Kovid-19, Avrupa’daki “ruh sağlığı pandemisinin” yansımalarının kötüleşmesine neden oluyor

Ruh sağlığına etkilerinin, halk sağlığı açısından doğrudan bir tehdit olarak kabul edilmesine yönelik çağrılar

Kovid-19, Avrupa’daki “ruh sağlığı pandemisinin” yansımalarının kötüleşmesine neden oluyor
TT

Kovid-19, Avrupa’daki “ruh sağlığı pandemisinin” yansımalarının kötüleşmesine neden oluyor

Kovid-19, Avrupa’daki “ruh sağlığı pandemisinin” yansımalarının kötüleşmesine neden oluyor

Yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geniş kapsamlı aşılama programlarının sağladığı koruma ve enfeksiyonun atlatılması ile kazanılan doğal bağışıklık sayesinde çoğu Batı ülkesinde salgının gerilemesi sağlandı. Bu gelişmenin ardından salgınla mücadele ve salgını kontrol alma amacıyla hükümetler tarafından alınan önlemlerin gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesinin yanı sıra pandeminin sağlık üzerindeki yansımaları ve bunlara yönelik çözüm yollarının belirlenmesi aşaması başladı.
İngiltere Parlamentosu’nun iki gün önce yayınladığı ve Boris Johnson hükümetinin salgınla mücadelede ciddi bir hata yaparak harekete geçmekte geç kaldığını, bunun da İngiltere’nin gördüğü en büyük halk sağlığı başarısızlıklarından birine neden olduğunu belirten raporun ardından, WHO’nun ruh sağlığına ilişkin yıllık raporu geldi. Söz konusu raporda Kovid-19 pandemisi sırasında ruh sağlığı hizmetleri konusunda başarısız olunması sebebiyle hayal kırıklığı yaratan durum gözler önüne serildi. Raporda, genel olarak ruhsal sıkıntıları gizli tutma eğilimi olduğu göz önüne alındığında, salgından kaynaklanan psikolojik yansımaların çok daha derin ve geniş kapsamlı olabileceği konusunda uyarıda bulunuldu.
Raporun dayandığı çalışmalardan biri, çalışmada yer alan işçi ve çalışanların yarısından fazlası pandeminin psikolojik ve duygusal durumlarını son derece olumsuz etkilediğini belirttiler. Bu kişilerden Avrupa’da olanların yüzde 64’ü son 12 ay içinde mesleki durumları nedeniyle depresyon, şiddetli anksiyete veya bitkinlik sebebiyle sıkıntı yaşadıklarını belirtti. Araştırma, küresel bir iş bulma kurumu olan Adecco CEO’su Alain Dehaze’nin, pandemi sırasında şirketteki yöneticilerin yüzde 90’ının çalışanları yönetme konusunda asgari hedeflere ulaşamadığını belirttiğini aktardı.
WHO Halk Sağlığı Departmanı Başkanı Maria Neira Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda, “Yakında gelecek olan asıl pandemi, Kovid-19 pandemisi, salgına eşlik eden ihtiyati tedbirler, mesleki ve sosyal alandaki olumsuz yansımaları nedeniyle daha önce görülmemiş derece kötüleşen bir ruh sağlığı pandemisi olacak.” dedi. Neira Avrupa sağlık sisteminin çoğunun psikiyatrist sıkıntısı çektiğini ve artacak olan psikolojik tedavi ihtiyacını karşılamaya hazır olmadığı konusunda uyarıda bulundu.
Çalışmada, pandeminin ruh sağlığı üzerindeki gerçek yansımalarını değerlendirebilmek için henüz çok erken olduğu belirtilmesinin yanı sıra uyku ilaçlarının, sakinleştiricilerin ve ağrı kesici tüketiminin geçen yılın ortasından bu yana giderek arttığı belirtiliyor.
WHO Avrupa Bölge Ofisi’nin sağladığı veriler, yılın başından bu yana psikiyatri kliniklerine yapılan başvuruların yüzde 20 arttığını gösteriyor. Ofislerde ve çalışma yerlerinde kademeli işe dönüşle birlikte, insanların çektiği pandemik yorgunluk üzüntüye dönüştü. Bunun nedeni, uzaktan çalışmanın birçok kişi için daha iyi bir yaşam kalitesi sağlaması ve aniden iş merkezlerine dönülmesinin hayal kırıklığı ve memnuniyetsizlik durumuna yol açmasıydı. Bu geri dönüşe, iletişim platformları üzerinden yapılan sanal toplantılar veya yüz yüze katılım ile platformlar arası katılımı birleştiren hibrit toplantılar da ekleniyordu. Çalışmada elde edilen veriler, son zamanlarda depresyon vakalarında yüzde 40 artış olduğunu gösteriyor.
WHO raporunun dayandığı çalışmaların sonuçları arasında, iş yerindeki “yüksek stres” göstergelerinin ikiye, hatta bazen üçe katlandığı da yer alıyor. Bu durum, çalışan veya işçinin, işin gidişatını veya koşullarını etkileme imkânı olmadan, belirli bir zamanda belirli bir görevi yerine getirmesi durumundan kaynaklanıyor. Bunun yanı sıra, söz konusu koşullar pandemi nedeniyle maaşları düşenler için daha tehlikeli ve bu kişilerin yüzde 23’ü ilk kez uyku hapı kullandılar.
Çalışmada, ruh sağlığının bozulmasının çalışma koşullarındaki köklü değişikliklerden veya işçi/çalışanın bu koşulları kontrol edemediği durumlardan kaynaklandığı hatırlatılarak, bunun geçen yüzyılın başından bu yana kaydedilen endüstriyel gelişmeye eşlik eden olgulardan biri olduğu belirtildi. Ancak çoğu Avrupa ülkesinde psikolojik etkilerin, hala çalışma koşullarının neden olduğu hastalıklar listesinin dışında kaldığını da hatırlatmak gerekiyor. Çalışmada, söz konusu durumun yeniden ele alınması, psikolojik yansımaların halk sağlığını doğrudan etkileyen riskler içerisinde kabul edilmesi ve bu psikolojik yansımalarla mücadele için yasaların çıkarılması çağrısı yapılıyor.
Burada, Avrupa ülkelerinin ruh sağlığı tedavisi için ayırdıkları bütçe yüzde 2’yi geçmediğini ve nüfusun yarısından fazlasının şiddetli anksiyete veya depresyon tedavisi için sağlık hizmetine ulaşamadığını da belirtmek gerekiyor.



