Neden gece 3'te aniden uyanırız?

Gece 3'te uyanan genç bir kadın (Business Insider)
Gece 3'te uyanan genç bir kadın (Business Insider)
TT

Neden gece 3'te aniden uyanırız?

Gece 3'te uyanan genç bir kadın (Business Insider)
Gece 3'te uyanan genç bir kadın (Business Insider)

Avustralya'daki Swinburne Teknoloji Üniversitesi Ruh Sağlığı Merkezi Profesörü Greg Murray, ‘The Conversion’ internet sitesinde yayınlanan yazısında gece 3'te aniden uyandığımızda aklımıza gelen düşünceleri ele aldı.
Korkularımızı düşünme eğiliminde olduğumuz için bu fikirlerin genellikle acı verici ve daha çok ‘dikenli tellere’ benzediğini söyleyen Murray, bu korkuların gündüz yok olduğuna dikkati çekti. Profesör Greg Murray "Aslında her gece birkaç kez uyanırız. Gecenin ikinci yarısında en yaygın olanı hafif uykudur, ancak iyi uyuduğumuz zaman, uyandığımızı fark etmeyiz" dedi.
Murray, vücut ısısının artmaya başladığı, uzun süre uyuduğumuz için uyku motivasyonunun düştüğü, melatonin (uyku hormonu) zirvede olduğu ve kortizol seviyelerinin (stres hormonu) arttığı için gece saat 3 veya 4 civarında uyandığımızı belirtti. Dikkat çekici bir şekilde tüm bu aktivitenin çevreden gelen sinyallerden bağımsız olarak gerçekleştiğini açıklayan Murray, "Şu an gece 3'te uyanıyorsanız, kesinlikle yalnız değilsiniz" dedi. Greg Murray ayrıca, stresten dolayı uyandığımızı, bunun şu an için sıkıntılı bir durum olmadığını, aksine pandeminin uykuyu düzenini bozduğunun kanıtlandığını ifade etti.
Murray, uyku ve depresyon arasında güçlü bir bağ olduğunu, bu nedenle uykunuzla ilgili herhangi bir sorununuz varsa, özellikle de uykusuzluk psikoterapiyle tedavi edildiğinden, bir doktorla görüşmenin önemli olduğunu açıkladı.
Murray son olarak, olumsuz düşüncelerden kaçınmak için, özellikle nefes sesine odaklanılması gerektiğini, 15 veya 20 dakika sonra bu düşüncelerden uzaklaşmayı başaramazsanız loş bir ışıkta kitap okumanızı tavsiye ediyor.



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe