Tayyune’de perşembe günü meydana gelen olaylar ülkedeki iç bölünmeyi derinleştirdi ve çatışmalara karışma noktasında Hizbullah ile Lübnan Kuvvetleri Partisi arasında karşılıklı suçlamaların dozunu artırdı. Lübnan Ordusu İstihbarat Müdürlüğü soruşturmalarına devam ederken, şu ana kadar 19 şüpheliyi gözaltına aldı.
Güvenlik kaynaklarını, 19 zanlıdan 17’sinin çatışmalara sahne olan Şiyah ve Ayn er-Rumman’e nüfusuna kayıtlı olduğunu bildirdi. Diğer 2 zanlı ise Suriye uyruklu. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, gözaltındaki kişilerin ifadelerinin alındığını ve şu ana kadar şüpheli konumda olduklarını belirterek, soruşturmaların seyrine göre gözaltına alınan kişilerin sayısının artabileceğine dikkat çekti.
Lübnan Ordusu İstihbarat Müdürlüğü, perşembe günü Beyrut’un Tayyune bölgesinde meydana gelen ve makineli ve keskin nişancı tüfeklerinin kullanıldığı çatışmaların sonucunda 7 kişinin hayatını kaybettiği olayların soruşturmasını resmi olarak üstlendi. Askeri Mahkeme’deki hükümet komiseri soruşturma sürecini doğrudan denetliyor. Komiser önceki gün (cuma) olay yerinde incelemelerde bulunarak Ordu İstihbarat Müdürlüğü’nü soruşturmayla görevlendirdi. Müdürlük Komiser’in gözetiminde süreci takip ederek dosyayla bağlantılı tüm hukuki önlemleri aldı.
Kaynakların aktardığına göre İstihbarat Müdürlüğü, bu ‘hassas ve titiz’ davayla ilgili tüm delilleri toplamaya çalışıyor. Bu kapsamda ateşin açıldığı kaynağı ve ateş açanları tespit etmek için çabalıyor. Kaynaklar, “müfettişler zahmetli bir çaba göstererek titiz ve farklı detayları inceliyorlar” dedi. Cuma günü başlayan soruşturmanın tüm detaylarının incelenmesi için “zamana ihtiyaç olduğunu” söyleyen kaynaklar, güvenlik çalışması kapsamında diğer güvenlik birimleriyle işbirliği içinde kamera ve video kayıtları yedeklenerek ve yaralılar ile çevredeki insanların ifadelerine başvurarak delil toplandığına etti. Kaynaklara göre, yetkililer henüz soruşturmaların birinci aşamasında bulunuyor.
Öte yandan, Lübnan Kuvvetleri Partisi’nin olaylara dahil olmasının ardından Hizbullah ve Lübnan Kuvvetleri Partisi arasında karşılıklı suçlamaların dozu arttı. Hizbullah Milletvekili Hüseyin el-Hac Hasan, dün yaptığı açıklamada, Lübnan Kuvvetleri Partisi’ni Tayyune’deki olaylara karışmakla suçladı. Parti’ye ‘hain bir pusu kurma’ suçlaması yönelten Hasan, kurbanların “liderlerinden aldıkları talimatlarla Tayyune pususunun kuran Lübnan Kuvvetleri Partisi’nin keskin nişancıları ve militanları tarafından öldürüldüğünü” söyledi. Hasan, “Lübnan Kuvvetleri Partisi bu kanlı ve hain pusuyla ulaşmaya çalıştığı amaç, ülkeyi fitne ve iç savaşa sürüklemekti” dedi.
Bütün siyasi, parti, askeri, güvenlik ve yargı yetkililerine Parti’nin bu hain pususu karşısında gerekli adımları atma ve pozisyon alma çağrısında bulunan Hasan, katillerin bulunması, tutuklanması, sorumluların tespit edilmesi, hakkın teslim edilmesi, katillere, planlayıcılara ve Parti’nin tepesindeki isme varana kadar kim olursa olsun sorumlulara en ağır cezaların verilmesini talep etti.
Hasan, “Kimse hakkımızı zayi edemez, kanımızı boşa akıtamaz. Biz, cinayetle ve katillerle yüzleşmedeki sorumluluklarını yerine getirmesi için devlet kurumlarının, yargının ve tüm yetkililerin hakemliğine başvuruyoruz” dedi.
