Yemen: Arap Koalisyonu 40 operasyonda 180 Husi militanını etkisiz hale getirdi

Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun operasyonlarında 180 Husi militanını etkisiz hale getirilirken, Husilere ait 10 askeri araç da imha edildi.

Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonunun savaş uçakları (AFP)
Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonunun savaş uçakları (AFP)
TT

Yemen: Arap Koalisyonu 40 operasyonda 180 Husi militanını etkisiz hale getirdi

Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonunun savaş uçakları (AFP)
Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonunun savaş uçakları (AFP)

Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun, Marib'in güneyindeki Abdiya ilçesinde son 24 saat içinde düzenlediği 40 operasyonda 180 Husi militanını etkisiz hale getirilirken, Husilere ait 10 askeri araç da imha edildi.  Koalisyon, “Milisler uzlaşmaya yanaşmıyorlar. Köy ve kasabalardaki sivillerin hayatlarını füze ve kuşatmalarla tehdit etmeye devam ederek uluslararası insan hakları yasalarını görmezden gelmeye devam ediyorlar” açıklamasında bulundu.
Yaklaşık 25 gündür Abdiya’yı kuşatmış olan ve köyleri çeşitli tipte ağır silah ve füzelerle sürekli bombardımana tabi tutan İran destekli Husi milisleri, dün (Cuma) Abdiya ilçe merkezine baskın yaparak bölge sakinlerinin evlerini havaya uçurmaya başladı.
Bu gelişmeler, Birleşmiş Milletler Yemen temsilcisi Abdullah el-Saadi’nin BM Yemen elçisi Grundberg'in göreve başlamasından bu yana verdiği ikinci brifing sırasında meşru Yemen hükümetinin barış seçeneğine olan bağlılığını ve Grundberg’in çabalarına destek verdiğini belirtmesinden sonra gerçekleşti.
Şarku'l Avsat'a konuşan saha kaynaklarına göre, milisler, Abdiya ilçe merkezini kontrol altına aldıktan sonra Yemen ordusunun merhum komutanı Abdurrab el-Şedadi'nin Abdiya ilçe merkezindeki evini havaya uçurdu. Yüzlerce ailenin başka bölgelere göç etmesine sebep olan milisler, aynı istismar faaliyetlerini ilçe merkezinde ikamet eden 35 bin kişiye de uygulamayı planlıyor.
Kaynaklara göre, yüzlerce milisin 24 saat boyunca her yönden ilçe merkezine kesintisiz saldırılar düzenlemesi, kabile direniş unsurlarının Abdiya ilçe merkezinden çekilmesine neden oldu.
Abdiya’nın Husi milislerinin eline geçmesi, güney Marib'in diğer bölgelerinde, özellikle de ordu ve kabile direniş unsurlarının şiddetli direnişi karşısında milislerin saldırılarını yoğunlaştırdıkları Cuba ve Cebel Murad bölgelerinde tehlike seviyesini en üst düzeye çıkaracaktır.
Güvenlik Konseyi'nin Yemen temsilcisi Abdullah el-Saadi, Yemen hükümetinin barış seçeneğini benimseme ve savaşı sona erdirme konusundaki kararlılığını yineledi. Körfez girişiminin yürütme mekanizmasının düzenlediği kapsamlı ulusal diyalog konferansının sonuçlarına ve BMGK’nin 2216 sayılı kararına uygun olarak Yemen’de siyasi çözüme dayalı adil ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için BM Yemen elçisi Hans Grundberg’in çabalarının devam etmesini umduğunu ifade etti.
