmetindeki yetkililer, programın başarısının ve programa dahil olan Kudüslülerin ve Arapların yüksek oranının ‘Arap toplumunu asimile etmeye çalışmayarak kazanılan güvenden ve katılımcıların karşılaştığı olumlu sonuçlardan’ kaynaklandığını belirtti. Öyle ki Arap gönüllüler, programdan sonra yüzde 85 oranında iş bulmayı başarıyor.
İsrail’deki ‘Ulusal Kamu Hizmeti Kurumu’nun internet sitesine göre ulusal kamu hizmetinde tüm sektörlerden ve gruplardan yaklaşık 18 bin gönüllü yer alıyor. Bunların arasında yüzde 70’i Müslüman, geri kalanı Hıristiyan, Dürzi ve Çerkez, yüzde 90’ı kadın olmak üzere yaklaşık 5 bin Yahudi olmayan gönüllü bulunuyor.
İnternet sitesine göre kurumunu genel müdürü Reuven Pinsky, “Ulusal kamu hizmeti, İsrail devletinde sosyal hizmetin ön saflarında yer almaktadır. Her yıl, tüm mezhep ve akımlardan 15 binden fazla genç erkek ve kadın, hayatlarının bir ila iki yılını devlete ve topluma adamaya karar veriyor. Bunların her biri, ulusal yurttaşlık sosyal direncinin büyük zincirinde birer halkadır. Kurumun amacı, benzeri olmayan bir gönüllülük faaliyeti aracılığıyla, herkesin amaçlı ve faydalı bir hizmet sunabilmesi için gönüllülük çemberini genişletmektir” değerlendirmesinde bulundu.
Kızlar için çekici
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Arap kamu hizmeti destekçileri ve arabulucularına göre 2000 yılında başlayan kamu hizmeti, çoğu hastanelerde, sağlık hizmeti kuruluşlarında, itfaiye ve uyuşturucu kontrol hizmetlerinde, bazı kütüphanelerde, okullarda, belediye meclislerinde ve karakollarda çalışmaya odaklanan faaliyetleri içeriyor. Genellikle erkeklere oranla kadınlara (18- 23 yaş arası) daha çekici gelmekte. Ancak bu çalışmaların bir kısmının, mahkemelerde, cezaevlerinde, gençler arasında ve toplumsal işlerde yapılan lojistik çalışmalara dahil edilmesi de mümkün.
İsrail hükümeti, daha önce okullarda ve anaokullarında kamu hizmetinde gönüllü olan 100’den fazla Kudüslü genç kız olduğunu bildirmişti. Hükümet ayrıca genç Kudüslülerin daha fazla imtiyaz ve entegrasyon talep ettiğini söyledi.
Kamu hizmetini yerine getirmekten vazgeçen Kudüslü bir kadın aktivist, “Yüzeyde, işler normal görünüyor, İbranice veya uzun çalışma saatleri gerektirmeyen basit bir iş. Ama özünde Arap gençliğini kademeli olarak İsrail toplumuna entegre etmeyi amaçlayan Siyonist bir siyasi güvenlik projesidir. Bir kütüphanede, anaokulunda, okulda veya sağlık kurumunda çalışmaya başlayan Filistinli kızlar var. Sonunda polis olarak ve güvenlik saflarında görev yaptılar. İşgalciler, Filistinlilerin yaşadığı ekonomik krizden yararlanıyor ve gençlere finansal imtiyaz ve istihdam sunuyor. Bu, zorunlu olarak Filistin ulusal kimliğinin silinmesi anlamına geliyor” dedi.
Yüksek çıkar
Kudüs İşleri ve Miras Bakanı Zeev Elkin, İsrail’de yayın yapan Yediot Ahronot gazetesine yaptığı açıklamada, “Filistinli gençlerin hizmete katılımı, Ekim 2015’te Filistin ayaklanmasının patlak vermesinden bu yana zirveye ulaşan güvenlik gerilimi seviyesini azaltacaktır. Aynı şekilde proje, yerel istihdamı teşvik etmekte ve İsrail’in şehirdeki egemenliğini güçlendirmektedir” ifadelerini kullandı. Elkin, genç Filistinli kadınların projeye katılımını ‘İsrail lehine büyük bir çıkar’ olarak nitelendirdi.
Filistinli bir insan hakları örgütü olan Kudüs Adli Yardım ve İnsan Hakları Merkezi tarafından 2015 yılında ‘Yahudi devletinin kabul edilme derecesi’ hakkında yapılan bir kamuoyu anketi, kamu hizmetine katılmayan Filistinlilerin yüzde 30’unun, Yahudi devletin kabul ettiğini gösterdi. Kamu hizmetine katılan Filistinliler arasında ise bu oran, yüzde 80’e yükseliyor.
‘Mada al-Carmel’ Uygulamalı Sosyal Araştırmalar Merkezi, kamu hizmeti üzerine bir araştırma çalışmasıyla, gençlerin yüzde 70’inin kamu hizmeti projesini ve bu projeye dahil olmayı reddettiğini ve yüzde 30’unun ise kabul etmeye hazır olduğunu belirtti. Kamu hizmetine katılan kızların çoğunun bunu ekonomik ve sosyal nedenlerle kabul ettiğini kaydeden merkez, bu deneyimi yaşayan kızların çoğunun ‘bunu başkalarına tavsiye etmediğini’ vurguladı.
Kudüs Adli Yardım ve İnsan Hakları Merkezi’nin Kudüs şubesi müdürü Rami Salih, “Çok sayıda Kudüslünün, kamu hizmetinin ne kadar tehlikeli olduğunun farkında olmaması karşısında şaşkınız. Çalıştaylar ve seminerler, çocuklarının bunlara katılmamaları konusunda aileleri uyarma fırsatı sağlıyordu. Ancak İsrail istihbarat servisi bu alanda bilinçlendirme faaliyetleri yürütüyor ve bunların düzenlenmesini engelliyor. Ancak tüm engellere rağmen gerçekleri yaymaya ve bu hizmetin tehlikeleri konusunda farkındalık yaratmaya çalışan Kudüslü ve gençlik kurumları var” açıklamasında bulundu.
Talepler ve davetler
İsrail’de ‘devletin vatandaşları arasında eşitlik’ gerekçesiyle Filistinlilere kamu hizmeti dayatılması çağrıları yükselirken, Knesset üyesi Miri Regev de İsrail’deki tüm Araplara zorunlu kamu hizmetinin getirilmesi çağrısında bulundu. Milletvekili, bunu reddeden herkesin İsrail vatandaşlığından vazgeçmesi gerektiğini de vurguladı.
Independent Arabia’ya konuşan Mescid-i Aksa imamı ve Yüksek İslam Konseyi Başkanı Şeyh İkrime Sabri ise bu kamu hizmetine katılmanın ve onun cazibelerine boyun eğmenin yasa dışı olduğu konusunda uyardı. Şeyh İkrime Sabri, “İslam hukukuna göre İsrail ordusuna katılmak gibi sözde kamu hizmetine katılmak caiz değildir. Bu, sakıncalı bir eylemdir” dedi.