Korku evleri sağlığa iyi geliyor olabilir

Araştırmacılar, eğlence amacıyla gidilen korku evlerinin, bağışıklık tepkilerini düzenleyebilceğini düşünüyor (Unsplash)
Araştırmacılar, eğlence amacıyla gidilen korku evlerinin, bağışıklık tepkilerini düzenleyebilceğini düşünüyor (Unsplash)
TT

Korku evleri sağlığa iyi geliyor olabilir

Araştırmacılar, eğlence amacıyla gidilen korku evlerinin, bağışıklık tepkilerini düzenleyebilceğini düşünüyor (Unsplash)
Araştırmacılar, eğlence amacıyla gidilen korku evlerinin, bağışıklık tepkilerini düzenleyebilceğini düşünüyor (Unsplash)

Bilim insanları korku evlerine gitmenin iltihaplanmayı azaltabileceğini öne sürdü.

Korku ve akut stres tepkilerinin, hayatta kalmak için temel görevler gördüğü biliniyor. Bu duygular adrenerjik sistemi harekete geçirerek tehlikeye karşı hazırlanmayı sağlayan "savaş ya da kaç" tepkisini tetikliyor. 

Adrenerjik sistemin aynı zamanda bağışıklık sistemini etkileyerek kronik hastalıklarla ilişkilendirilen düşük dereceli inflamasyonu azaltabildiği düşünülüyor.

Bilim insanları son yıllarda ekstrem sporlar yaparak veya film izleyerek eğlence amaçlı korku duyulmasının vücutta yarattığı etkileri inceliyor. 

Danimarka'daki Aarhus Üniversitesi'nden araştırmacılar yeni çalışmalarında korku evlerinin bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini analiz etti.

Ortalama yaşları 30 olan 113 gönüllü, Vejle kentindeki bir korku evinde yaklaşık 1 saat geçirdi. Bu süre boyunca kalp atış hızları takip edilen katılımcılar daha sonra ne kadar korktuklarını da bildirdi.

Katılımcılar korku evindeki deneyimlerinde katil palyaçolar, elektrikli testere kullanan saldırganlar ve zombilerle karşılaştı. 

Bulgularını Brain, Behavior, and Immunity adlı hakemli dergide yayımlayan ekip, etkinlikten önce, hemen sonra ve üç gün sonra katılımcıların inflamasyon belirteçlerini ve bağışıklık hücrelerini inceledi. 

Etkinlikten önce düşük dereceli inflamasyonu olan katılımcıların büyük bir kısmında, korku evinden çıktıktan üç gün sonra inflamasyon belirteçlerinde gerileme kaydedildi. 

Çalışma, eğlence amaçlı korkunun iltihaplanmayı azaltabileceğine işaret ediyor. Bulgular akut stresin, bağışıklık sistemini potansiyel travma veya enfeksiyona hazırlayabileceğini gösteren hayvan çalışmalarıyla da paralellik gösteriyor. 

Diğer yandan yeni araştırmanın küçük çaplı olması ve kontrol grubu içermemesi gibi sınırlılıkları var. 

Yine de eğlence amaçlı korkunun vücutta olumlu etkiler yaratıp yaratmadığına dair daha fazla çalışmaya ihtiyaç olabileceğini gösteriyor. 

Independent Türkçe, IFL Science, MedicalXpress, Brain, Behavior, and Immunity