El-Saadi, Güvenlik Konseyi huzurunda yaptığı konuşmada, geçtiğimiz dönem içinde meşru Yemen hükümetinin barışı tesis etmek için çaba gösterdiğini ve çatışmayı sona erdirmek için birçok taviz verdiğini, ancak Husi milislerinin tüm girişimleri ve önerileri reddettiğini söyledi. Husi milislerinin Yemen hükümetinin iş birliği ve açıklığına sadece bu amaçsız savaşı devam ettirerek yanıt verdiklerini belirten el-Saadi, milislerin, sivillerin evlerini ve evlerinden edilmiş insanların kamplarını yıkmaya, SİHA’lar, balistik füzeler ve keskin nişancılarla kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere sivilleri hedef almaya devam ettiklerini ifade etti.
Abdiya sakinlerinin durumunu anlatırken Husi milislerinin işlediği suçlara da değinen el-Saadi, bölge sakinlerinin yiyecek, su, ilaç ve bebek mamasına ulaşımının engellediğini belirtti. Saadi, Husi milisler bölgeye yönelik kuşatma, terör saldırısı ve soykırım uygulandığını belirtti.
Yemen topraklarındaki Husi geriliminin yanı sıra Husilerin Suudi Arabistan topraklarına düzenlediği saldırılara da değinen Yemenli temsilci, “Husilerin bu davranışları, bize niyetlerini, barış değil savaş istediklerini, İran’ın bölgedeki yayılma politikasını uygulamak için Yemen’i yok etmek ve Yemenlileri ortadan kaldırmaya çalıştıklarını gösteriyor. Milisler, silahlar ve şiddet ile barışın gelmeyeceğini, aksine daha fazla kurban ve daha fazla intikama sebep olacak yeni çatışma ve savaş döngülerinin doğacağını anlamıyorlar” dedi.
El-Saadi, uluslararası toplumu bu suçlar karşısında sessizliğini bozmaya, Husi küstahlığına son vermeye, dökülen kanı ve yıkımı durdurmaya, insani yardımın erişimini sağlamaya, Husi darbecilerine ve destekçilerine kararlı bir baskı uygulamaya ve Güvenlik Konseyi’nin Yemenle ilgili kararını uygulamaya çağırdı.
Yemen'in Birleşmiş Milletler temsilcisi, Husilerin suçlarının ve ihlallerinin, uluslararası topluma “Husilerin barışa inanmadıklarını, yalnızca savaş, yıkım ve kan bataklığında yaşayabileceklerini” gösteren bir mesaj olduğunu ifade etti.
El-Saadi, Kızıldeniz'de Husiler tarafından terk edilen ve patlama tehdidiyle karşı karşıya olan petrol tankerinin (Safir) yarattığı felaket tehlikesine ilişkin uyarısını yenileyerek, "Maalesef Husiler tankeri uluslararası topluma şantaj yapmak için bir kart olarak kullanma yöntemlerini değiştirmediler” dedi. Hükümetinin, Yemen'i ve dünyayı Safir tankerinin yarattığı tehlikeden kurtaracak her türlü çabaya katkıda bulunmaya hazır olduğunu belirtti.
El-Saadi, Husilere yeni çözüm yolları sunma tuzağına düşülmemesi gerektiğini, bunun ancak konuyu daha uzun yıllar sürdüreceğini ve Husilerin şantaj yapmasına imkân vereceğini ifade etti. Güvenlik Konseyi'ni konuyu çözüme kavuşturmak için baskı milislere yapmaya ve çok geç olmadan gerekli değerlendirme ve onarımları yapmak için BM teknik ekibinin tankere ulaşımını sağlamaya çağırdı.
Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg ise verdiği brifingde, savaşan Yemenli taraflar arasında arzu ettikleri "acil siyasi görüşmeler"in başlaması için tarafları ön şartlar koşmamaya davet etti. Ma'rib ve çevresindeki duruma değinen Grundberg, İran destekli Husi grubunun Abdiya bölgesinde uyguladığı kuşatmanın “tehlikeli bir hal” aldığı yönünde uyarılarda bulundu.
Grundberg, "İstisnasız tüm Yemenliler, savaşın sona ermesi gerektiğini vurguluyorlar. Bunun yanı sıra ekonominin istikrara kavuşturulması, temel hizmetlerin sağlanabilmesi ve ülke içinde ve dışında hareket özgürlüğünün kolaylaştırılması gibi ekonomik ve insani ihtiyaçların ele alınmasını istiyorlar” dedi.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.