Hasan’ın açıklamaları, Hizbullah’ın birçok yöneticisinin Lübnan Kuvvetleri Partisi’ni olayın fitilini ateşlemekle suçlamasının ardından geldi. Lübnan Kuvvetleri Partisi ise olayla bir ilgisi olmadığını yineledi. Parti, açıklamasında, “Ayn er-Rummane halkı kendilerine yapılan saldırıya yanıt verdiler” ifadesini kullandı. Güçlü Cumhuriyet Bloku Milletvekili George Okais, “Hizbullah ve Emel’in birilerine sorumluluk yükleme hakkına sahip değiller. Aksine güvenlik birimlerine güvenmeliler. Biz şu ana kadar, olup bitenleri gören ve sorumluların tespiti için olayı yargıya taşıyan güvenlik birimlerine güveniyoruz. Bunun öncesinde yapılan tüm sorumluluk yüklemeler, bir siyasi suçlamadır. ‘Neca hanımefendi’ ve ‘Caca’nın suçlandığı kilise patlaması’ ile ilgili uydurulan yalanlar siyasi hezeyandır. Meseleleri birbirine karıştırma dönemi bitti. Olan bitenler basın yayın organlarında dolaşan videolarla belgelidir. Lübnan Kuvvetleri Partisi gençlerine yöneltilen her türlü suçlama belgelenmelidir” dedi.
Tayyune suçunun adli soruşturma konusu yapılması çağrısında bulunan Okais, Meclis’in mevcut haliyle bütün insanlar için güvence olduğunu söyledi. Okais, “Videoda militanların kamu alanlarını kırıp döktüğü görülmesine rağmen bütün gözaltılar nasıl Ayn er-Rummane’den olur?” diye sordu.
Lübnan Kuvvetleri Partisi Dış İlişkiler Birimi Başkanı ve eski bakan Richard Kouyoumjian, bir radyo kanalında yaptığı açıklamada, “Eğer hükümet talep ederse Tayyune olayının yargıya taşınmasına muhalefet etmeyeceğiz. Fakat soruşturmanın herkesi -ki bunların başında Ayn er-Rummane’de güvenli bölgelere saldıran kişiler geliyor- kapsaması ve zamansal bağlamın dışına çıkılmaması şartıyla. Biz ilk andan beri soruşturmanın, sokağa inenlerin asıl azmettiricisi olan ve militanları gönderen Hizbullah, Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve yönetimini kapsamasını talep ettik” dedi.
Kouyoumjian, “Hatta bizim soruşturmaya ihtiyacımız olmadığını bile söyleyebilirim. Çünkü Lübnan ordusu sahada olan biteni tamamen biliyor. Zira ikilinin (Hizbullah ve Emel) militanları mahallelere baskın düzenlemek için orduyu uzaklaştırma girişiminde bulundu. Ordunun elinde kayıtlı görüntüler var. Bu görüntülerde orta ağırlıktaki silahları ve roketleri kimin kullandığı net bir şekilde görülüyor” diye konuştu.
Güçlü Cumhuriyet Bloku Milletvekili İmad Wakim, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “Hizbullah ve arkadaşları neden Lübnan Kuvvetleri Partisi’ni suçlamaya devam ediyor? Dolaylı olarak Yargıç Bitar’ın düşürülmesine karşılık iç savaşla mı tehdit ediyor?” ifadelerini kullandı.
Diğer taraftan, Kalkınma ve Kurtuluş Bloku Milletvekili Ali Haris, “Tayyune suçu kelimenin tam anlamıyla tarif edilmiş bir suçtur. Özel yetkili savcılar, özellikle barışçıl protestoların üzerine ateş açan ve artık ismen bilinen kişiler hakkında soruşturma ve iddialar için kendiliğinden harekete geçmesi gerekirdi. Bu suçun fonlayıcısı, destekleyicisi ve koruyucusu belli. Şehitlerin kanlarına saygı duyulmalı ve ifade özgürlüğü ile insan hakları yolunda işlenen bu suçun hafife alınmamalı. Söylendiği gibi en azından vatandaşlara ateş açan ve ölümüne yol açan keskin nişancı suçluların sorumlu tutulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Hizbullah ve Lübnan Kuvvetleri Partisi arasındaki gerginlikle ilgili değerlendirmede bulunan Demokratik Buluşma Bloku Milletvekili Vail Ebu Faur, “İlerici Sosyalist Parti, Liman’daki patlamaya ilişkin davanın şeffaf, adil ve dengeli olmasına ve soruşturmanın Lübnanlılar arasında fitneye sebebiyet vermemesine bağlıdır. Lübnan yıkıma mahkum değildir. Bu, tüm siyasi güçlerin sorumluluğudur” dedi.